• Sonuç bulunamadı

3. METROLARDA YÖN BULMA VE YÖN BULMAYI ETKİLEYEN

3.1 Metro İstasyonları

Metro, sürekli gelişmekte olan ve mevcut sınırların ötesine yayılmakta olan kent bölgelerini birbirine bağlayarak günümüz ulaşım problemlerine çözüm olmaya

çalışmaktadır. Günümüzde, metro sistemlerinin, bir ulaşım aracı olmakla birlikte artık kentsel bir mekan olarak algılanmakta olduğu ve kent yaşamımızın sosyal ve kültürel alanları üzerinde de dönüştürücü bir takım etkilere sahip olduğu görülmektedir.

Dünyadaki ilk metro sistemleri Londra, Paris, New York ve Moskova’da kurulmuştur. İlk yeraltı metrosu ise, 1863 yılında işletmeye açılmış olan Londra metrosudur. Bu metro Farringdon Sokağı ile Paddington’daki Bishop Köprü yolu arasında kalan 6 km’lik bölümü bağlamaktadır. Bu ilk yeraltı treninde yakıt olarak kömür kullanılmaktaydı ve trenler buharlı sistem ile çalıştırılmaktaydı. Fakat elektriğin sağladığı olanaklarla metro sistemlerinde gelişmeler yaşanmıştır ve Londra’da elektrikle ile çalışan ilk metro hattı 1890 yılında kurulmuştur. Bugün ise Londra metrosu, 408 km’den daha uzun rayları ve 275 istasyonuyla günde 3 milyon kişiye hizmet veren bir ulaşım ağından meydana gelmektedir (Belek, 2003). Londra’daki bu gelişmelerin ışığında 1896 yılında Budapeşte ve 1900 yılında Paris metroları açılmıştır. 20. Yüzyılın ilk yıllarından başlayarak Amerika ve Avrupa’nın birçok kentinde elektrikle çalışan yeni metro hatları açılmıştır. 1897’de Boston metrosu, 1904’te New York metrosu, 1907’de Philadelphia, 1913’te Buenos Aires metrosu, 1927’de Tokyo metrosu, 1943’te Chicago metrosu, 1954’te Toronto metrosu, 1960’da Montreal metrosu ve 1969’da Mexico metrosu bunlardan bazılarıdır. İstanbul’da ise ilk sistem 1871 yılında yapımına başlanılan ve 1874 yılında hizmete açılmış olan Karaköy-Tünel füniküler sistemidir. Bugün dünyanın pek çok yerinde metro sistemleri kullanılmaktadır. Şekil 3.1’de dünyada metro bulunan yerleşim yerleri görülmektedir.

3.1.1 Metro istasyonlarının tanımı

“Metro, 4 akslı, elektrikli, 10’lu setlere kadar çalıştırılabilen tam sinyalli ve tam korumalı (A kategorisi) olan sistemlerdir. Yüksek hız, kapasite, hızlı inme-binme ve sürücü hatasına izin vermeyen kontrol sistemleri ile güvenli sistemlerdir. 90 saniyeye düşen sefer aralıkları ve 2000 kişiye varan kapasite ile diğer raylı sistemlerden çok daha yüksek performansa sahiptir. Tam korumalı, yüksek kapasiteli optimal bir raylı sistem metodudur” (Çelik,2013).

“İstasyon, raylı taşıma sistemini kullanan yolcuların, taşıma aracını beklediği, araca inip bindiği, yer altı veya yerüstünde kurulan tesistir” (TS12127,1997). Yeraltında tesis edilen istasyonlar ise hem mekansal içerik hem de donanım olarak geniş bir yapıya sahiptir ve bütün öğeleri yeraltında olan istasyondur (TS12127, 1997).

3.1.2 Metro istasyonlarının mekansal tasarımı

Metro istasyonları yapılırken öncelikle mimari planlamadan önce güzergah etütleri yapılmaktadır. Bu güzergah seçimlerinde insanların yolculuk talebinin fazla olduğu bölgeler göz önünde bulundurulmaktadır. Ayrıca bu güzergahların diğer toplu taşıma araçları ile birlikte bütünleşerek şehrin tamamına hizmet vermesi sağlanmaya çalışılmaktadır.

Metro istasyonlarının mekansal tasarımında, yolcuların kullandığı ana mekanlar olan istasyon girişi, istasyon bilet holü (diğer adıyla konkors), peron ve bu mekanlar arasında sirkülasyonu sağlayan alanların arasındaki uyum, bütünlük ve sirkülasyondaki akış önemli rol oynamaktadır.

Yeraltı metro mekanları beş ana mimari bölümden oluşmaktadır: -Giriş mekanları

-İstasyon lobisi (konkors) ve mezanin alanı -Peron katı

-Sirkülasyon alanları

-Servis alanları (Kutlu ve diğ., 1998).

Giriş Mekanları: Yolcuları metro istasyonuna çeken, yolculuk eyleminin başladığı

İstasyon Bilet Holü ve Mezanin Alanı: Konkors alanı, yolcuların ücretli alana kontrol

altında geçebildiği ücretsiz alandır. Bu alanlar ücretli alana geçiş için kullanıldığı gibi çıkış olarak da kullanıldığından bu alanın yoğun kullanım saatleri göz önünde bulundurularak tasarlanması gerekmektedir. Mezanin alanı ise giriş bölümlerinde bilet kontrolünün sağlanabileceği bir yer olmayan durumlarda kullanıcıların perondan giriş noktasına ulaşmasını sağlayan alanlardır (Paker, 1992).

Platform veya Peron Alanı: Peronlar kullanıcıların trene inerken veya binerken

kullandıkları alanlardır. Yeraltı istasyonlarında peronlar, istasyonun en kesit tipinden kaynaklanan iniş ve çıkış sirkülasyon durumlarına göre farklı tiplerde uygulanabilmektedir. İstasyon en kesiti tek yönlü ve çift yönlü olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bu durumda tek yönlü en kesitli istasyonlarda; tek taraflı peronlar, çift taraflı peronlar mevcuttur. Çift yönlü en kesitli istasyonlarda ise iki taraflı peronlar, orta peronlar ve iki yan bir orta peronlar mevcuttur (Şekil 3.2).

Şekil 3.2: Peron katı tip en kesitleri (Paker, 1992).

Sirkülasyon Alanları: Metro giriş ve çıkışlarının yerleşimi, mezanin ve peronlar

arasında hareket eden yolcuların yükleniş biçimini belirlemektedir. Bu yükleniş biçimi mezaninden peronlara doğru dengeli ve dengesiz bir dağılım göstermektedir. İstasyondaki yolcuların yürüme uzaklıkları en aza indirilerek ve peronda bulunan yolcuların yanlış dağılımı azaltılarak, yolcuların istasyonla uyumu artırılmış olur. Katlar arası yolcu sirkülasyon elemanları; normal merdivenler, yürüyen merdivenler, yürüyen bantlar, asansörler, servis ve acil çıkış merdivenlerinden oluşmaktadır.

Servis Alanları: Bu alanlar metronun bakım ve işletmesinden sorumlu personel

tarafından kullanılan bölümlerdir. Servis alanları metro yolcularının kullandığı diğer bölümlerden ayrı olarak farklı kotlarda bulunur ve bu alanlara sirkülasyon elemanları ile bağlantı sağlanmaktadır.

Bu bölümde metro yapılarının tarihsel süreci, gelişimi, planlanması, planlamada mekânsal kurguyu oluşturan alanların fonksiyonları gibi konulara değinilerek metro yapıları hakkında genel bilgiler aktarılmaya çalışılmıştır. Sonraki bölümde mimari açıdan metrolarda yön bulma ve yön bulmayı etkileyen faktörlere değinilecektir.

3.2 Metro İstasyonlarında Yön Bulma ve Yön Bulmayı Etkileyen Faktörler

Benzer Belgeler