• Sonuç bulunamadı

4. KAVRAM OLARAK MERKEZ BANKACILIĞI

4.2. Merkez Bankasının Görevleri

vazgeçmeye başlamışlardır. 1980’lerin ortalarından itibaren aşamalı da olsa, merkez bankaları, paranın miktarından ziyade fiyatının, faiz oranlarının kontrolüne yönelmeye başlamışlardır. Parasal büyüklükler daha çok, izlenen önemli bir öncü gösterge niteliğine dönüşmüştür.

1990’lı yıllara gelindiğinde ise, merkez bankacılığındaki temel tartışmalar, operasyonel tekniklerden (faiz oranı-para tabanı kontrolü) merkez bankası bağımsızlığı, sorumluluğu ve güvenilirliği gibi yapısal sorunlara doğru kaymıştır.

Bu zaman diliminde merkez bankaları genel kabul gören orta vadeli fiyat istikrarı amacı için en temel enstrüman olarak ellerinde kalan kısa vadeli faiz oranlarını kullanmışlardır. Temel operasyonel problem ise faiz oranları değişikliklerinin ekonomiyi (parasal genişlemeyi) farklı gecikmelerle ve ne derecede etkileyeceği olmuştur. Sonuçta merkez bankaları cari dönem verilerinden çok gelecek dönemde belirsiz olan enflasyon oranı sapmalarına karşı faiz oranı değişikliklerine ihtiyaç duymuşlardır. Bunun anlamı, gelecek dönem enflasyon beklentilerinin (yıllık 1,5 – 2,0) para politikasının yürütülmesinde merkezi bir rol oynamaya başlamış olmasıdır (Capie, Goodhart ve Schnadt, 1994). Dolayısıyla, merkez bankacılığı tarihçesi açısından, 1980’li yılları merkez bankası bağımsızlığı ve para politikası stratejileri açısından bir geçiş dönemi, 1990’lı yılları ise merkez bankası bağımsızlığının artık “olmazsa olmaz” olarak görülen, para politikası stratejisi açısından ise “enflasyon hedeflemesi”ne geçişin yaygınlaştığı bir dönem olarak adlandırmamız mümkündür. Para politikası araçları açısından ise 1970’li yılları ve sonrası dönemi, doğrudan para politikası araçlarından, piyasa mekanizmasına dayalı dolaylı para politikası araçlarına geçiş dönemi olarak kabul edebiliriz.

4.2.1. Banknot İhracı ve Paranın Değerinin Korunması

Merkez bankalarının geleneksel ve onları diğer bankalardan ayırt edici olan en temel görevi banknot ihracı yani para basmaktır. Başlangıçta birkaç bankaya para basma yetkisinin verildiği örnekler olsa da zamanla bu yetki tek olarak merkez bankasına verilmiştir. Günümüzde banknot ihracı tekel ve imtiyaz olarak merkez bankalarına aittir. Bu, parada yeknesaklığın sağlanması ve sahteciliğin önüne geçilmesi açısından gerekli bir uygulamadır. Bunun yanında para ve kredi arzının kontrolünde tek elden yönetimin sağlanması açısından önemlidir.

İlk zamanlarda para genellikle bir karşılık (örneğin altın) şartıyla çıkarılmıştır. Ancak daha sonra bu uygulama terk edilmiş ve banknot, ülke sınırları içerisinde kabulü mecburi kanuni ödeme aracı olarak kabul edilmiştir. Merkez bankası belli şekil ve şartlar dâhilinde piyasaya banknot sürmekte ve piyasadan banknot çekmektedir. Bu yolla para arzı kontrol edilmekte ve piyasalara yön verilebilmektedir.

Banknot basmanın yanı sıra ulusal paranın iç ve dış değerinin korunması da merkez bankalarına yüklenen görevlerdendir. Ülkenin para biriminin diğer ülke paraları karşısında değer kaybetmesi veya dış ticarette dezavantaja sebep olacak şekilde değer kazanması karşısında merkez bankası müdahale ederek paranın değerini korumakla görevlidir. Bunu da paranın arzını kontrol ederek yapar.

4.2.2. Para ve Kredi Arzının Kontrolü

Merkez bankaları yukarıda anlatıldığı gibi para basarak para arzını kontrol edebilirler. Bunun yanında piyasadaki dövizi ulusal para karşılığında çekerek veya piyasaya döviz satarak veya benzer şekilde piyasadaki senetleri birincil veya ikincil piyasalarda alarak ve satarak para arzını etkileyebilirler. Bunların yanında başka müdahale araçlarına da sahiptirler ve bu yollarla para arzını etkileyebilirler.

Para arzının para politikası araçlarıyla etkilenebilmesi ayrıca kredi piyasasının da kontrol altında tutulması olanağını verir. Ancak bunun etkin bir şekilde sağlanabilmesi bazı şartlara bağlıdır. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:

• Merkez bankasının bankalar dışındaki mali kuruluşlar üzerindeki etkinliği

Merkez bankasının para piyasası üzerindeki kontrol gücü

• Ticaret bankalarının merkez bankasının sağladığı kredi imkânlarına bağlılık derecesi

• Merkez bankası ile diğer bankalar arasındaki işbirliği derecesi 4.2.3. Devlete Bankacılık ve Mali Danışmanlık Hizmeti

Devletin de gelir ve giderleri olan büyük bir tüzel kişilik olduğu düşünüldüğünde, yapacağı ödemeler ve tahsilâtlar için bankacılık işlemleri yapabilecek bir kuruma ihtiyacı vardır. Bu görevi merkez bankası yerine getirir.

Ayrıca devlete ait fonlar ile merkezi ve yerel idarenin hesapları merkez bankasında mevduat olarak tutulur. Bunların yanında merkez bankalarına devlete gerektiğinde kredi açma görevinin verildiği de olmuştur. Ancak bu uygulamanın sakıncaları karşısında bundan vazgeçilmiştir. Günümüzde gelişmiş ülkeler merkez bankasından borçlanmamaktadır.

Merkez bankaları uzmanlık alanları gereği iç ve dış piyasaları yakından takip yeteneğine sahiptir ve hükümetler onların bu özelliklerinden yararlanarak mali danışmanlık hizmeti almaktadırlar. Hükümetler alacakları önlemler ve uygulayacakları politikalar konusunda merkez bankalarının bilgi, tecrübe ve gözlemlerinden faydalanma şansına sahiptirler.

4.2.4. Bankaların Nakit ve Rezervlerinin Korunması ve Aracılık Hizmetleri

Bankaların nakit ve rezervlerini merkez bankasında tutması zamanla oluşan teamülün bir kural haline gelmesi ve kanunlaşması sonucu doğan bir görevdir. Bu durum hem bankalara bazı pratik faydalar ve güven hem de merkez bankasına piyasayı kontrol etme imkânı vermektedir. Ayrıca merkez bankası, bankalara ait olan hesaplarda tutulmasını zorunlu kıldığı miktarlar karşılığında bankalara likidite güvencesi vermektedir. Bu şekilde hem piyasada güven ortamı oluşmakta hem de merkez bakası bir para politikası aracını elinde bulundurmaktadır.

Bütün bankaların merkez bankasında hesabının bulunması bankaların birbirleri ile olan münasebetlerinde merkez bankasının güvenli bir aracı olmasını kolaylaştırmaktadır. Böylece bankalar bir takım takas işlemlerini merkez bankası aracılığıyla yaparlar (Urgancı, 1982).

4.2.5. Ülkenin Altın ve Döviz Rezervlerinin Kontrolü ve Korunması Kâğıt para sisteminin gelişmesiyle altın karşılık olarak önemini kaybetmiş ancak dövizle birlikte uluslar arası ödemelerdeki önemini korumuştur. Bir ülkenin altın ve döviz rezervleri uluslar arası ödemelerde o ülkenin parasına olan güven açısından önemlidir. Bu sebeple merkez bankaları altın ve döviz rezervlerini arttırmaya çalışmaktadır. Nitekim ülkelerin uluslar arası değerlendirilmeleri yapılırken bakılan kıstaslardan biri de altın ve döviz rezervleridir.

4.2.6. Uluslararası Ödemelerde Aracılık

Altın ve döviz rezervlerinin merkez bankalarında tutulması bu kurumların uluslar arası ödemelerde aracılık etmesini gerektirmektedir. Özellikle 1929 ekonomik buhranından sonra birçok ülkede uygulamaya konulan takas ve kliring sitemi merkez bankalarına önemli görevler yüklemiştir (Urgancı, 1982).

4.2.7. Para Politikasının Yönetilmesi

Günümüzde merkez bankalarının en öne çıkan görevi ülkenin para politikasının yönetilmesidir. Merkez bankalarının diğer bütün görevleri içinde en önemli görevi de budur. Merkez bankaları sahip oldukları araçlar, imkânlar ve hareket kabiliyetleri çerçevesinde kendisine yüklenilen politika hedeflerini gerçekleştirmekle yükümlüdürler. Bu görev veya görevler bankayı ilgilendiren ilgili kanunda gösterilir.