• Sonuç bulunamadı

“Eğer kadın mehrinin tamamını veya bir kısmını kabz ettikten önce ya da sonra kocasına hibe ederse, zifaftan önce boşanma meydana geldiğinde kadın (hibe ettiği) mehrin yarısını isteyemez.”222

“Eğer mehir para veya misli mal türünden olmazsa kadın da bu mehrin bir kısmını veya tamamını kocasına hibe ederse, zifaftan önce boşanma olduğunda kadın mehir adına hiçbir şey isteyemez.”223

“Baba kızının mehrini tamamen ya da kısmen hibe edemez.”224

217 Kâsânî, a.g.e., II, 295.

218 Zuhaylî, a.g.e., VII, 296. 219 Serahsî, a.g.e., VI, 171. 220

Afgan Medenî Kanunu, md. 163. 221

Kâsânî, a.g.e., II, 295; el-Fetâvâ’l-Hindiyye, I, 303-304.

222

Afgan Medenî Kanunu, md. 111. 223

Afgan Medenî Kanunu, md. 112. 224

“Kadın, mehrinin tamamı ya da bir kısmını kocasına veya bir başkasına devretmeye zorlanamaz. Kadın mehrinin tamamını kabz etmeden vefat ederse onun mirasçıları kocasından, şayet ki koca vefat etmişse bu durumunda kadın, kocanın mirasçılarından kadının veraset hakkını koyduktan sonra mehrin geri kalan kısmını isteyebilir.”225

Kadın, mehir hakkının tamamını kaybedeceği durumlardan bir diğeri de hibedir. Şayet kadın mehrinin tamamını kocasına hibe ederse sonradan tekrar hak sahibi olması söz konusu olamaz. Bunun için kadının akıllı ve buluğ çağına ermiş olması gerekir. Kadının hibe ettiği mehri, para veya benzeri tayin ile taayyün etmeyen şeylerden ise bu durumda ister zifaftan önce isterse zifaftan sonra hibe veya ibrayla kocasının zimmetinden bu borcu düşürebilir. Ancak mehir tayin ile taayyün eden bir şeyse ibra sahih olmaz. Buna mukabil kadın teberruya ehil olduğu müddetçe, mehir ne olursa olsun hibe ettiği zaman mehir hakkı tamamen sakıt olmaktadır. Ayrıca kadının mehrini hibe ettiği zaman zifaf olsun ya da olmasın kadının babası başta olmak üzere velilerin bu hibeye itiraz hakları yoktur.226

Hanefilere göre mehrin hibe edilmesi meselesi şu şekildedir: Kadın mehrin tamamını ya teslim almadan önce ya da teslim aldıktan sonra hibe etmiş olabilir. Şayet kadın mehri, teslim almadan önce tamamını hibe ederse ve daha sonra zifaftan önce ayrılık meydana geldiği takdirde kadın, mehirden hiçbir şey isteyemez. Buna mukabil kadın eğer mehri teslim aldıktan sonra hibe eder, koca da bunu aldıktan sonra tekrar karısına hibe ederse bu durumda koca da karısından bir şey isteyemez.227

Malikilere göre de kadın, hibeyle mehir hakkını kaybeder. Kadın mehrinin tümünü hibe ederse, zifaftan önce boşama gerçekleştiği takdirde kadına mehir adına hiçbir şey iade edilmez.

Şafiîlere göre, mehir malum olan bir şeyse (mesela bir at gibi) kadın eğer onu kocasına hibe ederse, koca da onu zifaftan önce boşadığı takdirde kadına mehrin yarısını vermek gerekir. Çünkü kadın boşanma olmadan önce mehir hakkını hibe

225

Afgan Medenî Kanunu, md. 114. 226

el-Fetâvâ’l-Hindiyye, I, 316-317; Bilmen, Kamus, II, 135. 227 Kâsânî, a.g.e., II, 295-296.

etmiştir. Koca da boşanma yetkisini kullandığından kadının mehrin yarısındaki hakkı düşmemektedir. 228

Hanbelîler bu konuda Şafiîler gibi düşünmekle beraber, onlara göre kadın mehir hakkını kocasına hibe veya ibra ederse, zifaftan önce koca tarafından boşanma vaki olduğunda kadına mehrin yarısını vermek lazımdır. Çünkü bu durumda koca,

boşama yetkisini kullandığından mehrin yarısını vermek zorunda kalmaktadır.229

Hibe konusuyla ilgili AMK’da 4 ayrı madde vardır. Bu kanunu 111. maddesindeki hüküm genel olarak Hanefi ve Malikilerin içtihatları esas alınarak hazırlanmıştır.230

Diğer yandan para veya misli malın hibesi meselesinde de kadın, teberruya ehil olduktan sonra mehir ne olursa olsun hibede bulununca mehir hakkını tamamen kaybeder. Bu kanunun 112. maddesindeki hüküm de Hanefi ve Maliki mezheplerinin görüşlerine dayanarak hazırlanmıştır.231

Kadının yapmış olduğu hibeye baba da dâhil velilerin hiçbirisinin itiraz hakları olmadığı gibi, babası da dâhil diğer velileri de kadının rızası olmaksızın mehrini kısmen ya da tamamen hibe edemez. Şayet hibe ederlerse kadının icazetine bağlı olarak mevkuf olur.232

AMK da mehrin kadının dışında baba veya başkası tarafından hibe edilemeyeceğini âlimlerin görüşlerine uygun kanunlaştırma yapmıştır.233

Mehir kadının kendi mülkü olması nedeniyle ondan dilediği şekilde istifade ve tasarruf edebileceğini daha önce zikretmiştik. Dolayısıyla kadın kendi iradesiyle mehrini kocası ya da başkasına bağışlayabilir. Fakat burada kadının kendi iradesi olmaksızın başkasının zorlamasıyla ile yapılan bağışlamanın geçerli olup olmayacağı üzerinde duracağız.

İkrah ile mehirde meydana gelen azaltma sahih değildir.234

Kadın bu durumda yine mehrin tamamını alır. Ayrıca kadın mehrin tamamını teslim almadan vefat ederse onun mirasçıları kadının kocasından mehrin geri kalan kısmını isteyebilir. Ancak bu durumda kadına kocası da mirasçı olacağı için mehirden

228 Nevevî, a.g.e., XVI, 362.

229 İbn Kudâme, el-Muğnî, VII, 195-196. 230

Afgan Medenî Kanunu, md. 111. 231

Afgan Medenî Kanunu, md. 112; Abdullah, a.g.e., s. 291. 232 Bilmen, Kamus, II, 129.

233

Afgan Medenî Kanunu, md. 113. 234 Bilmen, Kamus, II, 136.

kocaya miras olarak kendi hissesi düşülür.235

Geri kalan kısmı varislere teslim edilir. Buna mukabil vefat eden koca olursa o zaman kadın kocanın varislerinden kendi veraset hakkını koyduktan sonra mehrin geri kalan bölümünü ister. AMK bu konuda karı-kocanın haklarının zayi olmaması için bu şekilde bir tedbir almıştır.236

XI- Mehrin, Müt‘a, Başlık (Kalın) ve Çeyiz İle Mukayesesi

Bu başlık altında mehrin müt‘a ile mukayesesini yapmaya çalışacağız. Ayrıca bazı toplumlarda mehir adı altında farklı bir isimle erkek tarafından para veya mal alındığı görülmektedir. Bunun da mukayesesi yapılacak. Son olarak kadının almış olduğu mehre karşılık çeyiz hazırlamak mecburiyetinde olup olmadığını mevzuu bahis edeceğiz.