• Sonuç bulunamadı

Pop Art’ın çıkış noktası ve başlangıcı

Sanattan çok sanatta bir yenilik olarak benimsenen Pop Art; kullandığı sanat gereçlerinin izleyici tarafından, kendi tüketim kültürünün bir ürünü olarak benimsenmesinden kaynaklanır. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve yaygınlaşması, sosyo-ekonomik koşullar değişse de sonuçta Pop Art sanatçılarının kendileri de, içinde yaşadıkları ‘tüketici toplum’un bir parçasıdırlar. Tüketim eşyalarını, gereçlerini sanatsal bir içerikle yeniden bir araya getirerek (bazen hiçbir değişiklik yapmadan oldukları gibi) sunarlarken, yaratıcılıkla ilgilenmedikleri görülür. Günlük kullanım nesnelerinden pisuarı 1917’de, Marcel Duchamp ilk kez sergilediğinde skandal yaratmıştı. Benzer sansasyonu J. Johns Amerikan bayraklarını kullanarak, Andy Warhol da ünlü kişilerin (Marilyn Monroe, Elvis Presley, Elizabeth Taylor) portrelerini ipek baskı tekniğiyle tuval üzerinde yüzlerce kez çoğaltıp basmasıyla yaratmışlardır. Gerçek yaşamdan alınan nesnelerin veya eşyaların sanata konu olması yaklaşımı bir başkaldırı görüşü olarak Pop Art’ta da sürmüştür. Savaş sonrası dünyasının iç karartıcılığını hafifletmek ve geleceğe neşeyle bakmak isteyen

12

sanatçılar, aynı zamanda popüler tüketim kültürünü kucaklamayı, soyut sanata meydan okumayı ve iki dünya savaşına sebep olan toplumu alay konusu yapmayı amaçlamışlardır. İşte tam da bu sebepten, bazı yönlerden eski kafalı ve boğucu sanat dünyasını ve onu besleyen toplumu suçlayan Dadaizm’in mirasçısı sayılırlar. Bazen bir reklam afişi, poster, karikatür, çizgi roman, para, dergi gazete, ünlüler, bazen de ürün ambalajları, pop müzik, televizyon ve Hollywood filmleri gibi tüketim kültürüne ait imge ve objeleri konu olarak seçmeleri sanatçıların güncel kitle kültürüne duydukları merakı göstermektedir. Üstelik salt reklam amacıyla kullanılan, katı endüstriyel tasarımlardan farklı olarak, bunlar kişisellikten uzak bir anlayışla, anonimleştirerek üretmişlerdir. Bu anlamda ilk Pop Art yapıtı sayılan çalışma, Richard Hamilton’ın Bağımsız Grup’un Londra’da 1956’da açtığı, “İşte Yarın” (This is Tomorrow) adlı sergi için yapmış olduğu kolaj çalışmasıdır. Hamilton küçük boyutlu kolajında modern tekniğin sağladığı kolaylıkları ve çekici yenilikleri toplumun sembolü olarak nitelendirdiği orta halli bir ailenin oturma odasında, esprili bir şekilde toplamıştır. “Günümüz Evlerini Bu Kadar Farklı Ve Bu Kadar Cazip Hale Getiren Şey Nedir?“ (Just What Is it That Makes Today’s Homes So Different So Appealing?) konulu bu kolaj, sanat dışı kaynaklardan seçilen Hazır – eşyalardan (ready-mades) oluşmaktaydı. Kolajda, tüketim toplumunun değer verdiği, hoşlandığı ve kullandığı konserve yiyecekler, film oynatıcısı ve televizyon, sıradan ev gereçleri, çıplak bir kadın ile yine adaleli çıplak bir erkek manken imgeleri, klasik anlamda yapılmış bir tablonun yanına asılmış durumda “Young Romance” adlı çizgi roman kapağının büyütülmüş bir reprodüksiyonu, bir teyp ve tanınmış markalar resmin içine adeta sıkıştırılmış ve yine resimde sadece üç harften oluşan, kulağa hoş gelen ama gerçekte bir anlamı olmayan “pop” sözcüğü de yer almıştır. Böylece, Pop Art İngiltere’de bu sergiyle ortaya çıkmıştır. İşte bu “pop” sözcüğünü ilk kez İngiliz sanat eleştirmeni Lawrence Alloway, bu sergiden tam iki yıl sonra 1958 tarihli Architectural Digest dergisinde bazı sanatçıların popüler kültür ve tüketim kültürüne ait imgelerden yararlanarak yaptıkları üretimleri anlatmak için kullanmıştır. Bunu o zamana kadar henüz kimsenin bir anlam vermediği, yeni bir sanat anlayış ve görüşü ifade etmek için kullanmış ve kabul etmiştir.

13

Resim 7: Hamilton, “Günümüz Evlerini Bu Kadar Farklı Ve Bu Kadar Cazip Hale Getiren Şey Nedir?”, 1956

Kaynak: http://www.telegraph.co.uk/news/obituaries/culture-obituaries/art- obituaries/8760860/Richard-Hamilton.html

Sırası gelmişken Bağımsız Grup’un (Independent Group) önemini de vurgulamak gerekecektir. BG, 1962’den itibaren Londra’daki Çağdaş Sanatlar Enstitüsü’nde (ICA) düzenli olarak buluşmaya başlayan bir grup sanatçı, mimar ve aydını ifade etmektedir. Yaptıkları modernizm ve popüler kültür tartışmalarıyla Pop Art’a dair birçok temel fikri onlar şekillendirmiştir. Grubun üyeleri arasında tasarım dersleri veren Richard Hamilton, grafik tasarımcı John McHale, tekstil deseni dersleri veren Eduardo Paolozzi heykeltıraş William Turnbull gibi sanatçılar, eleştirmen Lawrence Alloway ve Alison Smithson ile Peter Smithson gibi mimarlar vardır. BG’nin ilk toplantısı 1952’de yapıldığında grubun kurucu ortağı, sanatçı ve heykeltıraş Eduardo Paolozzi kendisinin 1947 – 1949 yılları arasında Paris’te yaşarken ürettiği “Bunk” adını verdiği bir dizi kolajını kullanarak bir konuşma yaptı. Bu kolajı, mizah kitaplarının karakterleri, reklam ve dergi kapaklarında yer almış nesnelerden ve özellikle Amerikan kültürünü anlatan toplu üretim grafiklerin her türünden oluşuyordu. İlk “pop” kelimesinin kullanıldığı sanat eseri Paolozzi’nin “I was a Richman’s Plaything” (Ben Zengin bir Adamın Oyuncağıyım) adındaki kolajıydı. Bu kolajda revolverden çıkan duman bulutunda pop kelimesi okunuyordu.

14

Resim 8: Paolozzi, “I was a Rich Man’s Plaything”

Kaynak: http://i277.photobucket.com/user/lex_fieshta_xD/media/dibuix- 1.jpg.html

Pop Art’ın ilk dönemi sayılan 1953-1954 yıllarında bu sanat akımı, Amerika’da henüz adı tam yerleşmemiş ve henüz zamanı gelmemiş bir eğilimdir. O dönemin sanat dünyasına Kuzey Amerika’da Soyut Dışavurumculuk akımı hâkimdir ve bu yeni İngiliz sanatı pek fark edilmemiştir. Birleşik Devletlerde ise birbirinden bağımsız ancak bir paralellik içindeki gelişmeler bu köklü akımın hâkimiyetine meydan okumaya başlamıştır. Pop Art özelliği gösteren yapıtlar da tam bu dönemde ortaya çıkmaya başlamıştır. Yine tam da bu dönemde, İngiltere’de, endüstriye ilişkin temalar figüratif bir anlayışla işlenmiştir. Eduardo Paolozzi gibi Pop Art’ın önde gelen temsilcileri, nesnelerini popüler kültür ve insan endüstrisi ilişkisinden hareketle biçimlendirmiştir.

15

Resim 9: Eduardo Paolozzi, “Sack-o-sauce”, 1948

Kaynak: http://www.tate.org.uk/art/artworks/paolozzi-6-sack-o-sauce-p02025

Resim 10: Eduardo Paolozzi, “Real Gold”, 1949

16

İnsan-makine ilişkileri üzerinde duran ve İngiliz Pop Art’ın babalarından biri olan Richard Hamilton ise otomobil ve mekanik ev aletlerini insan nesnesiyle birlikte kullanarak kolajlar yapmıştır.

Resim 11: Richard Hamilton, “Living Arts Magazine” Kapağı

Kaynak: http://designobserver.com/media/images/living-arts_525.jpg

Pop Art’ın 1958-1961 yılları arasında yaşanan ikinci döneminde figüratif anlatım yerini soyut anlatıma bırakmıştır. Sanatçılar birinci dönemde insan imgesini popüler araç ve gereçlerle betimlerken, ikinci dönemde kitle iletişim araçlarının etkisiyle değişen çevresel koşullar ve dünyayı algılama biçimi ön plana çıkmıştır. Bu dönemin önemli sanatçıları Peter Blake, Roger Coleman, William Green ve Robyn Denny’dir.

Resim 12: Peter Blake, “I Got a Girl”, 1961

17 Resim 13: Peter Blake, “Parade”

Kaynak: https://www.pinterest.com/pin/47991552250671828/

Pop Art’ın bir sanat ve medya olayı olarak Atlantik’in her iki tarafında aniden yaygınlaşması bu sanat akımının üçüncü dönemine denk gelmiştir. İngiliz Kraliyet Sanat Yüksek Okulundan bir grup öğrencinin 1961’de açtığı “Genç Kuşaklar” adlı sergi bu dönemi başlatmıştır. Derek Boshier, Patrick Caulfield, David Hockney, Ronald B. Kitaj ve Peter Phillips’ten oluşan üçüncü kuşak Pop Art sanatçıları, kentsel çevrenin sunduğu ürünlere ve kitle iletişim araçlarına ilgi duymuştur. Bu dönemde gerçekleştirilen Pop Art çalışmalarında tekrar figüratif anlatıma dönülmüştür. R.B. Kitaj aslen Amerikalı olmasına rağmen eğitimini Londra’da tamamlamış ve sanatsal faaliyetlerine orada devam etmiştir. Aldığı eğitim ve entelektüelliğinin yanı sıra, resimlerinde yarattığı sükûnet duygusu, kompozisyon kurgusu ve boyayı sürüşü ile İngiliz Pop Sanatının gelişiminde önemli bir yeri olmuştur.

18 Resim 14: R.B. Kitaj, “Boys and Girls”, 1964

Kaynak: http://www.tate.org.uk/art/images/work/P/P04/P04417_10.jpg

Peter Phillips, yapıtlarında otomatik eğlence makineleri ve deri ceketleri kullanırken Derek Boshier, kahvaltılık besin paketleri ve hava haritalarını ön planda tutmuş, David Hockney ise çocuk resimleri ile duvar yazılarından faydalanmıştır. Bu dönemde üretilen işlerde grafik anlatım yöntemi ağırlık kazanmıştır.

Resim 15: Peter Philips, “Entertainment Machine”, 1960

Kaynak: http://www.tate.org.uk/art/images/work/T/T02/T02025_10.jpg Resim: 16: Derek Boshier, “5 Pepsi’s and Sun to Gun”, 1962

19

Resim 17: Peter Caulfield, “Portrait of Juan Gris,” 1963

Kaynak: www.tate.org.uk/whats-on/tate-britain/exhibition/patrick-caulfield Resim 18: David Hockney, “First Marriage”, 1962

Kaynak: http://www.hockneypictures.com/works_paintings_60_07.php

Birleşik Devletler için ise kilit yıl, aralarında Roy Lichtenstein (1923-1997), Tom Wesselman (1931-2004) ve Andy Warhol’un (1928-1987) da bulunduğu bazı ünlü Pop Art sanatçılarının ilk sergilerini gerçekleştirdiği 1962 idi. Lichtenstein’in Whaam! gibi tek parça ve renkli çizgi roman görselleri ile Warhol’un Campbell Çorba Konservesi gibi ipek baskı reprodüksiyonları seyirci ilk başta anlamadı. Aynı zamanda İsviçre asıllı Amerikalı heykeltıraş Claes Oldenburg (1929-) da günlük nesnelerin tuval, köpük ve süngerle yapılmış masif ve hiper-realist sürümlerini (örneğin, Zemin Burger) sergiliyordu.

Resim 19: Andy Warhol, Campbell Çorbası

Kaynak: http://www.romart.it/Mostre/WarholCipolla/Warhol.htm Resim 20: Claes Oldenburg, Zemin Hamburger (www.hypoallergic.com)

20 Resim 21: Roy Lichtenstein, “Whaam!”

Kaynak: http://www.tate.org.uk/art/images/work/T/T00/T00897_10.jpg

Kapitalizme karşı eleştirileri yapanların yanı sıra, modern toplumun kabalığına tahammülü olmayan estetler (geleneksel güzel sanat alıcıları) Lichtenstein’ın “çağdaş kitle tüketim kültürünün en küstah özellikleri” dediği şeylerin Pop Art tarafından benimsenmesi karşısında büyük bir bozguna uğradılar. Avangart sanatçıların Pop Art’tan önce popüler kültüre karşı takıntıları vardı çünkü onların ilgilendiği tek şey sanattı. Alloway ise ‘birçok entelektüelin karşı çıktıkları şeyleri bir gerçeklik olarak kabul ettiklerini ve onları tartışarak hevesle tükettiklerini’ belirtmekten çekinmiyordu.

Pop art sanatçıları o günün en popüler imgesini kullanarak, zamanın siyasal kültür tarihine olan ilgisini ortaya koyuyor ve gündemdeki en popüler imgeye evrensel bir nitelik kazandırıyorlardı. Örneğin soğuk savaşın hüküm sürdüğü ve milliyetçilik duygularının yoğun olduğu bir dönemde, üstelik de “Bayrak” kanunun yeni çıktığı bir zamanda, Jasper Johns sadece bayrak resimlerinden oluşan bir dizi resmi yaptı. Amacı bayrağı aşağılamak değildi kesinlikle, onun evrenselliğini vurgulamaktı. Diğer taraftan, endüstri toplumunun yarattığı yeni bir gençliğin kültürü ve sanatı olan Pop Art, Richard Hamilton’a göre şu özelliklere sahipti:

(“Popüler yani kitleye yönelik, kısa ömürlü yani gündelik, sonsuzluk amacı gütmeyen, kolayca unutulan, genç yani gençliğe yönelik, fantezi dolu, seksi, nesnel, büyüleyici ve ticariydi. Pop Art’ın bir diğer özelliği de Amerikan

21

ideolojini tüm dünyada yaymada ve Avrupa ve özellikle Sovyetler Birliği’ne karşı olan tutumunu ifade etmede kullanılmasıydı.”) (Antmen. 2010: 159)

Pop Art sanatçıları sadece modern tüketim toplumunu onaylayan değil, onu eleştiren eserler de ortaya koydular. İngiliz sanatçı Boshier’in televizyonda gördüğü bir diş macunu reklamından esinlenerek yaptığı İlk Diş Macunu (1962) resmi, reklamları ve tüketim toplumunu eleştiriyordu. Warhol da çorba konserveleri, Elvis Presley ya da Marilyn Monroe gibi popüler kültür ikonlarının dışında yaptığı elektrikli sandalyeler ve trafik kazalarını gösteren serigrafik baskılarıyla modern Amerikan yaşamının karanlık yüzüne dikkat çekiyordu. Ancak bunlar istisnai durumlardı. Sanatçıların çoğu tüketim toplumuna değil, yapay olan bir “sanat için sanat” ve “toplum için sanat” ayrımına karşı çıkıyorlardı. (Farthing. 2012: 485-486)

22

Resim 22: Andy Warhol, “Green Car Crash”, 1963

Kaynak: http://smugmug.com/photos/i-ZwLRQmv/0/XL/i-ZwLRQmv-XL.jpg

Resim 23: Derek Boshier, “The İdenti-Kit Man”, 1962

Kaynak: http://www.tate.org.uk/art/images/work/T/T01/T01287_10.jpg Resim 24: Andy Warhol, “Big Electric Chair”, 1967

23 Bölüm 3:

POP ART’IN GELİŞİMİ VE SONRASI 3.1. Pop Art’ın gelişimi

Sanat tarihçileri Pop Art’ı Soyut-dışavurumculuğa karşıt bir akım olarak görseler de, aslında bu yeni sanat akımının kaynağında Soyut-dışavurumculuk vardır çünkü Pop Art sanatçılarının pek çoğu Soyut-dışavurumcu ressamlarından Willem de Kooning’den etkilendiklerini belirtmektedirler. Amerika’da Robert Rauschenberg ve Jasper Johns bu yeniliğin öncüleri arasındaydı.

Resim 25: W. de Kooning, “Clam Diggers”, 1963

Kaynak: http://www.wikiart.org/en/willem-de-kooning/clam-diggers Resim 26: W. de Kooning, “Woman V”, 1952-1953

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Willem_de_Kooning

Robert Rauschenberg ve Jasper Johns, herhangi bir akımın parçası sayılmayacak derecede bireyselci olsalar da soyut dışavurumculuk ile Pop Art arasında köprü vazifesi görmüş oldukları kesinlikle söylenebilir. İşin aslı, Jasper Johns’un bayrak, atış tahtası gibi nesnelerden yola çıkarak gerçekleştirdiği resimler, Amerikan Soyut Dışavurumculuğuna alternatif arayışlar içinde olan genç kuşak için çığır açan niteliktedir. Öte yandan, yapıtlarında popüler kültürün

24

çağdaş yaşam üzerinde güçlü etkiler yaratan bütün yönlerini betimlediler. Televizyon, resimli romanlar, sinema dergileri ve her tür reklamdan yararlanarak geliştirdikleri ikonografiyi nesnel bir bakış açısıyla ve özellikle vurgulayarak hiçbir övgü ya da yergi katmadan verdiler. Bu da onların Neo-Dadacı olarak da tanımlanmalarına yol açtı. Örneğin erken dönem işlerinde bayraklar, haritalar, hedef tahtaları, rakamlar, vb. gibi öğeler kullanan Jasper Johns’ın yüzey kullanımı akıcı ve nesneldir. Ne var ki, Dada sanatçılarında olduğu gibi, onun çalışmalarında da zıtlıklar, çelişkiler, paradokslar ve ironiler sıkça rastlanan özelliklerdir.

Resim 27: Jasper Johns, “Hedef Tahtası”, 1955

Kaynak: http://3.bp.blogspot.com/-QrM5bqxqd-c/Ti9vYjKIPzI/AAAAAA AAA2E/lbUX_8FKH7g/s400.john+target.jpg

Resim 28: Jasper Johns, “Hedef Tahtası”, 1955

Kaynak: http://artbusnyc.blogspot.com.tr/2011/07/artbusnyc-jasper-johns- flags_27.html

25

Resim 29: Jasper Johns, “Beyaz Bayrak”, 1954

Kaynak: http://artbusnyc.blogspot.com.tr/2011/07/artbusnyc-jasper-johns- flags_27.html

Resim 30: J. Johns, “Harfler”

Kaynak: http://artbusnyc.blogspot.com.tr/2011/07/artbusnyc-jasper-johns- flags_27.html

Resim 31: J. Johns, “Rakamlar”

Kaynak: http://artbusnyc.blogspot.com.tr/2011/07/artbusnyc-jasper-johns- flags_27.html

26

Resim 32: Jasper Johns, “Bayrak”, 1954 – 1955

Resim 33: Jasper Johns, “3 Bayrak”, 1958

Resim 34: Jasper Johns, “Harita”, 1961

27

Ancak, böyle bir benzetme ve ilişkilendirilme durumu Marcel Duchamp gibi bazı eski Dadacıların tepkisini çekmiştir. Dadacı bir başka arkadaşına yazdığı bir mektupta bu durumdan ne kadar rahatsız olduğunu vurgulamıştır:

(“Bugün Yeni Gerçekçilik, Pop Art, Asemblaj gibi terimlerle anılan Neo- Dada’nın kökeni Dada’dır düpedüz; bugünün sanatçılarına da kolay bir çıkış yolu oluşturmaktadır. Ben hazır-nesneyi keşfettiğimde estetik olgusunu yerle bir etmeyi amaçlamıştım. Neo-Dadacılar ise benim hazır-nesnelerimde estetik güzellik buluyorlar! Şişeliği ve pisuarı meydan okumak için suratlarına fırlatmıştım, ama bak onlar bunları estetik açıdan övüyorlar!”) demiştir (Antmen. 2010: 161).

Tüketim endüstrisi gereçlerinden, reklamlardan ve kitle iletişim araçlarından esinlenen bu sanatçılar “Amerikan Yaşam Tarzı” konusunu keşfettiler. Yaşadıkları dönemin tanıkları olarak günlük yaşamı, boş zaman değerlendirme şekillerini, radyo, televizyon ve basından duyduklarını resimlerinde yansıtmaya başladılar. Hızlı otomobiller, konserveler, sinema ve politika dünyasının ünlüleri, para ve seks, resimli romanlar sanatın konusu haline geldiler. Sonunda öyle bir noktaya ulaştı ki, bolca kullanılan nesneler, eşyalar, imgeler reklam endüstrisini etkilemeye başladı. Önceleri reklamcılardan etkilenen Pop Art sanatçıları sonraları yaptıkları atılımlar ve gelişmelerle grafik tasarımcıları ve reklamcıları etkilemeye başladılar. Birçok plak kapağı bu dönemde, bir afişten daha yaygın olarak dünyaya dağıldı.

Pop Art’ın en önemli bir özelliği de, tüm dünyaya Amerikan ideolojisini yaymak olmuştur. Amerika’daki özgürlük anlayışı, özellikle Sovyetler Birliği’ne karşı olan soğuk savaş dönemindeki sanat anlayışını temsil etmesi açısından çok önemlidir. Ancak yine bu dönemde, Pop Art ile ilgili yanlış bir inanış gelişti. Pek çok sanat eleştirmeni, Pop Art sanatında öne çıkan koyu ve güçlü renk kontrastlarının uyuşturucu kullanımıyla beyinlerde oluşan etkilerin sonucunda ortaya çıktığını düşünüyordu. Pop Art sanatçısı Mati Klarwein’in başına gelen komik bir olayı kendisinin verdiği bir röportajdan alıntı yaparak örnek verebiliriz.

28

(“Jean Houstan ve Robert Masters ‘Psychedelic Art in the Sixties’ (60’larda Psikedelik Sanat) adlı bir kitap yayınlayacaklardı ve benimle konuşmaya geldiler. Kitaplarında bana da yer vereceklerdi ve şu anda sizinle yaptığım gibi karşılıklı konuşmaya başladık. İlk sordukları, resim yaparken ne tür uyuşturucu kullandığım oldu. Ben de dedim ki; ‘Resim yaparken herhangi bir şey kullanmam. Aldığımda ise hemen azarım ve gece kulüplerine gitmeye ve aranmaya başlarım’ (gülerek). O zaman da bana dönüp dediler ki; ‘Aaa o halde sizi kitabımıza dâhil edemeyiz’. Korktum tabii, o güne kadar hiçbir kitapta yer almamıştım (gülerek) ve hemen atladım; ‘ama en iyi fikirlerim uyuşturucu etkisindeyken oluşur’ dedim. Bu sefer de onlar; ‘Tamam o zaman, sizi kitabımıza koyacağız’ dediler. Sonra benden, başka uyuşturucu kullanan psikedelik ressamların isimlerini sordular ve onlara Fuchs’un da dâhil olduğu uzun bir liste verdim Onlar çıkar çıkmaz listedekileri aradım ve onlara ‘uyuşturucu kullandığınızı söyleyin’ dedim. Tabii hepsi de kitapta yer aldılar (gülerek)”) (Novin. 2010).

Bu yaklaşım Pop Art’ın dengeli kompozisyon, estetik ve orijinallik gibi sanatsal değerlerin olmadığı, tamamen uyuşturucu etkisiyle ortaya çıktığı gibi bir Psikedelik yapaylığın var olması olarak düşünüldü.

3.2. İngiltere Pop Art’ı ile Amerikan Pop Art’ının Karşılaştırılması:

İngiltere her ne kadar konferanslar ve yazılan denemelerle Pop Art’ın isim babalığını yapsa da, bu sanat hareketinin temellerinde Amerika’ya özgü geniş imgeler dizisi yatar. Tarihsel geçmişine bakıldığında, sanatçılar konularını daha çok günlük tüketim nesneleri ve sosyal problemlerden seçmiş oldukları hemen fark edilir ve Amerikan toplumundaki kültürel değişimi yansıtmaya çalıştıkları açıkça görülür. Semra Germaner’e göre Amerikan Pop Art’ı İngiliz Pop Art’ından daha az duygusal olması ile de ayrılır. Amerikan Pop Art’ı daha saldırgan ve atak girişimlerde bulunurken, İngiliz Pop Art sanatçıları çağı yakalamakla birlikte daha çekingen ve duygulu işler ortaya koyarlar. Bunun sebebi savaş sırasında yaşanan sıkıntıların Avrupa ülkelerinde daha tazeliğini korurken, Amerika’ya özgü imgelerin, modern tüketim dünyasında büyük bir heyecanla ulusal boyutlara yayılmasıdır. Parlak ve dikkat çekici tüketim

29

ürünlerinin toplumsal açgözlülüğe dönüşmesi Amerikalı sanatçıların konularında temel oluşturur. Sayın Germaner, bu iki Pop Art’ı şöyle değerlendirir:

(“Amerikan Pop Art’ı, popüler kültürün imgelerini tarafsız olarak ele alır ve tabloyu her türlü kişisellikten arındırmaya özen göstererek bunları örnek aldığı modellerin anonim niteliğine daha da yakınlaştırmaya çalışır. Amerika’daki Pop Art, İngiltere’de olduğu gibi bir grup sanatçının ortak düşüncesinden kaynaklanmamış ama bağımsız çalışan sanatçıların deneysel arayışlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Andy Warhol, Roy Lichtenstein, James Rosenquist, Tom Wesselmann ve Claes Oldenburg akımın başlıca temsilcilerindendir. Kitle iletişim araçlarının yararlandığı imgelerin görsel gücünün bilincine varmış, her sanatçının kendi teknik deneyimlerinden kaynaklanmıştır. Örneğin Andy Warhol reklam panoları, Lichtenstein moda desinatörlüğü, Oldenburg gazete illüstrasyonları yapmış. Wesselmann çizgi film, Rosenquist de afişçilikle uğraşmıştır.”) (Germaner. 1997: 13)

Resim 35: David Hockney, “A Bigger Splash”, 1967

30

Resim 36: David Hockney, “Mr and Mrs Clark and Persey”, 1971

Kaynak: http://www.tate.org.uk/art/artworks/hockney-mr-and-mrs-clark-and- percy-t01269

İngiliz Pop Art’ında görülen temel eğilimlerden biri de erotizmi ön plana çıkarma isteğidir. Cinsellik çağrıştıran imgelere İngiliz sanatçılar eserlerinde daha fazla ağırlık vermişlerdir.

Resim 37: R.B. Kitaj, “General of Hot Desire”, 1960’lar Kaynak: www.hamburger-kunsthalle.de

31

Amerikan Pop Art’ın etkinlik alanı İngiltere’deki Pop Art’a oranla daha geniştir. Kitle iletişim araçlarındaki imgelerin uyandırdığı çekicilik en belirgin

Benzer Belgeler