• Sonuç bulunamadı

Radyo ve TV Oyunları

1.2. Eğitim Hayatı

2.1.3. Radyo ve TV Oyunları

Tiyatro çalışmaları ile göz dolduran, başarılı çalışmalara imza atan Köksal tiyatronu teknolojik şekli olan televizyon oyunları ve bir zamanlar çok popüler olan radyo oyunları da kaleme almıştır. Tiyatrodaki yetkinliğini bu alana taşıyan sanatçı öncelikle var olan tiyatro oyunlarını radyo ve TV oyunu formatına getirmiş bunun yanında yalnızca radyo ve TV de oynanmak üzere olan ürünler de vermiştir. 37 “Dünya radyoculuğu 1920'lerde başlar. 15 Ocak 1924 tarihi dünyada radyo oyunlarının başlangıç tarihi olarak kabul edilir. Bu tarihte İngiliz dram yazarı Richard Huges'in "A Comedy of Danger" adlı eseri Londra Radyosu tarafından yayımlanır. Radyo oyunu, radyonun düzenli yayımlara geçtiği yıllarda başlamıştır, hemen hemen radyoyla yaşıttır. Radyo oyunun ilk yıllarda tabiî ki bir sanat olarak görülmüyordu. Ama yıllar geçtikçe radyo bir iletişim aracı hâline geldi, radyo oyunuysa bir amaç oldu. Daha sonraları günlük haberlerin ve hafif müzik yayınlarının ortalama seviyesini aştı ve kişilik kazandı. Radyo tekniğinin gittikçe gelişmesi ve özgün radyo oyunları yazılmasıyla dinleyicinin ilgisini her zaman çekmeyi başardı.

Türk radyoculuğu 1927'de Ankara ve İstanbul'da kurulan 5'er kilovatlık istasyonlarda başlamıştır. Radyomuzun ilk yıllarında az da olsa İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçılarınca ya mikrofon için hazırlanan ya da Şehir Tiyatrosu'ndan       

37 Gerekli dokümanlar, radyo oyunu metinleri, bunların nerelerde, ne zaman oynandığı bize yazar

naklen yayınlanan temsiller vardı. Ankara'ya gelen tiyatro toplulukları da radyo da temsiller veriyordu.

1936 yılında devlet radyoyu kendi tekeli ve yönetimine aldı. 1937 yılında PTT'ye devredildi. 1938 yılında Ankara Radyosu'nun yeni vericisi ve radyoevi hizmete açıldı. Bu tarihten sonra radyo oyunlarımız tam bir gelişme içine girdi. İstanbul Radyosu, halkevlerinin temsil kolu çalışmalarını naklen yayınlamakla yetinirken, Ankara Radyosu bir temsil kolu şefliği oluşturmuştur.

Kültürümüzde hayal gücünün önemi büyüktür. Yalnızca masallar, destanlar değil, geleneksel tiyatromuz da bir ölçüde hayal gücüne dayanır. Köy seyirlik oyunlarında, ortaoyunlarında, gerçek olduğu gibi seyircinin önüne konmaz, seyirciden hayal etmesi beklenir. Yine dramatik hikâye anlatıcısı Meddah'ı dinlerken de insanlar hayal gücüne başvurur. Gölge oyunu Karagöz hep "Hayal Perdesi" olarak tanınmıştır. Günümüzde gerek televizyon, gerekse sinema yarattığı olağanüstü teknolojisi ve bütçesiyle seyircinin ilgisini çekmiş ve radyo oyunlarına karşı gelişen ilgiyi yok etmiştir. Yalnız her şeye rağmen radyo oyununun bu iki rakipte olmayan üstün bir özelliği vardır. Bu, hayal gücüdür. Radyo oyunu televizyon ve sinema gibi izleyicinin önüne her şeyi hazır vermez. Onu, hayal kurmaya sevkeder. Sinema sanatının büyük masraflarla giriştiği ve teknik imkânları sonuna kadar zorlamasıyla oluşturduğu yapımlar radyoda senelerdir çok ucuza mal edilmektedir. Televizyonun öldürdüğü hayal gücü, radyo oyunlarıyla yeniden işlevine kavuşabilir.

Radyo oyununun en önemli özelliği fonetik dramatik sanat oluşudur. Ses, radyo oyununun tek anlatım aracıdır ve dinleyicisinin sadece kulağına hitap eder. Sesin tek anlatım aracı oluşu, radyo oyunlarının dinlenmek için yazılmış olmasını gerektirir. Bu yüzden de kendine özgü bir tekniği vardır. Radyo oyunu, yalnızca kulağa hitap ettiği için bütünüyle dinleyicisinin düş gücüne seslenir. Ses kulağımızdan girdiği anda, tüm sınırları aşar, duygu ve düşüncelerimizi canlandırmakla kalmaz, resim ve görüntüler, jest ve mimikler, yaş, yakınlık ve uzaklık, doğa örtüsü, kısaca her şeyin üstesinden gelir.

Radyo oyununda görüntünün olmaması bir eksiklik olarak görülebilir. Bu görüş doğru değildir. Çünkü radyo oyunlarının yalnızca kulağa hitap etmesi,

sanıldığının aksine ona bazı konularda, sahne oyunları ve filmlerden daha geniş olanaklar sağlar. Sadece sesle dinleyicinin hayalinde binlerce kişilik ordular kurulabilir, köprüler yıkılabilir, büyük depremler, yangınlar çıkartılabilir. Görüntüye aktarılamayan sahneler ses ve sözlerle kolaylıkla dinleyiciye aktarılabilir. Bunun için ne milyarlarca lira masrafa ne de büyük yapımlara gerek vardır. Bütün bunlar sadece amaca uygun bir stüdyoda gerçekleştirilir.

Radyo oyunu yer ve zaman açısından çerçeveyi kırmıştır. Bir kıtadan diğerine, bir yüzme havuzundan havaalanına, otobüs durağına gitmek, geçmişe dönmek, geleceği yaşamak, onlarla günümüze paralellik kurmak kolay ve inandırıcıdır.

Radyo oyunlarında sözün yanı sıra ses de önem taşır. Efekt ve müzik radyo oyunlarının ana öğelerindendir. Efektle dinleyicinin düş gücü istenilen yöne çekilebilir. Konu geliştirilip derinleştirilebilir. Radyo en gizli, belirsiz ruh titreşimlerini duymaya elverişlidir. Bu da efektle sağlanabilir.” (Çakır: http://ilef.ankara.edu.tr/radyo/yazi.php?yad=5019). Köksal radyo oyunlarında olayları canlı tutarken efektleri, ruh hâllerini de belirtmiş hatta oyun başında hangi doğal seslerin kullanılacağını da yazmıştır.

Yazarın, 1964 yılında TRT İstanbul Radyosunca, Mahir Canova rejisiyle oynanan Mutluluğa Dönemeç adlı radyo oyununda, sanata düşkün özgür düşünceli, birbirini seven iki gencin aşklarını ailelerine karşı savunmaları konu edilmiştir.38 Bu konunun aksine yazarın 1970 yılında yazdığı Günlerden Pazar adlı televizyon oyununda ise orta yaşlı, ekonomik özgürlüğü kazanmış ama yalnız bir kadının pazar günü evine gelecek olan erkek arkadaşıyla yalnızlığını ömür boyu paylaşmak ümidi içinde oluşu, evlilik teklifi beklerken borç para isteğiyle karşılaştığındaki hayal kırıklığı anlatılmıştır39.

TV için oyunlar yazan Köksal’ın bir de 6 skeçlik bir dizisi vardır. Buyrun Bakalım Dizisi için ayrı kurgulardan oluşan bu oyunların nirengi noktası izleyenleri       

38 Oyun 1964 yılında kaleme alınmıştır.

düşündüren noktalarının yanı sıra kimilerinde de mizahın olmasıdır. Keza yazarın skeç diye belirtmesi de oyunlarının niteliğini vermektedir40. Kim Korkak? Kim Cesur

adlı ilk bölümde çocukluğundan itibaren bencilliği yüzünden insanlara zarar veren, kanundan kaçan gencin kendi gerçeğiyle yüzleşip pişman olması anlatılır. Bu oyundaki kazadan korkup kaçma motifinin Dönüş Yolunda Bir Çocuk oyununun finali ile benzerlik taşıdığını söylemek yerinde olacaktır. Sosyal hayatın, teknolojik yetersizliklerin getirdiği aksaklıkların açıkça gözler önüne serildiği Bir Suçlu Aranıyor adlı ikinci bölümde ise apartmanları kalorifer sistemli olmasına rağmen ekonomik sebepler yüzünden, sakinlerin kış ortasında evlerine soba kurmak zorunda kalışları ironik bir dille anlatılır. Bu skeç ise bize Gel de Gülme Şu Hâlimize’de adlı eserin bir bölümünü hatırlatır. Çiçekleri Öldürmek’te diğer bölümlere nisbeten trajik bir tablo ile karşılaşırız. Ekonomik yetersizlikler yüzünden eşinden habersiz çalışmaya başlayan kadının, kocasından dayak yemesi, çocuğun olanlardan kötü etkilenip çiçeklerle kavga etmesi ama dedenin araya girmesiyle karı kocanın barışıp, çocuğun da çiçekleri sevmesi ile oyun son bulur. Gerçek Nerede? skecinin konusu ise “Hangisi Doğru?” öyküsü ile eştir41. Çok Titiz Bir Kadın adlı beşinci bölümde ise ironik bir dille, bir annenin temizlik hastalığı yüzünden her şeyi sokağa atıp döken bir kadının çocuklarının ve kocasının hastalanıp yataklara düşmesi, kadınınsa olanlardan sonra yaptığından pişman olması anlatılır. Son bölüm olan Komşular ise dördüncü bölümdeki gibi birkaç değişiklik42 yapılarak öyküleştirilmiş ve “Ağabeyim Roman Yazıyor” adıyla Ankara’da Leylak Günleri kitabı içinde yayımlanmıştır.

TRT’nin 1970 yılında açtığı Kültür Sanat ve Bilim Ödülleri Yarışmasında jürice övgüye değer bulunan TV oyunu Nüfus Cüzdanı’nda yazar ülkemizin pek çok sorununa birden temas etmiş, her hareketten ayrı bir çatışma unsuru çıkarmıştır. Yurt       

40 Skeç: Olayları uzun uzadıya geliştirmeden, en can alıcı çizgiler içinde veren, çoğu kez günlük

olaylar değinen, bir nükte ile biten, kısa süreli, esprili güldürü türü. (BSTS/ Tiyatro Terimleri Sözlüğü 1966).

41 Bkz. Uzayda Kedi Var mı? adlı öykü kitabı.

42 Oyunun ana kişisi yetişkin, evli bir roman yazarıyken, öyküde genç ve yazmaya hevesli bir gençtir.

İkisini arasında zaman farkı olduğu için Köksal içerik düzenlemelerine de başvurmuştur. Zira oyun 1982 yılında yazıldığı, öykü ise 2009 yılında basıldığı sosyal değişikliklere uygun bir düzenleme gerekliliği doğmuştur. Mesela oyunda Selim’i, telefonları olmadığı için rahatsız eden komşuları öyküde göremeyiz, telefon gerekçesi yerini başka şeylere bırakmıştır. Bir diğer değişiklik ise eserlerin bitiş şekilleridir. İlkinde komşuları hortumla ıslatarak hepsiyle bozuşan yazar yerine öyküde sadece uyumsuz bir komşusuyla kavga eden Özgür ortamdan uzaklaşmaya kadar verir.

dışına göç, köylü kadınının imam nikâhı yüzünde kuma sorunuyla yüzleşmesi, kadın emeğinin sömürülmesi, köylü insanın kolay kandırılabilmesi; üstü kapalı şekilde, kocasından ayrı olan kadının ensest ilişkiye tenezzül edip kocasının kardeşiyle samimileşmesi, nikâhsız doğan çocuğun nüfus cüzdanının olmayışı sebebiyle okula bile yazdırılamaması gibi pek çok sorunu bu eseriyle gündeme taşıyan yazar tüm sorunları ucu açık bir şekilde bırakarak oyunu sonlandırmıştır.

1970 yılında kaleme alınan Gün Işıdı adlı, yakın tarihî gerçeklerimizle örülü filmde Kurtuluş Savaşı’nın halkın her kesiminde bıraktığı hasarları canlı bir üslupla anlatılmış, kurgu geriye dönüşlerle sağlamlaştırılmıştır. Bu oyunda Milli Mücadelenin çeşitli yönleri ele alan Köksal yerli unsurlarla evrensele ulaşmış, bir Türk çocuğunun yaşadığı savaş korkusu ile Vietnamlı bir çocuğun korkusunu aynı kareye taşımıştır.

Köy gerçekliğini işleyen yazarın 1974 yılında kaleme aldığı TV oyunu Taşlı Tarla43’da ağalık, başlık parası, kavuşulamayan aşk, zorla evlendirme ve şehre zorla göç ediliş gibi unsurlar göz önüne serilmiştir. Aynı eser Susuz Köy44 adıyla 1975 yılında düzenlenmiştir.

Yazarın ÇTO 3 eserindeki “Duruşma” ve başlangıç kısmı ile nisbeten Buluşma’yı andıran, Gençlik Saati için yazdığı Duruşma adlı skeç anne ve babalarının baskılarından sıkılan gençlerin öykülerini ele alır45

Elif ya da Bir Boşanma Öyküsü (1990) adlı film senaryosunda ise aile içi problemler ele alınmıştır. Aldatmanın ardından gelen boşanmanın çocuk üzerindeki etkilerinin tartışıldığı eser, yazar tarafından, çocuk merkeze alınarak iki uçlu bir şekilde bitirilmiştir.

Beş bölümlük radyo oyunu Yeniden Doğmak, tiyatroya tutkun bir oyuncu olan ama yaşlılık dönemlerinde tiyatroyu bırakmak zorundalığını hisseden yaşlı bir

      

43 1975 yılında Ankara Televizyonunda oynanmıştır.

44 25 Ekim 1975’te TRT Ankara Televizyonu Eğitim Programında oynanmıştır. 45 Ejder Akışık yönetmenliğinde 1976 yılında oynanmıştır.

kadının ve onu çok seven bir karı kocanın öykülerini ele almıştır. 1991 yılında yazılan oyun 1992’de TRT Ankara Radyosu’nca Ejder Akışık rejisiyle oynanmıştır.

Sosyal hayatın zorluklarını anlatan, kıskançlık yüzünden, bencilce davranan insanların diğerleriyle olan çatışmasını anlatan, bunu yaparken de iş hırsını, sanat sevgisini, aşkı irdeleyen Gönül Gözüyle adlı 6 bölümden oluşan radyo oyunu Mehmet Atay rejisiyle 1994 yılında TRT Ankara Radyosu tarafından oynanmıştır.

Bunların dışında Köksal, Oscar Wilde’ın Mutlu Prens’ini 1964 yılında radyofonik çocuk oyunu olarak kendince yorumlamış46, Ugo Betti’den ise Eylül’de Güzel Bir Pazar Günü adlı bir çeviri yapmış ve eseri radyoya uyarlamıştır47. Ayrıca Köksal, “Özay Gönlüm’ün anlattığı öyküden yararlanılarak yazılmıştır.” ibaresini taşıyan Çifte Düğün adlı radyo oyunu ise ünlü “Çöz de Al Mustafa Ali” türküsünün hikâyesini anlatmaktadır48.

Köksal sahne oyunlarındaki canlı üslubunu radyo ve TV oyunlarında da korumuş, kurguya sağlam çatışmaları yerleştirmiş, canlı betimlemelerle bezeli, seslendirmelerle, oyunlar ilgilenecekleri yönlendirilmiştir. TV oyunlarında ise daha fazla imkânların olduğunu göz önünde bulunduran yazar, daha fazla efekt kullanmış, olayların mekânlarını anlatmış ve kimi zaman kameranın hangi açıdan çekim yapacağı konusunda bile bilgiler vermiştir. Konularında ağırlıklı olarak toplumsal meselelere eğilen yazar, çözüm konusunu çoğu zaman yine kendisi halletmemiş, izleyicilere bırakmıştır.

Benzer Belgeler