• Sonuç bulunamadı

1. KAVRAMSAL OLARAK İŞGÜCÜ, İSTİHDAM VE İŞSİZLİK

1.3. Genel Olarak İşgücü Piyasası Politikaları

1.3.2. Aktif İşgücü Piyasası Politikaları

1.3.2.5. Mesleki Eğitim programları

31

Küreselleşen dünyada yaşanan gelişmeler işgücü piyasasında değişimlere neden olmuştur. Hayat boyu eğitim ve istihdam edilebilirlik kavramlarının gündeme gelmesi ile işgücü piyasası politikalarında ülkelerin yeni anlayışlar ve uygulamalar gerçekleşmesine yol açmıştır. Günümüzde en önemli istihdam güvencesi, işgücü piyasasının talep ettiği nitelik ve özelliklere sahip olunması olduğundan mesleki eğitim daha da önemli hale gelmiştir (Yabanova ve Acar, 2017:94). Mesleki eğitim ya da işgücü yetiştirme programları yapısal işsizliğe karşı mücadele etmede en etkin programdır. Bu programlar genellikle kamu istihdam ofislerinin doğrudan ya da ilgili kuruluşlarla koordinasyon içerisinde çalışarak birlikte organize ettiği mesleki beceri kazandırma kurslarıdır (Varçın, 2004:33).

1980 sonrasında üretimde ileri teknolojinin kullanılmaya başlanmasıyla niteliksiz olan çalışanlara talep azalmıştır. Dezavantajlı duruma düşen vasıfsız işgücünü yeniden istihdama sokabilmek için işgücü piyasasında arz yönlü politikalara ihtiyaç duyulmuştur. Gerek teknolojik gelişme ile işsiz kalan işsizlere gerek piyasaya yeni girecek genç işsizlere nitelik kazandıracak işgücü yetiştirme eğitimlerine daha fazla harcama yapılmıştır. Aktif işgücü piyasası politikaları oluşturulurken ilk olarak mevcut işgücünün istihdam edilebilirliğini arttıran mesleki eğitim programlarının uygulanması üzerinde durulmuştur (Mahiroğulları ve Korkmaz, 2013:105).

Mesleki eğitim bireylere arzu ve nitelikleri doğrultusunda iş hayatında geçerli olan bir mesleği öğretmek amacıyla gerekli bilgi, beceri ve niteliği kazandırma ve kişinin işi bir araç olarak kullanarak yeteneklerini geliştirme süreci (Öksüz, 2007:4) olarak tanımlanmıştır. İşgücü yetiştirme programları geçmişte katılımcıların kısa dönemde istihdam edilebilirliklerini sağlamaya çalışmakta iken son dönemlerde rehberlik ve danışmanlık hizmetleri ile hem işlerin kalitesinin arttırılmasını hem de uzun dönemde işsizliğin azaltılması için kullanılmaya başlanmıştır. Bu programların uygulanmasında kamunun önemi büyük olmakla birlikte özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve özel istihdam bürolarının da son dönemde bu programlarda etkin olduğu görülmektedir (Günaydın ve Yıldız, 2016:270).

Biçerli, meslek edindirme programlarının başarılı olabilmesi için beş noktaya dikkat çekmiştir. Bunlar (Biçerli, 2004:153);

32

 Bu programların işsizleri gelişen sektörlere hazırlayabilme becerisi olması,  Bu eğitimlerin işsizlerin ihtiyaçlarına yönelik olması,

 Bu programların dezavantajlı grupları da kapsaması gerektiği,

 Programın katılımcılara piyasada pazarlanabilir beceriler sunması gerektiği,  Programların yürütülmesinde mevcut eğitim kurumlarından etkin bir

şekilde yararlanması gerektiğidir.

İşgücünün eğitim düzeyinin arttırılması yapısal işsizliğin azaltılmasındaki en önemli etkenlerden bir tanesidir. Dolayısıyla eğitim düzeyi artan, nitelikleri ve becerileri teknolojik gelişmelere göre işgücü piyasasına uyum sağlayan işsizler ve işsiz kalma riski altında olan çalışanlar yapısal işsizliğin azalmasında önemli bir rol oynamaktadır (Şen, 2015:87).

İŞKUR meslek eğitim programlarını, emek piyasasının ihtiyacı olan tüm mesleklerde işsizlerin niteliklerini geliştirerek istihdam edilebilirliklerini arttırmak amacıyla yapılan meslek edindirme ve geliştirme kurslarıdır (İŞKUR, 2018c) şeklinde tanımlamaktadır.

Mesleki eğitim kursları kapsamında (İŞKUR, 2018:44);  İstihdam garantisi olan meslek eğitim kursları,

 İstihdam garantisiz meslek eğitim kursları,

 Engellilere yönelik meslek eğitim ve rehabilitasyon faaliyetleri,  Hükümlü/eski hükümlülerin mesleki eğitimine yönelik faaliyetler,  İşbaşı eğitim programları,

 Uzmanlaşmış meslek edindirme merkezler (UMEM),

 Özel politika ve uygulama gerektiren kişi ve gruplara yönelik mesleki eğitim kursları düzenlemektedir.

Bu politikaların başarısı eğitimlerin işgücü piyasasının kısa, orta ve uzun vadeli istek ve ihtiyaçlarına göre planlanmasına, eğitime katılacak kişilerin doğru belirlenmesine, eğitimlerde hem işsizlerin hem de işverenlerin doğru bilgilendirilmesine, eğitimin hızlı ve ekonomik bir şekilde uygulanmasına eğitimde teorik bilginin yanında pratik kısımlara da ağırlık verilmesine, eğiticilerin ve eğitim alanlarının güncel bilgi ve teknolojiye sahip olmasına, mümkünse eğitim boyunca

33

maddi yardım yapılmasına ve işçi-işveren-devlet ayağının eşgüdüm içinde olmasına bağlıdır. Aksi takdirde oldukça maliyetli olmasının yanı sıra, bu tip eğitimler işverenlerin ihtiyaçlarını karşılamayacak, kamu kaynaklarının israfına, zaman ve emek kaybına yol açacaktır (Dost, 2014:21).

1.4. Kavramsal Olarak İşsizlik

Dünyada ülkelerin en önemli ve ortak sorunlarından birisi işsizliktir. İşsizlik geçmişten günümüze kadar gelen ekonomik sistemi ve toplumu olumsuz etkileyen büyük bir sorundur. İşsizlik kavramı ile ilgili birçok tanım olmasıyla birlikte, çalışma isteği ve yeterliliği bulunan, mevcut çalışma ve ücret şartlarını kabul etmesine rağmen uygun bir iş bulamayan kişilerin durumunu ifade etmektedir. Geniş anlamıyla ise emeğin hiç ya da tam kullanılmaması durumudur (Taş, 2012:311).

İktisadi olarak işsizlik genellikle emek arzı ile emek talebinin dengede olmaması hali olarak tanımlanmaktadır. Bu dengesizlik nicelik bakımından olabileceği gibi nitelik bakımından da olabilir. Klasik iktisatçılar işsizliği emek talebinin emek arzına göre yetersiz kalması ya da emek arzının emek talebinden fazla olması olarak tanımlamaktadır (Yıldız, 2014:5).

Uluslararası standart işsizlik tanımına göre bir kişinin işsiz sayılabilmesi için işinin olmaması, çalışmaya hazır olma ve iş arıyor olma özelliklerini taşıması gerekir (Albayrak, 2013:8).

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) işsizliği şu şekilde tanımlamıştır: Belli bir gün veya hafta zarfında muayyen bir yaş grubunun üstünde bulunan aşağıdaki sınıflamaya dâhil şahıslar işsiz kabul edilir (Tetik, 2012:88).

 İş akdi sona erdiği veya tatil edildiği için istihdama elverişli hale gelen, herhangi bir işe sahip bulunmayan iş arayan kişiler,

 Daha önce istihdam edilmemiş ya da bağımlı statüde çalışmaksızın emekli olup da belirli bir süre çalışmaya uygun kişiler,

 Bir işte istihdam edilmeyen fakat çalışmaya elverişli kişiler,

 Kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadan geçici ve belirsiz bir süre için işten çıkarılanlar işsiz olarak nitelendirilmektedir.

34

TÜİK’e göre göre işsizlik, istihdamda bulunmayan bireylerden iş aramak için son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde çalışabilecek durumda olan tüm kişiler işsiz nüfusa dâhil edilmiştir. Ayrıca çalışabileceği bir iş bulmuş ya da kendi işini kurmuş ancak işe başlamak ya da çalışmak için çeşitli eksiklikleri tamamlamak amacıyla bekleyenler de işsiz nüfusa dâhil edilmiştir (Bekiroğlu, 2010:45).

Avrupa Birliği ülkelerinde ise işsizlik, istihdam bürolarına ve işçilere yardım bürolarına kayıtlı bireylerin iş bulamaması durumudur. Bununla birlikte şuan ki işlerini her an değiştirebilecek ve başka bir işe geçebilecek kimselerde işsiz olarak kabul edilmektedir (Pekin, 2014:8).

Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı gibi birçok işsizlik tanımı bulunmaktadır. Bu tanımlardan yola çıkarak işsizlik çalışma yaşındaki bireyin çalışma isteğinde olup da iş bulamaması olarak tanımlanabilmektedir.