• Sonuç bulunamadı

2. İŞİTSEL MUHAKEME VE İŞLEM BECERİLERİ

2.1. Muhakeme Nedir

Mantık ilkelerine uygun biçimde düşünme ya da bu ilkelerden yararlanarak sorun çözme. Düşüncenin, belirli birtakım önermeleri birbirine bağlayarak yeni bir önermeye (sonuca) erişmesidir (www.anlambilim.net, 2012).

Gerçeklerden veya ön önermelerden kararlar, yargılar veya sonuçlar çıkarma sürecidir. Bu süreçten doğan sebepler, tartışmalar, ispatlar vs. gerçeklerden veya ön önermelerden kararlar, yargılar veya sonuçlar biçimlendirme muhakeme ile ikna etme, inandırma (Akt. Arslan, 2007).

Muhakeme, bir başka deyişle usavurma ya da akıl yürütme, bütün etmenleri dikkate alarak düşünüp akılcı bir sonuca ulaşma sürecidir. Bir konuda muhakeme yapabilenler, o konuda yeterli düzeyde bilgi sahibidir ve yeni karşılaştığı durumu tüm boyutlarıyla inceler, keşfeder, mantıklı tahminlerde, varsayımlarda bulunur, düşüncelerini gerekçelendirir, bazı sonuçlara ulaşır, ulaştığı sonucu açıklayabilir ve savunabilir (Umay, 2003).

Düşünme, “Bir şeye karar vermek, bağlantılı fikirler oluşturmak, problem çözmeye çalışmak vb. durumlar için aklın kullanılması. Sonuçlara, yargılara ya da kavram ve gerçeklerden sonuç çıkarmaya sürükleyen bir yöntem. Bu yöntemin ortaya çıkardığı sebepler, tartışmalar, kanıtlar. Kavramlardan ve gerçeklerden sonuçlar, yargılar ya da neticeler meydana getirmek” olarak tanımlanabilir.

Muhakeme anlamında düşünme, doğruluğuna inandığımız bir veya birkaç önermenin bizi ne gibi bir başka önermenin doğruluğuna inanmaya zorladığını veya doğruluğuna inandığımız bir önermeye ne gibi başka önermelerin doğruluğunu delil olarak gösterebileceğimizi araştırma anlamına gelmektedir (Akt. Pilten, 2008).

Piaget, muhakemeye “transduction” adını verir. Transduction, genelleme ve mantıksal katılık olmaksızın doğrudan doğruya özelden özele yapılan benzetmedir. Gözlemler bu aşamada düşüncede bir gelişim olduğunu göstermektedir. Bu transduction çocuklarda operasyonel düşünme başarılıncaya kadar görülen tipik bir muhakemedir. Örneğin, Güneş ve Ay’ın hareket etmeleri nedeniyle, çocuk bunların canlı olduklarını düşünür (Animizm: Cansızı canlı gibi görme, cansız nesnelere yaşamsal ögeler yükleme

21 eğilimi) (Yavuzer, 2001).

Başka bir tanıma göre muhakeme, mantıksal bir yolla bir şeyler hakkında düşünme süreci olarak tanımlanabilir, görüş ve düşünceler mantıksal düşünmeye dayalıdır (Akt. Pilten, 2008).

Mantık, doğru düşünmek için ilkeler meydana getirme ile ilgilidir. Sebebi açıklama, sonucu belgeleme, kıyaslamalardan yararlanma ve düşünme hataları mantığın kapsamına girer. Birey yeni karşılaştığı bir sorunu çözebilmek için daha önce kazandığı bilgileri birleştirir ve düzenler. Mesela, Marylon Raid’in yaptığı hatırlama testinde on yaşındaki çocuk, kendisine kimin daha uzun olduğu sorulunca, bilgileri hatırlar-Gazeteci (A) postacıdan (B) daha uzundur. Bahçıvan (C) postacıdan (B) daha kısadır, aralarında kıyaslamalar yapar ve aşağıdaki gibi formüle eder:

A>B ve C<B ise A>B>C

(A’B den büyüktür) ve (C’B den küçük) ise (A’B den ve C den büyüktür) Sonra, “Gazeteci en uzundur” diye soruyu yanıtlar (Ülgen ve Fidan, 2002).

Mantıkla yapılan çıkarımların kullanımının temelinde her ne psikolojik yöntem oluşturursa oluştursun, açık olan bir şey var ki o da bu tarz çıkarımlarda bulunma eğiliminin çocukluk süresince gelişmesidir. Yapılan her çalışma göstermektedir ki çok küçük çocuklar bile en azından bazı durumlarda belli başlı mantık çıkarımları yapabilmektedirler- hatta Piaget’nin düşündüğünden daha fazla (Thornton, 1998).

Piaget’e göre, mantıksal düşünme “işlemi” bu dönemde (2-7 yaş-İşlemöncesi Dönem) gelişmemiştir. Bu dönemde çocuklar, nesnelerinin görünüşünün etkisi altındadırlar. Henüz korunum (değişmezlik, conservation) için gerekli zihinsel kavrama sürecinden yoksundurlar. Korunum ilkesini kazanmış bir birey, herhangi bir nesnenin şeklinin değişmesinin etkisi altında kalmaksızın onun aynı kaldığını anlayabilir (Yavuzer, 2001).

Piaget, yeni doğmuş bebeğin karmaşık ve değişik fakat belli davranış biçimlerine sahip olduğuna, yakın çevresi ile çok ilgili bulunduğuna, her değişikliği çabuk öğrendiğine, istek ve ihtiyaçlarına uygun olarak davranışlarını değiştirdiğine inanır. Piaget’e göre bebeğin davranışları onun zekâsının köklerini ortaya koyar (Akt.

22 İrkörücü,2006).

Piaget’e göre çocuğun yetişkinlerden farklı bir zihinsel yapısı vardır. Onlar yetişkinlerin minyatürleri değildirler; onların dünyası görme ve gerçeklere karar vermede kendilerine özgü dünyaları vardır (Ülgen ve Fidan, 2002). Piaget’e göre çocuk, kavramları ve nedenleri ayrı dönemlerde (evrelerde) ve farklı olarak anlar, değerlendirir. Problem çözümünde çocuğun kullandığı düşünme ve mantık stratejileri, çocuğun gelişme düzeyi ile yaşamdaki deneyimi arasındaki etkileşimi yansıtır (Akt. Arslan, 2008).

Piaget’e göre, Çocuğun 4-7 yaşında (önsezi aşaması) mantık yürütme ve düşünme süreçlerinin bazı sınırları vardır. Örneğin, çocuk sıralama görevini yerine getiremez. Bir dizi nesneyi belli bir özelliğine, örneğin boyuna göre sıraya koyamaz. Çubukları kısadan uzuna dizemez. Parça bütün ilişkisinde de sınırlıdır. Mantıksal düşünme gelişmediğinden Noel Baba, diş perisi gibi olguların gerçekliğini sorgulayamaz. Örneğin, çocuk aslında öyle olmadığını bildiği halde Noel Baba’ymış gibi davranabilir; ama Noel Baba’nın bir gece herkese oyuncak dağıtmasını sorgulayacak mantıksal anlayışı yoktur (Megep, 2007). Piaget, dört-yedi yaş döneminin çocukların mantıksal düşünmeye geçiş dönemi olduğunu belirtmiştir. Mantıksal düşünmeye geçiş, sınıflama, eşleştirme, sıralama, karşılaştırma, örüntü oluşturma kavramlarıyla sağlanmaktadır (Erbay, 2009).

Sınıflandırma, nesneleri, insanları ya da olayları özelliklerine göre kategorilere koymaktır. Sınıflandırma mantıksal matematiksel öğrenmedir. Çünkü çocuklar iki ya da daha çok nesne arasında ilişkiler kurar (Şahin, 2000).

Sınıflandırma bir başka tanıma göre, çocukların bazı özellikleri nedeni ile nesneleri aynı grupta toplamaları olarak tanımlanmaktadır. Sınıflandırma, aynı grupta yer alan varlıkların/nesnelerin şekil, renk, ağırlık, boyut ve sayılarına göre yapılmaktadır (Akt. Sarıtaş, 2010).

Çocuklar üç yaşında bir yetişkin gibi ölçülere dayalı sınıflamalar yapabilirler. Ancak uyarıcılar iyi seçilemez, çocuk yanıltılır ya da sınıflama soyut ise çocuk sınıflamada başarılı olmayabilir (Akt. Cantekinler vd., 1981).

En iyi sınıflandırma çocukların hayal dünyalarının ürünlerinden oluşmaktadır. Öğretmen nesnelerin farklı özelliklerine göre sınıflandırma yapmaları için çocukları

23 cesaretlendirmelidir. Örneğin, çocuk düğmeleri sadece renklere göre sınıflıyorsa, öğretmen araya girip “bu düğmeleri sınıflandırmanın başka bir yolu var mı?”, “burada sadece üç tane büyük düğme var, sen başka bulabilir misin?”, “bütün düğmeler iki delikli mi?” gibi sorularla çocuğun farklı şekillerde de düşünmesini sağlayabilir. Öğretmen çocuklar sınıflandırma çalışmaları yaparken onları gözleyerek düşünme şekilleri hakkında daha çok bilgiye sahip olabilir (Arnas Aktaş, 2006).

Eşleştirme, bir kümedeki her nesneyi diğer bir kümedeki bir nesneyle eşleme işlemine “birebir eşleme” denir. Birebir eşleme becerisi Piaget’e göre sayının korunumu kavramının temelini oluşturmaktadır (Akt. İrkörücü, 2006). Diğer bir deyişle, çocuğun kendisine gösterilen şeklin benzerini bulmasıdır (Akt. Dere ve Ömeroğlu, 2001; Akt. Sarıtaş, 2010).

Eşleme en erken gelişmesi gereken matematik kavramlarından biridir ve mantıklı düşünmenin gelişmesi için temel oluşturur. Dört yaşına kadar çocukların çoğu, eşleme yeteneğine sahiptirler. Özellikle bu konuda eğitim alan çocukların nesneleri kolaylıkla eşleştirebildikleri görülmüştür. Ancak bilişsel gelişimleri geciken çocuklar bu çalışmada zorlanabilirler. Birebir eşleme kavramı çocukların en sık başvurdukları kavramdır ve günlük etkinlikler çocuklara eşleme için birçok olanaklar sağlar (Akt. Arnas Aktaş, 2006).

Sıralama, nesnelerin uzunluk, kütle, yükseklik gibi bazı standartlarına göre düzenlenmesidir. Bir başka deyişle belli bir özelliğe sahip olan nesnelerin sıralanması söz konusudur. Sıralama sadece nesneleri çeşitli özelliklerine göre sıralamayla sınırlı değildir. Olayları zaman sırasına koyma gibi mantıksal sıralamalarda söz konusudur (Akt. Tarım ve Dinç Artut, 2010).

4-5 yaşındaki çocuklarda sıralama kavramı gelişmeye başlar. Örneğin, kalemleri uzundan kısaya, yediği meyveleri ağırdan hafife, su içtiği bardakları büyükten küçüğe doğru sıralayabilir (Akt. Sarıtaş, 2010).

Karşılaştırma, iki nesnenin belli bir özelliğe göre aynı veya farklı olup olmadığını belirleme işlemidir ve sıralama kavramı için temel oluşturur (Akt. Arnas Aktaş, 2006). Çocuklar nesneler arasında karşılaştırmalar yapar. Bu karşılaştırma yeteneği onu sırlamaya götürür. Böylece nesneler, olaylar ya da insanların hacim, uzunluk, sayı gibi

24 özelliklerine göre düzenlenmesi sağlanır. Örneğin, beş yaşındaki çocuk su dolu kavanozlar içinde boyaları karıştırsın ve sonra renkleri karşılaştırsın, açık kırmızı, koyu kırmızı gibi (Şahin, 2000).

Becerileri daha etkin şekilde kullanmakta önemli olan bir unsur da kıyaslama yapabilme (diğer bir deyişle karşılaştırma) yeteneğidir. Küçük çocuklar iki problem arasında kıyaslama yapmakta oldukça başarısızdırlar. On ve on bir yaşındakiler bile şaşırtıcı bir şekilde bu kıyaslamada yetersiz olabilirler ve gerekli kıyaslamayı yapabilmek için bazı ipuçlarına gerek duyabilirler. Piaget’e göre birinin kıyaslama yapabilmesi için oldukça gelişmiş mantıksal yeteneklere ihtiyaçları vardır-on bir ya da on iki yaşa kadar gelişemeyecek yetenekler. Usha Goswami ve Ann Brown tarafından yapılmış çalışmalar, çok küçük çocukların bile kıyaslanan iki konu hakkındaki kilit noktayı anlayabilecek kadar yeterli bilgiye sahiplerse kıyaslama yapabildiklerini göstermiştir. Üç yaşındaki çocukların, “Çikolata eriyince çokokrem, kar eriyince ….. olur?” şeklindeki kıyaslamaları çözebildiklerini belirtmektedirler (Akt. Thornton, 1998).

Örüntü Oluşturma, sıralama yapma becerisinin bir alt basamağı olarak düşünülmelidir. Örüntü tamamlama belli bir olayın oluş sırasına göre sıralama yapılması ve örnek olarak verilen bir örüntüye göre yarım bırakılan örüntünün tamamlama becerisidir (Akt. İrkörücü, 2006).

Örüntüler, nesnelerin, şekillerin ya da sayıların belirli bir düzende dizilmesi ile oluşturulan yapılardır. Bu dizilerin kurallarını ortaya koymak matematiksel modelleme olarak düşünülebilir. Örüntülerde var olan kuralların belirlenmesi matematiksel düşünmenin önemli özelliklerinden biridir. Bir örüntüdeki kuralı bulma veya bir örüntü oluşturma, temel özelliklerini bilip, farklılıkların ve benzerliklerin farkına varıp onları analiz etmeyi gerektirir (Akt. Tarım ve Dinç Artut, 2010).

Piaget sınıflama, eşleştirme, sıralama, karşılaştırma, örüntü oluşturma kavramlarının mantıksal düşünmeye geçiş için bir köprü görevi gördüğünü vurgulamaktadır. Bu köprünün okul öncesi dönemde oluşturulmadığı takdirde ileriki dönemlerde sorunlar ortaya çıkacağını belirtir (Akt. Erbay, 2009).

Benzer Belgeler