• Sonuç bulunamadı

5. TARTIŞMA ve SONUÇ

5.1. Nohut Genotiplerininde İncelenen Özellikler

Türkiye’de tescilli bazı çeşitler ve yaygın olarak yetiştirilen 20 nohut genotipinde, azot kullanım etkinliğini belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmada; nohut genotipleri arasında azot kullanım etkinlikleri açısından önemli farklılıklar ortaya çıkmıştır. Deneme toprağının yüksek pH ve yüksek kireç seviyesi bitkiler için önemli bulunan bazı besin elementlerinin yarayışlılığı ve alımı üzerine olumsuz etki yapmaktadır. Genotiplerin tüm uygulamalar karşısında oluşturduğu ortalama kuru madde miktarları farklı sonuçlar vermiştir ki bu durum Çakır ve Azkan (2005)’ın yaptıkları çalışma ile uyum içerisindedir. Uygulamalarda artan azot düzeylerinde genel olarak genotiplerin oluşturduğu kuru madde miktarları artmış ve bununla birlikte uygulamalar karşısında genotiplerin oluşturduğu kuru madde miktarları da farklı olmuştur (Çizelge 4.2). Denemede artan azot düzeyleri nohut bitkisinin ortalama kuru madde miktarlarını arttırmıştır. Kaya ve ark. (2002), bezelyede bitki ağırlıkları ortalamaları yönünden artan azot dozlarının her üç aşılama (kontrol, tohuma ve toprağa) yönteminde de artışa neden olduğunu bildirmiştir. Denemede elde edilen sonuçlar Meral ve ark., (1998); Kaya ve ark., (2002)’nın sonuçları ile uyum içerisindedir. Denemede Meksika, Konya Tipi ve Diyar-95 genotipleri ortalamalar bakımından en yüksek kuru madde miktarını oluşturarak bu toprak şartlarında yetiştirilebilir çeşitler arasında yer almıştır. Bakteri uygulamalarına genotipler farklı tepkiler göstermekle beraber ortalama kuru madde miktarları bakteri uygulamasıyla istatiksel anlamda düşmüştür. Nitekim bakteri aşılama ile her zaman yüksek ürün alma söz konusu olmayabilir (Söğüt, 2005).

Dahiya ve ark. (1993), azotlu ve fosforlu gübre uygulamalarının bitki ağırlığında artışa neden olduğunu bildirmişlerdir. Bremer ve ark. (1989), bakteri aşılamsının mercimeğin toplam kuru maddesini artırdığını bildirirken McKenzie ve Hilll (1995), Rhizobium inokulasyonun verim üzerine hiçbir etkisinin olmadığını bildirmiştir. Eraç ve ark. (1998), Macar fiğinde bitki ağırlığının en düşük olarak azot uygulamasız ve aşılanmayan parsellerde elde ettiklerini bildirmişlerdir. Denemeden elde edilen sonuçlar

ile verilen literatürler arasında belli bir paralelik söz konusudur. Akhtar ve ark. (2003), 41 nohut genotipi kullanarak yaptığı çalışma sonunda genotipler arasında hasat indeksleri yönünden farklılık bulmuş ve bu durumu genotiplerin fizyoljik etkinliğine bağlamıştır. Denemede kullanılan 20 farklı genotipin uygulamalara farklı tepkiler göstermesini bu şekilde açıklamak mümkündür.

Genotiplerin genetik potansiyellerinin farklı oluşu N uygulamalarına tepkilerinin farklı olmasını sağlamıştır. Nohut genotiplerin bitki N kapsamları N dozlarının artışıyla yükselmiştir. Bakteri uygulamaları nohut genotiplerinin N kapsamları üzerine etki etmemiştir (Çizelge 4.4). Çakır ve Azkan (2005)’nın 10 adet nohut çeşidi ile yürüttükleri saksı denemesinde bitkilerin gövde azot kapsamları arasında önemli düzeyde farklılık tespit etmişlerdir. Bu özellikte en yüksek bitki N kapsamı Damla-89, Sarı-98, Er-97 ve Eser-87 genotiplerinde tespit edilmiştir. Föhse ve ark. (1988), her bitki çeşidinin yetişmesi için kendine özgü besin elementi ihtiyacı ve besin elementi alım etkinliklerinin olduğunu bildirirken, bazı araştırmacılar besin elementlerinin alım ve kullanılmasında bitki genotipleri arasında dahi farklılıklar olduğunu bildirmişlerdir (Çakmak ve ark., 1999; Kalaycı ve ark., 1999; Güneş, 2000; Karaman ve Şahin, 2004). Denemede elde edilen azot kapsamlarının farklılık sebebi bu yaklaşım ile açıklanabilir. Ortalamalar bakımından yüksek azot içeren genotiplerin kullanılması verimin yüksek seviyelerde olacağı anlamına gelmemelidir. Nitekim daha önce gelişim bakımından yüksek kuru madde miktarı veren genotiplerin bitki azot kapsamları düşük seviyelerde olmuştur. Dolayısıyla düşük azot seviyelerinde yüksek verim veren genotipler tarımsal üretimde büyük önem arz etmektedir.

Nohut genotiplerinin azot kapsamları ve oluşturdukları kuru madde ile doğru orantılı olarak genotipler arasında topraktan sömürülen azot miktarları arasında önemli farklılar ortaya çıkmıştır. Yine azot miktarının artması ile genotiplerin sömürdükleri azot miktarında belli oranda bir artış söz konusudur.

Dahiya ve Singh (1993), azotun bitkinin vegatatif aksamını geliştirmesi yanında toprakta azot-fosfor ilişkisine de olumlu katkılar yaptığını bildirmiştir. Baklagiller

kökleri vasıtasıyla residual fosforu harekete geçirerek kendi gelişimlerini artırırlar (Nuruzzaman ve ark. 2005). Kuru madde miktarındaki artışı sadece azot uygulamasındaki artışa bağlamak yetersiz bir yaklaşım olacaktır. N ve P bitkilerin gelişimlerini sürdürmelerinde farklı görevleri vardır. Bitkilerin fosfor kapsamları bakteri ve farklı azot dozları uygulamaları bakımından genotiplere bağlı olarak önemli düzeyde değişmektedir (Çizelge 4.8). Genel ortalamalar bakımından aşılama ve azot dozları uygulamaları bir değişime neden olmamıştır. Sömürülen fosfor miktarları ise yine genotipler arasında önemli bir şekilde değişirken azot uygulamalarının topraktan sömürülen fosfor miktarını arttırdığı tespit edilmiştir (Çizelge 4.10).

Denemede aşılama yapılan ve yapılmayan nohut genotiplerinin Gerloff (1977)’a göre azot kullanım etkinliklerinin (AKE) gruplandırılması sonucunda 1. ve 3. gurba giren çeşitler uygulamalar neticesinde önerilebilecek genotipler arasındadır. Bakteri aşılaması yapılmayan bölümde; 1. gruba giren (Etkin-respons veren): Meksika, Diyar-95, Sarı-98, Aziziye-94, ILC-1482, Konya Tipi Gülümser, Eser-87, Menemen-92 genotipleri olmuştur. 3. gruba giren (Etkin-respons vermeyen): Cevdet Bey, Akçin-91, Küsmen-99 genotipleri olmuştur.

AKE bakteri aşılaması yapılan bölümde; 1. gruba giren (Etkin-respons veren): Aydın- 92, Meksika, Aziziye-94, Gökçe, Konya Tipi, Akçin-91 genotipleri olmuştur. 3. gruba giren (Etkin-respons vermeyen): Diyar-95, Gülümser, Menemen-92, Küsmen-99 genotipleri olmuştur. Değinilen bu genotipler ayırt edilen gruplara göre toprakta bulunan ve ilave edilen besin elementlerine olumlu tepkiler göstermişlerdir. Bu genotiplerin yetiştirilmesi diğer gruba giren genotiplere göre verimlik açısından faydalar sağlayacaktır.

Benzer Belgeler