• Sonuç bulunamadı

2. VERGİ KAVRAMI, TARİHÇESİ, VERGİLEME İLE İLGİLİ TEMEL

3.2. Vergi Kayıp ve Kaçağının Nedenleri

3.2.1. Mali Nedenler

“Vergi kayıp ve kaçakçılığını ortaya çıkaran en önemli etkenlerin başında vergilendirme ile ilgili sorunlar gelmektedir. Bu sorunların başında da vergi oranlarının yüksekliği önemli bir yer tutmaktadır. Vergi oranları artmaya başladığında esasen ekonomik faaliyetlerde rakamlarla ifade edilen bir azalma olmamasına karşılık yüksek vergi oranları sebebiyle kayıtlı ekonomiden kayıt dışılığa geçiş söz konusu olur bu durum da kayıtlı ekonominin boyutunu küçültür. Artan oranlı bir vergileme sisteminin varlığı mali anlamda vergi kaybına zemin hazırlamaktadır. Mükellefler özellikle bir üst oranının sınırlarına yükseltmemek için gelirlerini gizleme yoluna gitmektedir. Devletin uyguladığı yanlış ekonomik politikalar nedeniyle ortaya çıkan bütçe açıklarını kapatmak için vergi oranlarını artırması da mükellefleri vergi kaçırmaya itmektedir. Vergi sisteminin basitlik, açıklık ve kolay anlaşılabilirlik ilkelerinden uzaklaşarak karmaşık bir hale dönüşmesi de vergi dışı piyasa ekonomisinin genişlemesi sonucunu doğurur. Vergi dolayısıyla artan “işlem

99 Şaan, A., Türkiye’de Vergi Kaçakçılığının Önlenmesinde Vergi Denetiminin Etkinliği, Yüksek Lisans

37

maliyetleri”, bir kısım vergi yükümlülerinin ödev ve sorumluluklarını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirmelerine engel olabilir”100.

“Vergi yükümlülerinin vergi kaçırma nedenlerinin en başında mali ve ekonomik kaygılar yer almaktadır. Özellikle yüksek oranlarda seyreden enflasyon, ülkede bozulan gelir dağılımı, herkesin mali gücüne göre vergi alınmaması ya da vergi adaletinin sağlanamaması bu tür kaygıları arttırmaktadır. Böylece, vergi kaçırmak, vergi kaynağını oluşturan gelir ve servet unsurları, sosyal güvenlik kurumlarının gelişmediği ve ekonomik istikrarın sağlanamadığı kurumlarda yükümlülere güvence olmaktadır. Vergi kaçakçılığına neden olan mali nedenleri şu şekilde sıralamak mümkündür;

 Vergi Oranlarının Yüksekliği ve Vergiye Karşı Direnç: Vergi oranlarının yüksek miktarlarda olması ile vergi kaçakçılığı arasında doğru bir ilişki vardır. Çünkü yükümlülerin vergiye gönüllü uyumları artan vergi oranlarına karşı azalmaktadır.

 Vergilendirme Ortamının Belirsizliği: Vergilendirmede belirliliğin olmadığı sık sık af yasalarının gündeme geldiği ve kanunların açık ve anlaşılır bir şekilde tanımlanmadığı durumlar vergilendirmedeki açıklık ilkesini zedelemektedir.  Muhasebe ve Müşavirlik Hizmetlerinin Yetersizliği: Muhasebe ve Müşavirlik

hizmetlerinin sağlıklı ve etkin bir şekilde uygulanmadığı, kanunun uzmanı olmayan kişilerin bu mesleklerde yer aldığı alanlarda vergi kaçağı artmaktadır.  Vergi İdaresi ve Denetimden Kaynaklanan Nedenler: Vergi kaçakçılığının engellenmesi büyük ölçüde vergi idaresinin denetimlerini sağladığı sürece engellenebilmektedir. Ülkemizde ise denetimlerin yetersizliği mükelleflere cesaret vermektedir.

Verilen vergilerin, tekrar kişilere hizmet olarak döneceği kendilerine anlatılıyorsa da vergi yükümlüsü, verdiği şey karşılığında ne olduğunu somut olarak görmek istemekte ve bunu görmediğinde, kendi ekonomik varlığından kendi eliyle bir miktarı karşılık olmadan vermeye zorlanması, vergiye, ekonomik nedenle direnç göstermesine neden olmaktadır”101.

100 Tazegül, a.g.e., s. 11-12 101İzmirli, a.g.e., s. 23-24

38

“Ülkemizde mali anlamda vergi kayıplarını oluşturan nedenlerin başında artan oranlı vergileme sisteminin bulunması gelmektedir. Çünkü enflasyon dönemlerinde yüksek gelirli olan mükellefler reel olmayan kazanç elde etmektedirler. Mükelleflerin kazançlarında ki bu artış gelir vergisi tarifesinde bir üst dilim üzerinden vergi ödemelerini gerektirmektedir. Bu nedenden dolayı da mükellefler bulunduğundan daha üst bir dilime yükselmemek için gelirlerini gizleme yoluna başvurmaktadırlar. Vergi tarifelerinin yüksek olması, vergi sistemimizin beyan esasına dayanması ancak beyan esasının etkinliğini sağlayacak belge düzeninin olmayışı, denetim mekanizmasının da tam olarak işlememesi mükelleflerin rahatlıkla vergi kaçırmalarına ortam hazırlamaktadır. Ayrıca, vergi sistemimiz içerisinde gelir vergilerinin global olması, bir başka deyişle, her gelir unsurunun ayrı bir gelir vergisine bağlı olması, daha başka problemlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu oluşumlar da vergi ödemek yerine vergiden kaçınma yolları üzerinde dikkatleri toplamaktadır. Vergi oranları ile kayıt dışı ekonomi arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Vergi oranlarının ekonomik faaliyetlere olan etkisi teorik çapta birçok çalışmayla kanıtlanmıştır, ancak bunlar içerisinde en çok bilineni Arthur Laffer tarafından ortaya konulan ve arz yönlü iktisadın en önemli dayanağını oluşturan vergi oranları ile vergi gelirleri arasındaki ilişkidir. Laffer eğrisine göre vergi oranı sıfırken vergi hasılatı da sıfırdır. Vergi oranı arttıkça vergi hasılatı da artar ve maksimum bir noktaya ulaşır. O noktadan sonra vergi oranlarını arttırmak vergi gelirini arttırmaz. Vergi oranı %100’e çıktığında vergi hasılatı yeniden sıfır olur. Bu noktada ekonomik birimlerin para kazanmak için çalışmalarını durdurduğu düşünülmektedir. Bu vergi baskısı karşısında ise 2 durum ortaya çıkmaktadır. Emek arzıyla ilgili durumda; çalışanlar artan vergi oranı karşısında vergiyi ödeyebilmek için daha fazla çalışmaktadır. Buna “gelir etkisi” denir. Vergi oranları belli bir düzeye ulaşınca gelir etkisi yerini “ikame etkisi” ne bırakmakta yani emek boş zamanı tercih eder hale gelmektedir. Para ekonomisiyle ilgili durumda; vergilendirilebilir faaliyetlerden kaçış meydana gelmektedir. Bu durumda yüksek gelirliler daha az vergi ödemek için profesyonel faaliyetlerini azaltmakta veya hizmet takası durumu meydana gelmekte ya da vergi hileleri ve vergi kaçırmaları meydana gelmektedir”102.

“Ülkede uygulanan vergi mevzuatı, ülkenin ekonomik, sosyal, mali ihtiyaçlarına cevap veremiyorsa, sade, kolay anlaşılır bir yapıda değilse, sürekli

39

değiştirme ihtiyacı gösteriyorsa ve istikrarlı bir yapı arz etmiyorsa vergi kaçağı artar. Dolayısıyla vergilendirmede basitlik ilkesi çok büyük önem taşımaktadır. Vergilerin basit olması, hem vergi idaresinin hem de vergi mükelleflerinin işini kolaylaştırmaktadır. Bu açıdan vergi sistemini karmaşık hale getiren çok sayıda indirim, istisna ve muafiyet uygulamasının azaltılması önem taşımaktadır “103.

“Devletin uyguladığı yanlış ekonomik politikalar nedeniyle ortaya çıkan bütçe açıklarını kapatmak için vergi oranlarının artması ile taxflasyonun (aynı zaman diliminde enflasyon ile yüksek oranlı vergilerin olması) ortaya çıkması, mükelleflerde sömürüldükleri hissine kapılmalarına neden olup aynı zamanda mükellefleri vergi kaçırmaya teşvik etmektedir. Bu da mükelleflerin vergiye karşı gösterdiği tepkinin bir sonucudur. Bu durum vergi matrahını erezyona uğratmakta ve gelir kaybına neden olmaktadır”104.

Benzer Belgeler