• Sonuç bulunamadı

Miyase Sertbarut’un Çocuk Masallarının Çocuk Edebiyatı Temel Öğeler

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.1. Miyase Sertbarut’un Çocuk Kitaplarının Çocuk Edebiyatı Temel Öğeleri Açısından

4.1.1. Miyase Sertbarut’un Çocuk Masallarının Çocuk Edebiyatı Temel Öğeler

Miyase Sertbarut’un çocuk edebiyatı alanında verdiği 7 masal kitabındaki 8 masal metni çocuk edebiyatı temel öğeleri (konular, iletiler, kahramanlar, dil ve anlatım, olayın geçtiği yerler, resimler) yönünden incelenmiş ve masal metinlerine dair elde edilen bulgular değerlendirilmiştir.

KİTABIN ADI: ÇINAR AĞACINDAKİ GİZLİ GEÇİT Resimleyen : Sena Türker

Kitap Türü : Masal Basım Yeri : İstanbul Basım Yılı : 2011

Yayınevi : Cumhuriyet Kitapları Sayfa Sayısı : 46

ÖZET

Etrafı dağlarla çevrili küçük bir köyde yaşayan Şula, Yula, Suna, Tuna birbirleriyle çok iyi geçinen, oyunlar oynayan, gezen ve eğlenen dört arkadaştır. Bir gün akıllarına bu köyün çok güzel olmasına rağmen insanların köyü neden terk edip gittikleri sorusu takılır. Yula bunu babasına sorar, cevap alamayınca arkadaşlarına Bilge Çınar’a sormalarını söyler. Şula hemen koşarak bayırları, yokuşları geçip bin yıllık çınara gelir var gücüyle çınarın gövdesine sarılır ve soruyu sorar. Bilge Çınar Şula’ya, insanların böyle güzel köyü bırakıp neden dağların ötesine çekip gittiğini söylemek için soracağı bilmeceye doğru cevabı verme şartı koşar. Şula’ya merakla beklediği bilmeceyi sorar. Bilmeceye şaşıran Şula Bilge Çınar’dan başka bilmece

34

sormasını istese de Bilge Çınar bunu kabul etmez. Şula durumu arkadaşlarına anlatır. Uzun süre düşünmelerine rağmen bilmecenin cevabını bulamayan çocuklar Bilge Çınar’ın insanların nereye ve neden gittiklerini söylememek için böyle bir soru hazırladığını düşünürler. Suna rahat düşünmek için pınar kenarına gider elini yüzünü yıkar, serin sudan içip düşünmeye başlar. Düşünürken bir yandan pınara taş atan suna geniş yüzeyli taşın küçük taşlar gibi batmadığını görünce bilmecenin cevabı kafasında hemen şekillenir. Koşarak arkadaşlarının yanına gelir ve onları da Bilge Çınar’a götürüp cevabı söyler. Bilge Çınar doğru cevabından dolayı Suna’yı alkışlar ve insanların nereye gittiklerini söylemek yerine koca gövdesinden kapı açar ve oradan geçip kendi gözleriyle görmelerini söyler. Kapıdan bir yer altında bir geçitten geçen Kardeş Çınar’ın kapısından yeryüzüne çıkarlar. Ağaçsız dümdüz alanları, katlı apartmanları gören, kuş sesleri yerine makine sesleri duyan çocuklar şaşkınlık içerisinde kentin içine girerler. Sürekli koşuşturan insanlara bir türlü merak ettikleri soruyu sorup cevap alamayan çocuklar bir evin kapısını çalarlar. Hasta olduğu için o gün okula gitmeyen çocuk kapıyı açıp onları davet eder. Çocuklarla tanışıp kaynaşan kentli çocuk okul dönüşü bütün arkadaşlarını eve çağırıp onları da Suna, Tuna, Şula ve Yula ile tanıştırır. Suna, kentli çocuklara köyünü ve köyündeki güzellikleri anlatır. Çocuklara köyünün güzelliklerini anlatan şarkılar öğretir. Köydeki güzellikleri öğrenen kentli çocuklar aynı tadı kent hayatından alıncaya dek Suna, Tuna, Şula ve Yula ile köye gidip orada kalmaya karar verirler. İsteklerini mektuplara yazan çocuklar hep beraber köye giderler. Çocuklar köyde hep beraber mutlu şekilde yaşarken başkan büyük bir toplantı yapar ve çalışmaları başlatır. Fabrika bacalarına filtreler takılır, kent ağaçlandırılır; parklar, sinema salonları, tiyatro binaları yapılır. Bütün isteklerinin gerçekleştirildiği haberi verilince çocuklar bir sabah kente dönerler. Döndükleri gün aileleri ile uzun süren bir kahvaltı yaparlar ve o gün Kahvaltı Bayramı ilan edilir. O günden sonra her sene yapılan Kahvaltı Bayramı gelenekselleşir ve mutlu şekilde çocuklar yaşamlarına devam eder.

KONU

Mutluluk konusunun işlendiği masalda köylerinin insanlar tarafından neden terk edildiğini merak eden dört çocuğun Bilge Çınar vasıtasıyla geçtikleri kentte ve sonrasında başından geçen olaylar anlatılmıştır.

İLETİ

Yaşadığımız çevreyi ve güzelliklerini korumalıyız. İnsanlar doğa güzelliklerini yok ettikçe ve bu güzelliklerden uzaklaştıkça huzursuz olmaya mecbur

35

kalırlar. Şehirleşirken doğaya zarar vermek kendimize zarar vermek olduğu vurgulanmıştır.

KAHRAMANLAR Suna, Tuna, Şula ve Yula

Masalın ana kahramanları olan bu dört çocuk, birbirlerinden ayrılmayan, birlikte eğlenip güzel vakitler geçiren çok yakın arkadaşlardır. Meraklı yapılarıyla dikkat çeken bu dört arkadaş doğayla, köyle ilgili aklına gelen her şeyi sorgular. Merak ettiklerini öğreninceye kadar uğraşırlar, birbirlerine ailelerine ya da Bilge Çınar’a sorarlar.

“ Arkadaşlar, köyümüz böylesine güzelken niçin bizden önceki insanlar çekip gitmişler dağların ötesine? Tuna da merak ediyormuş bunu, Yula da, Şula da…”(s.8)

Kahramanların fiziksel betimlemelerine yer verilmemiş, okuyucunun merakı resimlerle giderilmiş.

Bilge Çınar

Köyde her şeyi bilmesiyle tanınan, ona soru sorup ondan bilgi almaya gelenlere sor sorarak bilgiye kendilerinin ulaşmalarını sağlayan çınar ağacıdır.

“Bilse bilse Bilge Çınar bilir, demiş.” (s.8)

“Sorduğum bilmeceyi bilirsen, ben de insanların nereye gittiğini söylerim sana.”(s.9)

“Söylemeyeceğim, demiş çınar, göstereceğim…” (s.15)

“Bu kapıdan geçip giderseniz, bulursunuz onları. Ne yaptıklarını nasıl yaşadıklarını kendi gözlerinizle görürsünüz.”(s.15)

Kalın kabuklu, büyük gövdeli bin yıllık çınar oluşu dışında Bilge Çınar’a ait betimlemelere yer verilmemiştir.

“Soluk soluğa bin yıllık çınarın gövdesine sarılmış. Koskoca gövdeyi saramasa da kolunun yetebildiği kadarını kucaklamış. Ağzını ağacın kalın kabuğundaki pürtüklere değdirerek sormuş:” (s.9)

Kardeş Çınar

Bilge Çınar’ın gövdesinden açılan geçidin şehre açılan kapısı görevinde olup, şehirdeki tek ağaçolduğuna üzülen çınar ağacıdır.

36

“Kardeş Çınar sonra kendi kendine mırıldanmış. “Bunu söylememe gerek yoktu aslında. Benden başka ağaç yok ki burada, hemen bulurlar yerimi. Off… Öyle yalnızım ki…”

Kardeş Çınar çocuklara nasıl davranacağını bilir ve çocukların şarkı söylemeleriyle mutlu olup, insanların şehre yerleştikten sonra birçok şeyi unutmasına üzülen çınar ağacı hassas bir duruş sergilemektedir.

“Kardeş Çınar onları tatlı, sakin bir sesle karşılamış.” (s.17) Başkanın Oğlu

Suna, Şula, Tuna ve Yula’ya şehirde vakit ayırıp onlarla sohbet eden ilk çocuk ve kent başkanın oğludur. Fiziksel betimlemesine yer verilmeyen Şehir hayatının kurallarını ve babasının itibarını düşünen bir çocuktur.

“Burada bir kural var, demiş çocuk, insanlar başkanlarını seçmeden önce çocuğunu mutlu edip edememesine bakıyor. İyi anne baba olduğunu kanıtlayanların seçilme şansı var. Ben gidersem mutsuz olduğum anlaşılır. Babam da başkanlığı kaybeder.” (s.28)

Herkesi örgütleyebilme özelliğine sahip olan başkanın oğlu, kalıcı çözümler için toplu hareket etmeyi tercih eden herkesin mutluluğunu düşünen bir çocuktur.

“Bir düşüncem var, demiş başkanın oğlu, buradaki çocukların çoğu mutlu değil. Eğer hep birlikte gidersek etkili olur. Bütün arkadaşlarıma telefon edeceğim. Şimdi hepsi okuldan dönmüştür. Onlar da başka çocuklara haber versinler.” (s.29)

Başkan

Kentte çocuklarını mutlu ettiğini kanıtlayan aileler arasından seçilen, çocukların geri dönmeleri ve döndüklerinde mutlu olmaları için çalışmalar yapan kentin yöneticisi konumundaki kişidir.

“…Başkan, büyük bir toplantı yapılacağını duyurmuş.”

“Toplantıdan sonra hemen çalışmalara başlanmış. Havayı kirleten fabrika bacalarına filtreler takmışlar, temiz kaynaklardan getirtmişler içme sularını, kentin pek çok yerine parklar yapıp fidanlar dikmişler, yeni sinema ve tiyatro binaları yapmışlar, birçok müzik evi açmışlar.”(s.44)

ÇEVRE

Masalda olaylar köy ve kent olmak üzere iki yerleşim yerinde geçmektedir. İlk karşılaşılan mekân köydür. Sadece dört ailenin terk etmeyip yaşadığı masalsı özelliklerle betimlenen bu küçük köyün adı ve nerede olduğu bilinmemektedir.

37

“Yıllar önce, dört tarafı dağlarla çevrili küçücük bir köy varmış. O kadar küçük o kadar küçükmüş ki bu köy, dört tanecik ev varmış.”(s.5)

Olaylar arasındaki en önemli bağlantıyı yapan köydeki kapısı Bilge Çınar’ın gövdesinden açılan şehirdeki kapısı Kardeş Çınar’ın gövdesinde olan yer altı geçididir. İki ayrı yerleşim merkezini, hayatı bağlayan bu yeraltı geçidi kahramanları huzur kaynağı bir mekân olan köyden yoğun tempolu daha sıkıcı bir mekân olan şehre ulaşmalarını sağlayan bu geçit kapalı mekân olarak yapısı gereği karanlık ve ürkütücüdür.

“Suna merakla ve korkuyla bakmış gizli geçide:” (s.15)

“İçerisi çok aydınlık olmadığı için önce biraz korkmuşlar. Birbirlerini yüreklendirmek için el ele tutuşmuşlar ve şarkılar söyleyerek yola devam etmişler.”(s.17)

Çok katlı apartmanlarıyla makine sesleriyle ve ağaçsız şekilde betimlenen köyden apayrı bir mekân olan bu büyük kent, yepyeni bir çevre ile karşılaşmalarından dolayı çocukları çok şaşırtmıştır.

“Çocuklar kovuktan çıkmışlar. Gördükleri karşısında şaşırıp kalmışlar. Koskoca bir kent… Ev, ev üstünde… Her yer dümdüz, dağ yok, orman yok, bırakın ormanı, Kardeş Çınar’ın dışında bir tek ağaç yok. Kuş sesleri yerine birtakım makinelerin homurtuları duyuluyormuş yalnızca. Uçuşan kelebekler yerine gri duman parçacıkları dönüp duruyormuş havada.”

Şehirde olayların devam ettiği en önemli mekân Başkan’ın evinin bodrum katıdır.Yüz çocuğu bir araya toplayabilecek genişlikteki bodrum, çocukların tanışıp kaynaştığı topluca kararlarını aldığı şehirde betimlemesi yapılan tek kapalı mekândır.

“…Evimizin altında geniş bir bodrum var. Orada buluşup konuşalım, siz geldiğiniz o güzel yeri anlatırsınız bana anlattığınız gibi.”

“…Böyle böyle tam yüz çocuk toplanmış bodrumda.”(s.29-30) DİL VE ANLATIM

Tekerleme yerine olayların geçeceği köyün betimlemesi yapılarak giriş yapılan masalda üçüncü tekil şahıs anlatıcı kullanılmış ve diyaloglara sıkça yer verilmiş.

“Yıllar önce, dört tarafı dağlarla çevrili küçücük bir köy varmış. O kadar küçükmüş ki bu köy, dört tanecik ev varmış. Çok çok önceden sayıları daha

38

fazlaymış. Nedense bazı insanlar bağlarını, bahçelerini, çatılarını avlularını bırakıp gitmişler…”(s.5)

Yalın bir dil kullanılan masalda betimlemelere, sıfatlara az yer verilmiş, eylem ağırlıklı hareketli bir anlatım sağlanmıştır. Masaldaki ses tekrarlarıyla oluşturulan şiirsel söyleyişler de okumayı kolaylaştırmıştır.

“Ey çınar, yüce çınar bilge çınar! Kuşlara yuva, toprağa gölge çınar! Nereye gitti eskiden burada yaşayan insanlar?” (s.9)

“Bilge Çınar, dinle çınar! Bilmecen kolaymış bunu bilemeyecek ne var, demiş.”(s.14)

Çocukların yeni bir şeyler öğrenme isteklerini harekete geçiren bilmecelere yer verilerek anlatımda çocukların dikkati çekilmiştir.

“…Dağdan gelir,takla makla,aman abla beni sakla.”(s.10) “Altı pınar içilir, üstü çayır biçilir.” (s.38)

Masalda “ hışırdamak” (s.9,10), “uğuldamak, şırıldamak”(s.10), “tıngırdamak” (s.12) gibi yansıma sözcükler ve ikilemelere yer verilerek anlatımda akıcılık sağlanmıştır.

“Çatlak patlak” ikilemesi dışında bütün ikilemeler aynı sözcük tekrarıyla oluşmuştur.

Masalda yer alan ikilemeler:

“…Kala kala bu dört ev kalmış.” (s.5)

“…Her yıl güzelce boyar, çatısını bacasını onarır, çatlak patlak bırakmazlarmış.” (s.6)

“…Rüzgâr saçlarını hafif hafif okşamış.” (s.6)

“ …Buz gibi suyla yüzünü yıkamış, kana kana içmiş.” (s.13)

“ …Birbirlerini yüreklendirmek için el ele tutuşmuşlar ve şarkılar söyleyerek yola devam etmişler.” (s.17)

“…Kapılar, pencereler sıkı sıkıya kapalıymış.” (s.23)

“Çocuk, nasıl bir yerde yaşadıklarını sordukça ballandıra ballandıra anlatmışlar köylerini.” (s.24)

“Suna tatlı tatlı anlattıkça, duygularını hayalinde canlandırma ya çalışmış çocuk .”(s.25)

“…Oyun oynamak sınırlı, temiz hava yok, sık sık hastalanıyoruz, kahvaltıda ailemizle uzun sohbetler edemiyoruz.”(s.26)

39

“…Sonra pürtüklü gövdesinden çıkan ses ağır ağır yayılmış havaya.” (s.36) “…Uzun mu uzun bir konvoy oluşturmuşlar.”(s.39)

Sözlü kültürümüzde önemli yerleri olan atasözleri ve deyimlerinin kullanılarak Türkçenin incelikleri ve zenginliği yansıtılmıştır.

Masalda kullanılan atasözleri ve deyimler: “İyi ya, demiş akıl akıldan üstündür.”(s.36)

“…Çiçekler, böcekler, kelebekler bile onları izleyebilmek için sabahın olmasını dört gözle beklerlermiş.”(s.6)

“ Şula,Yula ve Tuna daha fazla kafa yormayıp düşünmekten vazgeçmişler,koşup oynamaya başlamışlar.”(s.13)

“…Çünkü konuşmak, tadına varılarak yapılan bir şey yapılan bir şey değilmiş onun yurdunda.”(s.25)

“…O zaman bu kadar çocuğun önünde utanç duyacaklarını düşünmüşler.”(s.29)

“…Keçileri, keçilerin boynundaki çıngırakları, ağaçlardan sarkan yemişleri, doğadaki güzellikleri dile getiren şarkıları…”(s.30)

“…Başkanın oğlu söz almış:”(s.32)

“…Toprak altında yaşayan böcekler, solucanlar, yılanlar,karıncalar kulaklarını tıkamışlar.”(s.40)

“…Yine şaşkınlığa düşmüşler.”(s.40)

Masalda kullanılan benzetme ve masalsı öğeler anlatımı kuvvetlendirmiştir. Masalda yer alan benzetmeler:

“Güneş yanaklarını elmalar gibi kızartmış.”(s.6)

“ Şula, keçiler gibi hoplayıp zıplayarak çalılara taşlara takılarak bayır aşağı koşturmuş.” (s.8)

“Anlaşılan Bilge Çınar bizim de kendisi gibi bilge olmamızı istiyor.” (s.12) “Taş “Şap” diye çamurun orta yerine düşmüş, ama diğer küçük taşlar gibi gömülmemiş.” (s.13)

“Bilge Çınar, yapraklarını yüzlerce el gibi kullanıp alkışlamış Suna’yı.” (s.14) “Kendi kendine mırıldanır gibi şöyle demiş.” (s.22)

Masalda yer alan masalsı öğeler:

“Çocuğun gözeri şaşkınlıktan fincan kadar büyümüş.” ( s.24) “Sesi öyle güzel çıkıyormuş ki, kuşlar susup onu dinlemiş.” (s.42)

40

Masal bitiş tekerlemesi ve tavsiye bölümü ile sonuçlandırılmıştır. Yazar son bölümde masalın bittiğini kendi haber verir ve çocuklara tavsiyede bulunmuştur.

“Masalımız burada bitti çocuklar. Gökten üç zeytin tanesi düşsün mü? Biri Sunaların kahvaltısına biri kentteki çocuklara, diğeri de sizi sofranıza…

“Eğer siz de yüzyıllık ağaç görürseniz, mutlaka kovuğuna girin. O çınarla konuşun. Merak ettiğiniz şeyleri sorun, sıkıntılarınızı anlatın. Kovuktan çıktığınızda dünyayı daha çok sevecek, çok şey öğrenmiş olacaksınız.” (s.46)

RESİM

Kırk altı sayfalık 8-9 yaş grubuna seslenen bu masalda toplam on dokuz resim kullanılmıştır. Bütün resimler renkli olup konuyla ilişkili şekilde yerleştirilmiştir. Fiziksel betimlemeleri yapılmayan kahramanlarla ilgili merak resimlerle giderilmiştir. Çocukların zihinlerinde canlandırmaları zorlanacak olağanüstü olaylar resmedilmiş. Bu resimler metni uygun şekilde tamamlayıp bütün sayfa şeklinde yerleştirilmesiyle çocuğun zihninde kalıcılaştırılması sağlanmıştır.

KİTABIN ADI: BİR DİLEK TUT Resimleyen : Gökçe Süvari Kitap Türü : Masal

Basım Yeri : İzmir Basım Yılı : 2011 Yayınevi : Tudem Sayfa Sayısı : 44

ÖZET

Çiçekyıldız gökyüzündeki milyonlarca yıldızdan biridir. Birgün yıldızların arasından kayan kuyruklu yıldız onun rengarenk oluşunu fark edip duru ve ona Çiçekyıldız adını verir. O günden sonra bu rengârenk yıldızın adı hep Çiçekyıldız olarak kalmıştır.

Bütün yıldızlarla beraber gökyüzü yeryüzünü izlerken Çiçekyıldız her gece balkondan gökyüzüne bakmayı alışkanlık etmiş yine o akşam gökyüzünü seyreden çocuğu fark eder ona göz kırpar. Arkadaşları istemese de Çiçekyıldız çocukla konuşmaya başlar. Çocuk Çiçekyıldız’a çok soru sorar, Çiçekyıldız arkadaşlarının müdahalesine rağmen çocuğun tüm sorularına cevap verir. Çocuğun yıldızla konuştuğunu duyan ablası kendisinin de çocukken yıldızlarla konuştuğunu eğer bir

41

yıldız kayarken görürse bir dilek tutmasını söyler. Çocuk da kendi yıldızından bir şey dilese gerçekleşir mi, Çiçek yıldız bu dostluk sınavından geçebilir mi diye düşünür. Ertesi gün dalları balkona kadar dalları uzanan ama hiç çiçek açmayan, meyve vermeyen kayısı ağacı kesileceğini bunun için çocuğa bir yıldız yardımına ihtiyacı olduğunu söyleyip yalvarmış. Kayısı ağacının yalvarmalarına dayanamayan çocuk o akşam Çiçekyıldız’dan yardım istemeye karar verir. Akşam olunca her yeri yağmur bulutları kaplar. Bulutlar dağılmayınca Çiçekyıldız’ı göremeyecek olan çocuk kayısı ağacı için dilek dileyemeyeceğinden dolayı çok üzülür. Yine de biraz bekleyip ailesi televizyon seyrederken dayanamayıp balkona gizlice çıkar ve yağmurun altında Çiçekyıldız’a seslenir. Yağmurlu günde uyumayı çok seven Çiçekyıldız’ı arkadaşları çocuğun seslendiğini haber verir. Hemen uyanan Çiçekyıldız çocuğa cevap verir. Çocuk kayısı ağacı için yardım etmesini ister. Çiçekyıldız da bunun için sabaha kadar çalışacağını söyler. Üzerindeki ıslak çamaşırları çıkarıp sıcak bir ıhlamur içtikten sonra uykuya dalan çocuk sabah kalktığında kayısı ağacının çiçekle dolduğunu görür ve gökyüzüne bakarak Çiçekyıldız’a teşekkür eder.

KONU

Her gün gökyüzünü seyreden çocuğun bir yıldızla olan arkadaşlığı konu edilmiştir. Hayal gücü gelişmiş bir çocuğun hem bir yıldızla arkadaşlığı hem de doğaya olan düşkünlüğü anlatılmıştır.

İLETİ

“Hiçbir zaman ümidimizi yitirmeyelim”, “ dostlarımız için elimizden geleni yapalım”, “ doğamıza sahip çıkalım”,” ağaçları koruyalım” iletileri verilmektedir.

KAHRAMANLAR Çiçekyıldız

Çiçekler gibi rengarenk olup sarı, kırmızı, yeşil renkler saçan bu özelliğinden dolayı kuyruklu yıldız tarafından Çiçekyıldız adını alan masal boyunca kahramanımız Çocukla konuşan yıldızdır.

Yıldızların içinde en genci, en iyimseri olan Çiçekyıldız kimseye aldırmadan dost olmuştur.

“ Ben buradaki yıldızların en genciyim sevgili dostum.” (s.20) dostunu düşünen onun mutluluğu için elinden gelen Çiçekyıldız olumlu ve örnek bir karakterdir.

42 Çocuk

Masalın ana kahramanı olup ismi kitapta belirtilmemiştir. Fiziksel ve ruhsal betimlemesine yer verilmemiş, davranışları kahramanımızın kişiliğini yansıtmıştır.

Gökyüzüne bakmayı ve soru sormaktan keyif alan bu çocuk dostluğa çok önem verir. Doğayı, ağaçları seven çocuk bir kayısı ağacının kesilecek olmasına üzülecek kadar hassas, yağmur soğuk demeden çabalayacak kadar vefakârdır.

Çiçekyıldız’ın Arkadaşları

Çiçekyıldız’ın gökyüzündeki arkadaşlarıdır. Çiçekyıldızı’ın duygularını ve düşüncelerini anlayamayan, Çiçekyıldız’ın çocukla konuşmasına engel olmaya çalışan, kıskanç, dedikoducu karakterler olarak karşımıza çıkmaktadır.

“Diğer yıldızlar, belki de kıskandıkları için olumsuz konuşmalarını sürdürmüşler:” (s.12)

“… Kendi aralarında dedikodu yapıp onu çekiştirmişler.” (s.13) “ Onlar kendi aralarında Çiçekyıldız’ı çekiştiredursun…” (s.13) Çocuğun Ablası

Çocuğun yıldızla konuşmasını destekleyip, çocuğa yıldız kayarken dilek tutmasını söyleyen çocuğun ablası, anlayışlı bir kişiliğe sahiptir.

“Ablası da anlayış gösterip susmuştur.” (s.36) Kayısı Ağacı

Çocuğun yaşadığı evin bahçesinde, dalları balkona kadar uzanan, yıllardır hiç çiçek açmamış, meyve vermemiş, bu sebeple kesilecek olmasına çok üzülen çocuktan yardım isteyen hassas bir kayısı ağacıdır.

“…Dalları balkona kadar ulaşan bir kayısı ağacı…Ama bir tane bile çiçek yokmuş üzerinde.” (s.29)

“…Benim gini çiçeksiz, zavallı bir kayısı ağacına küçücük bir yardım…” (s.32)

ÇEVRE

Masalda olaylar yoğun olarak kahramanın yaşadığı evin balkonunda geçmektedir. Kahramanın gökyüzünü seyretmesi, Çiçekyıldız ile konuşması, Yağmurlu akşamda onu çağırması gibi kilit noktaların geçtiği yerdir balkon.

Yazar masalda gökyüzüne ağırlık vererek çocukları, hayal dünyalarının sıkıştığı kapalı mekânlardan çıkartıp adeta göklerde geziye çıkartmıştır. “Gökyüzünden biraz aşağılara inelim şimdi.” (s.7)

43

Betimlemelerine yer verilen tek mekân evin bahçedir. Bahçe çiçeklerle dolu, mis gibi kokan, huzur dolu bir açık mekân olarak anlatılmıştır.

“ Bahçe çiçek içindeydi. Mis gibi kokuyormuş. Erik, şeftali, armut ağaçları da çiçekliymiş…” (s.29)

DİL VE ANLATIM

Masala kahramanlardan Çiçekyıldız tanıtılarak ve devrik cümleler kullanılarak giriş yapılmış. Masalın giriş ve sonuç bölümlerindeki birinci tekil kişi anlatıcı yazar, okuyucu ile bire bir iletişime geçmektedir. Gelişme bölümüne kadar okuyucu ile bir yolculuk yapar havası oluşturulmuştur.

“…Nasıl mı olmuş bu ? Anlatayım :” (s.5)

“…siz de bilirsiniz… Milyonlarca çocuktan birisiniz, ama her biriniz farklısınız.” (s.7)

“…Gökyüzünden biraz aşağı inelim şimdi. Hep birlikte bakalım evlere, evlerin bahçelerine. O da ne? (s.7)

“...İşte siz de gördünüz mü onu?” (s.8)

“…Neyse biz gelelim balkondan gökyüzünü izleyen çocuğa.” (s.8)

Gelişme bölümünde üçüncü tekil kişi anlatıma yer veren yazar anlatımıyla okuyucuyu masala çekmiştir.

Anlatımda çocuğun soyut düşünce yapısının gelişimi dikkate alınarak uygun düzeyde deyimlere sıkça yerilmiştir.

Masalda yer alan deyimler: “…Aklını çelme çocuğun.” (s.10)

“…Dünyadan biriyle gevezelik etmekle ne elde edeceksin?” (s.12) “…O renksiz burnunuzu işime sokmayın.” (s.13)

“Yakında boyunun ölçüsünü alır, demiş biri.” (s.13) “…Zaten sık sık haberi olurmuş.” (s.14)

“Çocuk gülmüş, hoş bir yanıt vermek istemiş.” (s.15)

“… Şu ‘dostluğun sınanması’ kafasını epeyce karıştırmış.” (s.27) “…Sonunda kararını vermiş.” (s.36)

“…Kendisine şaka yapıldığını sanmış.” (s.39)

“…Hastalanıp yatağa düşersen çok üzülürüm.” (s.41) Anlatım benzetmeler ve masalsı öğelerle de desteklenmiştir. Masalda yer alan benzetmeler:

Benzer Belgeler