• Sonuç bulunamadı

2. HATA, HİLE VE USULSÜZLÜK KAVRAMLARINA İLİŞKİN TEMEL

3.2. Adli Muhasebenin Ortaya Çıkış Sebepleri

Sürekli bir şekilde artan hileli mali faaliyetler, yetkili olanların artan oranda yani yaptırımla karşılaşma konusuna önem vermeleri, popüler basında yer almış olan çalışmalar, akademik makaleler; adli muhasebeyi ve adli muhasebecileri kamuoyunda ilgi çekici ve mühim hale getiren esas sebeplerdir (Rezaee ve Burton, 1997). Adli muhasebenin ortaya çıkması ve dünya genelinde zaman geçtikçe büyümesinde devletlerin konuya olan alakası ve tutumları da oldukça büyük rol oynadığı görülmüştür. Ek olarak bilim dünyasında icra edilen adli muhasebe hakkında konferanslar da hilenin tespit edilmesi ve hile eğitimi hususunda yeni fırsatları meydana getirerek konuya olan ilgiyi arttırmaya sebebiyet vermiştir. (Crumbley, 2001).

Adli muhasebenin ortaya çıkma süreci ele alınacak olursa iş hayatında meydana gelen ve bu süreci etkileyen unsurlar aşağıda bahsedildiği gibi sınırlandırılabilmek mümkündür:

1. Değişen şirket Ortamı

Bugün yöneticiler sorumluluklarının ne kadar önemli olduğunun farkında olup işletme içerisinde hile barındıran eylemlerin tespiti ve hileyle mücadele etme hususlarından daha duyarlı davranmaktadırlar. Şirketin genel müdürlerinin (CEO) ve

20

üst düzey finans sorumlularının (CFO) mali hesap özetlerini kaydetme ve mali hesapları belgelendirme görevi bulunmaktadır ve olması muhtemel hile girişimlerini ortaya çıkarabilecek her çeşit bilgi ve belgeyi dış denetçilere göstermek durumundadırlar. Kontrol komiteleri kanıtların detaylı olarak incelenmesinin gerekliliğini benimsemekte ve bunun neticesinde artık denetçilerle daha fazla bir araya gelmekte ve muhtemel hile teşebbüsleri hususunda ekstra araştırmalar yapılmasını talep etmektedirler.

Firmalar kendi faaliyet sahalarına uygun bir düzenlemelere olan gereksinimin farkındadırlar. Bu hususta etik kurallar da geliştirilirse firma personeline ya da yöneticilerine hesap sormak olası olacaktır. Yakın bir gelecekte firmalar hile teşebbüslerini araştırmaya yönelik organizasyonel yaklaşımlarını net hale getirme zorunluluğu hissedeceklerdir. Merkezden uzak bir bölgede faaliyetini devam ettiren bağlı firma ya da şube muhtemel bir hile vakasının tetkikini merkeze bağlı olmadan onlardan herhangi bir hukuki destek veyahut tavsiye almadan devam ettirmek isteyebilir. Ama bu durumda firmanın bu ayrıntıyı bilmemesi genel manzara hakkında hataya düşmesine neden olabilir ve şube, firma yöneticilerinin nazarında bazı hadiseleri kendilerinden saklamış durumuna düşebilir. Bu ve buna benzer durumlar her iki kısım için de zorlu ve sıkıntı verici bir ortam oluşturabilir. Firma yönetimleri bu gibi vaziyetlerin varlığının farkında olduklarını gösteren gelişme, tutum ve davranışlar ortaya koyma gereksinimiyle Sarbanest-Oxley ’in gereklilikleri, SEC kuralları ve gelişmekte olan mesleki eğilimler istikametinde muhtemel hadiseler karşısında ne şekilde davranacaklarını tasavvur ederek hile tabanlı uygulamalara karşı önceden hazırlıklı olmaya çalışmaktadırlar (Golden ve Pilkington 2006).

Günümüzde denetimin, özellikle de iç denetimin ne derece önemli olduğu anlaşılmış ve iç denetimin etkisini arttırma doğrultusunda oluşumlar ve organize edilen eğitimler yardımıyla iç denetimlerde hile ve hileli olan durumları saptama kabiliyetleri artmıştır. Kimi iç denetim birimleri, işlemlerin revize edilmesi ve hileler hususunda daha kabiliyetli hale gelirken kimileri de muhtemel bir olumsuzluk karşısında mesuliyet üstlenmek için hazır bir durumda değildir. Firma içerisinde hile araştırmacılarını istihdam etmenin ya da yetiştirilmesinin önünde çeşitli engeller olabilmektedir. Bu tip durumlarda firma içi çalışan yerine firma dışı bir uzmandan faydalanmak uygun bir strateji olacaktır.

21

Geçmiş dönemlerde yönetimler firma adı zarara uğramasın ve hisse senetlerinin değeri düşmesin düşüncesiyle bazı vakaların üstünü örtme eğilimi gösteriyorlardı. Oysaki artık yönetim kademeleri, denetçiler ve yöneticiler, muhtemel hilelere ilişkin kurallar ve müeyyideyle ilgili deneyim kazanmaya başlamışlardır. Bugün daha çok şeffaflık ve daha çok açık bilgi düşüncesi ile bu tip olayların ortalığa yayılmasına gidilebilmektedir. Bu vaziyet bazıları için potansiyel bir risk olarak ele alınabileceği gibi firma adına uzun dönemde faydalı bir uygulama olarak da ele alınabilir. (Golden ve Pilkington, 2006).

3. Finansal Olmayan Bilgiler

Yönetim, mali olmayan firma verilerini doğru bir şekilde raporlama hususunda düzenleyicilerce gerçekleştirilen baskılardan ötürü sorumluluk altındadır. Dış denetçilerin bu verileri görmesi gereklidir; ama bu hal, denetçiye verilen bilgilerin doğru ve tam olduğu konusunda bir güvence vermez. Finansal olmayan/Mali olmayan bilgilerin adli muhasebe araştırmalarıyla bağlantısı önemlidir. Günümüz dünyasında yatırımcılar firmaların mali performansını değerlendirmek için karlılık ve satış rakamlarının yanında, alıcıların hizmet ya da ürünlere ne kadar güvendiği, rekabet edebilme gücü, bilgiyi öğrenme, paylaşma ve değişen şartlara adapte olabilme kuvveti gibi getiri ve karlılık haricindeki işaretlere de bakmaktadırlar.

Mali olmayan performans göstergeleri arasında markalara, yeniliklere, alıcılara, üretim/arz zincirine, insanlara ve tanınmışlığa uyarlanabilecek kıstaslar da kendilerine yer bulabilmektedir. Sayılan kıstasların hiçbiri mali kıstaslar değildir. Fakat bu kıstaslar yalnızca idareyle alakalı bilgilerin gitgide ehemmiyet kazanan unsurları olduğundan dolayı değil aynı zamanda ölçülme imkânı olan, raporlanabilir veriler olduklarından dolayı da önem kazanırlar. Geleceğe dönük düşünüldüğünde bu gibi mali olmayan iş verilerinin daha fazla kabul göreceği ve ehemmiyetinin gitgide artacağını söylemek mümkün olabilir. Bu da adli muhasebe araştırmacılarına olan gereksinimin daha da artacağını izlenimini vermektedir. (Golden ve Pilkington, 2006).

4.Teknolojik Gelişme ve Siber Suçların Yaygınlaşması

Bilgi teknolojisi perspektifinden, firmanın sistem ortamı ne derece karmaşıksa, müessese hileye o derece açıktır. ‘Yolsuzluk yapma kabiliyetini

22

saptamakla ilgili olarak, bilgi teknolojisi güvenlik denetimi, müessesede güvenliğin idare edilme biçimine özel ehemmiyet verilerek tetkik edilmelidir. Güvenlik sistemleri, ideal bir iç denetimin köşe noktası olarak görev dağılımına yarayan bir yoldur. Tarihi olarak, büyük ve karmaşık müesseseler bu konuda çokta iyi değildir. İdare kontrolündeki zaaflar kaçınılmaz olarak uygun olmayan erişime sebep olur. (Kenyon ve Tilton, 2006).

Benzer Belgeler