• Sonuç bulunamadı

Madde kullanım bozukluğu tanısı almış bireylerin aile değerlendirme boyutları, aile iletişimi düzeyini anlamak için katılımcılara verilmiş olup, hem madde kullanım bozukluğu tanısı almış hem de ebeveynlerin beyan ettiği demografik ve klinik değişkenler ile karşılaştırılmalarının yapılması sağlanmıştır. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda, katılımcıların aile değerlendirme boyutlarının kendileri ve ebeveynleri ile ilgili değişkenler bakımından anlamlı düzeyde farklılaştığı bulunmuştur. İlk olarak, hiç tedavi görmeyen madde kullanım bozukluğu tanısı almış bireylerde algılanan aile içi problem çözme, roller, gereken ilgi ve iletişim becerilerinde, ayaktan tedavi görenlere göre daha fazla sorun yaşadıkları bulunmuştur. Bu durumda, hiç tedavi görmeyen kişilerin, madde kullanım bozukluğu ve olası diğer sorunlarına ilişkin tedaviye yönelik deneyiminin olmamasının aile işlevlerindeki süreçler arasındaki gereken ilgiyi görme, aile içinde roller, aile içi iletişim ve problem çözmede sorunlarla ilişkili olduğu görülmektedir. Bu doğrultuda, ailede kişinin problemine ilişkin farkındalığın aile işlevselliği ile bağlantılı olabildiği ve bu durumun tedavi arayışında olmayı etkileyebileceği düşünülmektedir.

73

Madde kullanımına ilişkin karşılaşılan problemler ele alındığında, mesleki açıdan problem yaşadıklarını bildiren katılımcıların algılanan aile içi iletişimde daha fazla sorun yaşadığı görülmüştür. Bu durum, aile içi iletişimde sorunlar olduğunu bildiren katılımcıların mesleki işlevsellikte sorun yaşadığını yansıtabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, elde edilen bu sonucun, yanıt verenler arasında çalışmayan ve aileleri ile birlikte yaşayan kişiler tarafından verilmiş olabileceği; çünkü mesleki problem değişkeninin, kişinin hem mesleği icra etme hususunda hem de uygun iş bulamıyor oluşu ile ilgisi olabileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda, söz konusu değişkenin bu ayrımı yapmadan, madde kullanımına ilişkin sorunlar üzerinden değerlendirmesiyle kısıtlı olduğu düşünülebilir.

Madde kullanımı dolayısıyla ailevi problemler yaşadığını söyleyen bireylerin algıladıkları ve aileye ilişkin duygusal tepkiler verebilme, gereken ilgiyi sağlama ve roller konusunda sorunlar yaşadığı bulunmuştur. Ailede duyguları yansıtamama, aileden istenilen ilgiyi alamadığını düşünme ve aile içerisindeki rollerin kişinin istediği ölçüde dağılmadığı ve çatışmaların söz konusu olması ile birlikte, madde kullanımı dolayısı ile problemler yaşama durumunun birlikte söz konusu olduğu sonucu elde edilmiştir. Bu bağlamda, hem madde kullanımı hem de aile işlevlerinde kişinin algıladığı sorunların neticesinde ailevi problemler yaşanmasının söz konusu olduğu düşünülebilir.

Madde kullanım bozukluğu sebebiyle arkadaşları ile problem yaşayanların ailede davranış kontrolü ve iletişim sorunları olduğu bulunmuştur. Elde edilen sonucun, ergenlik döneminde aile işlevlerinin, ergenlik döneminin psikososyal gelişim özellikleri ile tutarlı olarak kişilerde akran ilişkilerinin önem kazanması ile birlikte dönüşüme uğraması ve bu doğrultuda bireylerin arkadaş ilişkilerine daha fazla önem veriyor oluşunun madde kullanım bozukluğu neticesinde aileden farklı olarak arkadaşlar ile problem yaşama durumu ile ilişkilendirilebileceği düşünülmektedir.

Ekonomik açıdan sorunları olan kişilerde de iletişim sorunları olduğu bildirilmiştir. Madde kullanımı sebebi olarak merak duygusu ile madde kullananların algılanan aile içi duygusal tepki verebilme becerileri bakımından daha fazla sorun yaşadığı bulunmuştur. Madde kullanımını problemlerden kaçma olarak belirten katılımcılarda ise algılanan aile iletişiminde sorun yaşadığı görülmüştür. Elde edilen

74

sonucun, kişilerin madde kullanımını tercih etmesinin ailede karşılaştığı iletişimsel zorluklardan kaçınmak ve bu durumun yol açabileceği negatif deneyimlerden kaçınmak için tercih edebileceğini düşündürmektedir. Maddeyi eğlenme amaçlı kullanan kişilerde de algılanan aile içinde gereken ilgi ve problem çözme becerilerinde daha fazla sorun yaşadığı bulunmuştur. Madde kullanımına ilişkin arkadaş baskısı gören kişilerin aile içinde algıladıkları problem çözme becerileri ve gereken ilgi alanlarında daha fazla sorun yaşadığı bulunmuştur. Bununla birlikte, aile içinde davranış kontrolü düşük olan bireylerin ayrılmış bireyler olduğu, ayrıca roller puanının da anlamlı düzeyde daha düşük olduğu görülmüştür. Aile içinde davranış kontrolü puanlarının çalışmayan veya öğrenci olan katılımcılarda daha düşük olduğu bildirilmiştir. Sürekli iş değiştiren kişilerin verileri arasında, aile içindeki roller puanı anlamlı düzeyde daha düşük bulunmuştur.

Bu çalışmada elde edilen bulguların, kişilerin madde kullanım bozukluğunun işlevselliğine ilişkin değişkenler ve ebeveynin değişkenleri bakımından anlamlı düzeyde farklılaştığı bulunmuştur. Özellikle aile değerlendirme boyutları arasında, problem çözme, iletişim ve gereken ilgi alanlarında sorunların kişisel, demografik, bağımlılığa ve ebeveyne ilişkin değişkenler bakımından farklı olduğu bulunmuştur. Aile ilişkileri ve madde kullanım bozuklukları alanında literatürde yer alan çalışmalarda ise, aileyle deneyimlerin özellikle ergenlik dönemi problemli ve risk içeren davranışlara yönelik bulguların elde edildiği çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmalar arasında, hem ebeveynlerden hem de katılımcılardan aile değerlendirmeye yönelik ölçümlerle, madde kullanım bozuklukları olan kişilerin aile yaşantısı farklı alt boyutlar ile incelenmiştir (Dubas, Baams, Doornwaard, & van Aken, 2017; Lippold, Hussong, Fosco, & Ram, 2017; Schofield ve ark, 2017). Alanda yapılan çalışmalar arasında, yer alan bulguların bu çalışmadaki bulgularla benzerlik gösterdiği görülmüştür. Aile ortamında, ebeveynlerin çocuklarına yönelik sıcaklık veya hostilite içeren davranışlarının ergenlik döneminde riskli davranışlarla ilişkili olduğu saptanmıştır (Lippold, Hussong, Fosco, & Ram, 2017). Bu çalışmada ise algılanan ilgi boyutunun madde kullanım bozukluğu ve bireysel değişkenlerle ilişkili olduğu bulunmuştur. Bu doğrultuda, ebeveyn tutumuna yönelik bulgular bu çalışmada da elde edilmiştir. Yapılan bu çalışmada tespit edilen ise, kişilerin aile içinde algıladığı ilgi boyutunda sorun olduğu, özellikle bu sorunla karşılaşan kişilerin hiç tedavi görmeyen, madde kullanımından dolayı ailevi problemler yaşayan,

75

eğlenme amaçlı madde kullanımını tercih eden, sert yerlere vurarak kendine zarar veren ve madde kullanımı ile ilgili arkadaş baskısı görenler olduğu saptanmıştır.

Dubas, Baams, Doornwaard ve Van Aken (2017) bireylerin olumsuz kişilik özelliklerini ve dürtüselliği aile ilişkileri bağlamında inceledikleri çalışmasında, özellikle dürtüselliğin ergenlik ve sonraki dönemlerde ve erişkinlik dönemlerinde madde kullanımı için risk faktörü oluşturduğunu öne sürmüşlerdir. Dürtüsellik boyutu olarak saldırganlık ve öfkenin ele alınıyor oluşu sebebiyle, bu araştırmada ele alınan sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarının madde kullanım bozukluğu olan kişilerde hangi boyutlarda görüldüğü ve aile değerlendirmesi kapsamında incelenmesi bakımından tutarlı sonuçlar sağladığı düşünülmektedir.

5.3. Madde Kullanım Bozukluğu Tanısı Almış Bireylerin Öfke Düzeylerine