• Sonuç bulunamadı

1.5. TERCEMETÜ’L FÂRİSİYYE Fİ TEFSÎRİ’L HAKKİYYE

1.5.5. Metnin Dil ve İmla Özellikler

Metn(in çalıştığımız bölümün)de devrin genel imla özelliklerine uyulmakla birlikte birkaç yerde genel imla özelliklerinin dışına çıkıldığı da görülmektedir. Metinde dil ve imla hususiyetlerine dair şunlar söylenebilir:

Buna göre, -ip, -up zarf fiil eki (gerundium) daima yuvarlak vokalli ve tonsuzdur: ėdüb, gidüb; -lı,-li yapım eki yuvarlak vokallidir: kibrlü, nāzlu; emir kipinin 3. tekil şahıs eki yuvarlak vokallidir: eylesün; Türkçe kelimelerin başındaki d sesi tonsuzdur: ṭaġda, ṭoġrı; -dı, -di görülen geçmiş zaman eki ünsüz uyumuna bağlanmaz ve dar ünlüdür: gördi, oldı; geniş zaman eki yuvarlak ünlüdür: gelür,

ėrişür; bulunma hali eki (lokatif) tonludur: ṭopraḳda; Farsça belirtme konumu eki

(akkuzatif) olan -râ ار bazı kelimelerde birleşik bazılarında ise ayrı yazılır; Farsça yönelme konumu eki (datif) olan be- هب bazen birleşik, bazen ayrı yazılır; kâf-ı Fârisī گ harfinin kullanılmama eğilimi vardır. Bu harfle yazılması gereken kelimeler kef harfi ك ile yazılmaktadır; vur- fiili ur- şeklindedir. Kendi zamiri kendü ودنك ve kendi یدنك olarak iki şekilde yazılmıştır. Bu zamirin ikili kullanımının örneğine tek yerde rastlanır.

Câmî’ye ait beytin ardından gelen “…dėdi. Çünkĭ Yūsuf Züleyḫāna ṭālib olub

Züleyḫā andan ḳaçdı, arḳasından yetişüb Yūsuf Züleyḫā'nıñ gömlegini yırtdı, binā’en

‘aleyh böyle söyledi.” açıklamasında geçen Züleyòāna sözcüğündeki yönelme

konumu eki ile gelen kaynaştırma ünsüzünün bu şekli (-na) tek yerde (s. 222) görülmektedir.

Bu genel imla özelliklerinin dışına çıkıldığı da görülmektedir:

 Metinde ñ sesini karşılamak üzre kef ك ile yazılması gereken kimi sözcükler, yer yer nun harfi ن ile yazılmış, imla iki türlü kullanılmıştır.

1.5.5.1. Metinde Yer Alan İmla ve İfade Hataları

Metinde karşılaşılan imla hataları ve ifade yanlışlıklarının yoğunluğu dikkat çekmektedir. Bunların tek tek tespiti ve değerlendirilmesi başlı başına bir çalışma olup tezimizin kapsamı dışındadır. Aşağıda iki grup olarak verilen hatalar, metindeki hataların tamamı olmayıp dikkat çeken ve üzerinde durulması gereken yanlışların birkaç örneğidir:

a. Basit İmla Hataları ve Dil Sürçmeleri b. İfade Hataları

a. Basit İmla Hataları ve Dil Sürçmeleri:

 Metinde 4. sayfada V'ez girānī-[i] bār kĭ çun cānet menem mısrasında ناج

cān sözcüğü hataen ناچ çān şeklinde yazılmıştır.

 4. sayfada Behr-i ustuvārān-ı nefs-i purcefa (Pürcefā olan nefs óayvānı içün ùaraf-ı ilâhīden mir-i āòūrdur) mısrasında ناراوتسا ustuvārān şeklinde yazılmış olan sözcük, mısranın açıklamasındaki mana ile uyuşmamaktadır. Sözcük hatalı yazılmış olup doğrusu “binek hayvan(lar)ı” manasındaki ناروتسا usturān sözcüğü olmalıdır.

 Sayfa 4’te Kĭ nebīnī zindegānī-rā diğer mısrasının çevirisinde (Öyle seniñ

kemiklerini çiynerler kĭ diger başḳa dirilik ve óayātī görmezsiñ) dirilik sözcüğünde;

sayfa 176’da Câmî’ye ait olan beytin ‘Azīmet kerd rūzī ‘ankebūtī mısrasının çevirisinde (Bir gün ‘azīmet eyledi örümcek) örümcek sözcüğünde; sayfa 191 de

Sa‛dî’ye ait olan beytin Ger merā zār bekoşten dehed ān yār-ı ‘azīz mısrasının

çevirisinde (Eger baña zār [ü] renc ü meşaḳḳat ile öldirmeklik vėrir ol Yār-ı ‘Azīz)

öldirmeklik sözcüğünde; sayfa 193’te Kâşifî’ye ait olan beytin Ezū çīzī tevāned sāḫt ustād mısrasının çevirisinde (Ondan bir nesne düzmek mümkin olur ustāda) düzmek

sözcüğünde kef ك ile yazılması gereken k seslerinin kaf ق ile yazılmış olmaları dikkat çekidir.

 Sayfa 255’de, Mevlânâ’ya ait olan beytin (Ḥilyehā-yı rūḥ-ı ūrā hem numūd/

Ezṣıfāt u ezṭarīḳ u cā vu būd) açıklamasında geçen: Fertūt şoden (Buñamış olmaḳ). Ya‘nī seng-i kemāliyle iḫtiyār olub buñamaḳ ‘aḳlına iṭā’ getürmek dėmekdir.

cümlesinde اطا iṭā şeklinde yazılmış olan sözcük, bizce hatalı yazılmış olup sözcük, bunamak manasına gelen هتع ‛ateh sözcüğü olmalıdır.

 Sayfa 292’de Sa‛dî’ye ait olan beytin Ve ger ne her kĭ tu bīnī sitemgerī dāned

(Ve eger yoḥsa her kim-kĭ görirseñ sen sitemkārlıàı) mısrasının açıklamasında Ya‘nī cevr ü ẓulm ü sitem ėtmegi bilür ya‘nī herkes sitem [ü] cevr ü cefā ėtmegi bilür, ancaḳ ‘ahde vefāyı bilmezler, anı ta‘līm eyle, ögren, anı işle dėmekdir. cümlesinde متس sitem

yerine sehven تمس semt yazılmıştır.

 Metne ait imla hususiyeti olarak belirtilen iyi anlamındaki sözcük genel olarak وكیا eygü şeklinde yazılmıştır ancak bir yerde (sayfa 347) ویا eyü şekli ile yazıldığı da görülmektedir.

 Metinde 77. sayfada geçen میعن و تنج Cennet ü Na‘īm ifadesinin doğrusu میعن تنج Cennet-i Na‘īm dir ve sekiz cennetten beşincisidir. Sehven fazladan و vav harfi eklenmiştir.

 “Elbette” sözcüğü “Elbetde” şeklinde hatalı yazılmıştır. Sözcük, doğru şekliyle (elbette) transkribe edilmiştir.

 Metinde 73. sayfada mısra açıklanırken kullanılan “…hicv ėderdi” ibaresi sehven iki kez art arda yazılmıştır.

 Sayfa 197’de Derīn miḥnet-serā yek ‘aşḳ-pīşe mısrasının çevirisi; Bu miḥnet-

serāyda bir ‘aşḳ ziyāde şeklinde verilmiştir. Bu çeviriden anlaşıldığı üzre yanına

geldiği sözcüğe “alışmış, huy edinmiş” anlamı katarak nitelik adı yapan -pīşe, bīş(e) olarak okunmuş ve sözcüğe “ziyade” anlamı verilmiştir.

b. İfade Hataları:

 Sayfa 6’da, Mesnevî’de yer alan, Mevlânâ’ya ait olan beytin şerhinde karışıklık vardır. İkinci mısraya ait olması gereken açıklama, birinci mısranın altında verilmiştir. Aşağıdaki gibi olması uygundur:

“Bā te’ennī geşt mevcūd ezÒudā

(Te’enniyle ya‘nī te’ḫīr ve ṣabr u ḥesāb ile bu mevcūdāt vücūd buldı Cenāb-ı Ḥaḳ'dan)

Tā beşeş rūz īn zemīn u çerḫhā

(Ḥattá o te’enni ve ṣabrla altı günde bu yer ve arżı ve eflāki ḫalķ eylemiş) Ya‘nī bu yerleri ve gökleri Cenāb-ı Ḥaḳ altı günde ḫalk eyledi dėmekdir. Kullarına ta‘līmdir kĭ ta‘cīl ėtmeyeler dėmekdir.”

 Sayfa 4’te yer alan Hâfız’a ait: Tāc-ı şāhī ṭalebī gevher-i ẕātī benumāy/ Ve'r

ḫod ezgevher-i Cemşīd u Ferīdūn bāşī beytinin açıklamasında bulunan “Ol vaḳit sen- de anlar gibi pādişāh olursuñ yoḫsa aṣlıñ nesliñ bilürsiñ olan kimesne pādişāh olamaz.” ifadesinde cümle kuruluşu sıkıntılıdır.

 Sayfa 298’de Ve Muṣḥafī-i ‘Azīz dāşt u derpīş āmed u bāz kerd īn āyet ber

āmed kĭ beytinin tercümesi: Bir Muṣḥaf-ı Şerīf-i ‘Azīz ṭutdı ve öñüne geldi o ẓālimiñ ve girü eyledi, bu āyet yuḳaru geldi kĭ. şeklinde verilmiştir. Müellifin bāz kerden

fiilini “geri dönmek” anlamındaki bāz gerden olarak okuduğu tercümesinden anlaşılmaktadır. Bize göre fiil, “açmak” anlamındaki bāz kerden olmalıdır.

 Sayfa 172’de Lu‘āb-i ḫod heme derkār-ı ū kerd mısrasının Örümcek kendü

oyununı cümle onuñ işinde, kārında eyledi. şeklindeki tercümesinden anlaşıldığı üzre,

müellif “tükürük” anlamına gelen lu‘āb sözcüğüne hataen oyun anlamını vermiştir.  Sayfa 198’de Gehī çun şem‘ berpā īstāde / Ziruḫ zindāniyānrā nūr dāde beytinin; Ba‘żı kerrede mūm gibi ayaḳ üzere durmuş/ Zindāncılarıñ zindānda

olanlara anıñ yanaàından nūr vėrilmiş şeklindeki tercümesinde, ikinci mısranın çevirisi hatalıdır. Tercümenin aşağıdaki gibi olması, sözcüklerin Türkçe karşılıkları ve beytin anlam bütünlüğü açısından daha doğrudur:

Ziruò zindāniyānrā nūr dāde

(yanaktan/yanağından) (zindanda olanlara) (nūr) (vermiş)

 Peleng گنلپ sözcüğü metinde toplamda dört yerde geçmektedir. “Kaplan” anlamına gelen sözcüğe bu doğru karşılık sadece bir yerde verilmiş olup diğer üç yerde sözcük “aslan” olarak tercüme edilmiştir.

 Yetmiş anlamına gelen “heftād” sözcüğü iki kez geçmektedir. Müellif, bu sözcüğü iki yerde de yedi olarak tercüme etmektedir.

 Firāz-i merkebī ezpā tā farḳ mısrası (Yūsuf'uñ ḥayvānınıñ başdan aşaàı

cümlesi ayaḳından yuḳaruya ḳadar) şeklinde tercüme edilmiştir. Üst, yükseklik, tepe

anlamına gelen firaz sözcüğünün anlamı derkenarda: *Firāz; başdan aşaàı, cümlesi

dėmekdir olarak verilmiştir.

 Çu ān gerd-i ḫaṭā ezmen feşāndī mısrasının (Çünkĭ o ḫaṭāyı eylemekligi

benden ṣaçdıñ) şeklindeki tercümesinden toz anlamındaki “gerd” sözcüğünün, etti,

eyledi anlamına gelen kerd fiili olarak okunduğu anlaşılmaktadır.

 Sayfa 221’de Dileş eztīà-ı nevmīdī neḫastīm mısrası (Züleyḫā'nıñ göñlüni

ümīdsizlik tīàinden, ḳılıcından birinci, ibtidā’en) şeklinde tercüme edilmiştir.

Tercümesinden anlaşıldığı üzre yaralamamak anlamındaki nehasten fiili, birinci, ilk anlamına gelen nohostin/m? sözcüğü ile karıştırılmıştır.

 Pes ez‘ömrī kĭ ziher àam çeşāndet (äoñra ‘ömrden kĭ her àamdan saña

ṭatdırdı) / Betiryāk-i viṣāl-i men resāndet beytinde مغ رهز sözünün “zi her gam” olarak

okunduğu çevirisinden anlaşılmaktadır. Beytin anlam bütünlüğü açısından sözün “zehr-i gam” şeklinde olması daha uygun görünmektedir.

Yukarıda bir kısmına değinilmiş olan metindeki yazım yanlışları, ifade ve tercüme hatalarından, müellifin Rûhu’l Beyân tefsiri içerisinde yer alan Mesnevî dışındaki tanıklarda, söz konusu tefsiri yegane kaynak olarak kullandığı ve hatalarını düzeltme imkanı bulamadığı düşünülebilir.

Benzer Belgeler