• Sonuç bulunamadı

AGSP’NĐN POLĐTĐK YAPISI VE ZAYIFLIĞI

6. ASKERĐ GÜÇ OLARAK AVRUPA BĐRLĐĞĐ

6.5. AGSP’NĐN POLĐTĐK YAPISI VE ZAYIFLIĞI

AGSP girişim bir boşlukta meydana gelmemiştir. Tam aksine ortak dış ve güvenlik politikası olan federal bir yapıya doğru giden AB’nin evrimiyle bağlantılıdır. Đlk bakışta, AB üye ülkeleri siyasi ve askeri alanlarında entegrasyona devam etmek için güçlü dürtüleri var gibi gözükmektedir. Ekonomik ve Parasal Birlikle sağlanan ekonomik bütünleşme Avrupa entegrasyonun siyasi boyutuyla paralel gelişme göstermeksizin tabiri caizse havada asılı kalmaktadır. Uluslararası organizasyonun neofonksiyonel teorisine göre, nispeten sınırlı öneme sahip alanlarda bütünleşme gittikçe daha fazla öneme sahip alanlarda entegrasyona yöneltmektedir. Son olarak dış ve güvenlik alanlarına yöneltmektedir. Bununla birlikte, öngörülebilir gelecekte ortak dış ve güvenlik politikası olan bir mevcudiyete doğru AB’nin evrimi gerçekleşmesi muhtemel değildir. Dört önemli neden böyle bir gelişmeyi engellemektedir: ulusal devlet farklılığı; Avrupa’daki üç büyük gücün stratejik tercihleri (Fransa, Đngiltere ve Almanya); AB’nin devam eden genişlemesi ve ABD’nin muhalefeti. Sonuç olarak, AB göze çarpan stratejik kendine yetme eksikliğini göstermektedir.159 Bu nedenlerin ilkiyle başlarsak, AB üye ülkelerin vatandaşlarının sadakatleri AB’nden ziyade kendi ana ülkelerinedir. Çünkü

158

BBC News, Split EU leaders find Iraq compromise, 18 Şubat 2003, http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/2775839.stm

159

onlar her şeyden önce Avrupalıdan ziyade Fransız, Danimarkalı, Đspanyol’dur. Bu insanlar devletlerinin daha büyük bir siyasi organizasyonda hazmedilmesine razı değillerdir. 10 yeni üye ülkenin AB’ye girmesi eşitsizlikleri artırmıştır. Farklılıkları göz önüne getirmiş ve bütünleşme sürecini zayıflatmıştır. Bu nedenle AB içerisinde birtakım sesler Irak savaşı esnasında AB’nin kurumsal organlarını atlatarak ABD tarafını tutmak olan bazı üye ülkelerin stratejik tercihleri ihanet olarak görülmüştür. Fakat Avrupalıların kendi anavatanları olarak gördükleri bir Avrupa yoktur, bu nedenle hiç kimse bir şeye ihanetle suçlanamaz.

Ortak Avrupalı kimliğinin eksikliği ve AB içerisinde ulusal kimliklerin devam eden ağırlığı nedeniyle AB üye ülkeleri farklı ulusal çıkarlar ve farklı dış tehdit algılamalarına sahip olmaya devam edeceklerdir. Sonuç olarak, güvenlik konularında AB partnerlerinin karşılıklı dayanışma içinde oldukları düşünülmemelidir. Aslında 1995 Đspanya- Kanada çekişmesinde Đngiltere’nin Kanada’yı desteklemesi bunu göstermektedir. Avrupa boyunca tehdit algılamaları çok düşük seviyeden (Danimarka, Đrlanda) çok yüksek seviyeye (Yunanistan) değişmektedir. Bu da AB üye ülkelerin otonom AGSP’ ye bağlılığını etkilemektedir. Diğer bir değişle, güvenlik ve savunma kavramları Avrupa boyunca farklı anlamları vardır. Her bir AB üye ülkesi savunma ve güvenlik kime ve neye karşı gibi temel bir soruya farklı bir cevap vermektedir. 160

Diğer yandan dış ve güvenlik konularında AB üyesi ülkelerin yöntem farklılıklar göze çarpmaktadır. AB üye ülkeleri Avrupa’nın savunması ve güvenliği konusunda üç farklı pozisyon ortaya çıkarmıştır: Đngiltere’nin başı çektiği Atlantikçiler; Fransa’nın başını çektiği AB savunma boyutunu destekleyenler; Tarafsız ülkeler ve Danimarka askeri savunmayı yeniden vurgulamak yerine yumuşak güvenliği tercih edenlerdir.161

Ulusal farklılık Avrupalı en güçlü üç devletin stratejilerinde yansımaktadır. Bu stratejiler AB’nin siyasi entegrasyonunu geliştirmekten ziyade bertaraf etmektedir. Fransa’dan başlarsak, birçok dış tepkilere karşın

160

Hunter, s. 149

161

uluslararası ağırlığını artırmak için nükleer silahlar elde etmek için çabalamaktadır. Bundan başka, Fransa Avrupa entegrasyonunu desteklemesine rağmen, AB’ni hükümetlerarası yapı içerisinde tutmak, Alman gücünü dengeleme çabası ve Avrupa’da kendisini öncü bir rolü garanti etmek istemektedir. 162

Fransa’nın müstakil uluslararası rol çabasına mukabil, Đngiltere kendisini büyük güç statüsünü ABD ile özel ilişkilere büyük oranda oturtmuştur. Đngiltere uluslararası gücünü artırmak için bilinçli bir şekilde ABD tarafını tutmaktadır. Sonuç olarak ABD varlığının Avrupa’da devamı ve AGSP’ nin NATO’nun altında yer almasına çabalamaktadır.163 Aynı zamanda, Đngiltere ulusal egemenliğini korumak için Avrupa bütünleşmesinin ulusüstü evrimini engellemek çabasındadır. Sonuç olarak, Đngiltere devam eden AB genişlemesini savunmaktadır. Yeni üyelerin katılımı ulusüstü entegrasyon tehlikesini bertaraf edeceğine inanmaktadır.

Almanya büyüyen gücünün Avrupa’nın gerisinde oluşturduğu endişelerin farkındadır. Diğer yandan Almanlar geçmişin hatıralarını hala aklından çıkmamaktadır. Bütün bunlar Alman dış ve güvenlik politikasının oluşumunda ciddi manilere yol açmaktadır. Körfez Savaşı ve Kosova Savaşı’ndaki katılımı artı Almanya’nın Irak Savaşı’na katılımını reddetmesine göre bu maniler hala mevcuttur. Sonuç olarak, Almanya ortak dış ve güvenlik politikası olan bir mevcudiyet kurmak için AB’nin artan siyasi entegrasyonu konusunu korunur gözükme konusunda hala ihtiyatlıdır.

AB’nin siyasi entegrasyonu ve ortak dış ve güvenlik politikasının kuruluşu Avrupa’nın üç büyük devletinin gündeminde değildir. Bu da AGSP’ nin doğasına ve rolüne ciddi sınırlamalar getirmektedir.

Bu durum küçük devletler göz önüne alındığında da farklı değildir. Bu devletler ortak dış ve güvenlik politikası olan bir entiteye çevirme kaygısından daha çok kalkınmalarını ilerletmek için AB’den kaynak elde etme arzusundadırlar. Bu yüzden devam eden genişleme süreci Avrupa entegrasyonunun federal karakterini daha fazla zayıflatmaya hizmet

162

Bonen, Preben, Towards A Common European Security and Defence Policy, Compas, s. 9

163

etmektedir. Özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri AB’ye üye olmaya yeterli görmeyip NATO şemsiyesi altına girmeyi de önemsediler.

ABD’nin AGSP’ na karşı Washington’un doğal stratejisi rakip güçlerin ortaya çıkmasını engelleyerek ABD’nin küresel liderliğini güçlendirme amacındadır. 2000 Avrupa Konseyi Nice Toplantısında AGSP’ nın otonom yapıda olacağından bahsedilmekte; ancak bir Avrupa ordusu oluşturma içermemektedir. Böylece, ABD güvenlik konularında ABD’den bağımsız bir politika izlemek isteyen AB’nin evrimini engellemeye çalışmaktadır.164 Sonuç olarak, ABD sistematik bir şekilde AGSP’nı NATO sınırları dahilinde tutmaya çabalamakta ve NATO’yu Avrupa savunmasında ana rol oynamasını sağlamaktadır.165 Bu çerçevede, 2002 yılında kriz yönetimi için AB’nin NATO’nun varlıklarından yararlanmasına imkân veren devamlı ilişkileri kuran bir çerçevede anlaşmışlardır. “AGSP için NATO ve AB’nin Deklarasyonun da çatışmanın önlenmesi ve kriz yönetimi alanlarından iki organizasyonun işbirliği için yasal bir zemin sağlamıştır. Sonuç olarak, 2003 Brüksel Avrupa Konseyi toplantısında NATO’nun rızasıyla AB’nin operasyonel karargahları NATO karargahları içerisinde tutulması onaylandı.

6.5.1. AB KONVANSĐYONU VE LĐZBON ANTLAŞMASI’NIN AGSP’ YE ETKĐSĐ

AB Anayasasının hazırlanıp referanduma sunulmasından sonra Fransa ve Hollanda tarafından reddedilmesi, AB’nin güvenlik ve dış politika açısından tek seslilik sağlaması açısından önemli bir hamleydi. Yalnız AB’nin hem genişleyip hem de bu kadar cesur bir derinleşme hamlesi Avrupalıları korkutmuştur. Bunun yerine daha düşük profilli bir metin üzerinde anlaşan AB üye ülkeleri 1 Ocak 2009’da yürürlüğe girmesi planlanan Lizbon antlaşmasını 13 Aralık 2007 yılında imzalamışlardır. Bu metne göre AGSP yine hükümetlerarası bir karar alma mekanizması şeklinde karar almaya devam

164

Adamski,s. 3

165

edecektir. Bu kadar genişleyen bir AB’nin AGSP’ de istenilen demokratik ve legal karar alabilir; fakat etkinlik açısından hayal kırıklığı oluşturur.166

166

EurActiv, Lizbon Antlaşması, http://www.euractiv.com.tr/abnin-gelecegi/link- dossier/lizbon-antlasmasi

YEDĐNCĐ BÖLÜM

7. KÜLTÜREL VE SOSYAL GÜÇ BAKIMINDAN AVRUPA

Benzer Belgeler