• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.3. NAZIM BİÇİMLERİ

Divan-ı Hulûsî-i Darendevî, klasik divan tertibiyle tertip edilmediği için nazım

biçimleri de belli bir sıralamayla verilememektedir. Divan; gazeller, mesneviler, kıtalar, müfredler, mısralar olmak üzere beş nazım biçimini ihtiva etse de bunlarla ilgili şekil özellikleri bazen başlıktaki nazım biçimiyle uyumlu olmayabilir. Bu husus, gazeller bölümünde açıkça ortaya çıkmaktadır.

Gazel, divan edebiyatının en yaygın şekillerinden biridir. Kelime anlamı olarak kadınlar için söylenen güzel ve aşk dolu sözdür. Arap edebiyatında kasidenin bir bölümü iken sonradan ayrı bir şekil olmuş ve gelişme göstermiştir. Beyit sayısı 5 veya 12 beyit arasıdır. 12 beyitten fazla olan gazellere müzeyyel veya mutavvel gazel denir. Lirik konusu, derli toplu yapısı, çekici şekli ile her divan şairinin özenle

Bent 1% Mısra 7% Dörtlük 20% Beyit 72%

işlediği bir şiirdir.70 Türkler, Acemlerden aldıkları nazım şekilleri içinde bilhassa gazele ehemmiyet verdiler. Yakın zamana kadar bu ehemmiyeti muhafaza ettiler.71

Divan-ı Hulûsî-i Darendevî’de de en uzun bölüm gazellere aittir. Gazeller

bölümünde numaralandırılmış 466 şiir bulunmaktadır. Klasik divan tertibinde olduğu gibi rediflerin son harfleriyle sıralanan gazeller bölümünde sekiz harf hariç (peltek se, hı, zel, zad, tı, zı, ayn, ğayn) geri kalan harflerle ilgili şiirler bulunmaktadır. En çok şiirin bulunduğu harf “rı” harfi (84 şiir) en az şiirin bulunduğu harfler ise birer şiir olacak şekilde cim, ha, sin, sad harfleridir.

Yalnız bu şiirlerin bazılarının gazel biçiminde olmadığını ifade etmek gerekir. Gazele esas olan nazım biriminin beyit olması durumuna göre beyitlerle yazılan gazellerin dökümü şu şekildedir.

Grafik 2: Beyit Sayılarına Göre Gazellerin Adedi

Görüleceği üzere beyit sayısı beşten az olan 43 gazel bulunmaktadır. 6 gazel de mutavvel gazel başlığı altına girmektedir. Gazellerin nazım birimleri, şair Hulûsî Efendi için büyük önem arz etmez, onun için aslolan gazelin manasıdır. Şiiri Allah

70 İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, 13. Baskı, Kapı Yay., İstanbul, 2004, s. 165.

71 Tahir-ül Mevlevî, Edebiyat Lügati, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1973, s. 48. 2 15 26 104 67 113 22 16 9 2 6 3 1 1 1 0 20 40 60 80 100 120

Gazeller

vergisi olarak gören şair, şiirin biçim kısmını değil; muhteva kısmını önemser. Hulûsî Efendi’nin gazelleri sohbetlerde de ezgili bir biçimde söylendiği için bestelenmeye uygun, musiki yönü kuvvetli gazellerdir. Bu gazellerin en meşhurlarından biri de 64 numaralı “vakt-i seher” redifli âşıkâne gazeldir.

Cûşa gelir dağ ile taş feryâd eder vakt-i seher

Her nesneyi kaplar telâş feryâd eder vakt-i seher

Ol demde gül handân olur bülbül görüp nâlân olur

Her ehl-i dil şâdân olur feryâd eder vakt-i seher

Ol demde diller zâr eder dil-ber arz-ı dîdâr eder

Her cân özün izhâr eder feryâd eder vakt-i seher

Ol demde eşcâr u nebât tâze bulurlar hep hayât

Ol demde cümle mümkinât feryâd eder vakt-i seher

Çağlar akar âb-ı revân yüz yere kor eyler figân

Ol demde zerrât-ı cihân feryâd eder vakt-i seher

Ol demde ins ile melek raksa gelir çarh-ı felek

Ol demde Zât-ı Kibriyâ âşıklara eyler salâ

Olan bu sırra âşinâ feryâd eder vakt-i seher

Hulûsî âşıksan eğer dur yatma gel vakt-i seher

Bak gör ki âlem ser-te-ser feryâd eder vakt-i seher (s. 51)

“Örnek insan ol örnek” redifli 238 numaralı gazel de hâkimâne gazele güzel bir örnektir. Klasik gazelden farklı olarak bu gazelde mahlas kullanılmamıştır. Matla beyti de kendi arasında kafiyelenmemiştir.

Çalış tefeyyüz eyle yücel temeyyüz eyle

Fazilette sehâda örnek insan ol örnek

Doğruluk kârın olsun vefâ şiârın olsun

Sadâkatta vefâda örnek insan ol örnek

Şol müselsel turrene bend eylemiş tâ ezel

Tarîk-i Mustafâ'da örnek insan ol örnek

Neylesün yok kurtuluş gönlüm dîvâne olmuş

Hakk'a hamd ü senâda örnek insan ol örnek

İhlâs ile amel kıl hâlini mükemmel kıl

Allah'a itaat kıl her veçhile tâat kıl

Tevekkülde rızada örnek insan ol örnek (s. 163)

Müstezad, eklenmiş, artırılmış, bir uzun dize ile kurulu beyitlerden oluşan nazım şeklidir.72

Müstezad, gazelden türetilmiş bir nazım şeklidir. Gazelin uzun mısralarına birer kısa mısra eklemek suretiyle yazılır. Eklenen bu kısa dizelere ziyade denir. Ziyadelerin asıl dizenin anlamını tamamlar nitelikte olması gerekir. Belli bir ölçüsü vardır.73

Divan-ı Hulûsî’de gazeller bölümündeki 12 numaralı şiir güzel bir müstezat örneğidir.

Men sâkin-i mey-hâne-i gam zâde-i aşkım

Vîrâneyim ammâ

Sâkî bana mey sun bana üftâde-i aşkım

Dîvâneyim ammâ

Men Rûz-ı Elest'in meyinin olalı mesti

Bir bâde-peresti

Ser-mest-i ezel câm-ı mey-i bâde-i aşkım

Mestâneyim ammâ

Mecnûn'u kılıp bir nazar-ı ân ile Leylâ

Pâ-beste-i sevdâ

Bildim ki yanıp nârına bir sâde-i aşkım

Pervâneyim ammâ

72 Pala, age, s. 343.

Ayılmışım ol demde ki bu âlem-i ecsâm

Yok idi serencâm

Cân vermeğe dîdârına âmâde-i aşkım

Bîgâneyim ammâ

Hulûsî anın pâyına yüz koy da olup hâs

Deryâsına gavvâs

Dal bahr-ı muhîtine de âzâde-i aşkım

Dür-dâneyim ammâ (s. 9)

Divan-ı Hulûsî-i Darendevî’nin gazeller bölümünde özel bir başlık

ayrılmaksızın bulunan altı müstezadın dökümü şu şekildedir:

Grafik 3: Beyit Sayılarına Göre Müstezadların Adedi

Divan şiirinin esas nazım birimi beyit olmasına rağmen gazeller bölümünde dörtlükle yazılan şiirler de vardır. Bu şiirlerin bazıları murabba, bazıları ilahi

1

4

1

4 Beyitli 5 Beyitli 8 Beyitli

tarzındadır. Hem aruz ölçüsü hem hece ölçüsü ile yazılmış dörtlük nazım birimli şiirler bulunmaktadır. Gazeller bölümü 130 numaralı şiir, sekizli hece ölçüsü ile yazılmış, halk şiiri söyleyiş ve üslup özelliklerine de uygun düşen, halk edebiyatı nazım şekillerinden ilahi tarzında bir şiirdir:

Karanfiller tütsün dursun

Çiçeklerin başı güldür

Bülbülleri ötsün dursun

Gözlerimin yaşı güldür

Somuncu Baba'nın ili

Tâze açar gonca gülü

Bağında öter bülbülü

Kokar dağı taşı güldür

Hulûsî sulbümüz el-hak

Rasûl'ün âline mülhak

Altun silsilenin mutlak

Hep kavmi kardaşı güldür (s. 92)

Murabba tarzında yazılmış şiire de 295 numaralı şiir, güzel bir örnektir. Hulûsî Efendi’nin bazı şiirlerinde bulunan eksik mısralılık bu şiirde de vardır. Şiirin bir ilham olduğunu ifade eden şairin şiir anlayışından çıkarabileceğimiz üzere bu eksik mısralar ilhamın gelmediği veya söylenmek istenmeyen mısralardır, diyebiliriz.

Yâd edip dîdâr-ı yârı ağlarım âh ağlarım

Eyleyip feryâd u zârı ağlarım âh ağlarım

………

………..……….

Şöyle kim âşüfte-i şeydâ-yı tâlib-i gülüm

Düşmüşüm dâma esîr-i bend-i zülf ü kâkülüm

Şol gülistândan cüdâ düşmüş garîb bir bülbülüm

Özleyip gül-zâr-ı yârı ağlarım âh ağlarım

Bu cihânın mülk ü mâlı eğlemez bu gönlümü

Zevk u şevki mâh ü sâlı eğlemez bu gönlümü

Gayrıların hadd ü hâli eğlemez bu gönlümü

Düşünüp ruhsâr-ı yarı ağlarım âh ağlarım

Hâlet-i aşkıyla kaldım hayrete daldım bugün

Varlığım yoklukla bahr-ı vahdete daldım bugün

Ey Hulûsî cânı yâra vaslına daldım bugün

Bulmağa vasl-ı nigârı ağlarım âh ağlarım (s. 202)

Gazeller bölümünde nazım birimi dörtlük olduğu halde bulunan şiirlerin dökümü de şu şekildedir:

Grafik 4: Murabbaların Dörtlük Sayılarına Göre Adedi

Musammat, divan şiirinde bentlerle kurulu nazım biçimlerinin genel adıdır. Her konuda yazılabilir. Bentlerin sonundaki dize veya beyitler, ilk bentte geçen şekliyle tekrar ediliyorsa “mütekerrir”, ilk bent ile yalnızca kafiye bakımından uyum gösteriyorsa müzdevic sıfatıyla anılır. Musammatta ilk bendin bütün dizeleri birbiriyle kafiyeli olur. Ancak sonraki bentlerde kafiye dizilişi musammatın türüne göre değişir.74

Divan-ı Hulûsî’de de beşli (muhammes), altılı (müseddes) ve yedili (müsebba) bentlerle yazılmış şiirler bulunmaktadır. 340 numaralı şiir mütekerrir müseddese bir örnektir:

Bir vakt ola bu câm-ı gülistânı koyam ben

Bir vakt ola bu âlem-i devrânı koyam ben Bir vakt ola bu nâliş-i sûzânı koyam ben

Bir vakt ola her yârı vü yârânı koyam ben

Talan ola varlık gide cân yâr ola cânân

74 Pala, age, s. 336. 7 6 11 13 6 5 4 2 1 2 Dörtlüklü 3 Dörtlüklü 4 Dörtlüklü 5 Dörtlüklü 6 Dörtlüklü 7 Dörtlüklü 8 Dörtlüklü 9 Dörtlüklü 10 Dörtlüklü

Murabbalar

N'itdim n'ideyim n'oldu bakın âlem-i ebdân

Yıllarca süren senlik ü benlik yok olur yâ

Her nesnede bu âdet-i Hakk mutlak olur yâ Kim yâda getirmez bugünü ahmak olur yâ

Vâlâ güher isen de yerin toprak olur yâ

Talan ola varlık gide cân yâr ola cânân

N'itdim n'ideyim n'oldu bakın âlem-i ebdân

Bir bülbül-i şeydâ-yı gülistân-ı cihânken

Bir Vâmık u Azrâ-yı nihân Yûsuf-ı cânken

Bir pâdişeh-i merd-i kavî sırr-ı nihânken

Heyhât dağıla cem'-i cemâatin ayânken

Talan ola varlık gide cân yâr ola cânân

N'itdim n'ideyim n'oldu bakın âlem-i ebdân

Mihmân gide vîran ola bu hâne-i mihmân

Yâ mihnet ü yâ vuslat ola var ise yârân

Yâ derdine dermân ola ol yâr-ı azîz cân

Yâ yârene âteşler ura berzah u nîrân

N'itdim n'ideyim n'oldu bakın âlem-i ebdân

Mecnûn Hulûsî'ye vefâ kim ede Leylâ

Mahzûn Hulûsî'ye cefâ kim ede Leylâ

Medyûn Hulûsî'ye ezâ kim ede Leylâ

Mağbûn Hulûsî'ye safâ kim ede Leylâ

Talan ola varlık gide cân yâr ola cânân

N'itdim n'ideyim n'oldu bakın âlem-i ebdân (s. 229)

Bentlerle yazılan şiirlerin de bulunduğu gazeller bölümünde beşli ve altılı bentlerle yazılan şiirler bulunmaktadır. Beşli bentle yazılan şiirlerin dökümü şu şekildedir.

Grafik 5: Muhammeslerin Bent Sayılarına Göre Dağılımı

Altılı bentle yazılan şiirlerin dökümü de şu şekildedir: 5 bentli 1 şiir ve 7 bentli 1 şiir bulunmaktadır.

1

6

1 1

2

4 Bentli 5 Bentli 6 Bentli 7 Bentli 10 Bentli

Mesnevi, her beyti birbiriyle kafiyeli olan manzumedir. Yani gazel gibi, kaside gibi her beytin sonunda aynı revî ile biten kafiye bulundurmak mecburiyeti yoktur. Bunun için nazım şekillerinin en kolay tanzim edilenidir. Bu kolaylık dolayısıyla da her mevzuya dair uzunca manzumeler, hatta manzum kitaplar mesnevi şekliyle yazılagelmiştir. İran’da İslamî edebiyatın zuhurundan sonra şüyu bulmuştur.75

Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır. Uzun manzume veya kitap halindeki mesneviler (Mesnevi-i Ma’nevî vb.) özel adlarla anılır. 76 Divan’ın mesneviler bölümünde en uzunu 37, en kısası 3 beyit olacak şekilde 18 mesnevi tarzında şiir bulunmaktadır. Uzun mesnevilerde (M. 1 ve M. 2) didaktik yön ağır basmaktadır.

Kıta, edebiyatımızda daha çok dört dizeli şiir bölükleri, iki beyitten meydana gelmiş nazım parçaları için kullanılmış bir terimdir.77

Kıtaların iki beyitten fazla olanları da vardır ki onlara “kıta-i kebire” denilir. Birinci mısraı kafiyeli olanlara ise “nazm” tabir edilir.78

Kıtalar bölümünde çoğu beyit nazım birimiyle yazılı 40 şiir bulunmaktadır. Şiirlerin çoğu yarım kalmış, bitmemiş havasındadır. Bazı şiirlerin daha önceki gazellerin devamı olduğu da düşünülebilir.

Bu bir yoldur köprü başı üstünden

Her demde bin yahşi kem gelir geçer

Güvenme dünyânın varı yoğuna

Sabr eyle mihnet ü gam gelir geçer

Ömür dedikleri bir rüyâ gibi

Göz alıp yumunca dem gelir geçer (K. 33, 336)

75 Mevlevî, age, s. 99. 76 Pala, age, s. 309. 77 Karataş, age, s. 245. 78 Mevlevî, age, s. 89.

Rübai, klasik edebiyatımızda tam bir anlam ifade eden kendine özgü bir ölçüsü olan dört dizelik nazım biçimidir. Halk edebiyatındaki maniye benzer. Rubainin kıta ve nazmdan farkı özel bir ölçüyle yazılmasıdır.79

Rübai şeklini İran şairleri bulmuş, onlardan Araplara ve Türklere geçmiştir. Rübai vezniyle yazılan manzumeler dört mısradan fazla olmazken 17. Asırdaki divan şairlerimizden Şeyhülislam Yahya Efendi, rübai vezniyle bir gazel yazarak yenilik göstermiştir.80 Şair, dünya görüşünü, felsefesini, tasavvufi düşüncelerini, maddi ve manevi aşkını en özlü biçimde ancak bu biçim içinde anlatabilir. Rübai, ince duygu ve düşüncelere, nükteli buluşlara çok uygun olduğundan, divan edebiyatı nazım biçimleri içerisinde günümüze kadar canlılığını yitirmeden yaşayabilmiş tek biçimdir.81

Divan-ı Hulûsî-i Darendevî’de rübailer başlığı altında 195 şiir bulunmaktadır;

fakat klasik rübaide olduğu gibi ölçü hususunda kurala tam bağlı kalınmamıştır. Bununla birlikte sade dil fakat yoğun bir fikir Hulûsî Efendi’nin rubailerinin genel özelliğidir. Şeyh Galib’in “hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen” beyt-i meşhurunu hatırlatan şu rübai önemli bir örnektir.

Sen kâinâtın zübdesi bu sûretin ma'nâsısın

Sen şeş cihâtın kıblesi bu hayretin ferdâsısın

Görmek yüzünü her göze olmaz müyesser ey melek

Ancak görür ol kim seni sen ol gözün bînâsısın (R. 79, 353)

Müfred, klasik şiirimizde iki mısraı birbiriyle kafiyeli olmayan beyitlere verilen addır. Çoğulu, müfredâttır. Kimi divan şairlerinin hiçbir manzumenin içinde yer almayan bu tarzda yazdıkları beyitler, divanların sonlarında yer alır.82

Divan-ı

Hulûsî-i Darendevî’de 470 müfred bulunmaktadır. Bunların bazıları kafiyeli, bazıları

kafiyesizdir. 79 Pala, age, s. 378. 80 Mevlevî, age, s. 126 – 127. 81 Dilçin, age, s. 208. 82 Karataş, age, s. 297.

Bir onulmaz derde düş oldu gönül

Yâra arz-ı hâl etsek olmaz mı (Müf. 424, 416)

Katı doldur sâkî şarâbı kandır

Bezminde yârânı odlara yandır (Müf. 111, 385)

Mısra, dize, ölçülü ve çoğu zaman kendi içinde anlamlı bir satırlık nazım parçasıdır. Klasik şiirimizin en küçük birimi olan mısra, modern Türk şiirinde de temel birim olmuştur. Klasik şiirimizde sağlam kuruluşlu, gerek anlam gerekse ahenk bakımından güzel olan ve tek başına bile büyük bir kıymeti olan mısralara mısra-ı berceste denmiştir.83

Divan-ı Hulûsî-i Darendevî’de 91 mısra bulunmaktadır. Bazen bir halin dışa

vurumu bazen de bir hakikatin en özlü ifadesi şeklinde karşımıza çıkar.

Ben dost yüzün seyr etmişim seyrân benimdir bu gece (Mıs. 33, 424)

Yok olmak bulmak bulmak yok olmakdır (Mıs. 22, 423)

Bu bilgiler ışığında sayısal olarak nazım biçimlerinin sıralaması şu şekildedir: 388 tane Gazel, 6 tane Müstezad, 55 tane Murabba, 13 tane Musammat, 18 tane Mesnevi, 40 tane Kıta, 470 tane Müfred, 195 tane Rübai ve 91 tane Mısra vardır. Nazım biçimlerinin kullanım oranı ise şu şekilde karşımıza çıkmaktadır.

Grafik 6: Nazım biçimlerinin Divan’daki kullanım oranları

Benzer Belgeler