• Sonuç bulunamadı

3. GAZİANTEP

3.1. Kentin Gelişim Süreci ve Kentleşme Politikaları

3.1.1. Osmanlı Hakimiyetinde Gaziantep

1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Suriye ve Mısır’a düzenlediği sefer sırasında Gaziantep –o zamanki adıyla Ayntab- yakınlarındaki Merzban’da ordugah kurmuş; bu sırada Memluklerin Antep naibi ordugaha gelerek Osmanlı hizmetine girdiğini açıklamasıyla şehir Osmanlı topraklarına katılmıştır (Şıvgın, 2000). Şehir ilk

6 Sağlam kale anlamına gelen Aynütap ismi ölgeye muhtemelen Haçlı seferleri öncesinde Araplar tarafından verilmiştir (URL 7).

7 Haçlı seferleriyle ilgili Vekayi namelerde Antep; “Hamtap”, Ermeni kaynaklarında “Anthoph”, diğer bazı kaynaklarda ise “Hantap”, “Entap”, “Hatap” gibi isimlerle geçmektedir.

29

zamanlarda Arap (Şam) vilayetine bağlı olup, 1531 yılında Dulkadir beylerbeyliğinin (Maraş) kurulmasıyla da buraya sancak statüsünde bağlanmış ve 16. yüzyılın sonlarına kadar iktisadi açıdan Maraş’a bağlı durumda kalmıştır. Daha sonra bazı ekonomik ve sosyal nedenlerle 1598 yılında şehir “Halep” vilayetine bağlanmıştır. Yapılan bazı hesaplamalarla Gaziantep şehrinin tahmini nüfusunun 1536’da 10.600, 1543’te 10.746, 1574’te ise 17.138 olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Çakır, 2010).

Gaziantep’in 1516 yılında Osmanlı idari teşkilatına girmesiyle kent, kısa sürede Osmanlı şehirlerinin özelliklerini kazanmış; fiziki, demografik, ekonomik ve kentsel özellikleri bakımından hızla gelişmiş; özellikle Osmanlı yükselme devriyle şehirde diğer çoğu şehirle kıyas edilemeyecek kadar çoklukta camii, han, hamam, bedesten ve çeşitli imaretler yapılmış, imar, kültür ve ticari yönden gelişmiştir. Şehrin şu anki çizgilerinin ortaya çıktığı 18. yüzyıla gelindiğinde ise idari yapısı, nüfus özellikleri, mekansal düzeni, esnaf teşkilatları, vakıf birlikleri ve medrese gibi eğitim kurumlarının teşekkül ettiği yaklaşık 54 mahalleli (Gelir, 2006) bir merkez durumuna gelmiştir (Göğüş t.y.; Bakırcı, 2015). Antep, mimari özellikleri, iki katlı evleri, taş kaplamaları, merdivenli çıkmaz sokaklarıyla klasik bir Türk –İslam şehri niteliği kazanmıştır (Çukurova, 1999).

Osmanlıda mahalleler, şehrin en küçük yerel birimleri olmalarının yanı sıra; işlevsel ve sosyal bütünlüğü olan, sosyal ve fiziksel mekanın da en önemli belirleyicileri fizikososyal olgular olarak karşımıza çıkar. Osmanlı mahalleleri genellikle savunma amaçlı yapılan bir kalenin etrafında, her mahalle merkezinde bir mescitin konumlandığı, konut ve yol ilişkilerinin ve çıkmaz sokaklarının bulunduğu klasik İslam şehirleri özelliğini taşır (Kuban, 1994). Gaziantep (Ayntab) şehrinde de, 16. yüzyılda varlığı tespit edilen 29 mahallesinin bir kaçı hariç hemen hepsine camii veya mescit adı verildiği, mescitler etrafında oluşan birimlerin genellikle kalenin çevresinde kurulduğu bilgisine ulaşılmıştır (Kıvrım, 2009).

16. yüzyılın sonlarından itibaren şehirde yeniçeri ayaklanmaları ve aşiret ayaklanmaları görülmüş; bu durum Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar devam etmiştir (Şıvgın, 2000). Antep 19. yüzyıla kadar bütün olumsuz iç ve dış etkilere rağmen Halep dışında kuzey Suriye, Güneydoğu ve Orta Anadolu bölgelerinin önde

30

gelen şehri olmuş8; Antep için “Antep mahmiyesi” (Antep büyük şehri) ibaresi

kullanılmıştır (Şıvgın, 2000).

Antep, Mısır valisi M. Ali Paşa’nın saldırısına uğramadan kısa bir süre önce Maraş’tan alınıp Halep’e bağlanmıştır. Daha sonra şehir Osmanlı-Mısır sınırında olduğundan 1832 – 1840 yılları arasında 8 yıl süreyle M. Ali Paşa’nın saldırılarına maruz kalmıştır. Girit, Cidde, Sayda, Şam, Halep, Adana valilikleri Araplara bırakılmış; böylece Antep’in bir kısmı da Araplara kalmış olup; bundan sonraki 8 sene Arap yönetiminde kalmıştır.9 Osmanlı-Mısır arasındaki sorun kısa sürede tüm Avrupa’nın sorunu haline

gelmiş, dört devlet Mehmet Ali Paşa’ya hücum etme kararı alınca M. Ali Paşa Suriye’den askerlerini geri çekmek zorunda kalmıştır (1840). Bu tarihten sonra Osmanlı Yönetimine geçen Antep bölgenin sanayi, ticaret ve eğitim merkezi olmaya devam etmiştir (Şıvgın, 2000).

3.1.2. 20. Yüzyılda İngiliz ve Fransız İşgalinde Gaziantep

İngiltere I. Dünya Savaşı’nda imzaladığı gizli SykesPicot Antlaşması gereği Antep, Maraş ve Urfa’nın Fransız hakimiyetinde olduğunu kabul etmiş, savaşın sonlarına doğru ise Musul’da kuvvetlenerek pazarlık yapma isteği ile Antep, Maraş ve Urfa’yı 1918-1919 yılları arasında Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. maddesini gerekçe göstererek işgal etmiştir. Bu tarihlerde Fransa ve İngiltere Musul için çekişmeye başlamışlar; iki taraf arasında yapılan görüşmeler neticesinde İngiliz ve Fransız kuvvetler yer değiştirmiş; Adana, Maraş, Antep ve Urfa illeri ve Suriye’nin bir kısmı Fransız birliklere bırakılmıştır. Bunun üzerine 1919 yılının Kasım ayından itibaren Fransızlar Antep’e girmeye başlamış, son İngiliz birliği de aynı ayda çekilmiştir. Antep İngilizlerden sonra Fransız işgaline maruz kalmıştır. Bu işgal sırasında Antep’te sosyo-ekonomik hayat neredeyse durma noktasına gelmiş, şehir tarihe geçecek halk ayaklanmaları ve direnişlere sahne olmuştur. Fransızlar kendilerine direnenleri aç ve

817. yüzyılda Evliya Çelebi şehre gelerek şehir hakkında ayrıntılı fiziksel ve sosyal analizler yapmıştır. Evliya

Çelebi şehirde 32 mahalle, 8.000 civarı ev, 40 tekke, 6 han ve 14 hamamın olduğunu kayıt etmiş (URL 8) ve ayaklanma dönemine rağmen seyehatnamesinde şehir için “Şehr-i Ayıntab-ı Cihan" (Dünyanın Gözbebeği Şehri) ifadesine yer vermiştir (URL 6).

9Yönetime karşı gelen Antep halkı, Arap yönetimi tarafından idam ettirilmiş, halktan zorla ve ağır vergiler alınmış,

Anadolu içerlerine girme isteğiyle Antep yerel halkından zorla asker toplanmıştır. Osmanlı Rusya’nın desteğini alarak valisi M. Ali Paşa’yla savaşmaya karar vermiştir. Savaşın başladığını gören Antep halkı Mısır kuvvetlerini kaleye hapsetmeyi başarmış, hapsedilen askerler Osmanlı hizmetine girmeyi kabul etmişler; diğer taraftan da savaş bölgelerinde Osmanlı askerlerine dahil olmuşlardır.

31

cephanesiz bırakarak 8 Şubat 1921’de şehri ele geçirmiştir. Bu olay üzerine tüm ülkede özellikle TBMM önünde protesto gösterileri yapılmıştır. Bu üstün savunma ve gayretlerinden dolayı ise 6 Şubat 1921 tarihinde TBMM’ye Savunma Bakanı Fevzi Çakmak tarafından Antep’in adının “Gaziantep” olarak değiştirilmesi yönünde bir önerge sunulmuştur. Önerge kabul edilerek 8 Şubat 1921’de “Gaziantep ” adı Resmi Gazete’de ilan edilmiştir. O sıralarda TBMM Hükümeti batı cephesinde başarılı durumda olduğundan, Fransa Anadolu’dan çekilme kararı almış, imzalanan Antakya Antlaşması (20 Ekim 1921) ile Antakya civarı dışındaki işgal bölgelerinden geri çekilmeye başlamıştır. 17 Aralık 1918’de İngilizlerin, 25 Ekim 1919’da Fransızların işgaline uğrayan Gaziantep, 25 Aralık 1921’de dış güçlerden tamamen temizlendiğinde virane bir durumdadır (Aydın, 2015).

Benzer Belgeler