• Sonuç bulunamadı

Laodikeia-Kandilkırı ETÇ mimarisinin en iyi izlendiği evre 2. tabakadır. Bu tabakaya ait mimarinin 2 evreli olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu evrelerin saptanmasında, mimari yanında, seramik geleneğinde ortaya çıkan bazı farklılıklar da rol oynamıştır. Bu tabakanın geç evresi 2A, erken evresi ise 2B olarak adlandırılmıştır (Şek. 11).

2A tabakasına ait mimari kalıntılar, yüzey toprağının hemen altından başlamaktadır. Alanın bazı bölümlerinde, duvarların bazı taşları yüzeyden görülebilir durumdadır. Bu sebeple, tarımsal faaliyetlerle bazı kesimler oldukça tahrip olmuştur. Yukarıda da sözü edildiği üzere, mimari kalıntıların bulunduğu alan, kuzeye ve doğuya doğru doğal bir eğimle yükselmektedir. Bu eğime bağlı olarak, tahribat 2A tabakası kalıntılarının kuzey bölümlerinde daha da yoğundur.

2014 kazı sezonu sonu itibariyle, 2A mimari kalıntılarının kazılan alan içerisinde kalan kesimi, yerleşmenin planı hakkında bazı izlenimler edinmemizi sağlamıştır. Yerleşmede, yan duvarlarını ortak olarak kullanan uzun evlerin varlığı dikkat çekmektedir. Evler, bölme duvarlarıyla farklı odalara ayrılmıştır. Evlerden birine ait iki, diğer iki tanesine ait üçer oda tespit edilebilmiştir. Bu evlerden en batıda olanında, odalar arasında geçişi sağlayan kapı açıklıklarından bir tanesi net olarak belirlenebilmiştir. 0.70 m genişlikteki bu kapı açıklığı, duvarda kullanılanlara göre daha büyük ve yassı taşlarla (kalınlık 0.25 m) oluşturulmuş bir eşik içerir.

Şekil 11: Laodikeia-Kandilkırı Yerleşmesi 2. ve 3. Tabaka Planı

Evlerin güney sınırını oluşturan, ilk ve ikinci eve ait dar duvarlar bir dirsek yaparak birleşmektedir (Şek. 12). 2012 yılı kazılarında bulunan ve ilk bulunduğunda apsidal bir yapıya ait olduğu düşünülen81

kavisli duvar ise olasılıkla bu ev grubuna batıdan birleşmekte ve belki de buradaki bir avlu ya da başka bir yapının duvarını oluşturmaktadır. Evlerin kuzeydeki mekânları içerisinde birer ocak mevcuttur. Ocakların kuzey mekânlarda yer alması ve güneydeki kısa duvarların durumu, bu evlerin girişlerinin kuzey kesimde bulunması olasılığını artırmaktadır. Alanın topografyası kuzeye doğru yükselmekte olduğundan, tarla tesviyesi sırasında kuzey kesimlerin oldukça tahrip olduğu anlaşılmıştır. Bitişik olarak yapılmış 3 uzun evden, en batıda olanının batı duvarının uzunluğu 13.70 m’dir. Duvarların hiçbirinin kuzeye doğru devamı izlenememiştir ancak ölçülebilen duvar uzunlukları, bu evlerin boyunun 14 m’yi bulduğunu düşündürmektedir.

Kandilkırı 2. Tabaka’ya ait duvarlarda ölçülebilen kalınlıkların ortalaması 0,49 m’dir [𝑋̅±(SS) m=0,49 (±0,11) m]. Duvarların neredeyse tamamı orta boy çay taşlarından örülmüştür. Söz konusu yapı malzemesi, alanın hemen güneyinde yer alan vadiden toplanmış olmalıdır. Tüm duvarlarda benzer bir örgü tekniği söz konusudur.

81 Umay Oğuzhanoğlu, “Laodikeia’dan Batı Anadolu Erken Tunç Çağı’na Yeni Katkılar”, Laodikeia Çalışmaları 3, 10. Yılında Laodikeia (2003-2013 Yılları), (Ed. C.Şimşek), İstanbul 2014, s. 81.

Duvarlar, iç ve dış yüzde düzenli yerleştirilmiş orta boy çaytaşlarından örülmüştür. İki taş sırasının arasındaki boşluk ise küçük boyutlu çaytaşları ile doldurulmuştur (Dökme duvar tekniği). Bugüne değin saptanan tüm duvarlar tek dizisi korunmuş durumdadır. Bunlar, iç mekânların taban kotları ile aynı seviyede yer almaktadır. Bu durumda, gerçek anlamda hendek açılarak oluşturulmuş bir taş temelden ziyade, kerpiç duvarın altına destek olan bir taş sırasını düşünmek gereklidir. Bu taş sırası üzerinde, yer yer yığıntı halde kerpiç kalıntılarına rastlanabilmiştir. Ancak sözü edilen tabakada hiç kerpiç tuğla veya tuğla parçaları tespit edilememiştir. Bu nedenle duvarlarda pisé/tauf benzeri bir yöntem kullanılmış olabileceği düşünülmektedir.

Şekil 12: Kandilkırı 2A Tabakasına Mimarisine Ait Tamamlanmış Şematik Çizim

(Gri bölümler tamamlamadır)

Bazı mekânlar kil sıvalı tabanlara sahiptir. Mekân içi mimari ögelere bakıldığında, ocakların genel olarak oval formlu oldukları ve düzenli bir kontura sahip olmadıkları söylenebilir. Ocak tabanlarında çakıl taşları veya seramik parçalarından, bazen de her iki malzemenin birlikte kullanılmasıyla oluşturulmuş, bir döşeme mevcuttur; bunun üzeri yer yer kille sıvanmıştır. Döşemede farklı formlardaki kaplara ait seramik parçalarının kullanımı gözlenmiştir. En doğudaki evde, ocağın kuzey kenarı kerpiç bir bordür ile çevrelenmiştir.

Ocaklardan bir tanesinin yakınında, taban üzerinde öğütme taşları tespit edilmiştir. Bir ocağın ise yakınında kil bir hazne yer almaktadır. Laodikeia-Kandilkırı

’nda bu tür kil haznelerin 2 örneğine rastlanmıştır. 0.20-0.30 m çapında olan bu örneklerin işlevi net olarak belirlenememiştir. Depolama için hacimleri oldukça küçüktür. Buna karşın, oldukça kalın bir kilden yapılmış olan bu haznelerin içleri sıvanmıştır. Bu bağlamda bunlar, içlerine konan sıvıyı tutabilecek nitelikte görünmektedirler ve mutfak faaliyetleri sırasında ihtiyaç duyulan az miktardaki sıvının saklanması için kullanılmış olabilirler.

2A tabakasında, Mekân 10 olarak adlandırılan ve ortadaki evin en güneyinde yer alan dikdörtgen biçimli küçük odaya ait bir girişe rastlanılmamıştır. Bu sebeple bu mekânın, üstten kullanılan bir depolama odası olabileceği düşünülmüştür. Söz konusu mekânın zemininde kil sıvaya rastlanılmıştır. Ayrıca hemen kuzeyindeki mekânın içinde 2 adet öğütme taşı ve duvar üzerine çökmüş durumda bir çömleğin kalıntıları bulunmuştur. Söz konusu buluntular, burada tahıl depolanmış olabileceğini akla getirmektedir. Ancak mekân içerisinde herhangi bir tahıl kalıntısına rastlanmadığından, buranın terkedilmeden önce temizlenmiş olabileceği düşünülmektedir.

Mekân 4’ün güney duvarının yakınında, taban üstünde birbirine yakın durumda ve bir hat buyunca 9 adet tezgâh ağırlığı tespit edilmiştir. Bu durum bir dikey dokuma tezgâhının, bu duvara yakın durumda kullanılmış olabileceğini akla getirmiştir. Aynı mekân içerisindeki 5 adet çakmaktaşı dilgi ve bir metal iğne de buradaki üretim faaliyetiyle bağlantılı olabilir.

3-5/A-B açmalarına yayılan ve birbirleriyle bağlantıları anlaşılabilen mekân kalıntıları dışında, aynı tabakaya ait 5/B açmasının güneydoğu köşesine yakın kesimde tespit edilen kalıntılar, olasılıkla tahrip olmuş bir duvara at olmalıdır. Bunlar, 2A tabakasının bu kesime doğru devam ettiğini akla getirmektedir.

2. mimari evrenin 2. alt evresi olan 2B tabakasına ait çok az sayıda mimari öge tespit edilebilmiştir. Bunlardan en tanımlı olanı, 2A tabakasına ait Mekân 10’un kuzeyine bitişik gibi görünen iki mekândır. Mekân 8 ve Mekân 9 olarak adlandırılan bu alanlar, birbirlerinden tek dizili, oldukça ince bir duvar ile ayrılmaktadır. Bunlar 2A tabakası duvarlarının altına doğru ilerlediklerinden, bu mekânların parçası olduğu yapının planı anlaşılamamıştır. Aynı evreye ait diğer bir duvar kalıntısı da, 4/B açmasında, kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu olarak uzanmaktadır ve iki ucu da tahrip olmuştur. Bu evrenin tespit edildiği son alan ise Mekân 3’ün hemen kuzeybatısında yer alan bir taş kümesidir. Bunlar, olasılıkla 2B tabakasına tarihlenen bir yapıya ait döküntü taşlardır. Ayrıca, seramikte izlenen bazı değişimler de 2B tabakasının varlığına kanıt oluşturmaktadır.

2. Tabaka’ya ait diğer kalıntılar ise uzun yapıların batısında, 8/B açmasında, 4. Tabaka mezarlığının üzerinde yer alan bazı çukurlardır. İçlerinde, günlük kullanıma ait seramik parçalarının tespit edildiği bu çukurlar, bu örneklerden hareketle 2. Tabaka’ya tarihlendirilebilmiştir. Batıdaki bu alanın, ETÇ 3 yerleşmesine ait bir çöplük alanı olarak kullanılmış olduğu düşünülebilir.

3A tabakasına ait tespit edilebilen kalıntılar 5 adet çukur ve bu çukurların kullanımıyla bağlantılı olabilecek bazı taban kalıntılarıdır. Bu tabakadaki çukurlar, yapım tekniği açısından 2. ve 4. Tabaka örneklerinden tamamen farklıdır. Söz konusu çukurların içleri doldurulmuş ve sonra üzerleri kalın bir kil tabakasıyla örtülüp sıkıştırılarak mühürlenmiştir. Bu durum, söz konusu çukurların, açıldıktan sonra tek seferde doldurulup kullanımına son verilmiş olduğunu akla getirmektedir. İki farklı çukur içerisinde ele geçirilen yarım ağırşak parçalarının, birleştirilip tümlenmiş olması, bu görüşü destekler niteliktedir. Benzer bir durum, bir çanağa ait 2 farklı parçada da yaşanmıştır. Dolayısıyla, en azından çukurların bazılarının, aynı zamanda açılmış oldukları ve içleri tamamen doldurulduktan sonra ağızları kille kapatılarak kullanımlarına son verildiği anlaşılmaktadır. İçlerinde çok yoğun hayvan kemikleri, oldukça yoğun karbonlaşmış kalıntılar, iri parçalar halinde seramik örnekleri, kenar vermeyen kerpiç parçaları ve az sayıda metal buluntu ele geçirilmiştir. Dolayısıyla, bunlar çöp çukuru olarak kullanılmış olmalıdırlar. Çapları 1-2 m arasında, derinlikleri ise 0.70-1.5 m arasında değişen bu çukurların, 2. Tabaka evlerinin inşası sırasında, 3. Tabaka’ya ait atıkların toplanması amacıyla açıldığı düşünülebilir. 3. Tabaka’ya ait, bu çukurlar dışında bir de sıvalı ve üzerinde yanık izleri olan taban parçası tespit edilmiştir. Söz konusu taban üzerinde çok yoğun miktarda çark yapımı, film astarlı tabak parçalarına rastlanmıştır. Bu taban, 2A tabakasına ait duvarlardan bir tanesi altında devam etmektedir.

3. Tabaka’nın mimarisi ile ilgili olarak çok az veri elde edilebilmiştir. Ancak, hem taban üzerinden hem de çukurlar içerisinden elde edilen yoğun seramik, bu tabakanın seramik geleneği hakkında yeterince fikir edinilmesini sağlamıştır. Kandilkırı’nda, 3. Tabaka’nın iki evreli olduğuna dair tek kanıt, 3A tabakası çukurlarından bir tanesinin kazısı sırasında tespit edilmiştir. Diğer çukurlarla tamamen benzer olan çukur, daha eski bir kalıntıyı tahrip ederek açılmıştır. 3B tabakasına ait bu kalıntı, korunabilen kısmından anlaşıldığı üzere, bir fırına aittir. Kerpiç kısımların bir bölümü korunmuştur ve üzerinde yoğun yanık ve kül tespit edilmiştir. Bu, Kandilkırı’nda bugüne kadar ortaya çıkarılabilen tek fırın kalıntısıdır.

Benzer Belgeler