• Sonuç bulunamadı

OYUN TEORĠSĠ YAKLAġIMI ĠLE REKABET STRATEJĠSĠ

STRATEJĠK YÖNETĠM VE REKABET STRATEJĠSĠ

2.6. OYUN TEORĠSĠ YAKLAġIMI ĠLE REKABET STRATEJĠSĠ

Üçüncü yaklaşım, yeni ortaya çıkmaya başlayan ve belirli stratejik eylemlerin etkilerine bakmak için “oyun teorisi”nden faydalanan yaklaşımdır.

Günümüzde işletmelerin sınırsız rekabet anlayışları her geçen gün geçerliliğini kaybetmekte ve işletmeler başkalarının başarısızlığa uğramasına gerek

40 olmadan başarılar gösterebilmektedir. Dolayısıyla işletmeler bütün etkileşenleri ile en uygun işbirliğini sağlamak için oyun teorisini rehber olarak kullanmaktadırlar.

2.6.1. Oyun Teorisi ve ÇeĢitleri

Teori ilk olarak 1944 yılında J. Von Neumann ve O. Morgenstern’in yayınladıkları “The Theory of Games and Economic Behaviour” adlı kitaplarını yayımlamasıyla başladı.

Oyun teorisi, karşı tarafın stratejilerini dikkate alıp ona göre davranma temel ilkesi üzerine kurulmaktadır. Teori, tarafların stratejilerinin mantığını anlama ve matematiksel hesaplar yoluyla en uygun stratejiyi bulmaya yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla stratejiler seçilirken rasyonel davranmak esasına dayanmaktadır. Bu nedenle yapılan işlemleri “süper rasyonellik” olarak isimlendiren yazarlar da bulunmaktadır.

Oyun teorisinde iki tip oyun türü bulunmaktadır. Bunlar iki kişilik sıfır toplamlı oyunlar ve iki kişilik sıfır toplamlı olmayan oyunlardır.

2.6.1.1. Sıfır Toplamlı Oyunlar veya Kazan-Kaybet Stratejisi

Bu tip oyunlar A ve B gibi çıkarlı çatışan iki oyuncadan veya iki gruptan meydana gelmektedir. Oyunun sonunda bir tarafın kazancı diğer tarafın kaybetmesi anlamına geleceğinden sıfır toplamlı oyun denilmektedir.

Literatürde bu oyun türüne kazan-kaybet stratejisi de denilmektedir. Bu strateji, rekabetin çok yoğun olduğu sektörlerde hala geçerliliğini sürdürmektedir. Ancak bu tip rekabet kurallarının geçerli olduğu sektörlerde işletme ömürleri kısaldığı için farklı yöntem ve stratejiler geliştirilmeye başlanmıştır. İşte karşı o zaman oyun teorisinin asıl odak noktası olan sıfır toplamlı olmayan yani kazan- kazan stratejili oyunlar çıkmaktadır.

41 2.6.1.2. Sıfır Toplamlı Olmayan Oyunlar veya Kazan-Kazan Stratejisi

Oyuncuların karşılıklı olarak seçecekleri stratejilere göre elde edecekleri ödüllerin toplamının sıfırdan farklı olduğu oyunlardır.

Sıfır toplamlı olmayan oyunlarda, oyunculardan herhangi birinin kazancı diğer oyuncunun kaybı değildir. Buna bağlı olarak taraflar arasındaki çıkar çatışması, sıfır toplamlı oyunlarda olduğu gibi uzlaşmaz çatışma niteliğinde değildir ve mutlak rekabet yoktur. Oyunlar, oyuncular arasında bazı işbirliği fırsatlarının olduğu durumlarda oynanabilir. Bu anlayışın iş hayatına tezahürü ise başarılı olmanın en iyi yolu, rakipleriniz de dahil başkalarının başarısına olanak sağlamak olmuştur.

Kazan-kazan stratejilerine yönelmenin birçok avantajı vardır. Birincisi, bu yaklaşım pek keşfedilmemiş olduğu için yeni fırsatlar yakalama potansiyeli daha büyüktür. İkinci olarak, diğer firmalar geri çekilmeye zorlanmadıkları için kazan- kazan hamlelerine daha az direnç gösterirler. Üçüncüsü ise, kazan-kazan hamleleri diğer oyuncuları misillemede bulunmaya zorlamadığı için, yeni oyunu sürdürme olanağı daha fazladır.

2.6.1.3. Rekabet Stratejisi Olarak Oyun Teorisinin Kullanımı

Oyun teorisi değerle, değeri yaratmak ve elde etmek ile ilgilidir. Bu oyuna katılanları tarif edebilmek için, oyuncuları ve oyuncuların arasındaki karşılıklı bağımlılık ilişkilerini gösteren şematik bir harita olan değer ağı kullanılmaktadır.

42 ġekil 7: Şirketlerin Değer Ağı

Kaynak: Brandenburger ve Nalebuff, 1999, s. 81

Etkileşimler iki boyutta gerçekleşmektedir. Düşey boyutta firmanın müşterileri ve tedarikçileri yer almaktadır. İşgücü ve hammadde gibi kaynaklar tedarikçilerden firmaya doğru, ürünler ve hizmetler firmadan müşterilere doğru akar. Para ise tersi yönde, müşteriden firmaya, firmadan tedarikçilere doğru akar.

Yatay boyutta firmanın etkileştiği ama iş ilişkisine girmediği oyucular yer almaktadır. Bunlar onun yedekleri ve tamamlayıcılarıdır. Yedekler müşterilerin ürün satın alabilecekleri ya da tedarikçilerin kaynak sağlayabilecekleri alternatif oyunculardır. Tamamlayıcılar, müşterilerin tamamlayıcı ürünler satın aldığı ya da tedarikçilerin tamamlayıcı kaynaklar sattığı oyunculardır.

Burada rakip yerine yedek ifadesinin kullanılmasının sebebi bir oyuncuya rakip denildiği takdirde, dikkatin işbirliği fırsatları yaratmaktan çok rekabet üzerinde odaklanmasıdır.

Yukarıda bahsettiğimiz değer ağı sektördeki bütün karşılıklı bağımlılık ilişkilerini keşfetmemizi sağlayan bir hartadır. İkinci adım ise oyunun bütün öğelerinin saptanması aşamasıdır. Oyun teorisine göre beş öğe vardır. Bunlar; oyuncular, katma değerler, kurallar, taktikler ve kapsam. Bu beş öğe, kurala dayalı olsun ya da olmasın bütün etkileşim ilişkilerini eksiksiz tarif eder ve oyun teorisine göre strateji

Şirket Müşteriler Tamamlayıcı lar Tedarikçiler Yedekler

43 belirlerken oyunda ki bu 5 öğe göz önünde bulundurarak veya değiştirilerek oluşturulur.

Başta oyuncular gelmektedir. Değer Ağı’nda gördüğümüz gibi, oyuncular müşteriler, tedarikçiler, yedekler ve tamamlayıcılardan oluşur. Oyunculardan hiçbiri değişmez değildir. Buna şirketinizde dahildir.

Katma değerler her oyuncunun oyunu etkileme gücüdür. Oyun teorisinde dayalı rekabet stratejisinde ya kendi katma değerinizi artırırsınız ya da rakiplerinizin katma değerini düşürürsünüz.

Kurallar oyunun yapısını belirler. İş yaşamında evrensel bir kurallar bütünü yoktur; bir kural hukuktan, görenekten, uygulamadan veya sözleşmelerden kaynaklanabilir. Oyuncular, mevcut kuralları kendi yararlarına kullanmanın yanı sıra, o kuralları gözden geçirebilir ya da yeni kurallar ortaya atabilirler.

Taktikler oyuncuların oyunu algılayış ve buna bağlı olarak oynayış biçimini belirlemeye yönelik hamlelerdir. Taktikler kimi zaman yanlış algılamaları azaltmaya, kimi zaman da belirsizlik yaratmaya veya belirsizliği sürdürmeye yöneliktir.

Kapsam ise oyunun sınırlarını gösterir. Oyuncuların bu sınırları genişletmesi veya daraltması mümkündür.

Başarılı işletme stratejileri bu öğelerden birini veya birkaçını değerlendirmek ve sonra da değiştirmekle başlar (Brandenburger ve Nalebuff, 1999: 83).