• Sonuç bulunamadı

2. ENFLASYONUN ETKĠLERĠ

2.4 Literatürde Enflasyona Yol Açan Nedenler

2.4.1 Parasal faktörler

Parasal (moneter) faktörler, uzun süredir incelemeye konu olmuĢtur. Literatürde enflasyona yol açan faktörler Ģöyle ifade edilmiĢtir. Parasal büyüklükler, paranın dolaĢım hızı, ödemeler dengesi ve devalüasyon ‟dur.

2.4.1.1 Parasal büyüklükler

Para arzındaki artıĢın mal miktarındaki artıĢtan fazla olması durumunda ortaya çıkan dengesizliğin enflasyon üzerindeki etkisini ifade eder. Paranın dolaĢım hızındaki artıĢ likiditeye olan talep artıĢını göstermektedir. Likiditeye olan talep artıĢı ise, enflasyon artıĢına neden olmaktadır.

2.4.1.2 Paranın dolaĢım hızı

Paranın dolaĢım hızı, bir ekonomide belirli bir dönem içerisinde ekonomik ve ticari iĢlemleri gerçekleĢtirirken dolaĢımdaki para biriminin ortalama kaç kere el değiĢtirdiğini ifade eder (Eğilmez, 2018). Fisher (1911) ve Cambridge ekonomi okulu tarafından geliĢtirilen Klasik Miktar Teorisi‟ne göre ise; para talebi, gelirin bir unsurudur. Ancak Fisher teknoloji unsurlarını baz alıp faiz oranlarının etkisini yok saymıĢtır. Cambridge Okulu ise, bireysel tercihleri ele almıĢ olup faiz oranlarının etkisinin de olduğunu ifade etmiĢtir. Klasik Miktar Teorisi‟ne göre paranın dolaĢım hızı formülü Ģöyledir: V :paranın dolaĢım hızı, Y :ulusal geliri, M: para arzı ve P :fiyatları ifade etmektedir.

Paranın dolaĢım hızı ile ulusal gelir, kısa dönemde sabit olmaktadır. Para arzındaki değiĢim ise fiyatı aynı miktar ve yönde değiĢtirecektir.

Keynes (1936), Klasiklerin paranın dolaĢım hızının sabit olduğu varsayımına karĢı çıkmıĢtır. Paranın dolaĢım hızının sabit olması için faiz faktörünü yok saymak gerekmektedir. Keynes Miktar Teorisine karĢı Likidite Tercih Teorisini savunmuĢtur. Keynes paranın dolaĢım hızını bireylerin gelirlerinin ne kadarını nakit tutmak istemelerine göre ölçmektedir. Aynı zamanda paranın dolaĢım hızının artması likidite tercihinin azalmasının nedeni olarak kabul etmektedir. Faiz oranlarının yükselmesi para talebinde düĢeye neden olacak tersi durumunda ise faiz oranlarının düĢmesi para talebinin artmasına neden olacaktır. Bu süreç ile para talebi artıĢı dolaĢım hızını düĢürecek para talebindeki azalıĢ ise dolaĢım hızını düĢürecektir.

Likidite Tercihi Teorisi formülü ise Ģöyledir:

Yukarıdaki denklemde; :reel para talebi, i :faiz oranını, Y :reel gelirini ifade etmektedir. Reel para talebi, faiz oranı ile negatif ancak reel gelir ile pozitif bir iliĢki içerisindedir. Bu formül ile paranın dolaĢım hızı söyle ifade edilir;

Keynes‟in bu denklemi paranın dolaĢım hızının sabit olmadığını ve faiz oranına bağlı olarak hareket ettiğini göstermektedir (Halaç, 2003: 86).

Milton Friedman‟nın (1959) Modern Miktar Teorisine göre ise, para aktif bir değer olarak, servet edinme yöntemlerinden biri olarak ifade edilir. Friedman‟a göre paranın dolaĢım hızının sabit olmadığını, beklenen enflasyon ve faiz oranı ile iliĢkisinin bulunduğunu belirtmektedir.

Para talebinin, toplam servete ve servet türlerinin getiri oranlarına bağlı olduğunu belirtmiĢtir. Para talebini belirleyen gelir düzeyini sürekli gelir olarak

kabul etmiĢtir. Sürekli gelir ise bireylerin yaĢamı boyunca elde etmeyi beklediği ortalama geliri ifade eder. Friedman‟ın para talebi formülü ise Ģöyledir:

Yukarıdaki denklemlerden; Md

:para talebi, is :hisse senedi faiz oranı, ib :tahvil

faiz oranı, :enflasyon hızını ve Wh :beĢeri serveti ifade etmektedir. Modern Miktar Teorisi‟nin Likidite Tercih Teorisi‟nden ayrıldığı noktalar Ģöyledir:

 Keynesçi görüĢ paranın diğer finansal varlıkları ikame etmesine önem verirken, monetarist görüĢ ise paranın gelir ve servet etkisine önem vermektedir.

 Keynes, paranın sadece finansal varlıkların ikamesi olduğunu ve paranın talebinin faiz esnekliğinin yüksek olduğunu ifade etmektedir.

 Monetarist görüĢ ise, paranın tüm finansal ve reel varlıkların ikamesi olduğunu ve para talebinin faiz esnekliğinin düĢük olduğunu ifade etmektedir.

2.4.1.3 Ödemeler dengesi ve devalüasyon

Bir ekonomide yerleĢik kiĢilerin, yurtdıĢındaki yerleĢik kiĢiler ile belli bir dönem içerisinde yapmıĢ oldukları ekonomik faaliyetlerinden kaynaklı kayıtları elde etmek için hazırlanmıĢ istatistiki bir rapordur (TCMB). Ödemeler dengesi raporları aylık, üç aylık veya yıllık olarak belli bir dönem aralıklarıyla ölçülüp yayınlanmaktadır (Eğilmez).

Cari iĢlemler hesabı: Ülkenin diğer bir ülkeler ile yapmıĢ olduğu mal ve hizmet ihracatından elde ettiği gelirler ile ithalatından kaynaklı ödediği dövizler gelir dengesi hesabına kaydedilmektedir.

Sermaye ve Finans Hesabı: Uluslararası sermaye transferleri (göçmen transferleri), finansal olmayan varlıklardaki değiĢimler bu hesapta tutulmaktadır. Özel ve kamu kuruluĢları tarafından gerçekleĢtirilen kısa veya uzun vadeli uluslararası sermaye transferlerinin tutulduğu hesaptır.

Net Hata ve Noksan Hesabı: Ödemeler dengesindeki alacak ve borç kaydı bir muhasebe iĢlemi olması nedeniyle, her iĢlemin kayıt usulü vardır. Bu alacak ve borç kaydı denk olması gerekmektedir. Ancak uygulamada bu sonuç pek mümkün olmamaktadır. Netice itibariyle oluĢan farklar Net Hata ve Noksan Hesabı olarak kayıt edilmektedir.

Bir ülkenin ödemeler dengesi bilançosundaki kalemleri etkileyen unsurlar sadece mal, hizmet ihracat ve ithalatı veya transfer harcamaları oluĢturmamaktadır. Enflasyon ile devalüasyon unsurlarını da incelemek gerekmektedir. Yüksek enflasyon ortamında ülke içerisindeki mallardaki fiyat artıĢlarından kaynaklı hanehalkları daha ucuz olan ülkenin mallarına olan talebi artıracaktır.

Devalüasyon, sabit döviz kuru veya yarı sabit kuru rejiminin uygulandığı ülkelerde kullanılan bir para politikasıdır. Yerli paranın diğer ülke paraları karĢısında değerinin düĢürülmesini ifade etmektedir. Bu uygulamaların nedenlerinden birisi ülkenin ticaret açığını dengelemek için paranın değerinin düĢürülmesidir.

Devalüasyon, sonucunda para biriminin değerinin düĢürülmesindeki amaçlardan biri ihracatın daha ucuz hale gelerek, küresel rekabetinde daha avantajlı hale gelmesi amacıdır. Bu süreçle ithal malı daha pahalı hale getirerek, hanehalkının ithal ürünlere olan talebinde azalma beklenilir. Dolayısıyla yurtiçi üreticilerin ürünlerine olan talepte ise artıĢ sağlanması beklenecektir.

Devalüasyon olumlu bir para politikası aracı olarak kabul edilmekle beraber olumsuz etkileri de bulunmaktadır. Ġthal mallarının pahalılaĢması, yurtiçindeki üretimi daha az efektif hale getirebilmekte veya ihracatın daha ucuz hale gelmesi talebi artırarak enflasyondaki artıĢı daha da tetikleyebilir.

Benzer Belgeler