• Sonuç bulunamadı

Oskar Kokoschka (1919) Self Portrait with Hand by his face.

Çağdaş sanat akımları içerisinde Fütürizm akımı içerisinde çirkin estetiği, sanatçıların özgün perspektiflerinden birisidir. Fütürizm’in bu özgün perspektifi çerçevesinde, deforme olmuş beden ve imgeler, bozuk ve çarpık figürler, çirkin olarak nitelendirilmiş eşya parçaları bir nevi anti sanat arka planında çağın ve kapitalizmin kuşattığı insanların bir çıkış noktası, bir arayış ve bazı sanatçıların deyimiyle yıkım ve yok oluştur.

Sanata ve dünyaya Kafkavari bir görüyle yaklaşan çağdaş modernistler; özellikle fütürist sanatçılar için eser, estetik zevk ve hazzın ötesinde bambaşka anlamlar barındırır. Yaşam ve ölüm, hayal ve gerçek, iyi ve kötü gibi birçok kavramda net olmayan, net ifadeler ve tavırlar sergilemeyen sanatçılar; modernizm içerisinde alaycı bir tavırla eserler vererek; aynı zamanda söylemlerde de bulunarak klasik sanat nesnelliğinden uzaklaşmış primitif bir perspektif sunmaktadır.

Fütürizm ve bazı çağdaş sanat akımları, toplumcu ve Marksist Leninist bir ideolojiyle yorumlandığında, toplum için sanat görüsüne sahip belirli zümreler tarafından dışlanmıştır. Akıldışılık, anticilik, hizipçilik vb. şeklinde ifadelerle yaftalanan sanatçılar için zaten bu durum, öznellik bağlamında bir sanatçının ulaşmak istediği noktalardan birisidir. Eğer toplum bir sanatçıyı yok sayıp, onu ağır bir şekilde suçlu görüyorsa, bu, o sanatçının doğru yolda olduğunun göstergelerinden biri olarak sayılmaktadır.

Müze ve kütüphanelerin yıkılmasından, makineleşmenin yarattığı bunalım havasından çıkış için çok özgün, yaratıcı ve aynı zamanda yıkıcı fikirleri olan sanatçılar; Mayakovski’den Nazım Hikmet’e, Marinetti’den birçok yazar ve şaire kadar toplumda büyük etkiler yaratmıştır.

Çağdaş sanat akımları öncesinde Platon’un idealar kavramından hareketle güzele ve iyiye ulaşma isteği olarak yorumlanan güzel, çirkinin tüm yönlerini yok saymıştır. ‘Negatif simetriği’ olarak değerlendirilen çirkin estetiğinin temel kavramları ve varsayımları, Fütüristler ile beraber değişmiştir. Fütüristler için boş hayal ve inançlar olarak nitelendirilen idealar dünyası, bu dünya içerisinde sanatı şekillendiremez. Yaşamın acılarını ve ıstıraplarını reddedip, boş hayallere öykünmek, yaşamın dengesini bozmaktadır.

Çağdaş ve modern sanat akımları çerçevesinde çirkinin yüceliği, aşkınlığı veya zaferi gibi yeni olgular gelişirken, güzellik gibi yaratılış veya Tanrı’dan gelen çirkinlik de nesnede, imgede, biçimde; kısacası sanatın her alanında, çirkinlik olgusu övülmeye başlanmış ve ilerleyen zamanlarda çirkinliğin övülmesi ve yüceltilmesi üzerine dersler vermek ve metotlar geliştirmek popüler hale gelmeye başlamıştır. Sadizm, vahşet gibi olguların modern sanatın içerisinde meşhur olmaya başladığı dönem de sanat eleştirmenleri tarafından çirkinin güzel karşısındaki zaferi olarak yorumlanmıştır.

İtalyan ve Rus Fütürist sanatçılar, dünya çapında çirkin estetiğinde en çok ön plana çıkan sanatçılardır. Estetik olarak hem biçimsel hem de imgesel olarak çirkini yücelten sanatçılar, bazı eserlerinde direkt olarak çirkine odaklanmışlardır. Hiçbir güzellik kaygısı gütmeden doğal çirkinliğe odaklanan sanatçılar, epistemolojik bağlamda güzel ve güzelin içerisinde uyumdan uzaklaşarak, yayınladıkları manifestolarında kendilerine yakın buldukları sanatçılar için çirkin ve çirkin estetiğinin güzellemesini yapmışlardır. 68

Sentetik olarak nitelendirilen çağdaş sanat içerisinde birçok sanat akımı ve dalında aykırı ve eleştirel tutum takınan sanatçılar, güzel ve çirkin kavramları üzerinde oynamışlardır. Bu konuda en çok dikkat çeken sanatçılar, Dadaist sanatçılardır.

Tristan Tzara’nın başını çektiği Dadaist sanatçılar, teknolojinin gelişmesiyle sürekli gelişen ve yaşamın içerisindeki her şeye sirayet eden ‘endüstrileşme’ fikrinin karşısında yer alarak bugüne kadar alışılagelmiş bütün sanat akımları ve kurallarını

68 Başyazıcı, B. (2015). Mimarlığın Ontolojisinde Çirkin ve Nesnede Çirkinin Arayışı: Peter Eisanmann Üzerinden Bir İnceleme, TMD Uluslararası Hakemli Tasarım ve Mimarlık Dergisi, 64.

reddederek; endüstrileşmenin bunalttığı sanat çevresi içerisinde özgün yaratımlar ve arayışlar ile sanat dünyasına yeni bir soluk getirmişlerdir. Aynı zamanda popüler kültür etkisiyle içi boşalan ve değersizleşen birçok alan endüstri nesnesi haline dönüştüğü için bir anti tutum içerisine giren sanatçılar, yıkımın sonucuyla yeni bir alanın doğacağını iddia ederek tüm temelleri ve dinamikleri kökten sarsma metodunu izlemişlerdir.

Sermaye ve emek ekseninde kapitalizmin çok hızlı bir şekilde insan yaşamına nüfuz etmesi, 1. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkileri gibi olumsuz durumlar sanat dünyasında bir boşluk yaratmış; 1. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalan İsviçre’nin Zürih kentine yoğun sanatçı akımı oluşmuş ve genellikle anti militarist, sisteme ve kapitalist çağa aykırı sanatçılar ortak birçok sanat etkinliği yaparak, dönemin bunalımlı etkisinden kurtulmak istemişlerdir. 69

Tristan Tzara’nın Zürih’te yaptığı konuşma, sanat dünyasında alışılagelmiş olanın dışında ve yerleşmiş düzenin tam karşısında yer alarak Dadaist’lerin sanatın içerisinde nasıl bir etkiye sahip olacaklarını önceden haber vermektedir. Tristan Tzara’nın konuşmasının bir kısmı şöyledir: “Alabildiğine büyüktü yaşama sabırsızlığımız, o oranda da çağdaş denen uygarlığın tüm görünüşlerinden nefret ediyorduk; tüm dayanaklarından, mantığından, dilinden... Başkaldırımız gülünç ve saçmanın tüm estetik değerleri alt-üst ettiği biçimler kazanıyordu.” Bu konuşmadan hareketle toplumsal normlara ve tüm değerlere karşı çıkan Dadaistler, sanatın birçok alanında genel terminolojiyi değiştirmişlerdir. 70

Dadaist sanatçılar içerisinde sakallı ve bıyıklı Mona Lisa tablosu, sanat dünyasında büyük etki yapmıştır. Mona Lisa’yı çirkinleştiren Marcel Duchamp, absürt deneysel film çalışmalarıyla birlikte 20. yüzyıl sanat akımlarının temellerini derinden sarsmıştır.71

69 Sürmeli, K.(2012). Dada Hareketinden Kavramsal Sanata, İnönü Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 6, 338.

70 A.g.e., 338 71 A.g.e., 340