• Sonuç bulunamadı

AYM 'ye yapılan ihlal başvuruların ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasının büyük çoğunluğunun muhatabı yargı organlarıdır. Kararlar, ya ihlal kararının muhatabı olan yargı organına bilgi amaçlı iletilir ya da ilgili mahkemeye ihlale konu olan kararın düzeltilmesi ve ihlalin ortadan kaldırılması için gönderilir. Bilgi amaçlı gönderilen kararlarda, derece mahkemesinin kararın icrası için atabileceği bir adım olası değildir. Buradaki amaç, daha sonraki davalarda bu kararın etkisiyle olası ihlalleri engellemek olabilir.

Konunun asıl önemli vurgusu olan ise AYM'nin ihlalin ortadan kaldırılması için kararı ilgili mahkemeye göndermesidir. Bu tür kararların büyük çoğunluğunu makul sürede yargılanma ihlalleri oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesinin yapılan bireysel başvurularda en az bir hakkın ihlal olduğuna ilişkin verdiği kararların % 58’ni mahkemelerin adil yargılamanın bir parçası olan makul sürede yargılama hakkının ihlal edildiğine ilişkindir. Bu başvurulara iyi örnek bir örnek olacak tanesi, Gülseren Gürdal ve Diğerlerinin başvurusudur. Bu davada başvurucular 1960 yıllında hukuk davası açmışlardır. Dava açıldığı tarihten beri davanın henüz temyiz aşamasında olduğunu bu sebepten dolayın adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. 118 Bu başvuruya ilişkin olarak ise AYM, ilgili davada, uzun yargılama

sürecinin hak ihlaline yol açtığına hükmetmiş ve hem kararı ihlalin son bulması için ilgili mahkemeye göndermiş hem de başvurucuların mağduriyetini göz önünde bulundurarak tazminata hükmetmiştir. AYM bu tür davalarda genellikle bu şekilde karar vermektedir.

Makul sürede yargılanma konusundaki aksaklıkların en büyük sebeplerinden birisi, yüksek yargı organlarının onama oranlarının düşüklüğüdür. Yüksek yargı tarafından davaların % 50 sinden azı onanmaktadır ki bu şekildeki bir yargı sisteminde makul sürelerde yargılamaların aksaması oldukça anlaşılabilir duruma gelmektedir.119

Yüksek yargı mercileri davalara ilişkin olarak karar bozma, hükmün geri çevrilmesi gibi kararlar ile dava dosyaları hükmü veren ilk ve ikinci derece mahkemelerine

118Başvurunumarası:2014/19453,KararTarihi:19/01/2017,

www.kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Content/pdfkarar/2015-1115.pdf

46

gönderilmesi bu dosyaların dolaşımı ve yüksek yargı organlarındaki birikmiş dava yoğunluğu davaların sürünceme de kalmasına ve makul sürede sonuçlanmasını engel olmaktadır.120

Yargı organlarına iletilen AYM kararlarının uygulanabilirliği konusundaki yetersizlik, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Sistemi İhtiyaç Analizi çalışmasında net şekilde ortaya konulmuştur. İlgili çalışmada, Anayasa Mahkemesinin makul süreye ilişkin verdiği ihlale bağlı olarak kararı veren mercie gönderme kararlarını çoğunluğunun sonuçsuz kaldığı rapor edilmiştir. Bahse konu rapor “Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Sistemini Destekleme Projesi” kapsamında Avrupa Konseyi İnsan Hakları Güven Fonunca desteklenip finanse edilmiştir.121 Söz

konusu çalışmada hazırlanan rapora göre yapısal çözümler getirilmesi ve yasama organının bu konuda gerekli girişimlerde bulunması gerektiği vurgulanmıştır. TBMM'nin yargılamaların hızlanması için usul kanunlarında değişikliğe gitmesi, hakimlerin iş yükünü azaltmak adına idari işlerini başka kişilere devretmesi gerekliliği ve geriye dönük değil de önleyici yaklaşımın benimsenmesini önermektedir. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası diğer kurumları gibi yargı kurumundaki operasyonlar sonucunda birçok hakim ve savcının görevden alınması ve yer değiştirmeler ile yargı alanında işler 2014 yılından daha da yavaş hale gelmiştir. Bu nedenle, yargıdaki aksamaları azaltmak adına, raporda yer alan çözüm önerilerinin biran önce hayata geçirilmesi önem taşımaktadır.122

AYM kararlarının uygulanması aşamasındaki diğer bir aktör ise Cumhuriyet Savcılıklarıdır. AYM vermiş olduğu ihlal kararına ilişkin olarak ihlalin kaldırılmasına yönelik olarak bir işlem yapılacaksa kararın bir nüshasını da Savcılığına göndermektedir. AYM tarafından gönderilen karara ilişkin olarak Savcılık ya daha önceden yapmış olduğu işlemi geri alacak ya da ortada bir ihmal var ise söz konusu ihmalin ortadan kalkması için gerekeni yapacak. Bu ikinci durum yani ortada bir ihmal var ise ve bu ihmal özellikle yaşam hakkı ve işkence ve kötü muamele söz konusu

120 Mustafa Saldırım, Bireysel Başvuru Açısından Yüksek Mahkeme Kararlarının Uyumlaştırılması Sorunu, Anayasa Yargısı Dergisi, Anayasa Mahkemesi Yayınları, Ankara, 2016, s.167-168 121https://serkancengiz.av.tr/tr/kitap-rapor/anayasa-mahkemesine-bireysel-basvuru-sistemi-ihtiyac- analizi-raporu-2014/

47

olduğunda daha da önemli hale gelmektedir.123

İkinci duruma örnek olarak da; 2011 yılında Van depreminde Bayram Otel enkazında kalarak vefat eden Selman Kerimoğlu ile ilgili AYM başvurusudur. Bu başvuruda AYM hak ihlali olduğuna karar vermiş ve konumuz açısından savcılık ayağında aşağıdaki gibi bir hüküm vermiştir. Bireysel başvuru konusu ile ilgili olarak etkili ve caydırıcı bir ceza soruşturması yürütülmemesinden dolayı yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verilmiş ve 6216 sayılı kanunun 50. Maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince ihlalin ve ihlalin sebep olduğu sonuçlarının kaldırılması için kararın bir örneğinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine hükmetmiştir.124

Yukarda bahsettiğimiz rapora göre AYM tarafından ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin verdiği kararlardan çok azının uygulandığının büyük bir çoğunluğunda ise ihlalin ortadan kaldırılmasına dair bir etkisinin olmadığı rapor edilmiştir.

İlgili araştırma yukarıda da belirtildiği üzere, yargı kurumlarının AYM kararlarını uygulamada isteksiz davrandıkları verilerle ortaya koymaktadır. Analiz raporunda alınan kararların hak bazında dağılımı da bu isteksizliği desteklemektedir. İlgili raporda, yaşam hakkı, kötü muamele, işkence yasaklarına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu 19 ihlal kararından 13.nün soruşturma makamları tarafından uygulanmadıkları ve kararları uygulama noktasında direnç gösterdikleri rapor edilmiştir. Kararların icrasında AYM kararına rağmen, ihlal konusunda ilgili kurumca soruşturma izni verilmemesi, soruşturma yapılmaması veya soruşturma yapılmasına rağmen kovuşturmaya gerek olmadığına karar verilmesi bunun dışında savcıların dava açmakta isteksiz olması gibi eylemler göze çarpmaktadır. Bu durumda da AYM mahkemesi kararlarının önemsizliği durumunun ortaya çıktığını ve AYM 'ye bireysel başvurunun etkisiz bir başvuru yolu olarak algılanacağını söylemek yanlış olmayacaktır.125 123BaşvuruNumarası:2013/409KararTarihi:25/6/2014 http://www.kararlaryeni.anayasa.gov.tr/BireyselKarar/Content/888e19e7-9d1a-4034-ae5d- 78bc365993a0 124http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/BireyselKarar/Content/926a8e14-56cd-4a15-a4fc-c9a930ad352e 125Karan, “Bireysel Başvuru Kararlarının İcrası: Eski Alışkanlıklar, Yeni Sorunlar“ (2017), s.52

48