• Sonuç bulunamadı

B. CEPHELERDE DURUM

5. Potsdam Konferansı

Türkiye 23 Şubat 1945'te Almanya ve Japonya'ya savaş ilan edince, 5 Mart San Francisco Konferansına resmen davet edilmişti. Konferansa Dışişleri Bakanı Hasan Saka Başkanlığında kalabalık bir heyetle katılan Türkiye, 25 Nisan'da başlayıp, 26 Haziran'da biten konferansta, genellikle önceki kısımlarda bahsettiğimiz Sovyetlerin baskısına karşı en kısa zamanda demokrasiye geçeceğini bildirerek, İngiltere ve ABD'nin desteğini kazanmaya çalışmıştı443.

7 Mayıs'ta Almanya'nın teslim olmasıyla 7 Temmuz - 2 Ağustos 1945 tarihleri arasında toplanan Potsdam Konferansı II. Dünya Savaşı'nın son büyük konferansıydı444. Konferansta ABD'yi Başbakan Roosevelt 12 Nisan'da öldüğü için

440 Antony Beevor, Berlin'in Düşüşü 1945, Çev: Nureşttin Elhüseyni, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul

2015, s. 410.

441 R.A.C. Parker, a.g.e., s. 241-242; Fikret Arıt, a.g.e., s. 95-97.

442 Nadir Nadi, "Demokrasilerin Kayıtsız, Şartsız Zaferi", Cumhuriyet, 8 Mayıs 1945, s. 1. 443 Hüner Tuncer, İsmet İnönü'nün.., s. 163.

444 Mümtaz Faik Fenik, "Barış Antlaşmaları Hazırlığı", Ulus, 5 Ağustos 1945, s. 1; Faruk

yerine geçen Truman, İngiltere'yi de konferansın yarısına kadar Churchill ama daha sonra seçimi kaybettiği için Clement Attlee ve Sovyetleri ise her zamanki gibi Stalin teslim ediyordu445.(EK-15)

Potsdam'da Türkiye ile ilgili konu yine sınırlar ve boğazlardı. Stalin Doğu sınırı ile ilgili Türkiye'nin bir ittifak teklifinde bulunduğunu ama eğer Sovyetlere göre yanlış çizilmiş olan bu sınırın Sovyet tezine göre Türkiye sınırı tekrar çizmeyi kabul etmezse böyle bir ittifakın söz konusu olamayacağını söyledi. Boğazlar konusunda ise Churchill bu meselelerin sadece iki ülke arasında çözümlenmesinin yanlış olacağını söylemesi üzerine Stalin Montreux'la ilgili boğazlar rejiminin zaten Sovyetlere karşı düşmanca hazırlanmış olduğunu savunup, böyle bir durumda Türkiye herhangi bir büyük devlet tarafından desteklendiği taktirde Sovyetlerin boğazını sıkabileceğini söylemişti. Stalin böyle bir durumun Cebelitarık'ta İngiltere, Panama'da ABD'ye yapılırsa onların nasıl davranacağını sormaktaydı446.

Bunun üzerine ABD Başkanı Truman ise, Stalin'e Türkiye ile Rusya arasındaki sınır sorununun iki ülke arasındaki bir mesele olduğunu, bu yüzden de aralarında halledilmesi gerektiğini ama boğazlar sorununun ise kesinlikle Montreux'un değişmesi gerektiğini düşündüğünü bildirerek, ABD dahil bir çok ülkeyi ilgilendirdiğini, hatta sadece Türk Boğazları değil, Panama, Süveyş, Cebelitarık, Kiel Kanalı, Ren ve Tuna'da Uluslararası Serbest Geçişe dahil olması gerektiği cevabını verdi. Churchill ise Montreux konusunda Stalin'e hak verdiğini lakin serbest geçiş garantisinin birçok devlete verilmesi gerektiğini yineledi447.

Sonuç olarak Potsdam'da taraflar kesin bir neticeye varamamış ve 3 devletin de bu konuda görüşlerini ayrı ayrı Türkiye'ye bildirmesine karar verilmişti. Türkiye ise 20 Ağustos 1945'te İngiltere ve ABD'ye gönderdiği Nota'da boğazlardan geçiş serbestliği konusunda ABD'nin güvence vermesini, boğazlar için alınan kararların Türk egemenliğine ve güvenliğine engel olmaması ve Sovyetlerin taleplerinin

445 Rıfat Uçarol, a.g.e., s. 520.

446 Türkkaya Ataöv, ''Soğuk Harb'in Doğuşu'', Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,

Cilt XXIII, Mart 1968, s. 334.

meydana getirdiği huzursuzluklara son verilmesi gerektiğini bildirmişti448. Ayrıca

İsmet İnönü Sovyetlerin bu istekleri karşısında 1945 yılı TBMM'nin açılış konuşmasında ''Herhangi bahane ile, toprağı ve hakları üzerinde, Türkiye'den bir şey istemek en ufak bir insaf ile izah edilemez… Açıkça söyleriz ki, Türk topraklarından ve haklarından hiç kimseye verilecek bir borcumuz yoktur. Şerefli insanlar olarak yaşayacağız ve şerefli insanlar olarak öleceğiz." demiştir449.

6. Pasifik’te Savaş

1944-1945 dönemi Pasifik'te ABD-Japon savaşında, ABD'nin taarruzu ve Japonların da savunmaya geçip, kendileri için önemli olan iki noktayı korumaya çalıştıkları dönemdi. Filipinler'deki bu iki noktada gelecek zamanlarda Pasifik savaşlarının kaderini belirleyecekti. Bu noktalardan birincisi Mariana Adaları'ndaki Saipan'dı. ABD Deniz Tümeni General Nimitz'in komutasında 15 Haziran 1944'te buraya çıkartma yapmaya başlamıştı. Japonya ise bu adayı Pasifik'te tutunabilmek ve savaşı kazanabilmek için çok önemli gördüğünden bu adayı 7 gemi, 7 savaş gemisi, 11 ağır, 22 hafif kruvazör ve 28 destroyer ile savunuyordu. ABD donanması da 7 uçak gemisi, 7 savaş gemisi, 8'i ağır 13'ü hafif kruvazör ve 69 destroyerlik bir güç ile taarruza geçmişti450.

19 Haziran'da Japon uçakları 4 kez ABD donanmasına saldırmış fakat bir netice elde edememişti. Çünkü Amerikalılar Japon avcı uçaklarına verilen talimatları dinlemeye başlamış ve hazırlıklarını yapmışlardı. Bu saldırılarda Japonlar 330 uçaklarını ve 400 tane mürettebatını kaybederek büyük bir darbe almışlardı. ABD ise bu saldırılarda 30 uçak ve 27 tane mürettebatını kaybetmişti. Ayrıca ABD'nin 20

448 Hüner Tuncer, İsmet İnönü'nün.., s. 167.

449 Türkiye Büyük Millet Meclisi, Tarihe Düşen Notlar-1, Yasama Yılı Açılışlarında

Cumhurbaşkanlarının Konuşmaları-1, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2011, s. 124.

Haziran'da kendi yaptığı saldırılarda da 30 uçağı kaybolmuş ve 80 uçağı da uçak gemileri menzilden uzaklaştıkları için suya çakılmıştı451.

Pasifik'te yapılan ve savaşın kaderini değiştiren ikinci saldırı ise Leyte'de yapılmıştı. ABD Ordusu General Mac Arthur komutasında 20 Ekim'de toplamda 700'den fazla gemi ve 1280 adet uçakla Leyte'ye Yıldırım Çıkartması yapmış ve Japonlara 70.000 kayıp verdirmişti. Bunun üzerine 23 Ekim'de Amiral Toyo'nun talimatıyla yardıma giden 3 Japon filosunda da 6 uçak gemisi ve 716 uçak mevcuttu. Yardıma gelen kuvvetler arasında Amiral Kurita'nın filosuyla, ABD'li Amiral Sprague komutasındaki filo arasındaki muharebede devreye giren Japon Kamikaze Uçakları452 etkili olmuştu. ABD bu savaşlarda 2 uçak gemisi, 3 destroyer kaybetmiş

ve 4 gemide ağır bir hasar almıştı. Leyte Deniz Savaşlarında Japonlar ise toplamda 4 uçak gemisi, 5 zırhlı, 10 kruvazör ve 8 destroyerini kaybederek, denizlerde ABD karşısında ağır bir yenilgi almıştı453.

ABD donanması Filipinler'deki bu başarılarından sonra Japonya'ya son darbeyi vurmak için yapılacak çıkartma için Iwo Jima ve Okinawa'yı almak için harekete geçmişlerdi. Japonya'nın volkanik bir ada olan Iwo Jima'da 25.000 kişilik bir ordusu mevcuttu ve tamamı yer altına gizlenip, canları pahasına savunmaktaydı. 19 Şubat'ta ABD, çıkartma yaptığında neredeyse Japon askerleri tamamı ölene kadar mücadele etmişler ve ABD'den de 26.000 askeri öldürmeyi başarmışlardı454.

Amerikalılar Iwo Jima'dan sonra bu defa daha büyük bir ada olan Okinawa'ya yönelmişlerdi. Japonların burada da yaklaşık 70.000 askeri mevcuttu. 1 Nisan'da adaya asker çıkarıp, işgale başlayan ABD askerleri 6 Nisan'da Japonların çok sert saldırısı ile karşılaştı. Kamikaze dalışı yapmak için havalanan 700 Japon uçağının saldırıları sonucu 30 gemi batırıldı ve 368'ine zarar verilmeye başarıldı. Ancak bu sonucu değiştirmedi ve ABD orduları Japonya'nın 70.000 askerinin

451 R.A.C. Parker, a.g.e., s. 246.

452 Japonların Kamikaze taktiğinde her uçak rakip tarafın açtığı seri ve şiddetli uçaksavar ateşlerinden

kurtulup, düşman gemilerine hızlıca bir dalış yapıp onları bu şekilde batırmaya çalışılan taktiğin adıdır ve bu pilotlar özel olarak yetiştirilir.

453 Levon Panos Dabağyan, Pearl Harbor'dan Hiroşima'ya 1941-1945, Kum Saati Yayınları, İstanbul

2004, s. 269-271.

tamamını yok etmeyi başardı. Böylece Pasifik'te yapılan en kanlı savaşlardan biri daha sona ermişti455.