• Sonuç bulunamadı

Pek çok kanserde olduğu gibi, meme kanserinin etiyolojisi bilinmemektedir. Ancak, yapılan araştırmalar risk faktörü oluşturabilecek bazı bulguları ortaya koymaktadır. Meme kanserli hastaların ancak %20’sinde bu risk faktörlerinin bulunduğu vurgulanmaktadır (56). Meme kanserlerinin azaltılmasında bütün toplumların kendi meme kanseri risklerini belirlemesi, risk gruplarını belirlemesi ve tarama programlarını yaygınlaştırılması gerekir. Meme kanseri hususunda tek bir epidemiyolojiden bahsetmek mümkün değildir (47). Meme kanserinde risk faktörleri; değiştirilemeyen, değiştirilebilen ve kesin olmayan risk faktörleri şeklinde sınıflandırılmıştır.

2.4.1 Meme Kanserinde Değiştirilemeyen Risk Faktörleri

Cinsiyet: Kadın cinsiyeti meme kanserindeki en önemli risk faktörünü

oluşturmaktadır. Meme kanseri kadınlarda %99 iken erkeklerde %1 oranında görülmektedir (57). Bunun nedeni kadınların meme dokularının daha fazla olması ve gelişimsel dönemdeki kadınlarda östrojen ve progesteron hormonlarının değişim göstermesi olduğu bilinmektedir (55).

Yaş: Yaş, meme kanserinin görülmesinde önemli bir risk faktörüdür. Yaş

arttıkça meme kanseri görülme oranı artmaktadır. Yaklaşık, meme kanserlerinin 2/3’si 55 yaş üstü kadınlarda görülmektedir (58).

Irk: Beyaz kadınlar arasında görülme oranı daha fazla bulunmasına rağmen

Afrika kökenli Amerika vatandaşı kadınların bu hastalıktan ölüm risklerinin daha fazla olduğu belirtilmektedir (59,60).

Genetik Faktörler: BRCA-1 (Breast Cancer-1); östrojen reseptör aktivitesini

düzenleyerek, memede proliferasyona neden olan östrojeni kontrol altına alır. DNA hasarlarını onarır ve kromatinin yeniden şekillenmesini sağlar (61). BRCA-2(Breast

16

Cancer-2) ise; sadece DNA’yı onarır ve kromatinin yeniden şekillenmesini sağlar (62). BRCA1 ve BRCA 2 gen mutasyonu taşıyıcılarının meme kanseri gelişimi açısından risk altında oldukları görülmüştür. BRCA1 geni mutasyonunda yaşam boyunca meme kanseri görülme riski yüzde 36-87, BRCA2 de yüzde 45-84’tür (63).

Aile Öyküsü: Anne ya da kız kardeşlerinden herhangi birisinde meme

kanseri görülmesi riski arttırırken her ikisinin de görülmesi meme kanseri görülme oranını arttırmaktadır. Kadınlara, menapoz öncesinde tanı konulmuş ise bu risk daha da artmaktadır (64).

İyi Huylu (Bening) Meme Hastalıklar: Bening meme hastalığı olan

kadınların meme kanserine yakalanma riskini artırdığı bilinmektedir. Bu hastalıklarda meme kanseri riskini etkileme durumuna göre üç grupta toplanmaktadırlar (65).

-Non-proliferatif Lezyonlar: Bu lezyonlar; Meme dokusunun gereğinden

çok büyümesi ile ilişkisi olmayan fıbrokistik hastalıkları, hiperplazileri ve mastit gibi lezyonları içerir.

-Atipik Olmayan Proliferatif Lezyonlar: Meme dokusunda yer alan

duktuslarda, lobüllerdeki büyümelerle ortaya çıkan duktal hiperplazileri, kompleks fibroadenomlan ve çeşitli papillomaları içermektedir.

-Atipik Proliferatif Lezyonlar: Meme dokusunda yer alan duktuslarda, lobüllerdeki hücrelerin fazla büyümesi ve hücrelerin boyutlarının daha iri, daha uzun görünmesiyle ortaya çıkan atipik duktal hiperplazileri ve atipik lobüler plazileri içermektedir (65).

Menarş Yaşı ve Menapoz: Menarş yaşı, meme kanseri risk faktörleri

%30-17

50 arasında arttırmaktadır. Bununla birlikte geç menarş ve erken menapoz da bu risk aynı oranda azalmaktadır (66).

Radyasyona Maruz Kalma: Memenin geliştiği 10-14 yaş dönemlerinde

radyasyona maruz kalmanın meme kanseri riskini arttırdığı, 40-45 yaşlarında ise radyasyona maruz kalmanın meme kanseri riskini etkilemediği belirtilmiştir (7).

2.4.2 Meme Kanserinde Değiştirilebilir Risk Faktörleri

Doğurganlık ve Emzirme Hikâyesi: Doğum sayısının artmış olması meme

kanseri riskini azaltmakla birlikte, geç doğum yapmış olmak, hiç doğum yapmamak riski arttırmaktadır. Doğum sayısının artmasıyla emzirme süresi de artacağından emzirme süresinin artması meme kanseri riskini düşürmektedir.Emzirme süresi 1,5-2 yıl olanlarda meme kanseri riski düşüktür (67).

Oral Kontraseptif (OKS) ve Hormon Replasman Tedavisi (HRT) Kullanımı: Uzun süreli kullanılan ve erken sürede başlanılan oral kontraseptiflerin

meme kanseri riskini arttırdığı, hormon (östrojen) replasman tedavisinin uzun süreli kullanımlarda aynı şekilde riski arttırdığı görülmüştür (64).

Aktivite: Egzersizin ne kadar süre yapılacağı önemlidir. Amerikan Kanser

Birliği (AKB)’nin meme kanserini azaltmak için önerisi; haftada 5 gün ve/veya üzeri, 45-60 dakika fiziksel aktivite yapılmasıdır (62).

Hormonal Faktörler: Hormonların meme kanseri üzerine etkileri 1986

yılında keşfedilmiştir (68). Meme kanseri üzerinde etkileri olan östrojen, progesteron ve prolaktin hormonları memenin gelişmesinden ve fonksiyonlarından sorumludur. Menapoz sonrası evrede alınan hormon replasman tedavisi de meme kanseri riskini artırmaktadır (63). Alınan hormon tedavisinin uzunluğu arttıkça meme kanserinin görülme ihtimali artmaktadır (69). Bazı hormonların özellikle östrojenin meme kanseri üzerindeki etkisi çok tartışılmıştır. Bir çok çalışmada, 10 yıldan fazla OKS

18

kullananlarda riskin 4 kat, menapoz sonrasında 10-20 yıl östrojen tedavisi görenlerde riskin 1,5-2 kat arttığı belirtilmiştir (54). Östrojen, meme dokusundaki normal ve kanserli hücrelerin büyümesini, tümör hücreleri üzerinde etkili olup bölünerek çoğalmalarını sağlamaktadır (70).

2.4.3 Kesin Olmayan, Tartışmalı Risk Faktörleri

Sigara ve Alkol Kullanımı: Sigara kullanımı ile meme kanseri arasında bir

ilişki bulunamamasına rağmen sigara içmenin zararlı etkilerinden dolayı kullanılmaması önerilmektedir. Alkol kullanımının meme kanseri üzerine etkisi netlik kazanmamakla birlikte yakalanma riskini arttırdığı ifade edilmektedir (71). DSÖ’nün verilerine göre sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve sigara kullanmama ile kanserlerin %40’ı önlenebilmektedir. Diyabetis Mellitus tanısı alanlara göre yaşam sürelerinin azaldığı belirtilmektedir (55).

Obezite: Çocukluk ve genç erişkinlik döneminde beslenme şekli olarak fazla

yağlı gıda tüketmenin hiperplastik büyümeyi etkilediği ve meme doku hücrelerinin arttırdığı görülmektedir. Buna istinaden yağlı yiyeceklerin fazla tüketilmesi, hem obesiteye hem de ilk adetin erken görülmesine neden olarak meme kanseri riskini arttırmaktadır (72). Diyette yağ oranının yüksek olması obesiteye neden olmakta ve insülin salımını artırmaktadır. Yağ dokusu, östrojeni tutarak endojenin fazla salınmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte yağ dokusuda östrojen salımını artırabilmektedir (55,61,62).

Amerikan Kanser Derneği (American Cancer Society, ACS; AKD)’nin yaptığı çalışmalarda şişman olan kadınların meme kanseri ölüm riskinin zayıf kadınlara göre 1,3 ile 2,1 kat arasında arttığı belirlenmiştir. Koltukaltı için kullanılan ter önleyici losyonların, kürtaj ve memeye yerleştirilen silikonun meme kanseri riskini arttırdığı çok az kaynakta belirtilmektedir (62)

19

Benzer Belgeler