• Sonuç bulunamadı

D. Piyasaya Arzın Marka Sahibinin Rızası ile Gerçekleşmiş Olması

III. Markalı Malın Dünyanın Herhangi Bir Yerinde Piyasaya Sunulmuş Olması

MarKHK döneminde Türkiye pazarında marka hakkının tüketilmiş sayılabilmesi için markalı malın Türkiye’de pazara arz edilmesi gerekiyordu, ancak SMK ile bu zorunluluk kaldırılmıştır. Artık markalı bir malın Dünya’nın herhangi bir yerinde piyasaya arz edilmesi üzerine, Türkiye’ye paralel ithalatının yapılarak piyasaya arzı mümkündür433.

Tükenme ilkesinin en önemli unsurlarında birisi, markalı bir malın piyasaya arz edilmiş olmasıdır. Bu unsur için gerekli araştırma her bir markalı mal için yapılmalıdır. Zira bir adet markalı mal pazara arz edildiğinde, yalnızca piyasaya arz edilen o bir adet markalı mal üzerindeki hak tükenmiş sayılacaktır434. Bir diğer ifade ile, bir adet markalı mal piyasaya arz edildiği anda, marka sahibinin piyasaya arz etmediği aynı markalı mallar üzerindeki marka hakkı tükenmez. Soyut marka hakkı koruması devam etmektedir. Tükenen hak yalnızca piyasaya arz edilen somut markalı mallar üzerindeki tekel hakkıdır.

Doktrinde, piyasaya arzın nasıl yapılacağı satış, trampa, kiralama vb. ve karşılığında da bir ücret alınmasının önemli olmadığı belirtilmiş, malın vitrine konularak teşhir olunması piyasaya sunum olarak değerlendirilmiştir435. Ancak Karakurt, markalı malın yalnızca tehşir amaçlı olarak vitrine konmasının, BK hükümlerince piyasaya sunmuş olmanın kabulü için yeterli olmadığını, ayrıca üzerine fiyatının da konulmasını ve satışın teklifinin olması gerektiğini savunmuştur436. Günümüzde TBK m. 8/II fıkrasına göre, fiyatı gösterilerek malın

433 UZUNALLI, s. 114.

434 ARI, s. 294; UZUNALLI, s. 114.

435 PINAR, Oğuzman’a Armağan, s. 862; ARKAN, Bozer’e Armağan, s. 203; KARAKURT, s. 74.

436 KARAKURT, s. 74.

126 sergilenmesi ve yapılan açık öneri sonucunda markalı malın piyasaya sunumu yapılmış kabul edilecektir437.

Bizce her ne kadar tükenme ilkesinin geçerli olabilmesi için markalı malın piyasaya sunumu gerekse de; üçüncü şahısların markalı malı tekrar piyasaya arz etmesi için markalı malın mülkiyetini devralmış olmaları gerekmektedir. Bu sebeple pratikte markalı malın üzerindeki tekel hakkının tükenmesi, markalı malın satışı ve teslimi ile olmaktadır.

Teslim malın yeni malikinin tam hakimiyetine girmesi ile olur. TMK m. 977’ye göre teslimin kabulü için eşyanın kendisinin ya da eşyanın fiili hakimiyetini sağlayacak aracın teslimi veya teslim yerine geçecek bir sözleşmenin olması gerekmektedir. Teslim yerine geçen sözleşmeler ile, markalı mal teslim edilmeden hükmen teslim, kısa elden teslim, emtiayı temsil eden senetlerin teslimi ve zilyetliğin havalesi yoluyla üçüncü şahıslara teslim yapılabilir438.

Kısa elden teslim halinde herhangi bir sebepten fiilen malı elinden bulunduran kişinin zilyetlik sıfatı değişmektedir439. Örneğin marka sahibi, markalı bir malı kiralayan kişiye markalı malı sattığı durumda, markalı mal mevcut durumda malı satın alan kişinin fiili hakimiyetinde bulunduğu için malın teslimi söz konusu olmaz. Bu durumda kısa elden teslimle markalı malın mülkiyeti malı kiralayana geçer. Bu şekilde de zilyetliğin teslimsiz devri için imzalanan sözleşme ile satılan mal üzerindeki marka hakkı tükenir.

Hükmen teslim halinde, malın zilyetliğini devreden kişi, özel bir hukuki ilişki nedeniyle malı kendi fiili hakimiyetinde tutmaya devam eder. Örneğin marka sahibi, malını üçüncü bir şahsa satar ancak, kiralayarak kendi kullanır. Bu durumda da mülkiyet karşı tarafa geçmektedir.

Ancak malın teslimi başka bir özel hukuki ilişki nedeniyle söz konusu değildir. Hükmen

437 EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, Yetkin Yayınları, 2015, On dokuzuncu Baskı s.

248.

438 SİRMEN, s. 69; OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, s. 71 vd.

439 SİRMEN, s. 69; OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, s. 71.

127 teslimde, malın önceki zilyetin fiili hakimiyetinde kalması için özel bir hukuki ilişki olması gerekmektedir. Aksi halde ayni hak kazanılamaz440.

Taraflar satış bedelini teminat altına almak için satılan malın rehin olarak satıcıda kalmasını kararlaştırmışsa, bu durumda hükmen teslimin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin doktrinde görüş birliği yoktur. Bir görüş, burada satış sözleşmesinden farklı başka bir sözleşme olmadığını ve satış sözleşmesinin satıcı tarafından ifa edilmemesi sebebiyle hükmen teslimin gerçekleşmediğini ifade etmektedir441. Bir diğer görüşe göre ise satıcı öncelikle hükmen teslim ile malın mülkiyetinin satın alana geçtiğini, ayrıca rehin sözleşmesi yapılarak, satıcının rehin hükümlerine göre malı elinde bulundurduğunu savunmaktadır442. Bu husus ticari hayatta binek araç satılırken yapılan sözleşmelerde görülmektedir. Bu durumda hükmen teslim kabul edilirse, tükenme ilkesi sözleşmenin imzalandığı anda sonuç doğuracak; aksi takdirde son taksitin ödenerek satın alanın adına tescil yapıldığı halde markalı mal üzerindeki tekel hakkı tükenecektir.

Zilyetliğin havalesi ve emtia senetlerinin teslimi yoluyla da markalı malın mülkiyeti devredilebilir443. Bu durumlar da markalı malın mülkiyeti marka sahibinden üçüncü şahıslara geçtiği anda tükenme ilkesi uygulanır.

Uluslararası tükenme ilkesi ile ülkesel tükenme ilkesi arasındaki kritik fark markalı malın Dünya’nın herhangi bir piyasasına arzı ile marka hakkının tükenmiş olmasıdır. Uluslararası tükenme ilkesinin kabulü durumunda, marka sahibi rızasıyla markalı malını Dünya’daki herhangi bir piyasaya arz ettiği anda, arz edilmiş markalı mal üzerindeki tekel hakkı Türkiye piyasasında tükenmiş olur. Bir diğer deyişle, uluslararası tükenme ilkesinin benimsendiği ülkelerde paralel ithalat yasal hale gelir.

440 SİRMEN, s. 71; OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, s. 78.

441 SİRMEN, s. 70; TEKİNAY, Selahattin Sulhi/AKMAN, Sermet/BURCUOĞLU, Haluk/ALTOP, Atilla, Eşya Hukuk, Cilt I, 5. Bası, İstanbul 1989, s. 86.

442 SİRMEN, s.72; OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, s. 78.

443 SİRMEN, s. 74 vd.; OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, s. 79 vd.

128 Eski düzenleme olan 556 s. MarKHK döneminde Türkiye mevzuatında ülkesel tükenme ilkesi kabul edildiği için, paralel ithalat yasaklanmış durumdaydı. Ancak Yargıtay içtihatlarında ülkesel tükenme ilkesi yerine uluslararası tükenme ilkesine benzer farklı bir uygulama yoluna gitmiştir. Yargıtay, MarKHK dönemi kararlarında markalı bir mal Türkiye’de piyasaya arz edilmişse, aynı markalı ancak Türkiye’de piyasaya arz edilmemiş malların Türkiye’ye paralel ithalatı yapılarak piyasaya arz edilmelerini hukuka uygun kabul etmiştir444. Bu kararlar doktrinde sıkça eleştirilmiştir. Bunun üzerine yeni Kanun olan SMK’da Yargıtay içtihatlarına en benzer olan uluslararası tükenme ilkesi tercih edilmiştir.