• Sonuç bulunamadı

A. SOSYAL, KÜLTÜREL, DİNİ VE EKONOMİK HAYAT

4. Oğuzlarda İktisadi Hayat

Oğuzlar genellikle ticarette takas usulünü kullanmışlardır. Kaynaklarda tüccarların Oğuzlardan hayvan alarak karşılığında mal verdikleri gözükmektedir. Bu sayede iki tarafta ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu. Ayrıca Oğuz dilinde paraya “ağrı”, “yarmak”, “akçe”, dendiği de bilinmektedir. Hatta son iki kelime eski Türk toplulukları tarafından da kullanılmıştır.312 Oğuzların ticari faaliyetleri ile ilgili İslam

kaynaklarında birtakım bilgiler bulunmaktadır. İdrîsî’nin eserinde; “Oğuzlarla Başgırtlar arasında sınır olan Margân adlı büyük bir dağdan büyük bir nehir gelir…

310 E. Esin, “Miladi VII-X. yüzyılda Sır Derya Oğuzlarının Maddi Kültürü Hakkında Notlar”, VIII. Türk Tarih Kongresi, C. II, TTK, Ankara 1981, s. 713-714.

311 V. V. Bartold, a.g.e., s. 270-271. 312 S. G. Agacanov, a.g.e., s. 151-152.

Bu nehre Magra nehri denir. Suları donunca yatağında bol miktarda altın tozu bulunur. Nehrin dibinden laciverd taşı çıkarılır, bundan bol miktarda Horasan diyarına ihraç edilir. Bu nehrin sazlıklarında pars denen hayvan yaşar. Nehirde çok miktarda hayvan avlanır. Bunların kürkleri Rum ve Ermeniyye diyarına ihraç edilir…” ifadeleri geçmektedir.313

İstahrî bu konuda Maveraünnehr halkının yedikleri et Oğuzladan, Karluklardan ve diğer ülkelerden getirilen hayvanların etidir. Oraya etraftaki Türklerden ihtiyaçtan fazla köle getirilir.” demektedir.314

İbn Havkal “Oğuz ülkesi dağsız düz sahadır… Sabran Oğuzların sulh ve mütareke için geldikleri, sulh zamanlarında ticaret yaptıkları bir şehirdir. Hocend’e Şaş nehri yoluyla gemiler gelir. Bu büyük bir nehirdir… Sabrân hududunu geçince Oğuz Türklerinin yurdunun kenarında olan bir bozkırda akar. Oradan el-Karyet el- Hadîse (Yeni Köye)’ye bir fersah yakınlığa ulaşır. Sonra el-Karyet el-Hadîse’den iki konak uzaklıkta Harezm Gölüne dökülür. Bu nehirden el-Karyet el-Hadîse’ye, Türkler ile Müslümanlar arasında sulh olduğu zamanlarda erzak taşınır. el-Karyet el-Hadîse’de Müslümanlar da bulunur. Yalnız, burası Oğuzların başşehridir. Kışın burada Oğuzların hükümdarı oturur.”315 ifadeleri geçmektedir.

Hudûdü’l-Âlem adlı eserde; “Ğûzlar yaz kış otlaklar ve meralar boyunca gezerler. Zenginlikleri at, inek, koyun, savaş eşyaları ve az miktarda avdır. Aralarında çok sayıda tüccar bulunur. İslam ülkeleri içinde akınlarda bulunurlar. Ğûzlar yol üzerindeki her yeri vurur, yağmalar ve mümkün olduğunca hızlı bir şekilde geriye çekilirler.”. denmektedir.316

Bu konuda yine en detaylı bilgiyi İbn Fazlan vermektedir. Onun eserinde Oğuzların ticaret ahlakı ve zenginlikleri ile ilgili değerli bilgiler bulunmaktadır. Ona göre; onların ülkesinde seyahat etmek isteyen hiçbir Müslüman tüccar Oğuzlardan

313 İdrîsî, a.g.e., s. 115-116

314 İstahrî, a.g.e., s. 163.

315 İbn Havkal, a.g.e., s. 173-175. el-Karyet el-Hadîse Yengikend’in Arapçadaki karşılığıdır. 316 Hudûdü’l- Âlem Mine’l-Meşrik İle’l-Magrib, s. 55.

bir ahbap edinmeden bu ülkeden geçemez. Yolda gelirken ahbabına hediye olarak bir elbise, karısına bir başörtüsü, bir miktar karabiber, karaca darı, kuru üzüm, ceviz hediye götürür. Bunları götürmezse ülkeden geçemez. O bu hediyelerle ahbabının yanına gelince hemen bir çadır kurulur ve yemesi için ona koyun verilir. Müslüman ayrılmak isterse hayvanlarından hastalanan olursa veya bir şeye ihtiyacı olursa ahbabından yerine yenisini alabilir. Tüccar döndüğünde malları tekrar iade eder. Dönemez yolda ölürse Oğuz kervanın önüne gider ve onu sorar. Bulamazsa kervanı indirir mallarını açar ve verdiği kadarını alır fazlasına dokunmazdı. Eğer kervanı bulamazsa tanıyanlardan izini sorar onu aramaya koyulur yine bulup malını alır. Ayrıca Oğuz da Cürcaniye’ye gelince ahbabının evini sorar. Onun evine misafir olur ve dönünceye kadar orda kalır. Oğuz eğer misafir olduğu evde ölürse ve ahbabı da Oğuz ülkesinden geçerken yakalanırsa akrabaları tarafından öldürülür. Yine aynı eserde Oğuzlar içerisinde on binden yüz bine kadar hayvana sahip kişilerin olduğu da belirtilmektedir.317

Faruk Sümer bu konuda Feodal asilzadelerinin oldukça zengin olduklarını söylemektedir. O isimlerinin başında bulunan “Bay” kelimesinin318 bir ihtimal servet

sahibi olmaları ile ilgili olan bir unvan olduğunu düşünmektedir. Ona göre; yetiştirdikleri hayvanlar at, koyun ve devedir. Toylarda at ve deve yedikleri görülse de asıl yedikleri et koyun etidir. Bu koyunun makbul olan cinsinin de ağça koyun olduğunu belirtmektedir.319 Oğuzlar ayrıca av hayvanları ile de beslenmektedir.

Başlıca av hayvanları geyik, sığın, kaz, ördek, güvercindir. Avlanmak için ayrıca şahin, doğan ve sungur gibi yırtıcı kuşlar besledikleri de bilinmektedir.320 Avladıkları

kunduzların derilerini Hazar ve Bulgar tacirlerine satmaktaydılar. Bu sayede Ermenistan, Bizans ve Anadolu pazarlarına bu deriler ulaştırılıyordu.321

317 İbn Fadlan, a.g.e., s. 12-13,18.

318 Dede Korkut kitabında Bay Biçen, Bay Büre gibi geçen adların. 319 F. Sümer, a.g.e., 379-380.

320 A.g.e., 395.

V. V. Barthold’a göre; göçebe olarak yaşayan Oğuzlar koyun, at, deve ve sığır gibi hayvanlar yetiştirirlerdi. Şehir ve kasabalarda ikamet edenleri ise zanaat ve ticaret ile geçimlerini sağlamaktaydılar.322

Oğuzlar arasında köle ticareti oldukça yaygındır. Bu geçim kolunun ana kaynağını bitmek tükenmek bilmeyen bozkır savaşları oluşturmuştur. Bu savaşlarda esir düşenler komşu ülke pazarlarına sevk edilmekteydi. IX. asırda Abbasi Horasan valilerinin sayısı iki bini bulan köleleri her yıl Bağdat’ta bulunan halifeye gönderdikleri bilinmektedir. Hatta Oğuzlar arasından çıkan bazı köle tacirleri de bulunmaktadır. Zira X. yüzyılda Slav, Hazar ve Türk kölelerinin getirildiği Maveraünnehir ve Harezm köle pazarları transit geçişin kontrol merkezleri idi.323

Satılan bu köleler müslümanlar tarafından asker olarak yetiştirilmekteydiler. Maveraünnehir’in asker miktarının önemli kısmını bu köleler oluşturmaktaydı. Aralarından önemli komutanlarda çıkmıştır.324