Dr. Tekin ÖZERTEM
TRT Ankara Televizyonu Çocuk Program lan Müdürü
Oturum Başkanı :
OKULÖNCESİ EĞİTİMİNDE RADYO VE TELEVİZ YONUN YERİ VE ÖNEMİ
İnsan, tarihsel gelişimi içinde doğa ile ve çevresin deki insanlarla etkileşerek, sınayıp yanılarak çeşitli şey ler öğrenmiştir, öğrendiklerini bütünleştiren, birleştiren ve uygulayan insan, diğer canlılardan farklı olarak, da ha iyi, daha kolay yaşamanın yollarını araştırm ış; bir likte yaşamanın gereği olan toplumsal kurallar ile yasa ların yanı sıra çeşitli bilim dalları geliştirmiştir.
Topumsal düzenin ve düzeyin sürekliliğini, gelişimi ni sağlamak; biriktirip geliştirdiği bilgi ve deneyimleri kendinden sonraki kuşaklara aktarabilmek insanın te mel amaçlarından biri olmuş ve bunu sağlayabilmek için de eğitim denen aracı bulmuştur.
Çeşitli yazar ve düşünürler tarafından eğitim; — Yaşantıların yeniden örgütlenmesi, yenilenmesi, — Bireyin etrafında, gelişmesinin her aşamasında,
amaçlanan tepkileri ve umulan değişimleri en iyi oluşturabilecek bir çevre düzenleme,
— Bireyin davranışlarını değiştirme süreci.
gibi çeşitli şekillerde tanım lanm ıştır. Amaçlanan eğiti min gerçekleştirilmesi için de çeşitli düzeyde okullar ve toplumsal düzenlemeler oluşturulmuş, çeşitli yöntemler geliştirilmiştir.
16. yüzyıla kadar belli sınıfların tekelinde olan bilgi birikiminden pay alm a ve eğitim olanağı, m atbaanın ica dından sonra yaygınlaşmış, ucuzlayan ve kolaylaşan ki tap basımı ile bilgi birikim inin kitlele-e aktarılm ası sü reci başlamıştır.
ı
Basılı kitle haberleşme araçlarının yaygınlaşması, fotoğraf, telgraf, telefon ve sinem anın icadı, bilgi ve ha ber toplamada ve yaymada büyük bir devrim yaratm ış tır. Sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel konularda bil gi edinmek, kolaylık ve ucuzluk yönünden geçmiş yüz yıllarla karşılaştırılam ayacak bir boyut kazanmış, radyo ve televizyonun keşfi ile mucize denilebilecek bir düze ye ulaşılmıştır.
Çağımızda insanların kolay ve çabuk haberleşmesi ni, bilgi edinmesini sağlayan kitle haberleşme araçları, özellikle radyo ve televizyon eğitimi büyük ölçüde etki lenmiştir. Birisi sadece kulağa, diğeri aynı anda göze ve kulağa hitabeden bu sihirli kutular bilinmeyeni bilinir, görülmesi, duyulması büyük çaba, zahmet, zaman ve pa ra gerektiren şeyleri kolayca dinlenir-izlenir kılmıştır.
Etki alanlarının yaygınlığı, kitlelere ulaşmadaki sü ra t ve kolaylığı yönünden radyo ve televizyon kısa sü rede birçok ülkede eğitim aracı olarak salt eğitim am a cıyla kullanılmaya başlanmıştır. ÜLKEMİZDE 1963 yı lından bu yana radyoda yayınlanan ve Okul Radyosu programları, özel yayın yapan Polis Radyosu; 1981 yı lından başlayarak Televizyonda yayınlanan Okuma-Yaz ma Seferberliği program ları ile Açık Üniversite Program ları radyo ve televizyonun salt eğitim amacıyla kullanıl masına örnek teşkil edecek uygulamalardır.
Günlük radyo ve televizyon yayınları, haber verme ve kamu oyu oluşturm anın yanı sıra kitlelerin sanatsal,
kültürel ve bilimsel gereksinimlerini karşılamak amacıy la hazırlanır. Bu yayınlar, kulağı duyabilen. gözü göre bilen çeşitli yaşlardaki insanlar tarafından kolaylıkla dinlenir ve izlenir. Dinleyici ve izleyiciler, radyo-televiz- yon yayınlarından yaşlarına, genel kültür düzeylerine bağlı olarak değişik ölçülerde etkilenirler. Okulöncesi çocuklar da bu dinleyici ve izleyicilerin arasında yer alırlar.
OKULÖNCESİ ÇOCUKLARIN YAŞAMINDA RAD YO ■ TELEVİZYONUN YERİ
Okulöncesi çocukların yaşamında radyo-televizyo- nun yeri, radyo-televizyon yayınları kapsamında yer alan okulöncesi çocuklara yönelik program ların süresi ile sı nırlı değildir. Evlerde yetişkinler tarafından dinlenen-iz- lenen radyo-televizyon yayınları, okulöncesi çocuklar ta rafından da dinlenip izlenmektedir. Bu nedenle, radyo- televizyon, okulöncesi çocukların yaşamında dünyaya oldukça erken açılan pencerelerdir. Pencerelerin gere
ğinden fazla açık tutulm ası, çocukların üşütüp hastalan m alarına, gerekli önlemler alınmazsa düşüp sakatlanm a larına, tüm yaşamları boyunca onları ve çevresindekileri, olumsuz etkileyecek hastalık veya sakatlıkların oluşma sına ve h a tta yaşamlarını yitirm elerine neden olabilir. Bu nedenle, radyo-televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri üzerinde önemle durm ak gerekmekte dir. Bu olumsuz etki, radyo yayınlarından çok televizyon yayınları için söz konusudur. Aile ve yakın çevresindeki insanların dışındaki birçok insanı, hayvanı, bitkiyi, dün yanın bir ucunda sürdürülen savaşları, bu savaşlarda öl dürülen insanları, uzaya fırlatılan bir uzay aracını, kuş lar gibi istediği zaman uçabilen film ve çizgi film kah ram anlarını, aşk, kin, nefret, ihtiras duygularıyla yüklü
insanların davranış ve tutum larını yetişkinlerle birlikte izleyen çocuk, anlayamadığı duygular, kavrayamadığı sorunlar ve yanıtlayamadığı sorularla yüklenmektedir. Yaşamının başlangıcında minicik ayakları üzerinde dur mayı öğrenirken, diğer yandan da yetişkinlerle aynı nis- bette koşmaktadır.
Okulöncesi çocuğun anne ve babası veya ondan so rum lu olan aile bireyleri ne kadar eğitimli olurlarsa ol sunlar, çocukların kendilerine yönelik program lar dışın daki programarı seyretmelerini önlemek, onları, televiz yon bombardımanından korumak oldukça güç görün mektedir. Bu nedenle, okulöncesinden başlayarak, ço cukların çağımızın bu inanılmaz buluşunun olumlu ve olumsuz yanları gözönünde tutularak eğitilmeleri ge rekmektedir.
Radyo-Televizyonun, okulöncesi çocukların yaşamın daki yerini sadece olumsuz yönleriyle ele almak, kuşku suz doğru bir yaklaşım değildir. Radyo ve televizyon ya yınları, okulöncesi çocukların hoşça vakit geçirmeleri, eğlenmeleri, uygun bilgiler edinmeleri, hayal güçlerini, geliştirmeleri, toplumu ve toplumsal ilişkileri algılama ları yönünden, okulöncesi çocukların yaşamında büyük bir önem taşım aktadır. Televizyon yayınları göze ve ku lağa aynı anda hitabetmesi nedeniyle, radyo yayınlarına oranla daha etkili ve çekicidir. G ünlük yayın süresi 24 saati geçen bazı gelişmiş ülkelerde, okulöncesi çocuklara yönelik yayınları ile bazı televizyon kuruluşları, okulön cesi eğitiminden okula giderek, yararlanam ayan çocuk lar için okulöncesi eğitimin am açlarını gerçekleştirme görevini kendiliklerinden üstlenmişlerdir.
Radyo-Televizyon, zaman zaman evlerde, anne ve ba-> banın görevlerini üstlenmekte, çocukları meşgul ederek anne ve babaya kendi işleri ile rahatça ilgilenebilme ola-1 178
nağı tanım aktadır. Henüz okuma-yazma bilmeyen okul öncesi çocukların masal dinleme, kendi kendileri ile ye’ tinmeyip, başka ben olma istek ve tutkuları da televiz yon ve radyo programları ile karşılanabilmektedir.
Bütün bu özellikleri ile, olumlu ve olumsuz yönleriy le, radyo ve televizyon yayınları, okulöncesi çocukların
yaşamında önemli bir yer tutm aktadır.
OKULÖNCESİ EĞİTİMDE RADYO - TELEVİZYO NUN YERİ VE ÖNEMİ
Okulöncesi eğitiminin önem ve öncelik kazanması, çağımızda bilgi birikiminin, toplumsal örgütlenm enin ve değişimin insanlık tarihi içinde görülmedik bir hız ve yoğunluğa ulaşmasından kaynaklanm aktadır. Kadının çalışma zorunluluğu, ulaşılan teknik ve bilgi düzeyi, ye ni toplumsal örgütlenme-yaşama biçimleri, okulöncesi çocuğunun korunması ve geliştirilmesi işlevini toplum sal kurum ve kuruluşların üstlenmesini gerektirmektedir. Bu gereklilik, insanın bu güne kadar sürdürdüğü ulaşılan yaşam düzeyinin, bilgi ve deney birikim inin ge lecek kuşaklara aktarılması, geliştirilmesi amacından kaynaklanmaktadır. Çağımızda ulaşılan düzey, çocuğun eğitim sürecinin önceden belirlenenden daha önce başla tılm asını zorunlu kılmaktadır. Okulöncesi eğitime yönel miş ülkelerin bu eğitimden neler amaçladığı incelenecek olursa, hemen hemen aynı noktalarda birleşilmiş olduğu görülecektir.
Bu am açlar şunlardır :
1 — Kişiliği tam olarak geliştirmek. (Aklî gereksi nimleri, yaratıcılık ve bağımsızlık gereksinme lerini karşılamak.)