• Sonuç bulunamadı

5. Cumhuriyet Dönemi Vâridât Çeviri-İncelemeleri: İdeolojiler Sarmalında Bir Heterodoks Metin

5.3. Bezmi Nusret Kaygusuz (ö 1961)

22 Şubat 1890’da Girit’te dünyaya gelmiştir. Mensup olduğu Kadrizâdeler ailesi, Kandiye’de bulunan Bektaşî Kaygusuz tekkesinin mütevelliliğini üstlenmiştir. Bu sebeple Kaygusuz soyadını aldığı düşünülmektedir. Girit’teki karışıklıktan dolayı ailesi ile İzmir’e göç etmiş, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1913 yılında mezun olmuştur. Kendisini Prens Sabahattin’in görüşlerine yakın bulur. Mezuniyet sonrası çeşitli dergi ve gazetelerde makaleler kaleme almış, 1922 yılında Yakup Kadri’nin Nur Baba romanına bir reddiye olarak Nur Baba Masalı isimli eserini yazmıştır. Çeşitli tercüme ve telifleri olan Kaygusuz’un Şeyh Bedreddin ve Vâridât’ı üzerine yaptığı çalışma 1957 yılında yayınlanmıştır.148

Vâridât tercümesi Bezmi Nusret Kaygusuz’un “Şeyh Bedreddin Simavnevi”

ismiyle telif ettiği eserin ikinci bölümünde yer almaktadır. İlk bölümde Şeyh Bedreddin’in hayatı üzerine bilgiler verir. Kaygusuz’un Şeyh Bedreddin övgüsü şöyledir;

(Şeyh Bedreddin’in) Osmanlı tarihi içerisinde hiçbir benzeri yoktur. Bilhassa idealinin yüksekliği ve samimiyeti itibariyle bütün İslam aleminde eşsizdir. Simavnalı Bedreddin’in hurucu, doğrudan doğruya ictimai hareketler ortasında yükselmiş keskin bir dehanın inkılap isteyen bir temayülü idi. “Koca Türk” bugünkü muztarip beşeriyetin ıztırablarını doğuran sebep ve âmilleri daha o günden keşfettiğini göstermektedir. Bu büyük adamın tarihlerimizde bir kalem darbesi ile geçiverilen hayatını bir müdekkik tamamıyla malumat sahasına atamamış, ulvi ve pek insanî olan düşün- celerini tahlil etmek vazifesini bugüne kadar kimse deruhte etmemiştir.149

Kaygusuz’a göre Şeyh Bedreddin’in en önemli eseri Vâridât’dır.150 O, eserin muhtasar olmakla beraber veciz ve anlaşılır olduğunu, Şeyh Bedreddin’in bu eseriyle taklitçi ulemaya karşı net bir tavır ortaya koyduğunu ifade eder. Kaygusuz

148 Mehmet Özer, “Bezmi Nusret Kaygusuz’un Hayatı”, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1987, s. 67; Bezmi Nusret Kaygusuz, Bir Roman Gibi, İzmir: İzmir Belediyesi Kültür Yayınları, 2002.

149 Bezmi Nusret Kaygusuz, Şeyh Bedreddin Simavnevi, İzmir, İhsan Gümüşayak Matbaası, 1957, s. 24.

Bedreddin’in bu tavrından dolayı zamanında ve vefatından sonra birçok muarızı ortaya çıktığını iddia eder.151 Bezmi Nusret Kaygusuz, Kâtip Çelebi’yi Vâridât’a yönelik yazdıklarından dolayı Vâridât’ın en büyük düşmanlarından saymaktadır.152

Kaygusuz Vâridât’ı Arapça aslından tercüme etmiştir. Kendisi bu tercümeyi “aslına uygun metne sadık kalınarak yapılmış kâmil bir tercüme”153 olarak tanım- lamaktadır. Tercüme sonunda şu açıklamaları yapar;

Vâridât’ı tercüme ederken, Arapça metnini esas tutmakla beraber Kü- tahyalı Abdullah’ın (Abdullah İlâhî) ve Meşrutiyet devrinde bir müddet meşihat makamını işgal eden yüksek bir mutasavvıfın (Musa Kâzım Efendi) tercümelerinden de istifade ettik. Onlardan mâada kendi zevkimizi tasav- vuftaki bilgi ve anlayışımızı kâmilen harcadık. Bu kıymetli eseri herkesin anlayabilmesi için açıkça ve saf Türkçe ile nakletmeğe özen gösterdik. Bu tercüme nihayet böyle ortaya çıkmıştır. Ancak mevzu pek derin ve şaşırtıcı olduğundan belki yine anlaşılmayacak yerleri kalmış olabilir.154

Vâridât ve Şeyh Bedreddin üzerine yapılan çalışmalarda -yukarıda da zikre- dildiği üzere- Cumhuriyet döneminde ciddi ideolojik ön kabullerin etkili oldu- ğunu, bu ön kabuller doğrultusunda Şeyh Bedreddin düşüncesinin ve Vâridât’ın araçsallatırıldığını, Şeyh Bedreddin’in ait olduğu sûfî düşünce geleneği içerisinde konumlandırmaktan uzak yorumlara maruz bırakıldığını söyleyebiliriz. Kaygusuz tercümesinin sonundaki şu ifadeler bunun bir örneğidir;

Şimdiye kadar yaptığımız gibi, Vâridât’ı sırf tasavvuf bakımından tetkik edersek onda hiçbir hata ve kusur bulamayız. Bilakis onu mükemmel, fevkalade bir eser olarak telakki ederiz. Fakat bu görüşümüz hatalı olur. Çünkü Bedreddin yalnız mutasavvıf değildir. Onun asıl mümeyyiz vasfı “inkılapçı” olmasıdır. İşte bu iki sıfatı bir araya getirince bazı mühim noksanlar görünür. Bedreddin bu eserinde fikrî ve amelî itiyatlara fazla bağlanmış, itiyat haricine çıkmayı pek az istemiştir. Zühd ve takva ko- nusuna ayırdığı bolca sahifeler bunun delilidir. Geleneklerden bir türlü ayrılamadığı için ara ara yaptığı fikrî hamleleri böyle lüzumsuz şeylerle örtmüştür. İkinci olarak eseri iyice tasnif etmemiş, belli esas ve usul be- lirlemeden yazdığı için dağınık ve sistemsiz kalmıştır. Üçüncü olarak ise eserde bahsettiği konular üzerinden kendi mesleğiyle de irtibatlı olarak belli insanlar için yaşamlarında uygulayacakları çözümler getirmemiştir. Âlemin düzelmesi, fenalıkların ortadan kalkması, zühd ve takva ile olsaydı, dünyada bundan kolay bir şey olmazdı. Ancak Bedreddin gibi büyük bir

151 Kaygusuz, a.g.e., s. 107. 152 Kaygusuz, a.g.e., s. 107-108. 153 Kaygusuz, a.g.e., s. 108. 154 Kaygusuz, a.g.e., s. 168.

inkılapçı bu dini meseleleri bir usul çerçevesinde insanlar için bu eserinde formüle etmemiş ve bu noktada başarısız olmuştur.155

Kaygusuz’un çeviride bazı vâridlere verdiği başlıklar dikkat çekicidir ve mü- tercimin Vâridât algısını ele verir mahiyettedir: “Eşyanın Yekdiğerinde Bulunuşu” (s. 122), “Boşuna Tapınmak” (s. 123), “Tanrı’nın Karşıtları” (s. 124), “Saltık varlık” (s. 135), “Gönül Görümleri” (s. 141), “İnsan Olgun Bir Mazhardır” (s. 142), “Ben Allahım Denilebilir mi?” (s. 145), “Cennete Girim” (s. 151), “Tek Varlık Nişaneleri” (s. 157), “Tasavvufçu Ne Yapar?” (s. 160), “Zındıklaşma” (s. 161), “Günah İnanca Tâbidir?” (s. 164), “Tanrı İle Söyleşme” (s. 164).

Vâridât’ın Kaygusuz tarafından yapılan bu tercümesi Gölpınarlı’nın Şeyh Bed-

reddin eserine önsöz yazan Prof. Dr. İsmet Sungurbey tarafından Menakıbnâme’yi ilk defa kullanması açısından takdir edilmiş, ancak diğer kaynakları iyi kullanama- ması ve Osmanlıca okuma hatalarından dolayı da eleştirilmiştir.156 Müfid Yüksel ise Kaygusuz’u İslam’ın temel prensiplerine saldırı aracı olarak Şeyh Bedreddin’i kullanma gayreti içerisinde olan Araplığa karşı Türk uyanışı olarak değerlendiren yanlış bir bakış açısına sahip olduğu iddiasıyla eleştirmektedir.157 Ahmed Güner Sayar, Kaygusuz’un Bedreddin’in isyana kalkışmadığına dair çoğu Osmanlı tarihçilerinin ve Vâridât şârihlerinin görüşünü paylaştığını söyler.158 Buna göre Kaygusuz’un -Cumhuriyet’in modernleştirmeci idealleri bağlamında- Bedreddin’i inkılapçı ve yenilikçi fikirlere sahip bir kimlik olarak gördüğü halde onu isyanın tertipçisi addetmez.