• Sonuç bulunamadı

2.2. KUR’ÂN’IN KUR’ÂN İLE TEFSİRİ HAKKINDAKİ TEORİLER

3.1.8. Mecazi İfadeler Hakkında Bilgi Vermesi

Kur’ân’ı Kerîm Arapça olduğu için Arapçanın bütün olanaklarından faydalanmıştır. Kur’ân indiği dönemki toplumun kullandığı dili kullanarak onların Kur’ân’ı anlamalarını kolaylaştırmıştır. Arap dilinin anlatım üslupları içinde mecaz önemli bir unsurdur. Araplara Arapça inen bir kitabın dilin bu önemli üslup özelliğini kullanmaması düşünülemez. Mecaz, bir sözcüğün asıl anlamından alınarak başka bir anlamı karşılamak üzere kullanılması demektir. Başka bir ifadeyle kelimenin yan anlamında kullanılması demektir.461Kur’ân âyetlerinin büyük çoğunluğu hakikat

tarzında ifade edilmiştir. Fakat mecaz ifadelerde kullanılmıştır.462

Bazı çağdaş yazarlar Kur’ân’da kullanılan ifadelerin hangisinin hakiki anlamda ve hangisini mecazi anlamda kullanıldığının Arap şiiri ve Kur’ân’ın indiği dönemin ifade tarzlarından da yararlanarak Kur’ân’ın bütünlüğü çerçevesinde anlaşılabileceğini; çünkü sözün hakikat mi yoksa mecaz mı olduğunu en iyi bilenin sözü sarf eden şahıs olduğunu yani Allah olduğunu ifade etmişlerdir. Muhatabın ise sözün söyleniş tarzı ve kullanıldığı şartlara yani bağlama göre âyette geçen sözün hakikat mi yoksa mecaz mı olduğunu anlayabileceğini belirtmişlerdir. 463 Bazıları da bu anlamda hakikat ve

mecazın belirleyicisinin müfessir olduğunu belirtmişlerdir.464

İbni Teymiyye, İbni Kayyim (ö. 751/1351)465 ve Zahiri mezhebinin kurucusu

Davud bin Ali (ö. 270/883) gibi bazı âlimler mecazı yalanın kardeşi olarak görmüş ve Kur’ân’da mecazın olamayacağını iddia etmişlerdir. Çünkü onlara göre insanlar

460 Koçyiğit, Kur’ân’ı Kerîm Meal ve Tefsiri, Cilt 7, s. 155. 461 Abdulcelil Bilgin, Kur’ân’ı Tanımak, s. 164, 165.

462 Zerkeşî, a.g.e., Cilt 2, s. 255-299; Suyûtî, a.g.e., s. 494; İsmail Çalışkan, “Hakikat ve Mecazın

Belirleyicisi Müfessirdir”, Mehmet Mahfuz Söylemez (ed), İslâmî İlimler Dergisi, Yıl 8, Cilt 8, Sayı 1, 2013 , s. 158.

463 Albayrak, a.g.e., s. 139. 464 Çalışkan, a.g.m., s. 158.

465 Harun Öğmüş, “Es-Sevâiku’l-Mursele Adlı Eseri Çerçevesinde İbnu’l-Kayyim El-Cevziyye’nin Mecaz

Eleştirisi”, Mehmet Mahfuz Söylemez (ed), İslâmî İlimler Dergisi, Yıl 8, Cilt 8, Sayı 1, Ankara, 2013, s. 210, 216.

100

başlarına bir şey gelmesinden korktukları zaman veya dile getirmekte zorlandıklarında üstü kapalı dil kullanırlar. Oysa böylesi bir çekinme ve korku Allah için söylenemez. Bu konudaki genel kabul ise, Kur’ân’da mecazın kullanıldığı ve mecazın korku ya da çekinme için değil kelama güzellik ve zenginlik katmak içi olduğu görüşüdür. Çünkü hiç kimse Allah’ın insanlar gibi düşüncelerini korkudan ya da başka bir sebeple hakiki anlamla dile getiremediğini ve bu sebeple mecaza başvurduğunu iddia etmemiştir. Mecazın Kur’ân’da kullanıldığı görüşünde olan âlimler, ilahi kelamın içerdiği mananın etkisini arttırmak ve manaya derinlik kazandırmak için Kur’ân’ın mecaza başvurduğunu ifade etmişlerdir. Bu âlimler Kur’ân üslûbunun tatlılığı ve çekiciliğinin birazda içerdiği mecaz ifadelerden kaynaklandığını ve eğer mecaz olmasaydı Kur’ân’ın edebi güzelliğinin kaybolacağını iddia etmişlerdir.466 Kur’ân’ın mecaz ifadelere yer

vermesi ile ilgili İsmail Çalışkan şunları ifade etmektedir:

“Hakiki anlam ilk akla gelen anlam iken mecaz anlam ise ikincil/yan anlamdır. Dilde aslolan hakikattir, mecaz ise anlatımda kolaylığı sağladığı gibi muhatabın zihninde doğuracağı imajlar açısından yardımcı bir üsluptur. Kur’ân âyetlerinin büyük çoğunluğu hakikat tarzında ifade edilmiştir. Fakat münasip düştükçe mecaz da çok nefis bir tarzda kullanılmıştır. Bu bakımdan Kur’ân’ın dengeli bir metin olduğu söylenebilir. Kur’ân’ın tamamı mecazi, teşbîhî, kinâyeli ve sembolik olsaydı, zihinlerde hakîkâtın doğuracağı imajların ve kavramların meydana gelmesi çok zor olacaktı. Keza metnin tamamı lâfzen hakikat tarzında ifade edilmiş olsaydı bu defa da müteşabih hususların somut varlıklar ile birebir eşleştirilmesi tehlikesi daha fazla artacaktı. Hâlbuki soyut olgular ancak mecaz ya da teşbîh ile daha kolay anlatılmaktadır. Bu anlatımlara dair yerinde ve makul mecazi yorumlar ise, coşkulu ve derinlemesine etkileyen bir dille Kur’ân’ın her devirde insanlara konuşmasını temin eden dil unsurları olacaklardır.”467

İslam âlimleri ilk dönemden beri mecazı Kur’ân ilimleri başlığı altında araştırmış ve bu konuda “Mecazu’l-Kur’ân” adlı eserler yazmışlardır. Burada İzz bin Abdisselam

466 Zerkeşî, a.g.e., Cilt 2, s. 255; Suyûtî, a.g.e., s. 494; Güzdüzöz, a.g.m., s. 37, 40; Okumuş, “Ulûmu’l-

Kur’ân”, s. 351, 353.

101

(ö. 660/1262)’ın “el-İşare ile’l-İ’caz fî ba’di Envâi’l-Mecaz” adlı eserini zikredebiliriz.468Konuyla ilgili şu örneği verebiliriz:

Duhân suresi 44/49. âyetinde geçen “ ُمي ِرَكْلا ُزي ِزَعْلا َتْنَأ َكَّنِإ ْقُذ / Tat bakalım şu azabı! Hani sen aziz ve kerim olan sendin,” ifadenin mecazi olduğu âyetin sibakından anlaşılmaktadır. Çünkü önceki âyetler burada kendisine hitap edilen şahısların cehennemde rezil edecek ve aşağılayacak bir azap göreceklerini dolayısıyla rezil olacaklarını ifade ediyor. Bu şekil bir azapla rezil olacak bir şahsa âyette geçtiği şekilde “ ُمي ِرَكْلا ُزي ِزَعْلا /aziz ve kerîm ” vasıfları verilmez. Dolayısıyla burada onlar için kullanılan bu ifadelerin istisna yoluyla mecazi bir ifade taşıdığını söyleyebiliriz.469 Yani

Kur’ân bu şekilde bir âyette geçen mecazi bir ifadeyi başka âyetler aracılığıyla tayin etmektedir.470

Koçyiğit’in Kur’ân’da anlatıma zenginlik katmak için kullanılan mecaz ifadeler hakkında çok fazla bilgi verdiğini söyleyemeyiz. Hatta birkaç yer haricinde kullanılan mecaz ifadelerin mecaz olduklarını bile söylemediğine şahit olmaktayız. Onun, genel itibariyle mecaz ifadelere kendisinin uygun gördüğü anlamlar verdiğini ifade edebiliriz.471 Mecaz ifadelerin tayiniyle ilgili Koçyiğit’in tefsirinden A’raf suresinin

7/26. âyetini örnek olarak verebiliriz.

ْمُهَّلَعَل ِه َّللا ِتاَيَآ ْنِم َكِلَذ رْيَخ َكِلَذ ى َوْقَّتلا ُساَبِل َو اًشي ِر َو ْمُكِتَآ ْوَس ي ِرا َوُي اًساَبِل ْمُكْيَلَع اَنْل َزْنَأ ْدَق َمَدَآ يِنَب اَي نو ُرَّكَّذَي / Ey Ademoğulaları! Size avret yerlerinizi gizleyecek bir elbise ve bir süs örtüsü indirdik. Takva elbisesi, bu daha hayırldır. Bu, Allah’ın (kudret ve ihsanını gösteren) delillerdendir; belki akıl edip düşünürsünüz.”

Koçyiğit, bu âyeti tefsir ederken Âdemoğullarına elbisenin indirilmesinin mecaz bir ifade olduğunu bunun “tıpkı gökten yağmur indirerek o yağmurla toprağı sulaması ve topraktaki pamuk tohumuna can vererek onları pamuk olarak yaratması gibidir ki, o pamuğun yaratılmasıyla insan vücudunu örtecek olan elbisenin ham maddesi de gökten yağmur gibi indirilmiş olur”472 ifadeleriyle elbisenin “indirilmesinin” mecazi yolla nasıl

468 Okumuş, “Ulûmu’l-Kur’ân”, s. 353. 469 Mâturidî, a.g.e., Cilt 9, s. 212. 470 Albayrak, a.g.e., s. 141.

471 Koçyiğit, Kur’ân’ı Kerîm Meal ve Tefsiri, Cilt 1, s. 472, 473.

102

gerçekleştiğini anlatmaktadır.473 Koçyiğit, bu ifadenin mecazi olduğuna dair herhangi

dayanak sunmamakla beraber âyeti destekleyen herhangi başka bir âyete de yer vermez.

Benzer Belgeler