• Sonuç bulunamadı

Çok farklı niteliklere sahip öğrencilerin bir araya geldiği okullarda öğrenciler arasında sık sık farklı sebeplerden dolayı çatışmalar çıkmaktadır. İlköğretim okullarında genellikle öğrencilerin birbirleriyle alay etmeleri, eşyaları paylaşamamaları, kıskançlık vb. sebeplerden dolayı çatışmalar yaşanırken, ergenlik dönemi içinde olan lise öğrencileri arasında daha çok düşünce ve değer farklılıklarından kaynaklanan çatışmalar yoğun olarak yaşanmaktadır.

Okul, çocukların ev dışında zamanlarının büyük bir kısmını geçirdikleri ve gelişim dönemleri boyunca onları en çok etkileyen sosyal kurumlardan biridir. İlkokula başlayan öğrenciler, hazır olmadıkları sayısız istekle mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Birçok çocuk, bu sosyal problemleri çözmek ve istemedikleri okul ödevlerinden kaçınmak için saldırgan davranışlarda bulunmaya başlayabilmektedir. Okula giriş ile saldırgan davranış riskinin artması arasındaki ilişki nedeniyle şiddet ve saldırganlığın önlenmesinde okullar bu nedenle öncelik oluşturmaktadır (Acker, 1999; Uysal, 2003: s. 4’teki alıntı). Bu dönemlerde yaşanan çatışmaların kolaylıkla çözülebilmesi için genel özelliklerinin bilinmesi yararlı olacaktır.

Çocukların okul yılları dört döneme ayrılmıştır; 1. Erken çocukluk (2-5 yaşlar),

2. Çocukluk (6-11 yaşlar), 3. Erken adölesan (12-14 yaşlar), 4. Orta adölesan (15-18 yaşlar).

Bu dönemler anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise eğitimlerine denk gelmektedir ve bu dönemlerin her birinde şiddete yönelik koruyucu çalışmaların yapılması gerekmektedir (Uysal, 2003: s. 4’teki alıntı).

Her yaş seviyesindeki öğrencilerin bir arada bulunduğu kalabalık okullarda daha fazla çatışma yaşanır. Çünkü her yaşın ilgi, istek ve ihtiyaçları birbirinden farklıdır. Bu sebeple genellikle ilköğretim okullarında daha fazla çatışma yaşanır. Okullarda ortaya çıkan çatışmaların çözümü kolay değildir ve bu çatışmalara çözüm bulmak öğretmenin çok zamanını alır sonuçta genellikle yapıcı çözümler üretilemez. Çatışma durumlarında en çok rastlanan tepkiler arasında kaçma, çatışma yokmuş gibi davranma, saldırma, kavga etme ve küsme bulunmaktadır. Bu tür tepkiler taraflar arasında kızgınlık, kırgınlık, haksızlığa uğradığına inanma, düş kırıklığı, düşmanlık vb. duyguların yerleşmesine yol açar. Bu sonucun ortaya çıkmasındaki neden, çatışmaların kendisi değil, onların çözümü için izlenen yolların yapıcı olmamasıdır (Açıkgöz, 2005: 195).

Kişiler arası ilişkilerde yaşadıkları çatışmaları yapıcı yollardan çözemeyen kişiler günlük hayatta karşılaştıkları çatışma durumlarında genellikle Açıkgöz'ün (2005) yukarıda belirttiği saldırma, kavga etme, çatışmayı görmezden gelme veya küsme gibi tepkileri gösterirler. Bu tepkiler genellikle kişilerin küçük yaşlardan itibaren ailelerinde ve çevrelerindeki diğer kişilerde gözlemledikleri çatışma çözme yöntemleridir. Fakat bu yöntemler çatışmaları çözmez aksine var olan çatışmanın daha da artmasına ve uzun süreli ilişkilerin zarar görmesine sebep olur. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda yapıcı çatışma çözme yöntemlerinin küçük yaşlardan itibaren öğretilmesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda bu araştırmaya benzer çalışmaların özellikle ilköğretim okullarındaki öğrenciler üzerinde uygulanması çok daha etkili sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır.

Öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen ve öğrenci ile diğer otorite figürleri arasında okul ortamında; farklı konulardaki kişiler arası çatışmalara çok fazla rastlanmaktadır (Girard ve Koch, 1996). Bazı öğrenciler bu çatışmalarla kolaylıkla baş edebilmektedir, ancak bazıları ise baş etmekte çok fazla yeterli olamamaktadırlar. Öğrencilerin günlük yaşamda karşılaştıkları çatışmaları çözerken sistemli bir biçimde sorun çözme yöntemlerini kullanmaları, yaşanan

çatışmaları yapıcı bir şekilde çözmelerini ve ilişkilerini geliştirmelerini sağlayabilir (Taştan, 2006: 2).

Bu tür eğitim programları sayesinde öğrenciler kişiler arası ilişkilerde yaşadıkları çatışmaları kendi kendilerine ya da akranları yardımıyla çözebileceklerdir. Bu sayede öğrencilerin empati yetenekleri, iletişim ve problem çözme becerileri gelişirken kendilerine olan özgüvenleri de artacaktır. Aynı zamanda öğrencilerin kendi sorunlarını kendilerinin çözmesi okuldaki diğer kişilerin ve kurulların zaman kaybetmesini önleyecektir. Benzer bir programın öğrenci eğitimine paralel olarak öğretmenlere, okul yönetimine ve ailelere verilmesi öğrencilerin kazandıkları becerileri her ortamda uygulayabilmelerini ve içselleştirebilmelerini sağlarken aynı zamanda öğrencilerin gelecek yaşamlarına da ciddi bir katkı sağlayacaktır.

Özellikle son zamanlarda öğrenciler arasında yaşanan çatışmaların arttığı ve bu çatışmaların çözümünde şiddet ve saldırganlık içeren davranışların sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Okullarda yaşanan çatışmaları önlemek zor olabilir fakat öğrencilerin yaşadıkları çatışmaları daha yapıcı yollardan çözmelerini sağlayacak yöntemleri öğretmek elimizdedir. Bu sebeple öğrencilerin yaşamış oldukları çatışmaları şiddet içermeyen yöntemlerle çözmelerine yardımcı olacak becerileri kazandıracak eğitim programlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda öğrencilerin okulda karşılaştıkları sorunlu davranış ve çatışmalarıyla başa çıkmalarını sağlayacak tüm okulu kapsayan bir yaklaşım örgütün gelişimine katkı sağlarken bireylerin becerilerinin gelişimine de yardımcı olacaktır (Türnüklü, 2005; Tapan, 2006: s. 22’deki alıntı).

Bugüne kadar yapılan araştırmalar incelendiğinde, okullarda uygulanan çatışma çözme, akran arabuluculuğu, öfke kontrolü, iletişim becerileri vb. konularda öğrencilere verilen eğitimlerin, onların yaşadıkları çatışmaları daha yapıcı ve barışçıl yollarla çözmelerine yardımcı olduğu, okullarda şiddet olaylarının azaldığı, buna bağlı olarak disiplin ve devamsızlık olaylarında da azalma olduğu gözlenmiştir.

Benzer Belgeler