• Sonuç bulunamadı

Namazda Okunan Dualar ve Zikirler

Nâs Suresi

II. Namazda Okunan Dualar ve Zikirler

Bilindiği gibi, namaza bütün ön şartları tamamladıktan sonra niyetle başlanır. Niyetin dilden söylenmesi uygun değildir. Çün kü niyet kalbin eylemidir ve namaza başlarken kişinin hangi na mazı kıldığını bilmesinden ibarettir.

Sonra eller kaldırılır ve Allahu ekber denir. Bunun an lamı, Büyük Allah’tır demektir. Namazın bununla başlanmasının hikmetlerinden bazıları şunlardır:

1. İbadet büyük olana yapılır. Büyük Allah’tır, öyleyse ibadet de onun hakkıdır.

2. Allah büyüktür ve bizim ibadetlerimize ihtiyacı yoktur. Biz ona muhtaç olduğumuz için ibadet ederiz.

Sonra Sübhaneke okunur.

1. Sübhaneke

Okunuşu: Sübhâneke’llahümme ve bi-hamdike ve tebarake-smüke ve taâla-ceddüke ve lâilahe ğayruk.

Anlamı: “Allahım! Seni tespih eder ve sana hamd ederim. Se nin ismin mübarektir ve şanın yücedir. Senden başka ilah yoktur”.

(Tespih ve hamd kavramlarının anlamı Fatiha’da verildi).

Sonra euzü besmele çekilir ve Fatiha ve ardından bir sure okunur.

Namazdaki her bir durumdan diğerine geçilirken Allahü ek-ber denir.

sadece ruküdan kalkılırken:

(semia’llahü limen-hamideh) denir.

Anlamı: Allah kendisine hamd edeni bilir. Bunun arkasından:

ya da (Rabbena ve leke’l-hamd ya da Allahümme Rabbena leke’l-hamd) demek güzel olur ve önceki söze de uygun düşer. “Allahım, sen bizim rabbimizsin ve hamd sanadır, ya da Ey bizim Rabbimiz olan Allah, hamd sana dır” demektir.

2.Tahiyyat

Abdullah bin Mesud der ki: “Allah Rasulü elimi iki elinin ara sına alarak bana Kuran’dan bir sure öğretir gibi Tahiyyât’ı şöyle ce öğretti (Buharî):

Şafiiler ise tahiyyatı Abdullah bin Abbas’ın rivayet ettiği şek liyle okurlar.

Onda buna bir iki kelime daha ilave vardır ama mana olarak aralarında bir fark yoktur.

Okunuşu: Et-tahiyyâtü lillahi ves-salavâtü vet-tayyibâtü es-selamü aleyke eyyühen-nebiyyü ve-rahmetüllahı ve berakâtühü esselamü-aleynâ ve ala-ibadillahi’s-salihîn, eşhedü-en-lâilahe ille’llah ve eşhedü-enne muhammeden abdühû ve rasûlüh.

Anlamı: “Bütün saygı duruşları ve selamlamalar, bütün iba detler, bütün güzel ve temiz işler sadece Allah için yapılır. Selam sana ey Nebi! Allah’ın rahmeti ve bereketleri de sana! Bize de se lam olsun, Allah’ın bütün Salih kullarına da. Ben şahitlik ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur, ben şahitlik ederim ki, Muham-med onun kulu ve rasulüdür”.

Önemi: Cahiliyye döneminde müşrikler krallarına ve put larına çeşitli saygı duruşları yapıyor, saygı temennaları ve se lamlamaları çekiyor, kurbanlar kesiyorlardı. Tahiyyât bunları kaldırdı, bütün saygı duruşlarının sadece Allah için olması ge rektiğini bildirdi. Peygamberin Allah’ın kulu ve rasulü olarak o’nun selamına ve rahmetine layık olduğunu öğretti. Böyle ce tahiyyat ile biz kıyamete kadar her namazımızda Efendimiz Muhammed’e salat ve selam okuruz, ama aynı zamanda onun Allah’ın kulu ve Rasulü olduğunu da hatırlarız ve söyleriz. Yani namazlarımızı onun için değil, Allah için kılarız. Sanki Allah bize hatırlatmak istiyor ki, bu temenna ve

saygı duruşlarına ve her tülü ibadete layık olan sadece ve sadece Allah’tır.

Ya ratılanların en şereflisi olan Hz. Peygamber’i hatırlayıp, sevip ve sayacaksınız. Ona salât ve selam göndereceksiniz. Eğer bu tahiyyata layık bir beşer olsaydı o olurdu. Ama onun bile bir beşer olduğunu unutmayacaksınız.

Bazılar demişler ki, Allah Rasulü hayatta iken tahiyyattaki, ‘selam sana ey Nebî’ cümlesini söylememiz anlamlı idi, ama o hayattan ayrıldıktan sonra bizim dediğimizi duymuyor ki, böyle söyleyelim. Böyle sanmışlar ve bunun yerine, “selam o nebiye=es-Selamu alennebiyyi” demek gerekir diye düşünmüşler. Ama Hz. Ömer’in dediği gibi, Allah Rasulü bize böyle öğretmiş ve bunu za manla sınırlandırmamıştır. Biz kıyamete kadar böyle deriz. Onun zamanında o Medine’de iken Mekke’de, ya da Taif’te olanlar da aynen böyle söylüyorlardı. Oysa onlar da onu görmüyorlardı, o da onları duymuyordu.

Tahiyyattaki, “Salih kullar” cümlesine melekler ve insanların salih olanları dahildir. Hatta cinler de dahildir. Çünkü onların da salihleri vardır.

Tahiyyat’la ilgili olarak bazılar şöyle bir kıssa anlatırlar: Hz. Peygamber Miraca çıktığında Allah ona; esselamü-aleyke eyyü-hennebiyyu diye selam vermiş, Hz. Peygamber de; es-selamü aleyna... diyerek Allah’ın selamını almış. İlah. Bu kıssanın kay naklarda yeri yoktur. (Keşmirî, Tirmizi şerhi).

3. Salli, Barik Duaları

Sahabeden biri Allah Rasulüne; “Sana nasıl salat ve selam okumalıyız?”

diye sorunca Efendimiz aşağıdaki cümleleri öğret miştir. Namaz kılan selam vereceği oturuşta Tahiyattan sonra bunları okur:

Okunuşu: Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli-Muhammed.

Kema salleyte alâ-İbrahîme ve alâ-âli-İbrahime in-neke Hamîdün Mecîd.

Ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âli-Muhammed. Kema bârakte alâ-İbrahîme ve alâ-âli-İbrahime inneke Hamîdün Mecîd.

Anlamı: “Allahım, Muhammed’e ve onun ehlibeytine salât/ rahmet eyle.

Tıpkı İbrahim’e ve onun ehlibeytine yaptığın gibi. Sen Hamîd’sin, sen Mecîd’sin.

“Allahım, Muhammed’e ve onun ehlibeytine bereket ver. Tıp kı İbrahim’e ve onun ehlibeytine verdiğin gibi. Sen Hamîd’sin, sen Mecîd’sin.

Hamîd, her ürlü hamde ve övgüye layık olan, Mecîd ise her türlü şeref ve yüceliğe sahip olan demektir. Bu iki kelime Allah’ın isimlerindendir.

Salli, barik dualarını selam vereceği oturuşlarda okuması, Hanefîlere göre sünnettir, okunmasa da namaz tamam olur, ama terkedilmesi kötü bir tembelliktir. Şafiîlere göre ise bunları oku mayan namazını iade etmelidir.

Bu da işin önemini gösterir.