• Sonuç bulunamadı

B. P53 diffüz ve güçlü pozitifliği 2.8.1.5.7 Genetik Profil

2.8.6. MİKST EPİTELYAL TÜMÖRLER

En az %10 oranında, en az 2 over epitel tümörünün bir arada bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. Minör komponentin klinik olarak bir önemi bulunmamaktadır. Baskın olan komponent esas alınmalıdır. Evre göz önüne alındığında hücre tipleri arasında bir farklılık bulunmamaktadır. Mikst epitelyal tümör diyebilmek için minör komponentin en az %25 olması gerektiğini düşünenler de vardır [21].

Sıklıkla seröz ve endometrioid karsinom birarada bulunmaktadır. Endometrioid ve berrak hücreli diferansiasyon birlikteliği de nadir değildir (Şekil 27). Borderline tümörlerde ise en sık görülen birliktelik serömüsinöz tiptedir.

Şekil 27. Mikst epitelyal tümör A. Edometrioid ve berrak hücreli karsinom birlikteliği B. Seröz ve endometrioid karsinom birlikteliği

B A

43 2.8.7. AZ DİFERANSİYE KARSİNOM

Herhengi bir hücre tipi yönünde diferansiasyon izlenmez. Çok nadir görülür. Genellikle yüksek evrelidir. Geniş nekroz alanları içeren solid kitleler şeklindedir (Şekil 28).

Histopatolojik olarak coğrafik nekroz alanları içeren, tabakalanma oluşturmuş monoton grünümde hücrelerden oluşan kümeler, kordonlar ya da tek hücreler şeklindedir. Hücreler tipik olarak iğsi şekillidir ve nonkoheziv patern gösterir. Mitotik aktivite yüksektir (Şekil 28). Prognozları oldukça kötüdür.

Şekil 28. Az diferansiye karsinom A. Geniş nekroz alanı B. Belirgi atipi içeren mitotik aktivitesi yüksek neoplastik hücreler

B A

44

3. GEREÇ VE YÖNTEM

Çalışmamızda 1999-2007 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalında over yüzey epitel tümörü tanısı almış 220 olgu yeniden değerlendirildi. Jinekoonoloji konseyi verileri doğrultusunda 170 olgunun klinik verilerine ulaşıldı. Klinik ve radyolojik takipleri yapılan ve adjuvan kemoterapi uygulanan 92 olgu çalışmamıza dâhil edildi.

Çalışmamız Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu tarafından 25.07.2014 tarih ve 14-7/1 karar no’ su ile etik kurul onayı almıştır.

Olguların genel bilgileri, izlem süreleri, metastaz veya nüks bilgileri Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Jinekoonkoloji Bilim Dalı konsey verileri ve bunun yanı sıra hastane bilgi sistemindeki telefon numaralarından hastalara veya yakınlarına ulaşılarak kaydedildi. Tanı sonrası takipler sırasındaki serum CA125 seviyesi yüksekliği, sitoloji pozitifliği veya radyolojik takiplerde tümörde progresyon nüks olarak kabul edildi. Genel sağ kalım süresi değerlendirilirken operasyon sonrasında yaşayan hastaların en son kontrol tarihi, ölen hastaların ise ölüm tarihi arasında geçen süre ay olarak hesaplandı. Olguların makroskobik verilerine Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilimdalı arşiv kayıtlarından ulaşıldı.

Olguların arşivde bulunan hematoksilen eozin boyalı preparatları tekrar değerlendirildi. Tümörün evresi DSÖ 2014’e göre değerlendirildi. Histolojik derecelendirme için Silverberg ve FIGO derecelendirme sistemi kullanıldı. Seröz karsinomlarda ayrıca ikili derecelendirme sistemi uygulandı. Her bir olgu için histolojik tip, derece, bilateralite varlığı, tümör en büyük çapı, kapsül rüptürü, sitoloji pozitifliği, lenf nodulü diseksiyonu yapılanlarda lenf nodülü metastazı, omentum diseksiyonu yapılanlarda omentum metastazı, lenfovasküler invazyon varlığı, genel sağ kalım ve hastalıksız sağ kalım süreleri kaydedildi. Histolojik incelemede tümörde psammom cismi varlığı, intratümöral lenfosit infiltrasyonu, nekroz varlığı ve 10 büyük büyütme alanında mitoz sayısına bakıldı. Tümör hücreleri içerisinde bulunan lenfosit varlığı pozitif olarak kabul edildi. Tümör çapı (1: <9.8 cm, 2: >9.8 cm), 10 büyük büyütme alanında mitoz sayısı (1: 0-9 mitoz, 2: 10-24 mitoz, 3: ≥25 mitoz), hasta yaşı (1: <50 yaş, 2: ≥50 yaş) belirtilen gruplara ayrılarak değerlendirildi. Diğer parametreler ise var veya yok olarak değerlendirildi. Ayrıca tanı anında 72 olguya uygulanan p53 immunhistokimyasal inceleme boyanma yüzdesi yeniden değerlendirildi.

45

Olgulara ait arşivimizde bulunan formalin tespitli parafine gömülü doku bloklarından immunhistokimyasal yöntemle ERCC1 ve fascin1 çalışılmak üzere iki adet beş mikron kalınlığındaki seri kesitler pozitif yüklü lam üzerine alındı. ERCC1 (4fg, predilüe, DakoCytomation) ve Fascin1 (55k, 1/100, DakoCytomatio) için immunhistokimyasal boyama yöntemi olarak biyotinsiz, HRP multiper bazlı, hidrojen peroksit substrat ve 3, 3’ diaminobenzidin tetrahidroklorit kromojeni hazır kit (ultraViewTM

Universal DAB Detection Kit, Catalog number 760-500, Ventana Medical Systems, Tucson, AZ) ile tam otomatik immunhistokimya boyama cihazı (Ventana BenchMark XT, Ventana Medical Systems, Tucson, AZ) kullanıldı (60 dakika standart kaynatma sistemi kullanıldı). Doku kesitleri 50°C’da en az iki saat kurutuldu. Deparafinizasyon ve antijen açığa çıkarma işlemleri de dahil olmak üzere tüm immunhistokimya (IHK) boyama süreci BenchMark XT tam otomatik immünohistokimya boyama cihazında gerçekleştirildi. Primer antikor 37°C’de 32 dakika inkübe edildi. Cihazda zıt boyaması hematoksilen ve mavileştirici solüsyon ile tamamlanan kesitlerin dehidratasyonu, ksilen ile şeffaflandırılması ve lamel kapatılması aşamaları otomatik olarak (Dako CoverStainer, CS100-10073) yapılarak işlem sonlandırıldı.

Pozitif kontrol olarak ERCC1 için adrenal dokusu, fascin1 için dalak dokusu kullanıldı (Şekil 29). Pozitif kontrol için seçilen ancak primer antikorun damlatılmadığı örnekler ise negatif kontrol olarak kabul edildi.

Şekil 29. A. Adrenal dokusunda nükleer ERCC1 pozitifliği B. Dalak dokusunda sitoplazmik fascin1 pozitifliği

İHK incelemede ERCC1 için nükleer boyanma, fascin1 için sitoplazmik boyanma pozitif olarak kabul edildi. Boyanan hücrelerin yüzde oranı ve boyanmanın şiddeti birlikte değerlendirilerek her belirleyici için bir immunhistokimyasal skor (İHK-s) oluşturuldu. (İHK-

46

s= boyanma şiddeti X boyanma yaygınlığı) (Tablo 7). Boyanmanın yaygınlığı için her tümörde boyanmanın en yoğun olduğu alan seçildi ve bu alanda 1000 hücre sayıldı. 1000 hücrenin kaçının boyandığı sayılıp, 10’a bölündü. Boyanmanın yaygınlığı ERCC1, fascin1 ve p53 belirleyicileri için dört gruba ayrıldı (0: boyanan hücre yok, 1: ≤%25, 2: %26-50, 3: %50 ve üzeri). Boyanmanın şiddeti ise ERCC1 ve fascin1 için negatif, zayıf, orta ve güçlü pozitif olarak değerlendirildi (0: negatif, 1: zayıf pozitif, 2:orta kuvvette pozitif, 3: güçlü pozitif) (Şekil 31-32). Bu değerlendirmeler ışığında İHK-s, 0 ile 9 arasında değişmektedir (0: negatif, 1-3: düşük, 4-6: orta, 7-9: yüksek ekspresyon) (Tablo 7).

Tablo 7. İmmunhistokimyasal değerlendirme yöntemi

Skor Boyanma yoğunluğu Boyanan alan yüzdesi

0 Negatif %0

1 Zayıf ≤%25

2 Orta %26-50

3 Güçlü ≥%50

İkinci bir yöntem olarak; ERCC1 ve fascin1 immunhistokimyasal belirleyicileri için İHK-s pozitif ve negatif olarak iki gruba ayrılarak yeniden değerlendirildi.

ERCC1:

Benzer Belgeler