• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL TEMELLER VE KAYNAK ÖZETLERİ

2.6. Maddenin Yapısı Ve Özellikleri İle İlgili Yapılan Çalışmalar

Harrison ve Treagust’un (1996) yaptığı çalışmada, 8. - 9. ve 10. sınıf öğrencilerinden 48 öğrencinin atom ve molekül zihinsel modelleri incelenmiştir. Bunun yanında öğrencilerin, atomun büyüklüğü, maddelerin oluşumu, atomun yaşamı, atomun şekli, atomun yapısı, elektron kabuğu, elektron bulutu, modelleştirme yeteneği gibi konulardaki görüşleri de alınmıştır (akt: Yıldız 2006).

Çalışmanın sonucunda, atomun yapısı ile ilgili zihinsel modellerinde, öğrencilerin çoğunluğunun güneş sistemi modeliyle benzeşen orbits (medyatik) modeli tercih ettikleri görülmüştür. En beğenmedikleri model olarak da orbital (modern atom) modelini seçmişlerdir. Öğrencilerin modelleştirme yeteneği incelendiğinde çoğunluğun basamak 1 de yani en zayıf modelleştirme yeteneğine sahip düzeyde, diğer kısmının ise basamak 2 de olduğu, basamak 3 de hiç öğrencinin bulunmadığı ortaya çıkmıştır.

basamak 2 de olan öğrenciler, bunun doğru olmadığının farkına varmışlar ancak yine de fikirlerin gelişiminden çok gerçeği resmetmeye çalışmaktadırlar. En üst seviye olan basamak 3 de yani modellerin gerçeği resmetmediği gibi fikirlerin gelişimi ve test edilmesinde yardımcı olduğunu düşünen hiç öğrenci bulunmadığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin atomun büyüklüğü ile ilgili görüşleri sorulduğunda, çoğunun atomun mikroskop altında görülebileceğini söylediği belirlenmiştir. Aynı zamanda, öğrencilerin çoğu tüm maddelerin atomlardan oluştuğunu söylerken, bir kısmının bazı maddelerin atomlardan oluştuğunu söylediği görülmüştür. Öğrencilerin büyük kısmı atomun cansız olduğuna inanırken, bazıları atomun doğup, büyüyüp, öldüğüne inanmaktadır. Öğrencilere atomun şekli sorulduğunda, büyük kısmının top veya küre gibi olduğunu düşünürken, bir kısmı da atomun yapısının polisitren top gibi olduğunu düşünmektedirler. Öğrencilerin çoğu, elektron bulutunun farkında, ancak elektron kabuğunun farkında değillerdir. Öğrenciler, molekül modellerinden ise en çok top ve çubuklardan oluşan (ball and stick) modeli tercih etmişlerdir (akt: Yıldız 2006).

Tezcan ve Salmaz (2005) tarafından yapılan araştırmada, “Atomun Yapısı” konusunun kavratılmasında; “Geleneksel Anlatım Yöntemi” ile “Bütünleştirici (constructivist) Yöntem” in başarıya etkilerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışma Kırklareli- Babaeski Lisesi I. Sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Öğrencilere “ön test” uygulayarak ön bilgileri ve yanlış kavramları tespit edilmiştir. Başarı bakımından denk iki grup oluşturularak, biri “kontrol grubu” diğeri “deney grubu“ olarak belirlenmiştir. Kontrol grubuna geleneksel anlatım yöntemi, deney grubuna bütünleştirici yöntemle öğretim yapılmıştır. Öğrencilere öğretimden önce Atomun yapısı Ön Bilgi Testi, Mantıksal Düşünme Yetenek Testi, Bilimsel İşlem Beceri Testi ve Atomun Yapısı Kavram Testi-İlk olarak uygulanmıştır. Uygulamadan sonra başarıyı belirlemek amacıyla Atomun Yapısı Kavram Testi-Son uygulanmıştır. Sonuçta bütünleştirici yöntemin daha başarılı olduğu saptanmıştır. Test sonuçlarından bazı yanlış kavramların hala devam ettiği görülerek, yanlış kavramların nedenini araştırmak amacıyla mülakat yapılmıştır.

Yıldız (2006) tarafından yapılan çalışmada ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinin atomun yapısı ile ilgili zihinsel modelleri belirlenerek, aralarında bir ilişkinin olup

olmadığı araştırılmıştır. Bu amaçla benzeşim modelleri ve atomun tarihsel modellerinin öğrencilerin zihinsel modellerini nasıl etkilediği incelenmiştir. Araştırma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde 2003-2004, 2004-2005, 2005-2006 eğitim- öğretim yıllarında, Balıkesir ili, Merkez, köy, ilçe ilköğretim ve ortaöğretim okullarına devam eden ilköğretim – ortaöğretim öğrencilerinin atomun yapısı ile ilgili zihinsel modelleri belirlenerek; derslerde kullanılan benzeşim modellerine ve atomun tarihsel modellerine göre gruplandırılmıştır. Gruplandırmalar sonucunda benzeşim modellerinin ve tarihsel modellerin öğrencilerin zihinsel modellerini etkilediği sonucuna varılmıştır. İkinci bölümde; ilköğretim ve ortaöğretim öğrenci gruplarının atomun yapısı ile ilgili zihinsel modelleri birbirleriyle karşılaştırılarak, aralarında bir ilişki olup olmadığı araştırılmıştır. Bu bölümün sonucunda ilköğretim öğrencilerinin zihinsel modelleri ile Ortaöğretim öğrencilerinin zihinsel modelleri birbirine paralel sonuç vermiştir. Üçüncü bölümde; ilköğretim Fen Bilgisi ders kitapları ile ortaöğretim Kimya ders kitapları incelenerek, kitaplarda yer alan atom modelleri ve modelleme etkinlikleri belirlenmiştir. Sonuçta; ders kitaplarında, farklı birçok atom modeline ve benzeşim modeline yer verildiği, geçerli ve son atom modeli olan Modern Atom Teorisine uygun şekil yer almadığı belirlenmiştir. Çalışmanın sonucunda öğrencilerin atomun yapısı ile ilgili zihinsel modellerinin benzeşimlerden ve atomun tarihsel modellerinden etkilendiği, öğrencilerin zihninde geçerli ve son teori olan Modern Atom Teorisinin yapılanmadığı belirlenmiştir.

Özdilek (2006) tarafından yürütülen çalışmada, İlköğretim 7. sınıf Fen Bilgisi dersinde Maddenin İç Yapısına Yolculuk ünitesine yönelik olarak hazırlanan öğretim tasarımı ile aynı ünitenin 2000 Fen Bilgisi Öğretim Programı uygulanması arasında öğrencilerin ünite kazanımlarını elde etme düzeyleri, üniteye yönelik olan tutumları ve kazanımların kalıcılık düzeyleri arasında fark olup olmadığı belirlenmiştir. Araştırmada, 2004–2005 eğitim-öğretim döneminde tarama ve ön test-son test kontrol guruplu deneme modeli birlikte kullanılmıştır. Mevcut programda bulunan ünite ile ilgili Yöntem-Araç ve Değerlendirme anketi 130 Fen Bilgisi öğretmenine uygulanarak öğretmenlerin görüş ve önerileri alınmıştır. Bu doğrultuda Öğrenci Kitabı, Öğrenci Çalışma Soruları ve Öğretmen Rehberinden oluşan öğretim tasarımı hazırlanmıştır. Konunun deney guruplarına öğretiminde; Çoklu Zeka Kuramı, Yapılandırmacı Yaklaşım, Benzetim

Yöntemi, Bilimsel Süreç Becerileri ve Kavram Haritaları kullanılmıştır. Bir deney ve bir kontrol gurubuna araştırmacı, bir kontrol gurubuna okulun Fen Bilgisi öğretmeni, bir deney gurubuna ise okulun diğer Fen Bilgisi öğretmeni tarafından öğretim gerçekleştirilmiştir. Çalışma başında deney ve kontrol gurubunda bulunan öğrencilere Seviye Belirleme, Fen Bilgisi Tutum Ölçeği ve Çoklu Zeka Alanlarını Belirleme Anketi; çalışma sonunda ise Kazanımları Belirleme Anketi, Ünite Tutum Ölçeği ve Kazanımları Belirleme Kalıcılık Düzeyi Anketi uygulanmıştır. Verilerin istatistiksel analizi yapıldığında çalışma başında, uygulanan anketlerde deney ve kontrol guruplarında bulunan öğrenciler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadığı belirlenmiştir. Çalışma sonunda; deney gurubunda bulunan öğrencilerin, üniteye yönelik olan tutumlarının kontrol guruplarından birinde daha yüksek olduğu halde diğerinde anlamlı bir fark olmadığı, kazanımları elde etme ve kalıcılık düzeylerinin ise her iki kontrol gurubuna göre yüksek olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada Öğrenci Kitabı, Öğrenci Çalışma Soruları ve Öğretmen Rehberinden oluşan ünite tasarımının, hedeflere ulaşmada ve öğrenilenlerin kalıcılığında gerek öğrenci ve gerekse öğretmenler bakımından daha önce uygulanmakta olan programa göre daha başarılı olduğu tespit edilmiştir.

Taş (2006) tarafından yapılan çalışmanın amacı, yapılandırıcı yaklaşımın ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin maddenin iç yapısına yolculuk ünitesinde yer alan konuları ve ilgili kavramları anlamalarına etkisi olup olmadığını araştırmak ve aynı zamanda yapılandırıcı yaklaşımı geleneksel öğretim yaklaşımı ile karşılaştırmaktır. Araştırmanın örneklemi Ankara’nın Altındağ ilçesindeki Nazım Akcan İlköğretim Okulunda 7.sınıfta okuyan 105 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma deneysel yöntemlerle gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın uygulamasını yapmadan önce öğrencilerin hazır bulunuşluklarını test etmek için “Maddenin İç Yapısına Yolculuk” ünitesi her gruba daha önceden güvenirlik ve geçerlilik çalışmaları yapılan ön testler uygulanmıştır. Geleneksel yaklaşımın uygulandığı gruba düz anlatım yöntemi uygulanmış, yapılandırıcı yaklaşımı kullanarak ders islenen grupta ise beyin fırtınası ve işbirlikçi yaklaşım uygulanmıştır. Ayrıca deney grubunda ders sonunda drama oyunlarına yer verilerek öğrencilerin öğrenmelerinin kontrolünü pekiştirmelerine ve eğlenerek

öğrenmelerine katkı sağlanmıştır. Yapılan çalışma sonrasında yapılandırıcı yaklaşımın öğrenci başarısında istatistiksel olarak anlamlı artış oluşturduğu tespit edilmiştir.

Tuna (2006) tarafından yapılan araştırmada lise öğrencilerinin maddenin tanecikli yapısı ve mol kavramı ile ilgili yanlış kavramalarını tespit etmek ve öğrencilerin mol kavramı konusundaki başarılarına maddenin tanecikli yapısını kavramalarının etkisinin olup olmadığını araştırmak amaçlanmıştır. Öğrencilerin maddenin tanecikli yapısı ve mol kavramını kavramalarını, ayrıca mol kavramını stokiyometrik işlemlere uygulayabilme başarılarını belirlemeye yönelik olarak Mol Kavram Testi hazırlanmış ve uygulanmıştır. Ayrıca öğrencilerin maddenin tanecikli yapısı ve mol kavramı ile ilgili fikir ve görüşlerini ayrıntılı olarak öğrenmek amacıyla seçilen öğrencilerle mülakatlar yapılmıştır. Çalışmanın deneysel kısmı Ankara İli’ndeki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 5 tane lise, 1 tane özel dershane ve 1 üniversitede öğrenim gören toplam 534 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Mülakat ve Mol Kavram Testinin değerlendirilmesinden sonra öğrencilerin mol kavramı ve maddenin tanecikli yapısındaki yanlış kavramaları tespit edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre “ Bir elementin kimyasal özelliklerini taşıyan en

küçük birimi moleküldür ”, “Bileşiklerin yapısını oluşturan en küçük birimler elementlerdir”, “Bileşiklerin en küçük birimi atomdur”, “Aynı elementin atomları farklı büyüklükte olabilir”, “Elementler formüllerle gösterilir” vb. çok sayıda kavram

yanılgısı tespit edilmiştir.

Demir (2006) tarafından yürütülen çalışmada geleneksel öğretim yöntemiyle öğrenim gören lise 2. sınıf öğrencileri ile yapılandırmacı yaklaşımla öğrenim gören öğrencilerin maddenin tanecikli yapısı ve gazlar konularındaki başarılarını karşılaştırmak, bu konudaki kavramsal algılamalarını araştırmak, yanlış kavramalarını belirlemek ve bu yanlış kavramaların sebeplerini incelemek amaçlanmıştır. Çalışma lise 2. sınıftaki toplam 48 öğrenci üzerinde yarı deneysel ön test-son test kontrol grubu deseni kullanılarak uygulanmıştır. Ayrıca deneysel işlemden sonra deney ve kontrol grubundan seçilen öğrencilerle mülakatlar yapılmıştır. Araştırma sonunda lise 2. sınıf öğrencilerinin maddenin tanecikli yapısı ve gazlar konusunda birçok yanlış kavramaya sahip oldukları tespit edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre “Bir maddenin katı, sıvı ve

“Bir maddenin fiziksel hali, onun erime ve kaynama sıcaklığına bağlıdır, erime ve

kaynama sıcaklıkları da yoğunluğuna bağlı olarak değişir”, “Sıvılar sadece kaynama sırasında buharlaşırlar” vb. çok sayıda kavram yanılgısı tespit edilmiştir.

Bozoğlu (2007) tarafından yürütülen çalışmada, ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin atom kavramı hakkında imaj oluşturmalarında rol oynama yönteminin etkisi araştırılmıştır. Çalışma, 2005–2006 öğretim yılında Aksaray ili Güzelyurt ilçesi Gaziemir-Yakacık İlköğretim Okulunda öğrenim gören iki farklı sınıftan 46 öğrenci ile yapılmıştır. Yarı deneysel ön test-son test kontrol grup deseninin uygulandığı çalışmada sınıflardan biri rastgele olarak deney grubu diğeri ise kontrol grubu olarak seçilmiştir. Aynı öğretmen tarafından dersler, kontrol grubunda geleneksel öğretim yöntemiyle, deney grubunda rol oynama yöntemiyle işlenmiştir. Uygulamaya başlamadan önce her iki gruba da geçerliliği uzman kişilerce yüksek bulunan ön bilgi testi ve atom hakkında imaj belirleme testi uygulanmış, bu testlerden imaj belirleme testi uygulama sonrasında tekrar öğrencilere yaptırılmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel analizleri sonucunda rol oynama yönteminin atom kavramının öğretilmesinde geleneksel öğretim yöntemine göre daha etkili bir yöntem olduğu görülmüştür.

Kavak (2007) tarafından yapılan çalışmada ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin maddenin tanecikli doğası hakkında imaj oluşturmalarında rol oynama öğretim yönteminin etkisi geleneksel öğretim yöntemi ile karşılaştırılarak araştırılmıştır. 2005-2006 Öğretim Yılında 46 ilköğretim 7. sınıf öğrencisinin katıldığı çalışmada yarı deneysel ön test-son test kontrol grup deseni uygulanmıştır. Çalışmada veri toplama, veri analizi ve sonuçların tartışılması süreçlerinde ise nitel araştırma metotlarından biri olan içerik analizinden faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen sonuçlardan maddenin tanecikli doğası hakkında imaj oluşturulmasında rol oynama öğretim yönteminin daha etkili olduğu bulunmuştur.

Demiral (2007) tarafından yapılan çalışmada İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Birlikte Öğrenelim Tekniğinin 7.sınıf öğrencilerinin Fen Bilgisi dersi başarılarına, bilgilerinin

kalıcılığına ve derse karşı tutumlarına etkisi araştırılmıştır. Ön test – son test kontrol gruplu desenin uygulandığı araştırma 7. sınıfta öğrenim gören toplam 39 öğrenci ile yürütülmüştür. Deneysel işlemden önce her iki gruba da öğrencilerin ön bilgilerinin değerlendirilmesi amacı ile ön bilgi testi, bilimsel başarı testi ve tutum ölçeği uygulanmıştır. Kontrol grubunda dersler Geleneksel Öğretim Yöntemi ile; deney grubunda dersler İşbirlikli Öğrenme Yöntemi ile işlenmiştir. Araştırmanın sonunda hem deney grubuna hem de kontrol grubuna son test olarak bilimsel başarı testi ve tutum ölçeği uygulanmıştır ve yapılan etkinliklerin başarıya ve tutuma etkisi değerlendirilmiştir. İşbirlikli Öğrenme Yöntemi’nin kalıcılığa etkisini değerlendirmek amacı ile her iki gruba 5 hafta sonra bilimsel başarı testi kalıcılık testi olarak uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre İşbirlikli Öğrenme Yöntemi uygulanan grup ile Geleneksel Öğrenme Yöntemi uygulanan grubun Fen Bilgisi dersine yönelik tutumlarında anlamlı bir fark olmamasına rağmen, İşbirlikli Öğrenme Yöntemi uygulanan grubun Fen Bilgisi dersi başarısında daha etkili olduğu görülmüştür.

Özalp (2008) tarafından yapılan araştırmada ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinde maddenin tanecikli yapısıyla ilgili bulunan kavram yanılgılarının açığa çıkarılması ve bu kavram yanılgılarının ontolojiye dayanarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini 6-11 arası sınıflarda öğrenim görmekte olan toplam 696 öğrenci oluşturmuş ve araştırmada kesitsel tarama araştırması yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre en fazla kavram yanılgısının mikroskopik tanecik kategorisi ile makroskopik madde kategorileri (madde kategorisinin alt kategorileri) arasında gerçekleştiği görülmüştür. Öğrencilerde en çok bulunan kavram yanılgısı ‘buzdaki moleküller katı, sudaki moleküller sıvıdır çünkü buz katı su ise sıvıdır’ şeklinde belirtilmiştir.

Öztürk (2008) tarafından yapılan çalışmada ilköğretim 7.sınıf öğrencilerine “Maddenin İç Yapısına Yolculuk” ünitesinin öğretiminde proje tabanlı öğrenme yönteminin öğrencilerin basarı düzeyine etkisi incelenmiştir. Araştırma 7. sınıfında okuyan 68 öğrenci ile ön test – son test kontrol grup deseni uygulanarak yapılmıştır. Araştırma sonucunda proje tabanlı öğrenme yönteminin uygulandığı deney grubu öğrencilerinin

başarı düzeyinin geleneksel öğretim yapılan kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu vurgulanmıştır.

Bak ve Ayas (2008) tarafından yürütülen çalışmada kavram haritası yöntemiyle öğrencilerin atom kavramı hakkındaki anlamalarını ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmada özel durum metodolojisi kullanılmıştır. Araştırma KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Kimya öğretmenliği 4.sınıfa devam eden 23 öğrenciyle yürütülmüştür. Öğrencilerden “atom ve yapısı” kavramları hakkında bireysel olarak kavram haritalarını oluşturmaları istenmiştir. Ayrıca gönüllü 4 öğrenciyle oluşturdukları kavram haritası hakkında yarı yapılandırılmış mülakat gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin oluşturmuş olduğu kavram haritaları geçerli kavramlar, önermeler, hiyerarşi basamağı, çapraz bağlantı sayısı, örnekler ve içsel ilişki değeri olmak üzere 6 kriter açısından nicel olarak değerlendirilmiştir. Daha sonra araştırmacıların hazırlamış olduğu kriter kavram haritasıyla öğrencilerin haritaları bu kriterler doğrultusunda karşılaştırılmıştır. Her bir öğrencinin oluşturduğu kavram haritası incelendiğinde öğrencilerin kavramlar arasındaki ilişkileri yansıtan ifadeleri yazmada ve ilişkiyi yansıtan okların yönünü göstermede zorluklar yaşadıkları tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin bazı kavram yanılgılarına sahip oldukları da oluşturdukları kavram haritalarından tespit edilmiştir.

Tezcan ve Çelik (2009) tarafından yapılan çalışmada kimya öğretmen adaylarının, atomla ilgili bazı kavramlara ilişkin kavrama ve bilgilerinin kalıcı olma dereceleri araştırılmıştır. Araştırma, 2004-2005 öğretim yılı güz döneminde G. Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği Ana Bilim Dalı, birinci, ikinci ve beşinci sınıfta öğrenim gören toplam 97 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanması, araştırmacılar tarafından hazırlanan, atomla ilgili, beş bölümde toplanan, 10 adet “açık uçlu” ve 12 adet “doğru- yanlış” olmak üzere toplam 22 soruluk test ile gerçekleştirilmiş; test sonuçlarını değerlendirmede; “Tam anlama”, “Kısmi anlama”, “Belirli yanlış kavramalarla birlikte kısmi anlama”, “Belirli yanlış kavramlara sahip olma” ve “Hiç anlamama” olmak üzere toplam 5 kategoriden oluşan korelasyon tablosu oluşturulmuş; istatistiksel analizler yapılarak değerlendirilmiştir. Sonuçta, öğrencilerin bir kısmının konuyu iyi kavramasına karşılık bazılarının bilgileri anlamlı bir şekilde öğrenemedikleri, zihinlerinde ilişkilendiremedikleri saptanmıştır. Bunların nedenlerini

araştırmak amacıyla, testten düşük puan alan beş son sınıf öğrencisiyle mülakat yapılmıştır. Sınıf başarıların karşılaştırılması sonucunda son sınıf öğrencilerinin daha başarılı olduğu saptanmıştır.

Tuncel (2009) tarafından yapılan araştırmada, "Maddenin Tanecikli Yapısı" ünitesinde yer alan konuların yaratıcı drama yöntemi ile yapılan öğretiminin, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı ders kitabının talimatlarına uygun olarak yapılan öğretimine göre öğrenci başarısı üzerine etkileri karşılaştırılmıştır. Araştırma, 2008-2009 öğretim yılında, Karaman ilinde seçilen bir merkez ve bir köy ilköğretim okulundan 6. sınıfta okumakta olan toplam 92 öğrenci üzerinde yürütülmüştür. Her iki okuldan ikişer şube seçilerek, iki deney ve iki kontrol grubu oluşturulmuştur. Yedi hafta süren araştırmada, deney grupları konularını yaratıcı drama yöntemi ile işlerken, kontrol grupları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı ders kitabının talimatlarına göre yapılan öğretim ile ders işlemiştir. Araştırmada ön test-son test deseni kullanılmıştır. Ayrıca öğrencilerin, yaratıcı drama yöntemi ile yapılan öğretimden ne derece faydalandıklarını tespit etmek ve onların görüşlerini yansıtmak için anket uygulanmıştır. Kullanılan anketin yanı sıra öğrenciler ile birebir mülakatlar yapılmıştır. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda deney grupları lehine anlamlı sonuçlar bulunmuştur. Bu sonuçla, ele alınan konuların yaratıcı drama yöntemi ile yapılan öğretiminin, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı ders kitabının talimatlarına göre yapılan öğretime göre öğrenci başarısı üzerine etkisi daha fazla olmuştur.

Minaslı (2009) tarafından yapılan çalışmada öğrencilerin “Atomun Yapısı”, “Elektroların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler”, “Kimyasal Bağ”, “Bileşikler ve Formülleri” konularının öğretiminde model ve simülasyon kullanımının başarıya, kavram öğrenmeye ve hatırlamaya etkisinin olup olmadığını araştırmak amaçlanmıştır. Araştırma 7. sınıf “Maddenin Yapısı ve Özellikleri” ünitesinde uygulanmıştır. Deney 1 grubundaki dersler, geleneksel yöntemin yanında model tekniği ile, Deney 2 grubunda geleneksel yöntemin yanında simülasyon tekniği ile, kontrol grubunda ise dersler geleneksel yöntemle yürütülmüştür. Basarı açısından gruplar incelendiğinde deney tekniği ile geleneksel yöntem arasında ve simülasyon tekniği ile geleneksel yöntem arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Grupların kavram öğrenme durumları

incelendiğinde, simülasyon tekniğinin, model tekniğine göre; model tekniğinin, geleneksel yönteme göre kavramsal gelişim açısından daha etkili olduğu görülmüştür.

Benzer Belgeler