• Sonuç bulunamadı

SANAT TARİHİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

3.1. Mimarlık Tarihi

Bursa, tarih öncesi devirlerden bu yana önemli bir yerleşme yeri olmuştur. Eski uygarlıkları coğrafyasında barındırarak önemli yapılara ev sahipliği yapmış, 1326 yılında Osmanlıların eline geçmesiyle başlayan yeni imar faaliyetleriyle de Türk-Anadolu mimarisinin en eski ve görkemli yapılarını coğrafyasına eklemiştir. Böylelikle kent gerçek değerini bulmuştur.

Kent, Osmanlı’da toplumsal dinamiği, üretimi ve uluslararası ticareti ile ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuştur.

Matrakçı Nasuh’un fırçasından çıkan iki yaprak 16 yüzyıla ait olup, çalışmada yer alan diğer eserlerin sanatçıları, 17 yy ve sonrasında Osmanlı’da değişimin başladığı ve batı ile ilişkilerin geliştiği dönemi kapsamaktadır. Diplomatik nedenlerle, araştırma amaçlı ve gezi nedeniyle gelen yabancı sanatçılar ziyaretlerinde Roma, Bizans ve Osmanlı dönemi yapılarını konu eden çizimler yapmışlardır. Türk sanatçılara ait olan az sayıda tablo ise resim sanatının gelişmeye başladığı 19. yüzyılın ikici yarısı ve 20. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir.

Antik Yerleşimler ve Anıtlar

Bursa’da Bitinya, Roma, Bizans dönemlerinden kalma kale, burç, hamam ve mezar anıtı kalıntıları büyük önem taşımaktayken, Erken Osmanlı Dönemi yapılarının inşaasıyla birlikte kentin değeri de arttırmıştır. Batılıların antik dünyaya ve Osmanlı’ya duyduğu büyük ilgi bu yapıların görüntülenmesini sağlamıştır. Bu bağlamda kentte gelen sanatçılar, Bursa Hisar’ının ve İznik Kalesi’nin kapılarını (Kat No:5,16,22-24,31-32,56,68-70,75,88- 92,105) yoğun olarak resmetmişlerdir. Ayrıca Antik yerleşmelerde saray (Kat No:58), kaleler (Kat No:2,10,20), kaya mezarları (Kat No:17,74,86,87), dikilitaşlar (Kat No:1,49) işlenen diğer yapılardır.

Bursa’nın merkezinde yer alan ve kentin savunmasında büyük önem taşıyan Bursa Hisar’ı günümüzde onarılırken, İznik’te buluna İznik Kalesi harab durumdadır. Saraydan iz kalmazken, kaya mezarı parçalanmış, dikilitaş yerinde bulunmaktadır.

44 Kiliseler

Hıristiyanların ibadetleri için büyük önem taşıyan kiliseler, Bizans döneminde sıkça görülmektedir. İncelen eserlerden Bursa’da Osman Gazi Türbesi (Saint Elias Manastırı) ve Orhan Gazi Türbesi (Kat No:4) Bizans döneminden kalan ve türbeye çevrilen yapılar olurken, Osman Gazi Han’ın türbesinin içini konu eden, “Mausolée D’Osman I.” (Kat No:50) adlı gravür Saint Elias Manastırı’nın içini, “Brousse Tombeaux des Sultans” adlı litografinin de Orhan Gazi Han’ın türbesinin içini kesin olmamakla birlikte yansıttığı izlenir. Bizans döneminden kalan bu dini yapılar, Osmanlı döneminde de dini yapı olarak hizmet vermeye devam etmiştir.

Külliyeler

Külliyeler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde sosyal, ekonomik ve kültürel amaçlarla kurulmuş yapı topluluklarıdır. Osmanlı’da ilk olarak Orhan Gazi Han tarafından, Orhan Gazi Külliyesi kurulmuş olup, yapı topluluğunu tanıtan eser bulunmamaktadır. Çalışmada yer alan yapılar, Yıldırım Külliyesi (Kat No:8,109,110), Muradiye Küliyesi (Kat No:9,26,35), Hüdavendigâr Külliyesi (12,92), Yeşil Külliye (Kat No:7) ve Emir Sultan Külliyesi’dir (Kat No:54).

Bursa için büyük önem taşıyan külliye yapıları (Yıldırım, Hüdavendigâr, Yeşil, Emir Sultan, Muradiye Külliyeleri), her yerden görülebilmesi ve kentin gelişebilmesi için yüksek yerlerde inşa edilmiş olup günümüzde yapıları yerlerinde görmek mümkün olmaktadır.

Camiler

Osmanlı döneminde kentlerin İslamlaştırılmasında önemli yer tutan camiler, çok sayıda çizime konu olmuştur. Camiler yeni bölgelerin oluşmasını sağlarken kentte en büyük gelişme Yıldırım Bayezid döneminde Ulu Camii’in inşaası ile gerçekleşmiştir. Değişik tekniklerle çok sayıda resmedilen Ulu Cami, sanatçılar tarafından da en fazla değer verilen cami olmuştur (Kat No:6,41,57,65,66,67,72,78,79,81,82,84,97).Ulu Cami’nin yanı sıra, Yeşil Camii (Kat No:38,61,63), Hüdavendigar Camii (Kat No:11,40), Emir Sultan Camii (Kat No:54,104), Muradiye Camii (Kat No:111) ve İznik Yeşil Camii (Kat No: 59) kentte görüntülenen diğer önemli yapılardır. Kent dokusunun oluşmasına büyük katkıları olan bu önemli yapılar, yapılışlarından günümüze gelinceye değin çeşitli

45

onarımlar geçirerek varlıklarını koruyabilmişlerdir. Tüm güzellikleriyle eserlerde yerilerini alan camiler günümüzde işlevlerini sürdürmektedirler.

Hanlar

“Yol üzerindeki durak yerlerinde ve kentlerle kasabalarda yapılmışlardır” (Uzunçarşılı, 1982:544). Osmanlı dönemi Bursa’sında konaklama ve ticaret yapısı olarak inşa edilen hanların görüntüleri resimlere yansımıştır. Kentte ipek böceği kozalarının alınıp satıldığı yer olan Koza Han (Kat No:83), ile önemli ticaret merkezlerinden olan Bâlibey Hanı (Kat No:29) sanatçılar tarafından değerli bulunarak resmedilmiştir. Günümüzde Koza Han onarımlar görürken Bâlibey Hanı yeniden yapılandırılmıştır.

Hamamlar

Osmanlı döneminde kaplıca ve hamamların, banyo ihtiyacının yanında sosyal bir toplanma ve dinlenme yeri olarak da kullanıldığı bilinmektedir. Sanatçılar kenttin simgesi haline gelmiş olan kaplıcaları (Kat No:37,39,93,115,116,117,122) resmetmişlerdir.

Çalışmada yer alan hamam ve kaplıcalar (Armutlu Hamamı (Eski Kaplıca), Yeni Kaplıca, Kükürtlü Kaplıcası) günümüzde önemini ve varlığını devam ettirmektedir. Köprüler

Bursa, akarsu yönünden çok zengin bir yerleşme olmuştur. Akarsuların aşılarak iki yakanın birleştirilmesi tüm çağlarda bir uğraş olup, köprülerin önemini ortaya koymuştur.

Uludağ’ın kuzey yamaçlarından inen Gökdere, Cilimboz derelerinin derin vadileri arasında kalan ve Nilüfer deresinin ovaya uzanan bölgelerinde yeni yerleşmelerin olması, köprülerin yapımını gerekli kılmıştır. Kente gelen sanatçılar, akarsular üzerinde yer alan Osmanlı Dönemi köprülerini resmetmeye değer bulmuşlardır. Nilüfer deresi üzerinde bulunan Abdal Köprü (Kat No:53,63,96), Gökdere üzerinde yer alan ve Bursa’nın simgesi durumuna gelen Türkiye’nin tek Arastalı Köprüsü (çarşılı) Irgandı Köprüsü (Kat No:28,52,71,100,123), aynı dere üzerindeki Setbaşı Köprüsü (Kat No:119) ve adı kesin olarak bilinmeyen bir köprü ile Maksem Köprüsü (Kat No:102,101) çizilen diğer köprülerdir.

46

Çalışmada, bir göl üzerinde yer alan ada ile bağlantıyı gösteren tek eser Ulubat Köprüsü’dür (Kat No:15).

Günümüzde, Irgandı Köprüsü, Abdal Köprüsü onarılmış, Setbaşı, Maksem ve Uluabat Köprüsü betonarme olarak yeniden yapılmış, Gökdere üzerinde yer alan ve adı bilinmeyen köprü ortadan kalkmıştır.

Konutlar

Bursa’yı konu eden sanatçılar eserlerinde, kentin önemli yapılarını resmetmişlerdir. Yapıyı merkeze alan bir uygulamayla işlenen resimlerin etraflarında yer alan evler genellikle küçük ve yarım resmedilmiş olup genellikle ağaçlarla çevrelenmiş iki ya da üç katlı (Bursa’daki yamaçlara uygun olarak bazen dört katlı), cumbalı olarak yansımıştır (Kat No:52,54,71,100,119,123). Yanı sıra bir hastane (Kat No:113), iki otel (Kat No:118), bir dergâh (Kat No:44), iki tekke (Kat No:99,107) görüntülenmeye değer bulunan diğer yapılardır. Çalışmada yer alan bazı resimlerdeki yapılar ise kent dokusunu olduğundan farklı göstermektedir (Kat No:46,47,48).

Bursa evleri Türk mimarisinin önemli örneklerini oluşturmaktadır. Ancak kentte çıkan yangınlar yapı malzemesi olarak kullanılan ahşabın kolay yanmasına neden olarak kent dokusuna zarar vermiş, günümüze evlerin çok az örneği gelebilmiştir. Bugün evler karşımıza betonarme olarak çıkarken, oteller ve hastane yok olmuş dergâh ve tekkeler farklı dönemlerde onarımlar görmüştür.

Benzer Belgeler