• Sonuç bulunamadı

1.5. Obezite

1.5.2 Obezitede Risk Faktörleri

Obezitenin genetik, çevre faktörleri ve psikososyal etkenlerden oluşan kompleks bir etiyolojisinin olduğu kaydedilmiştir (Bağrıaçık ve ark., 2003;

Baysal, 2004).

♦ Yaş: Yaşın artmasına bağlı olarak, obezite prevalansında artış görülmektedir. Her iki cinsiyette en yüksek kilo artışı 24-35 yaş arasında meydana gelmektedir (Bozbora, 2002; Björntorp, 2001). Yaşla birlikte bazal metabolizmanın yavaşladığı, enerji harcamasının azaldığı bildirilmektedir. Enerji alımı bu durumu dengeleyemediği takdirde ise yaşın ilerlemesiyle vücut ağırlığının da arttığı kaydedilmiştir (Baysal, 2004).

♦ Cinsiyet: Kadınlar, erkeklere oranla daha fazla yağ depoladıkları için, kadınlarda obezite prevalansının erkeklere oranla daha yüksek olduğu bildirilmiştir (Wadden ve Stunkart, 2002).

♦ Medeni Durum: Evliliğin, hayatın daha düzenli hale gelmesine ve buna bağlı olarak alınan enerjinin farklı olmasına sebebiyet verdiğinden obezite prevalansında artış olduğu belirtilmektedir

(Kopelman ve Stock, 2000).

♦ Doğum Sayısı: Gebelikte alınan kalori arttığı için, doğum sayısı arttıkça kilo almaya eğiliminin de arttığı kaydedilmiştir (Arslan ve

ark., 1999).

♦ Etnik Köken: Kilo hakkındaki inançlar, algılar ve tutumlar birçok etnik grupta farklılık göstermektedir (Bozbora, 2002; Burniat, 2002).

♦ Genetik, Metabolik ve Hormonal Bozukluklar: Özellikle zayıflama diyetlerine dirençli olan çok az sayıdaki şişmanlık durumları hormonal

ve metabolik nedenlere dayanmaktadır. Bu nedenlerden dolayı oluşan şişmanlıklar, toplumdaki toplam şişmanların çok küçük bir bölümünü içermektedir. Bilindiği gibi, bazı hormonlar bazal metabolizma hızını etkilemektedir. Hormonal nedenle bazal metabolizmanın yavaş oluşu, enerji harcamasını azaltarak, alınan besinlerin bir bölümünün yağ şeklinde depolanmasına yol açabilmektedir (Baysal, 2004). Bazı nöroendokrin hastalıklara bağlı olarak obezite oluşmaktadır. Bunlar hipotroidi, polikistik over hastalığıdır (Bozbora, 2002).

♦ Đlaçlar: Antidepresanlar, steroidler ve antidiyabetikler gibi bazı ilaçların obezite oluşumunda etkili oldukları bilinmektedir (Arslan ve

ark., 1999).

♦ Eğitim Düzeyi: Eğitim, gıda seçiminde, aktivite tercihi ve vücut ağırlığının düzenlenmesinde etkili olup obezite oluşumu üzerine de etkilidir. Düşük eğitimli insanların beslenme, aktivite ve kilo hakkında daha az bilgiye sahip olduklarından obez olma eğilimlerinin daha fazla olduğu kaydedilmiştir (Björntorp, 2001).

♦ Beslenme Alışkanlıkları: Beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, yağ oranı yüksek gıda tüketiminin artması, fast food beslenme, abur cubur denen gıda tüketimi, çabuk yemek yeme ve besinlere ulaşımının kolaylaşması obezite oluşumuna etki eden faktörlerdir (Wadden ve

Stunkart, 2002). Çoğu bireyin, yedikleri ve harcadıkları hakkında

gerçek bilgiye sahip olmadıkları, bazılarının, fiziksel hareketler için harcanan enerji konusunda yeterli bilgi birikiminde olmadıkları kaydedilmiştir. “Hareket ediyorum” diye fazla yemek, bazen farkında olmadan şişmanlığa yol açabilmektedir. Ekonomik olanaklar, genellikle fiziksel hareketlerde azalmaya, enerji tüketiminde ise artmaya yol açmaktadır. Bu durumda, diyetin kalitesinin yüksek oluşu, yenen besin miktarını da artırmaktadır (Koloğlu, 1983). Genellikle, hareketsiz bireyler, hareketli olanlar kadar yemek yemektedirler. Bu

durumda, hareketsiz olanların enerji dengesi, enerji alımı lehine bozulmaktadır (Baysal, 2004).

♦ Fiziksel Aktivite: Hareketsiz yaşam tarzı ve yüksek yağ içerikli beslenme obezite sıklığındaki artışın en önemli nedenlerindendir

(Koruk ve Şahin, 2005). Đnsanların zamanlarını daha çok oturarak

televizyon ve bilgisayar karşısında geçirmeleri, endüstri devrimi ile mesleki aktivitenin azalması, ulaşımda yürümek yerine arabaların kullanılması gibi rahatlık ve hareketsizlik ile fiziksel aktivitenin azalması enerji kaybını önleyerek obezite oluşumunda etkili olmaktadır

(Fletcher ve ark., 1999).

Günümüzde insanlar spor yapmaya zaman bulamadığı gibi beslenmeye de zaman ayıramamaktadır. Özellikle büyük şehirlerde çalışan insanların çoğu iş yerlerinden uzak yerlerde oturmakta, sabah işe yetişmek için evden kahvaltı etmeden çıkmakta, iş yerinde ya bir simit yiyerek ya da hiçbir şey yemeden kahvaltı gibi önemli bir öğünü geçiştirmek zorunda kalmaktadırlar. Öğle arasında da yine, sürenin kısıtlı olmasından dolayı çoğu zaman “fast-food” tarzı besinlere yönlenmektedir. Fastfood alımı veya abur-cubur beslenme alışkanlığı, günümüz insanının hızlı yaşam temposu nedeni ile doğmuş olup, zamanla büyümüş ve bir endüstri haline gelmiştir. Daha çok gençlerde görülmesine rağmen günümüzde her yaşta gözlenmektedir. Bu beslenme tarzı özellikle obezite ve yüksek tansiyon gelişmesine zemin hazırlamaktadır (Atilla, 2007).

♦ Sigara: Sigara tüketimi vücut ağırlığını azalttığı gibi sigaranın yeni bırakılması metabolik hızın azalmasına neden olmakta ve obeziteye zemin hazırlamaktadır (Arslan ve ark., 1999). MONICA (Monitoring of Trends and Determinants in Cardiovascular Disease) verilerine göre 35-64 yaş arasında kadın erkek her iki popülasyonda sigara içenlerin

BKI’ si içmeyenlere göre 2-3 kat daha az bulunmuştur (Fletcher ve

ark., 1999).

♦ Alkol: Alkol alımının obezite oluşumunda etkili olduğu rapor edilmiştir (Bağrıaçık ve ark., 2003).

♦ Stres: Depresyon ve mental hastalıklar, ekonomik ve sosyal sorunların ortaya koyduğu bunalım ve gerginlikler kolay besin ve çabuk yemek yeme gibi yeme alışkanlığını olumsuz yönde etkileyerek obezite oluşumunda etkili olmaktadır (Björntorp, 2001). Bazı bireyler üzüntü, sıkıntı ve güvensizliklerini bastırmak için fazla yemeye meyilli olabilmektedirler. Bunun tersi durumlar da olabilmektedir. Psikolojik bozukluklar, bazen fazla yeme, bazen de az yemenin nedeni olarak görülebilmektedir (Baysal, 2004).

♦ Çevresel Faktörler: Çevre koşullarının obezite üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Çevre kirliliği ile insanlara bulaşan maddeler gıda yolu ile alındıklarında en çok depolandıkları yerler yağ dokuları olmaktadır. Ayrıca çevresel faktörler bireyin enerji sarfiyatına etkili olarak obezite oluşumuna sebep olabilmektedir (Wadden ve Stunkart, 2002).

Ayrıca meslek, kırsal-kentsel yerleşim alanları, aile üyeleri sayısı ve aylık gelir de obezite oluşumunda etkili olmaktadır

(Björntorp, 2001).

Fizyolojik olarak kilo alımının arttığı dönemler (Arslan ve

ark., 1999):

♦ 5-7 yaş

♦ Adölesan dönemi ♦ Gebelik dönemi

Gelişmiş istatistik teknikleri ve insan popülasyonunun çeşitliliği nedeniyle, iyi bir örnek oluşturan ABD’de, Sağlık Bakanlığı rakamlarına göre, halkın %61’i şişman (obez) olarak tanımlanmaktadır. Aynı ülkede obezitenin artış hızı da her on yılda %8 olarak hesaplanmıştır. Şişmanlık, özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar arasında, hızla artmakta ve bu artış önlenememektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde şişmanlık sigaradan sonra en önemli sağlık sorunu haline gelmiştir. Çünkü şişmanlık; yanında pek çok ilave rahatsızlığa da davetiye çıkarmaktadır (Baysal, 2004).

Benzer Belgeler