• Sonuç bulunamadı

Perakende Sektöründe Monopson Gücüne İlişkin Bulgular ve Ülke

Perakende sektöründe organize perakendeciler lehine gelişen yapısal dönüşümüyle perakendeciler pazarlıklarda sahip oldukları asimetrik güce dayanarak sağlayıcılar aleyhinde dengesizlikler ortaya çıkmaya başlamıştır. AB ülkelerinde perakende sektöründeki rekabet sorunlarına pro-aktif çözüm yolu üretmek için organize perakende sektörüne yönelik inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Arjantin, Fransa, İngiltere ve ABD’nin perakende sektöründeki deneyimleri monopol gücünün kullanımına ilişkin önemli kanıtlar sunmaktadır.

Arjantin; 1990 yılların başında büyük ölçekli süpermarket ve hipermarketleri

teşvik etmek amacı ile iş gücü piyasasında, vergi ve ticari alanda yapılan değişikliklerden sonra, çok uluslu firmalar Arjantin’e girmeye başlamışlar, genelde yurtiçi sermayeli aile şirketlerinin hâkim olduğu geleneksel perakendecilikte çok uluslu firmaların hâkimiyetleri artmaya başlamıştır. 1990-2000 yılları arasına büyük perakende firmalarının market sayısında 1000’e yakın artış olmuştur. Çok uluslu perakende zincirleri alıcı güçlerini kullanarak, adil olmayan yıkıcı bir rekabet politikası uygulamış ve daha önce kurulmuş olan yerel firmaların pazar paylarını almaya başlamışlardır. Çok uluslu firmaların adil olmayan tek taraflı uygulamaları şunlardır:

1. Uzun ve tahmin edilemeyen ödeme dönemleri

2. Her promosyon için maliyetin %10 ile %25’ini bulan yüksek promosyon ücretleri.

3. Sağlayıcı firmayı 5-10 günün altında bir bilgilendirme ile aniden listeden çıkarılması.

4. Yazılı olmayan veya gerçekleşmemiş ürün iadeleri için %5-15’e varan bedel kesintileri.

5. Yıllık anlaşmalarda tek taraflı olarak %5-10’luk fiyat indirimleri.

1990 yıllarda perakende sektörünün yeniden yapılanması, birleşme ve satın alma işlemlerini arttırmış ve ülkede çok ulusluluk artmıştır. Sektörde yoğunlaşma oranları artmış ve yıkıcı fiyat davranışları küçük ve orta ölçekli perakendecilerin kârlarını ve varlıklarını ciddi şekilde etkilemiş, küçük ve orta ölçekli perakendecilerde birleşmelere

ya da iflaslara yol açmıştır. Bu gelişmeler karşısında gıda ve içecek satışlarının %50’sini temsil eden Arjantin Süpermarketler Odası (CAS) ve Gıda İçecek Üreticileri Birliği (COPAL) karmaşıklığın önlenmesi ve tahkim yolu ile çözülmesi konusunda anlaşmışlardır. CAS ve COPAL’in birlikte kurdukları uzman bir ekip konu hakkında araştırmalar yapmış ve “Ticarette Etik Davranış (Best Practice Code)” kullanma konusunda karar almışlardır. Ticarette Etik Davranış’ın (TED) uygulamaya konulmasından sonra geçen 7 yıllık sürede (2000-2007) rekabette iyileşme sağlanmıştır. TED öncesinde ödeme tarihi bilinmezken, perakendeciler sağlayıcılara 7-10 gün sonra çek vermeye başlamışlardır. Arjantin’de TED sağlayıcılar ve süpermarketler arasında anlaşmazlıkların önleme ve tartışma konularını çözmede etkin bir yöntem olmuştur.

İngiltere; perakende sektöründe yoğunlaşma oranları artmıştır. İngiltere’de ilk en

büyük 5 firmanın (Tesco, Sainsbury, Asda, Safeway ve Somerfield) perakende gıda satışlarındaki payı %63 tür. Tesco, Sainsbury ile birlikte gıda perakende sektörünün %30’undan fazlasına sahiptir. Tesco en yakın rakibinin piyasa payını ikiye katlamaktadır. İngiliz. Rekabet Komisyonu 2003 yılında sektör üzerinde yaptığı inceleme sonucunda gıda tedarik zincirinde büyük perakendecilerin monopol gücünü kullandıkları sonucuna ulaşmıştır. Komisyon 52 adet rekabeti kısıtlayıcı uygulamadan 30 tanesinin 5 büyük perakende firma tarafından monopson gücü olarak kullanıldığını tespit etmiştir. Örneğin büyük perakendeci firmalar tedarikçilerden ürünlerinin rafta sergilenmesi için ve tedarikçi listesinde bulunmaları için ödeme talep etmektedir. İngiltere’de Rekabet Komisyonu’nun raporu sonrasında perakende sektörde rekabetin iyileştirilmesi için oluşturulan süpermarketçilikte etik davranış (code of supermarket) uygulamaları sonrası sektörde rekabetin gelişimini incelemiş ve sektörde büyük süpermarketlerin alıcı gücünün devam ettiğini belirlemiş ve büyüme trendlerinin devam etmesinin beklendiğinin altını çizmiştir.

Fransa; perakende sektöründe son 20 yılda meydana gelen yoğunlaşma oranı

artışları firma birleşme ve devralma faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. 2004 yılında en büyük 4 perakendeci, toplam perakende sektör satışlarının %79’unu gerçekleştirilmiştir. Avrupa Komisyonu’na sunulmak üzere Dobson Cunsulting, tarafından hazırlanan perakende sektör raporuna göre, Fransa’da küçük üreticilerin tedarik anlaşma müzakerelerinde büyük zincir marketlerin baskısına maruz kaldıkları belirlenmiştir. Büyük perakende zincirlerinin üreticilerden gizli ücretler aldıkları

(sözleşmelerle yazılı olmayan), listeden çıkarma taktikleri uyguladıkları, fiyat dayattıkları ve bazı ürünlerde yıkıcı fiyatlama yaptıkları anlaşılmıştır. Fransa’da perakende sektörde büyük firmaların sağlayıcılara karşı monopson gücü kullanıldığı ortaya konulmuştur.

ABD; perakende sektöründe yoğunlaşma oranları hızla artmaktadır. Ülkede ulusal

çapta CR4 yoğunlaşma oranının 1990 yılındaki yaklaşık %20 seviyesinden 2008 yılında %49 seviyesine ulaştığı görülmektedir. Bu gelişim alıcı gücüne yaklaşımda ABD içtihadında, AB düzeyinde olmasa da birtakım gelişmeleri beraberinde getirmektedir. Federal Trade Commission (ABD Federal Ticaret Komisyonu) FTC’nin, alıcı pazar gücü bakımından Yatay Birleşme Rehberi’nde açıkladığı yaklaşımını önemli ölçüde değiştirdiği kararı 2000 tarihli Toys”R”Us’dır (TRU). Anılan karar birleşme/devralma kararı olmayıp, TRU’nun tedarikçilerini münhasır tedarike zorlamasını konu almaktadır. FTC, tedarikçilerinin TRU’nun rakiplerine satış yapmamaya rıza göstermesinin pazar gücü teşkil ettiğine hükmetmiştir. Bu değerlendirme, TRU’un ülkede en büyük oyuncak perakendecisi olmasına rağmen, toplamda yalnızca %20 pazar payına sahip olması bakımından dikkat çekicidir. Bir perakendecinin rekabeti sınırlayıcı etki yaratacak yeterli alıcı pazar gücüne; yerine konulması zor dağıtım yeteneği veya tesisleri varsa, bir markayı diğer bir markayla değiştirebilecek çok ürünlü bir perakendeci ise sağlayıcılarının satışlarında yerine konulması zor önemli paya sahip olduğu durumunda sahip olacağını ifade etmiştir. FTC, TRU’nun yukarıda yer verilen esaslar çerçevesinde “tedarikçileri üzerinde önemli asimetrik güce sahip olduğu” ve “tedarikçileri nezdinde önemli finansal zarara neden olabileceğini” değerlendirerek, pazar gücüne sahip olduğunu ifade etmiştir.

Puerto Rico’nun %19,3 pazar payı ile en büyük süpermarket zinciri olan Supermercados Amigo’nun, adada %14,5 paya sahip Wal-Mart tarafından devralınmasını konu alan kararda50 ise FTC’nin yine Yatay Birleşme Rehberi’nde öngörülen geleneksel analizine döndüğü görülmektedir. FTC, işleme Amigo’nun üç yerel pazarda dört mağazasının ayrıştırılması şartıyla izin vermiştir. FTC, alıcı gücü bakımından bir değerlendirmede bulunmamakla birlikte, kamuoyundan konuya ilişkin gelen sorulara ise Wal-Mart’ın işlemle “monopson gücü”ne sahip olmayacağı şeklinde cevap vermiştir (İnce, 2012: 56-60).

2.6.1 Alıcı Gücünü Konu Alan Yeni Kurallar

Alıcı gücü tedarik zincirinde dikey ilişkiye ve eş anlı rollerine bağlı olarak önemli asimetrik güce sahip olan perakendecileri konu alır ve klasik rekabet hukuku analizinin önerdiği modellerle tam olarak örtüşmez. Perakendecinin sahip olduğu asimetrik güç, sektörü uzun vadede iki veya üç oyunculu sıkı oligopol yapıya doğru yöneltebilir. Rekabet otoriteleri tarafından alıcı güce yönelik oluşturulan ve mevcut kuralların dışında olması nedeniyle yarı rekabet kuralı olarak da adlandırılan düzenlemeler davranış kodu ve ekonomik bağımlılığın kötüye kullanılmasıdır.

Davranış Kodu, rekabet otoritesinin doğrudan müdahaleden kaçınarak, perakendeci ve sağlayıcıların katılımıyla oluşturulan ve sektörün kendi kendisini regüle etmesine dayanır. Perakendeciler ve sağlayıcıları arasındaki ilişkilerde belirli davranışlara uyulması ve bazılarından da kaçınılması yönüyle ticarete esas alınması gereken davranış kurallarını içeren genellikle esnek hukuk niteliğinde hayata geçirilen bir düzenlemedir. Davranış Kodu esasen tedarik zincirinde yatırım motivasyonuna zarar verebilecek nitelikteki bu uygulamaların belirlenmesi ve anlaşmaların bu uygulamalara kapatılmasını sağlamaya yönelik bir düzenleme olma özelliği taşımaktadır. Ödemelerin geciktirilmesi, mağaza içi firenin sağlayıcıya karşılattırılması, tedarik spesifikasyonlarının uygun bildirim yapmadan değiştirilmesini örnek olarak verilebilir.

Ekonomik bağımlılığın kötüye kullanılması (üstün pazarlık gücü) rekabet otoritesinin doğrudan müdahalesini öngörmektedir. Ülkelerin rekabet kanunlarında temel olarak alıcıların sağlayıcılar karşısında sahip oldukları ekonomik bağımlılığın kötüye kullanılmasını yasaklamaktadır. Ekonomik bağımlılığın kötüye kullanılmasını konu alan yasal düzenleme Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Letonya, Slovakya gibi AB ülkelerinin yanı sıra Japonya ve Kore gibi ülkelerde uygulama alanı bulmaktadır (Rekabet Kurumu, 2012: 150, İnce, 2012: 70-73).