• Sonuç bulunamadı

Muhacirlerin Asayişsizlikleri Meselesi

Kafkasya’daki yaşayışlarını Anadolu’ya geldiklerinde de devam ettiren Kafkas muhacirleri, bir kısım asayişsizlik meselelerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Yaşayışlarına ve kültürlerine derinden yerleşmiş olan söz konusu bu alışkanlığın bir diğer etkisi de, Rus istilaları ve mücadelesi olmuştur. Öyle ki kendi adetlerinde yer bulan, Kafkasya insanının çeşitli nedenlere dayanarak yaptığı baskın ve yağma faaliyetleriyle birlikte silah taşımaları ve gerektiğinde kullanmaları, günlük

yaşayışlarında aktif şekilde yaptıkları bir takım uğraşlardan olmuştur316

. Silah kullanmaları ve baskın faaliyetleri, çoğunlukla Ruslara karşı yapmış oldukları mücadelelerde kendisini göstermiştir. Devlet yapısının bulunmadığı ve dolayısıyla kurumlaşmanın olmadığı Kafkasya’da, ortak bir askeri sınıf bulunmadığı için her Kafkasyalı, silah taşımayı gerekli görmüştür. Meselenin tam da burasında, Kafkasya’daki sistemlerini, göç ettikleri yerde uygulamaya çalışmaları, Osmanlı Devleti için önemli bir sorun olarak kabul edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin kanunlarında baskın yapmak ve mal yağmalamak suç kabul edilmekteydi. Yine aynı şekilde sadece

315 F. Berber, a.g.m, s. 37-39. 316 J. Bell, a.g.e, s. 202.

askerlerin silah taşıdığı Osmanlı’da, çeşitli yerlere yerleştirilen muhacirlerin rahat şekilde silah taşımaları önemli bir asayiş sorunu olarak görülmüştür.

İskân sırasında iç meselelerde bir takım huzursuzluklar meydana gelmiş, Çerkeslerin orduda asker olarak başta, birçok alanda faydaları düşünüldüğünde ve meselenin büyümeden hallolarak asayişin sağlaması sebepleriyle çoğu zaman esnek davranılmıştır. Böyle olaylardan birine örnek olarak, durumu diğer muhacirlere nazaran daha iyi olanlara verilmekte olan erzağın, tespit edilerek kesilmesi için girişimde bulunan yöneticilere, bu hareketinden dolayı tepki gösterilmiştir. Söz konusu olay, Alaşehir ve Salihli kasabalarına yerleşen Çerkeslerin tren istasyonunda toplanarak bazı aşırılıklara gitmesiyle vuku bulmuştur. Olay esnasında Çerkesler silahlı olup, olayın büyümesini engellemek için kolluk kuvvetleri tarafından silahlarının toplanması

düşünülse de çatışma çıkmasından endişe edilmiş bu düşünce uygulanmamıştır317.

Erzurum civarında bulunan muhacirlerin, iskân için belirlenen yerlere gitmeyerek, emri yerine getirmek adına baskı yapan görevlilere karşı muamelede bulundukları tespit edilmiştir. Yerli halkın da huzursuz oldukları söz konusu bu duruma önlem alınmasına karar veren Erzurum Valisi Emin Paşa, olayı anlamak ve yatıştırmak için Mirliva Abdurrahman Paşa’yla birlikte, Kaymakam Mustafa Muhittin Bey’i görevlendirmiştir. Abdurrahman Paşa, Hınıs taraflarında bir kısım muhacirin silahlarını toplamış, ardından diğer köylere yönelmiştir. Adı geçen bölgenin köylerinde çok sayıdaki insanın silahlarını almak için nasihate de başvurulmuş lakin muvaffak olunamamıştır. Görevin yerine getirilmesi için askeri kuvvetlere ihtiyaç duyulmuş bir takım asker ve Kürt süvarileri bu iş için görevlendirilmiş en nihayetinde silahlar toplanabilmiştir. Ardından kendi rızaları gözetilerek Erzurum’un içlerine iskân olunmak üzere yönlendirilmişlerdir. Nitekim yaşanan bu olay esnasında Çeçen muhacirlerin, üzerlerine gelen nizami askere karşı kendilerini korumaları esnasında havaya top ateşi açılmış, 1 kişi ölmüş, 3 kişi yaralanmıştır. Nizami Osmanlı askerleri buradan ayrıldıktan sonra, Muş Ovası’ndaki Çeçen topluluğunun silahları sorunsuz şekilde toplanmış, ardından ise güvenliği sağlamak adına civara karakollar inşa edilmiştir. Nihayetinde ise Erzurum Valisi Emin Paşa’nın emriyle kısa süre içinde iskân edilmek üzere harekete geçilmesi istenmiştir318

.

317 N. İpek, a.g.e, 1994, s. 182. 318 M. Keha, a.g.m, s. 101.

Muhacirlerin zamanla söz konusu asayişsizlikleri artarak çoğalmış olup; arazi kavgaları, Kafkasya’dan kalmış olan meseleler, gayrimüslimlere karşı saldırgan hareketler, bölge aşiretleriyle mücadeleler ve kendi aralarındaki kabile mücadeleleri gibi konularda anlaşmazlıklar görülmüştür. Bunların yanı sıra; muhacirlerin akrabalarıyla birlikte iskân olunma isteklerinde diretmeleri, iskân bölgelerine alışamamaları, göçten sonra iskân olmak için uzun süre beklemeleri gibi sebepler onların düzenlerini kuramamasını, tarım ve hayvancılıkla ilgilenememelerini beraberinde getirmiştir. Bu durum ise hem Osmanlı Devleti için ekonomik kayıp anlamına gelmiş, hem de bu

boşluk, herkes için asayiş sorununun oluşmasını beraberinde getirmiştir319

.

Yıllarca yaşanan hem candan, hem maldan, hem yaşayıştan ve hem de yurtlarını kaybetmiş olmaktan ötürü, muhacirlerin içinde bulundukları travma dikkatle karşılanmalıdır. Yaşamış oldukları psikolojik travmaların yanında, Kafkasya’daki hayat koşulları ve adetlerini devam ettirmek isteyen muhacirler, geldikleri yerlerde kimi zaman sorunun kaynağını oluşturmuştur. Kafkasya’da güvenlik esasıyla taşıma zorunluluğu hissettikleri silahları, olağan ve gerekliyken, ordusu olan ve sistemli bir devlet yapısı bulunan bir coğrafyada kişisel silahlanma önemli tehlikelere davetiye çıkarabilmiştir. Muhacirler, devlet tarafından iskân olunmaları için belirlenen yerlerde, yerli halkla gerilim yaşadıklarında, haber vermeksizin başka bölgelere gitmişler, dolayısıyla asayişsizliğe davetiye çıkarmışlardır. Bunun yanında çeşitli nedenlerle üretim yapamayan, gelir sağlayamayan muhacirler, eşkıyalık ve hırsızlık vakalarının

yaşanmasında fail rolünde olmuşlardır320. Bahsettiğimiz gibi silahlarının kendileri

üzerindeki varlığı sayesinde bu gibi olayları daha kolay yapmışlar, kimi zaman ahaliye zarar vermişlerdir. Bu olayların yaşanması yerli ahali üzerindeki yardımseverlik ve hoşgörü duygularını azaltmıştır. Durumun böyle olması devletin de işine gelmemiş, iskân sırasında ahalinin yardımcı olmaması durumunda masraflar hazineye yüklendiği gibi, asayişin sağlanması meselesi de sorun teşkil etmiştir.

Vali Paşa’nın, 15 Mayıs 1866 tarihli raporunda yaşanılan durumla ilgili verdiği bilgiler şu şekildedir: “Şu gaile-i azimenin buradan külliyen def ve izalesi temenni

olunmaktadır. Muş havalisinde bulunanlar da yine çiftliklere ve bazı köylere saldırarak, halkın bazılarını yaralamak ve öldürmek suretiyle mallarına zarar verdiklerine dair

319 Ömer Karataş, “19. Yüzyılda Anadolu’da Çerkes Göçmenleri: Uzunyayla Örneği”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, Ankara, Kış/2013, s. 84-85.

mahallerinden haberler gelmektedir. Muhacirler vilâyet hududuna kadar tertip olunan arabalarla götürüleceğinden bu arabalara mutedil yürüyüşle dört saatlik mesafe bir günlük itibar olunarak, gidiş günlerinde altışar kuruş, dönüş günlerinde de üçer kuruş ücret verilmesi kararlaştırıldı. Çünkü geçen sene, ahaliden bu yolda meccanen alınan arabaların ekserisini muhacirler yakmış ve öküzlerini de kesip telef ettiklerinden, yerli ahali bu yüzden pek çok zararlara uğramış ve işlerinden kalmışlardı. Bu sene tekrar meccanen bu yolda bu arabaların kullanılmaları bütün bütün imkânsızdır. Muhacirlerin bulundukları mahallerden hareket ederek, Vilâyet hududuna kadar sevk edilmeleri için, tayinat masrafları hariç araba ücretleriyle kafile memurlarının ve diğer masrafların beş yüke ulaşacağının arz ve beyanına cüret kılındı...”321

.