• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3. VEFATI

2.6. Mecelle’nin Sistematiği

Mecelle, öncelikle fıkıh ve fetva kitaplarının maddeler halinde özetlenerek kanun haline getirilmesidir.164 Özet olmakla birlikte, fıkıh kitaplarının teknik ve sistemine aynen bağlı kalınmamıĢ, yeni bir usûl ve teknik geliĢtirilmiĢtir. Mecelle‟ye kadar olan fıkıh kitaplarının sistemi; taharetle baĢlar, ibadet, muamelât, munâkehat ve ukûbâtı karıĢık Ģekilde ele alırlardı. Mecelle ise, kavâid-i külliye ile baĢlamıĢ, satım akdi, eĢya hukuku, usul hükümleri ve diğer akitlerle devam etmiĢtir. Ġslam Tarihi‟nde ilk olarak ibadâtı diğer bölümlerden ayırmıĢ, aile ve miras hukukuna girmemiĢtir. Bu bölümlerin bulunmayıĢının en önemli sebebi, o dönemde Osmanlı yargı sisteminin özelliğinden kaynaklanmaktadır. Mecelle, ikili olan mahkeme sisteminde ġer‟iyye Mahkemeleri‟nden ziyade Nizamiye Mahkemeleri‟nde uygulanmak üzere hazırlanmıĢtır. ġer‟i mahkemelerin alanına giren, aile ve miras konularını almamıĢ, Nizamiye Mahkemeleri‟nde ayrıca ihtiyaç duyulan usul hükümlerine bu sebeple yer vermiĢtir.165

Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye‟nin esbâb-ı mûcibe mazbatasında da belirtildiği gibi, Hanefî Mezhebi‟nin muâmelatla alakalı kısmını içerecek Ģekilde hazırlanmıĢ ve mezhep içerisindeki görüĢlerden birinin tercih edilmesiyle düzenlenmiĢtir. Diğer mezheplerden yararlanma yoluna gidilmemiĢtir. Hatta mezhep içerisinde zayıf kabul edilen görüĢ veya Mezhep Ġmam‟larının sözü tercih edildiğinde bile, dönemin mutaassıp ulemâ takımı166

bir kaĢık suda fırtınalar koparmıĢlardır.

Bu ateĢli propagandaların malzemesi yapılan, Cevdet PaĢa‟nın cemiyetten uzaklaĢtırılmasında argüman olarak kullanılan, daha sonra aynı Ģekilde kalmasına karar verilen, dördüncü kitap olan Kitâbu‟l-Havâle‟nin 692. maddesiyle alakalı cemiyet mazbatasını buraya alıyoruz.

164KaĢıkçı, Osman. Ġslam ve Osmanlı Hukukunda Mecelle, Ġstanbul: Osmanlı AraĢtırmaları Vakfı,1997,s. 34. 165

Aydın, M. Akif. Bir Hukukçu Olarak Ahmed Cevdet PaĢa, Ahmet Cevdet PaĢa Semineri. (27-28 Mayıs, 1985), Ġstanbul: ĠÜEFD, 1986, s. 32-33. Öztürk, Osman. Osmanlı Hukuk Tarihinde Mecelle, Ġstanbul: Ġslami Ġlimler AraĢtırma Vakfı NeĢriyatı-1, 1973, s. 111. Esbâb-ı Mûcibe Mazbatası, Mecelle.

166

Kezubî Hasan Efendi: Fatma Aliye, devrin Ģeyhülislamı olan Kezubî Hasan Efendi hakkında Ģunları söylemektedir. “O‟nun mizacı her nabza göre Ģerbet verir cinstendir. Her devre uygun davranması sebebiyle, bir ara PadiĢah hocalığı da (Hâce-i ġehriyâri) yapmıĢ ve iki kere Ģeyhülislamlığa getirilmiĢtir. Babam ondan “o cahildir” diye bahs ederdi.” Bu çekiĢmede, daha önce Ahmet Cevdet PaĢa, ders verirken Kezubi Hasan Efendi‟yi zor suallerle sıkıĢtırıp dersten kalkmak zorunda bıraktığı göz önünde bulundurulsa da Ahmet Cevdet PaĢa‟nın, cahil olup da ders vermeye kalkanlara tahammülünün olmadığı da bilinmelidir. (Âliye, a.g.e. 36-37.)

66 “Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye‟nin havale meselelerini ihtiva eden 4. kitabı daha önce tedvin olunarak takdim olunmuĢ, Meclis-i Vükelâ‟da gözden geçirilerek 692. maddede beyan olunan meselenin bir kere daha müzakere ve tedkiki münasip görülerek cemiyetimize havale buyrulmuĢtur. Meselenin izahı mahiyetinde ġeyhülislamlık‟tan aldığımız cevaba; asrımızdaki meselelere Ġmam Züfer‟in görüĢü uygun düĢtüğü belirtilmiĢ, büyük imamların görüĢlerinden biri ile amel etmeyi Halife Hazretler‟i emir buyururlarsa onunla amel olunacağından ve Ġmam Züfer‟in görüĢünün de asrımızın muâmelelerine uyması sebebiyle maddenin eski Ģekliyle muhafazasının münasip olduğu bildirilmiĢtir. Bu hususta emr ve ferman hazretleri‟nindir.” Bu konuda ġeyhülislamlık‟ta aynı ifadelerle tezkereyi Sadaret‟e göndermiĢler ve bu sefer de Cevdet PaĢa‟nın cemiyetten uzaklaĢtırılmasına sebep olan maddenin aynı kalması yönünde görüĢ beyan etmiĢlerdir.167

Mecelle Cemiyeti‟nin, mezhep içinde tercih yapmasına rağmen, ne denli temkinli ve ihtiyatlı hareket ettiğini göstermesi bakımından, beĢinci kitap olan Kitâbu‟r- Rehin‟in mazbatasını da özetle buraya alıyoruz. “Rehnin kıymeti karĢılığında borcun miktarının arttırılması meselesinde Ġmam Ebu Yusuf‟un görüĢüne, tarafeynin görüĢleri muhaliftir. Tarafeyn‟e göre câiz olmayan bu arttırılma, Ebu Yusuf‟a göre câizdir. Cemiyetimizce hangi görüĢün zamanımız muâmelelerine daha uygun düĢeceği bilinememiĢ ve makâm-ı âlinize sorulmuĢtur. Yüksek makamınızca bu husus Sadarete arzedildikten sonra bize gönderilen cevapta, Ebu Yusuf‟un görüĢünün günümüzdeki muâmelelere daha uygun düĢtüğü bildirildiğinden Mecelle‟nin 714. maddesi cemiyetimiz tarafından Ebu Yusuf‟un görüĢü üzere kaleme alınmıĢtır.”168

Ahmet Cevdet PaĢa, Mahmud Nedim PaĢa‟yla ters düĢüp ikinci defa Mecelle Cemiyeti‟nden uzaklaĢtırılıp MaraĢ Valiliği‟ne gönderilmesinden on sekiz gün sonra Mithat PaĢa sadrazam olur ve fikirleri çok uyuĢmasa da Cevdet PaĢa‟nın birikim ve tecrübelerinden istifade amacıyla, PaĢa‟yı tekrar Adliye Nezâreti‟ne ve Mecelle Cemiyeti‟nin baĢına getirir. Dördüncü kitap‟tan sonra MeĢihat‟e taĢınan cemiyet‟e

167

Öztürk, a.g.e.,s. 57. 168

67 Bab-ı Âli‟den bir oda tahsis edilerek buraya nakledilir. Cemiyet‟in artık MeĢîhat‟in baskılarından kurtulmuĢ olduğu dokuzuncu ve onuncu kitapların muhtevasına yansır. Dokuzuncu kitabın mazbatasında Ģu ifadelere yer verilir. “Bu kitabın da münderecâtı Hanefî Fakihleri‟nin en kuvvetli görüĢlerinden alınmıĢtır. Bu sebeple uzun uzadıya esbâb-ı mûcibeden bahsetmeye gerek yoktur. Yalnız sefihlerin hacri konusunda Ġmam Ebû Yusuf‟un kavli tercih edilmiĢtir. ġöyle ki Ġmam-ı Âzam hazretlerinin ictihadına göre sefihin hacri caiz olmaz. Çünkü malını muhafaza için Ģahsi hürriyetine dokunulmuĢ ve kendisi insan olma derecesinden aĢağı indirilmiĢ olur. Bu ise bir zararı izale edeyim derken daha büyük bir zararı tercih etmek demektir. ġu hale göre bir çocuk akıl bâliğ olduktan sonra malında dilediği gibi tasarruf eder, bey, icâre ve hibe gibi akidleri muteber olur. ġu kadar ki Ġmam-ı Âzam 25 yaĢını rüĢd yaĢı sayıp, der ki; bir çocuk reĢit olmaksızın bâliğ olduğunda hacr olunmamakla beraber rüĢd yaĢına eriĢinceye kadar tedip için malı eline verilmez. Ancak o yaĢa varınca artık teeddüp ihtimali kalmadığından malı kendisine verilir. Ġmam Ebû Yusuf ile Ġmam Muhammed, sefihin hacrine kâil olurlar ve derler ki, sefihin hacri hem kendisini kayırmak hem de insanları onun vereceği zarardan korumak içindir. Zira boĢ yere kendi malını yok ettikten sonra Ģunun bunun malını dolandırıp medyûn kalır ve nilhayet yardıma muhtaç hale gelir. Bir çocuğun rüĢdü ne vakit tahakkuk ederse “Onlarda bir akıl ve salah gördünüz mü mallarını onlara teslim edin” 169

mealindeki Âyet-i Kerîme hükmünce malı kendisine teslim olunur. ReĢid olmaksızın bâliğ olursa kaç yaĢına varırsa varsın rüĢdü tahakkuk etmedikçe mal kendisine teslim olunmaz. Âkıl bâliğ olan bir kimsenin sefih olduğu tahakkuk ettikte hacri caiz olur. “Eğer üstünde hak bulunan (borçlu) bir sefih veya bir zâif olur yahut da bizzat yazdırmaya (ve ikrara) gücü yetmezse velîsi dosdoğru yazdırsın.”170

Âyet-i Kerîmesi‟nin zahiri Ġmam Ebû Yusuf‟la Ġmam Muhammed‟in kavlini teyid eder. Muteber kitapların çoğunda Ġmam Ebû Yusuf‟la Ġmam Muhammed‟in görüĢüyle fetva verilir. Bu Mecelle‟de onların görüĢleri benimsenerek 958. madde (Sefih olan

169

Nisa, 4/6 170

68 kimseler hâkim tarafından hacr olunabilir) Ģeklinde yazılmıĢ ve 1. bâb‟ın 3. bölümü ona göre kaleme alınmıĢtır.”171

Bu arada, Mecelle‟yi akâmete uğratıp, Fransa Kanunu‟nun alınması için çabalayan ve malzeme kovalayan dıĢ mihraklar da boĢ durmamıĢlardır.

Mecelle‟nin kendine has özgün bir metodla hazırlandığı söylenebilir. Öyle ki, özellikle Kavâd-i Külliye bölümü tamamen mücerred (soyut) metodla hazırlanmıĢken, diğer on altı kitap meseleci (kazuist) metoda göre hazırlanmıĢtır.

Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye‟nin sistemi incelendiğinde,; 1. Gerekçesi (Esbâb- ı Mûcibe Mazbatası); 2. Mukaddime (Kavâid-i Küliyye); 3. on altı kitap/bölümden oluĢtuğu görülür. Bu kitaplar, içinde bâblara, bâblar da konularına göre fasıllara ayrılmıĢtır. Öz ifadeyle Mecelle, bir mukaddime, on altı kitap ve 1851 maddeden meydana gelmiĢtir. Her kitap, içinde geçen terimleri açıklayıcı mahiyette olan mukaddime (giriĢ) ile baĢlamaktadır. Mukaddime de dâhil edilerek maddeler sırasıyla numaralandırılmıĢtır. Bazı maddelerin anlaĢılabilmesi için hemen yanlarında örneklere yer verilmiĢtir.