• Sonuç bulunamadı

Olayların Sonlandırılmasından Sonra Yapılanlar

Malatya’da Ermenilerin başlattığı olayların silahlı çatışma evresinin Ermenilerin teslim olmaları ile sonlandırılmasından sonra, ilk olarak şehirdeki güvenlik ortamının sağlanması yoluna gidildi. Sonradan teslim olanların bir kısmı da kışlaya yerleştirildi. Kışlaya birçok Ermeni’nin yerleştirilmesi sebebiyle yer kalmamasından dolayı da bir kısım Ermeni, Müslüman evlerine yerleştirilerek Müslümanların himayesine verildi (BOA, Y. A. HUS. 339 / 30). Teslim olan Ermenilerin yine şehirdeki Müslüman evlerine yerleştirilmesi de günlerdir yaşanan çatışmalara rağmen Müslüman halkın Ermenilere karşı yaklaşımının en iyi göstergesidir.

Şehirde tam bir huzur ortamının sağlanması için olası bir yağma için şehir etrafında bekleyen Kürt gruplarının Malatya civarından uzaklaştırılması gerekiyordu. Ancak sayıca çok fazla olan bu aşiret mensubu Kürtleri şehirden uzaklaştırmak kolay değildi. Sayıları az olan askerler bir taraftan teslim olan Ermenilerin barıma ve beslenme gibi sorunları ile uğraşırken diğer taraftan bu Kürt gruplarının dağıtılması ile uğraşıyordu. Serasker Rıza Paşa’dan Sadrazam Halil Rıfat Paşa’ya gönderilen 21 Teşrîn-i Evvel 1311 tarihli telgrafta; Malatya’ya civardan gelerek olası bir yağma hareketi için beklemekte olan Kürt gruplarının peyder pey dağıtılmakta olduğu bildirilmekteydi (BOA, Y. MTV. 131 / 116).

Malatya’da olayların ardından, Ermenilerin geçici surette iskânları sağlanarak diğer ihtiyaçları karşılanmaya çalışıldı. Zarar gören Ermenilerin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda mahallî idâreciler yoğun gayret sarfetmekteydi. Ermenilerin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda yapılanlar ve bundan sonrası için ne yapılması gerektiği konusunda Đstanbul ile sürekli olarak bir bilgi alışverişi yapılmaktaydı. Mamûretülaziz vali vekili Emirî Bey’den Sadrazam Halil Rıfat Paşa’ya gönderilen 28 Teşrîn-i Evvel 1311 tarihli bir telgrafta; Malatya’da Ermenilerin silah bırakmalarıyla, kışla ve sağlam olan evleri ile Đslâm evlerine yerleştirildiği, olaylar esnasında Ermenilere ait olan ev, kilise, okul gibi bir kısım yapıların yandığı, civar köy ve kasabalardan gelen halk ve Kürt gruplar tarafından eşyalarının bir kısmı yağmalandığı ve bunların iaşe ihtiyaçları ve idâreleri için bir komisyon kurulduğu bildiriliyordu. Ayrıca sayıları 5–6 bin civarında olan Ermenilerin ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı konusunda bilgi

isteniyordu (BOA, Y. A. HUS. 339 / 30)79. Sadrazam Halil Rıfat Paşa’dan Mâbeyn Başkâtibi Halil Rıza Paşa’ya gönderilen 29 Teşrîn-i Evvel 1311 tarihli bir belgede;

Malatya’daki muhtaç durumdaki Ermenilere nasıl davranılması gerektiği

açıklanmaktaydı. Bu belgede; Malatya’da fakir ve muhtaç durumda olan Ermenilerden

büyüklere 300 dirhem80, küçüklere ise 200 dirhem ekmek yapacak kadar zahire

verilmesi ve evleri yanan Ermenilerin evlerinin yeniden inşasında mahallî idârecilerin gereken yardımı yapması istenmekteydi (BOA, Y. A. HUS. 339 / 1086; BOA, Y. A. HUS. 339 / 30)81. Olaylar sonrasında devlet, zor durumda kalan Ermenilere yardım edilmesi hususunda çeşitli kimselerin çalışmalarına olanak sağlamıştır. Konu ile ilgili Đstanbul’dan Mamûretülaziz Vilâyeti’ne gönderilen bir belgede; Ermeni yetimlerine bir yetimhâne kuran Serkis Boncukyan ve arkadaşlarının faaliyetlerine izin verilmesi istenmekteydi (BOA, AMKT. MHM. 702 / 27).

Devlet, olaylarda zarar görenlerin zararlarının karşılanması için elinden geleni yapıyordu. Bu konudaki yazışmaların çokluğu konuya gerekli ehemmiyetin verildiğinin göstergesidir. Olaylar sırasında en fazla zarar gören yerlerin başında kiliseler geliyordu. Bunun nedeni ise silahlı Ermenilerin, buraları bir üs olarak kullanmalarıydı. Ermenilerin başarısızlıkla sonuçlanan isyan hareketinden sonra, bir kısım mülkleri yanarken, bir kısmı da oluşan durumdan menfâat sağlamak isteyen bazı kişilerce gasp edilmişti. Devlet, isyan etmelerine rağmen Ermeni tebaasına adaletli bir yaklaşım sergilemekteydi. Malatya’da yaşanan olaylar esnasında; Karakaş Mustafa tarafından gasp edilen kilisenin ve eşyasının Katolik murahhassına iade edilip, Karakaş Mustafa’nın cezalandırılması (BOA, A. MKT. MHM. 658 / 11), yanan ibadet yerleri ile ruhbanlar için kalacak yerlerin tekrar inşa edilmesi (BOA, A. MKT. MHM. 700 / 31), olaylar esnasında zarar gören Katolik Ermenilerin vergi borç ve cezalarının affedilmesi (BOA, A. MKT. MHM. 659 / 35) bunun en güzel göstergesidir.

Devlet, Malatya ve civarında olan hadiseleri yatıştırmasının ardında tekrar böyle bir durumla karşılaşmamak için tedbirler aldı. Özellikle kırsal alandaki otorite boşluğunun giderilmesi için askerî tedbirler alındı. Olayların hemen ardından Mamûretülaziz Vali vekili Ali Rıza Paşa’dan Babıâli ve Dâhiliye Nezâretine gönderilen bir belgede; 62.

79Belgenin aslı için bkz. Ek: 19.

80Eski bir ağırlık ölçüsüdür. 1 Dirhem = 3, 207 gram’dır.

Alay Malatya taburunun 500, Hısn-ı Mansûr taburunun 300 neferden oluştuğunu ve çeşitli yerlere karakollar kurularak etrafa müfrezeler çıkarılmasının yaşanabilecek olayların önüne geçmekte faydası olacağı, bildirilmekteydi (BOA, Y. PRK. ASK. 108 / 53). Devlet, bir taraftan askerî tedbirleri arttırarak yaşanabilecek olayların önüne geçmeye çalışırken, diğer taraftan da özellikle batılı devletlerin baskıları neticesinde Ermenilerden güvenlik personeli istihdam etmeye başladı. Mamûretülaziz vilâyetinden Dâhiliye Nezâretine gönderilen bir belgede; vilâyet dâhilinde olan yerleşmelerde, Hıristiyanlardan nüfusları nispetinde tahsildar, polis ve kaza müdürü tayin edildiği, bildirilmektedir. Yine aynı belgeden; Malatya Merkez kazasında 4, Hısn-ı Mansûr’da 4, Kâhta’da 3, Akçadağ’da 7, Arabgir’de 2 Ermeni jandarmanın görevlendirildiği anlaşılmaktadır (BOA, DH, TMIK. S. 4 / 26).

Malatya’da yaşanan çatışmaların sonlandırılmasından sonra şehirde geniş çaplı bir arama faaliyetine girişildi. Bu aramalar yaşanan olaylarda Komiteci Ermenilerin önemli rol oynadığını açıkça ortaya kondu. Öyle ki devlet tarafından ihtilâlci fikirleri sebebiyle her yerde aranan ve Rusya tabiiyetli olan Şamaun adındaki Ermeni olaylar sonrası Malatya’da yapılan aramalar sonucunda burada elinde silah ve bomba ile yakalanmış ve sorgulanmak için Đstanbul’a gönderilmişti (Hüseyin Nazım Paşa, 1998: 136).

Malatya’da olayları kışkırtan sadece dışarıdan gelen Ermeniler değildi. Malatyalı Ermenilerden de komitelere bağlı olanlar bulunmaktaydı. Yapılan arama faaliyetlerine önemli devlet görevlilerinde bulunan Ermenilerin evlerinde bile çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi. Yapılan aramalarda Malatya Sancak Đdâre Meclisi üyesi Artin Efendinin evinde çok sayıda silah ve patlayıcı ele geçirilmiştir (Işık, 1998: 614; BOA, Y. PRK. ASK. 109 / 69). Bu durum Ermenilerin bulundukları makam ve mevkileri kötüye kullandıklarının en güzel göstergesidir. Özellikle batılı devletlerin Osmanlı devlet dairelerine Ermeni memur alınmasında gösterdiği sıkı takibi ve devletin de Ermeni memur alımında başlangıçta gösterdiği isteksizliği açıklayıcı bir durumdur. Devlet, olayların müsebbibi olan Ermenileri olaylardan sonra tespit etmiş ve yargılamıştır. Yargılamalar sonucu bazı Ermeniler suçsuz bulunarak serbest bırakılırken, bazıları da suçlu bulunarak çeşitli cezalara çarptırılmışlardır. Yapılan mahkeme sonucu; isyan hareketine karışan Ermenilerden 11’inin idamına, 12’sinin

müebbeden kal’a bendliğine, 27’sinin üçer yıl hapsine karar verilmiştir. Ancak isyancı Ermenilere verilen bu cezalara hâmileri olan başta Đngiltere olmak üzere batılı devletleri rahatsız etmiştir (BOA, A. MKT. MHM. 659 / 9; BOA, A. MKT. MHM. 659

/ 4 )82. 1895 yılında yaşanan olaylara karışanlardan bir kısmı ceza alırken bir kısmı da

tahliye edilmiştir. Bu yapılan yargılamaların adil olduğunun en önemli göstergesidir. Olaylar sonucunda isyancılarla birlikte tutuklanan Protestan rahip Kragosyan Efendi yapılan mahkeme sonucunda suçsuz bulunarak tahliye edilmiştir (BOA, A. MKT. MHM. 659 / 8).

Sonuç itibariyle; Malatya’da 1895 yılında meydana gelen hadiseler, ülke genelinde Ermeniler tarafından planlanan bir isyan hareketinin parçasıdır. Başarısızlıkla neticelen bu isyan sırasında, devlet olayların önüne geçebilmek için yoğun gayret sarfetmiştir. Ancak olaylar kontrol altına alınıncaya kadar geçen süreçte, Ermeniler ile birlikte Müslüman halk da zarar görmüştür. Olaylar sonrasında devlet, mağdurlara milliyet ayrımı yapmadan yardım etmiş, bir daha böyle bir olay yaşanmasın diye askerî tedbirleri arttırarak olaylara karışan kimseleri cezalandırmıştır.