• Sonuç bulunamadı

3. KURAMSAL ÇERÇEVE

3.3. MAĞDURİYET MODELİ

Mağduriyet modeli, suç mağduriyeti korkusunun doğrudan ya da dolaylı olarak suç mağduriyeti deneyiminin bir sonucu olduğunu savunmaktadır. Özellikle geçmiş dönemdeki çalışmalar, suç mağduru olma ile suç mağduriyeti korkusu arasında anlamlı bir ilişki olduğunu söylerken, daha güncel çalışmalar karmaşık bulgulara rastlamıştır.

Ayrıca bazı çalışmalarda, daha az suç mağduriyeti yaşayanların, daha çok yaşayanlara oranla daha yüksek suç mağduriyeti korkusuna sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, bu tutarsız ve çelişkili bulguları açıklamak maksadıyla “dolaylı mağduriyet”

modeli geliştirilmiştir (Karakuş, McGarrell&Başıbüyük, 2010: 175).

3.3.1. Dolaylı Mağduriyet

Dolaylı mağduriyet modeli, kendilerini suça uğrama konusunda daha hassas ve zarar görebilir (vulnerable) hisseden bireylerin suç mağduriyeti korkusunu daha yüksek düzeyde yaşadığı fikri üzerinde temellendirilmiştir. Kadınların suç mağduriyeti korkusunu daha fazla yaşaması bu modelle açıklanmaktadır. Mağdur olma oranları daha düşükken, kadınlar kendilerini hem sosyal hem de fiziksel açıdan daha zayıf ve kırılgan gördüğünden, suç mağduriyeti korkusu daha yüksektir. Benzer şekilde, sosyo-ekonomik durumu daha zayıf olan gruplar ve Afro Amerikalıların sosyal açıdan kendilerini daha hassas gördükleri için suç mağduriyeti korkusunu daha fazla yaşadığı belirtilmiştir.

Dolaylı mağduriyet aynı zamanda diğer bireylerin mağduriyet hikâyelerini duymakla da ilişkilidir. Sosyal etkileşimin yüksek olduğu bölgelerde, diğerlerinin mağduriyetini öğrenmek de bir o kadar fazla olmakta, bu da suç mağduriyeti korkusunu etkilemektedir (Snell, 2001: 49).

Dolaylı mağduriyet aynı zamanda doğrudan bireyin kendisinin değil aile, arkadaş veya tanıdıklarından birisinin mağduriyet yaşaması ve kişinin de bu durumdan etkilenmesi anlamına gelmektedir. Dolaylı mağduriyet yaşayan bireyler fiziksel olarak yaralanmazlar ancak sevdikleri birisinin mağduriyet yaşamasından ötürü duygusal anlamda zarar görebilirler (Karmen, 2010: 4).

Dolaylı mağduriyet modelinde bireyler doğrudan mağduriyet deneyimi yaşamış olmasa da suç mağduru olma potansiyeli olduğunun bilincindedir. Dolaylı mağduriyet modeli ile ilgili geliştirilen literatürde çeşitli sonuçlar yer alsa bile suç mağduriyeti korkusu ile suç mağduriyeti bilinci ilişkilidir (Fox, Nobles&Piquero, 2009: 26).

Dolaylı mağduriyetin genelde iki şekilde geliştiğini söyleyen araştırmacılar bunları medya ve kişiler-arası iletişim olarak sıralamaktadır. Bir sonraki başlıkta daha detaylı incelenecek olan medyanın bireyler üzerindeki etkisi yadsınamaz. Sürekli olarak suç mağduriyeti yaşayan bireylerin profillerinin ekranlarda, internette detaylı olarak verilmesi, yine suç olayının ayrıntılarının yansıtılması, bu haberleri izleyen/duyan bireylerin “bu benim de başıma gelebilir” düşüncesine kapılmasına ve zaman içinde suç mağduriyeti korkusunu tetiklemesine neden olmaktadır. Benzer şekilde kişilerarası iletişimde, bireyler duydukları ya da şahit oldukları mağduriyet olaylarını birbirlerine aktarmaktayken, özellikle yaşanılan bölgede gerçekleşen bir durum olduğu zaman bireyler birbirlerini daha fazla etkilemektedir. Bu etkileşim neticesinde de suç mağduriyeti korkusu hızlı şekilde yayılmaktadır (Doran&Burgess, 2012: 28-29).

2004 yılında Atina’nın 10 bölgesinde 450 kişi ile gerçekleştirilen araştırma önemli sonuçlar ortaya koymaktadır. Elde edilen bulgulara göre, geçen bir yıl içinde doğrudan suç mağduriyeti yaşayan katılımcıların %42,7’si karanlık olduktan sonra evde tek başına kalmayı güvensiz bulduğunu, %71,9’u karanlık olduktan sonra sokakta tek başına yürümeyi güvensiz bulduğunu ve yine %71,9’u yakın gelecekte tekrar mağduriyet yaşayacağına inandığını belirtmiştir. Dolaylı mağduriyet yaşayan katılımcıların %36,3’ü karanlık olduktan sonra evde tek başına kalmayı güvensiz bulduğunu, %60,5’i karanlık olduktan sonra sokakta tek başına yürümeyi güvensiz bulduğunu ve %60,9’u yakın gelecekte mağduriyet yaşayacağına inandığını ifade etmiştir (Tseloni&Zarafonitou, 2008: 391-392).

3.3.2. Doğrudan Mağduriyet

Bireyin bir saldırgan tarafından uğradığı saldırı sonucunda yaşadığı fiziksel hasar dışında, doğrudan mağduriyet yaşayan bireylerde birçok duygusal, psikolojik ve zihinsel sıkıntılar da ortaya çıkmaktadır. Stres, depresyon, kaygı ve diğer zihinsel bozukluklar doğrudan mağdur olan bireylerde görülmektedir. Mağduriyet yaşayan bireyler önce şok ve korku hisseder ve kendisini toplumdan soyutlar. Bu şok etkisi zamanla geçince, mağdurlar içinde bulundukları topluma yeniden adapte olmaya başlar.

Bu mağduriyetin bütün sonuçlarını yaşadığı zaman birey hayatındaki rutinlerini yeniden kazanmaya çalışır ve yaşamıyla uzlaşma yoluna gider. Doğrudan mağduriyeti bu şekilde atlatanlar yanında, kalıcı zihinsel sıkıntılar yaşayanlar da olabilmektedir. Akut stres rahatsızlığı, travma sonrası stres bozukluğu ve madde bağımlılığı da doğrudan mağduriyet yaşayan bireylerin karşılaştığı sorunlardan olmaktadır (Miller, 2009: 168).

Mağduriyet ile suç mağduriyeti korkusu arasındaki ilişkiyi inceleyen bazı çalışmalar bu ilişkinin suç türüne göre değişiklik gösterdiğini ortaya çıkarmıştır. Dull ve Wint 1997 yılında gerçekleştirdiği araştırmada, suç mağduriyeti yaşayan bireylerin daha çok mala karşı suçtan korkarken, suç mağduriyeti yaşamayanların şahsa yönelik suç mağduru olma korkusu taşıdıklarını ortaya koymuştur (Fox, Nobles&Piquero, 2009: 26).

Doğrudan mağduriyet modeline göre, doğrudan mağduriyet geçmiş deneyimleri bireyin riske karşı hassasiyetini artırmaktadır. Dolayısıyla, geçmişte mağduriyet yaşayanlar, olayları “tehlikeli” olarak tanımlama alışkanlığı kazanmakta ve mağduriyet riskini yüksek oranda algılamaktadır. Doğrudan mağduriyet yaşayan bireyler incelendiğinde ilk öne çıkan duygunun bireyin “zarar görmeyeceği inancının” tamamen kırılması olduğu göze çarpmaktadır. “Benim başıma gelmez” inancının yerle bir olduğu ve bireyin artık kendisini açık hedef olarak nitelediği söylenmektedir. Aynı zamanda bireyde “toplumsal hukuk” ve buna bağlı olarak “iyi insanlar zarar görmez” inancının da yok olduğu belirtilmektedir. Bunun yanında mağduriyet yaşayan bireylerin öz-değeri de sarsılmakta; kendi güçsüzlüğünü, çaresizliğini, muhtaçlığını ve sınırlılıklarını açıkça görmektedir. Bütün bu duygulanımlar bir araya geldiği zaman da bireyin hem çevresine hem de kendisine karşı olan güveni azalmaktadır. İşte doğrudan mağduriyet modeli, bu duygu durumlarını yaşayan bireylerde yeni bir duygu ortaya çıktığını, bu duygunun da suç mağduriyeti korkusu olduğunu ortaya koymaktadır (Doran&Burgess, 2012: 26).

Fisher (1995) bir üniversitede gerçekleştirdiği çalışmada, öğrenci ve personelden oluşan 684 kişi üzerinde gerçekleştirdiği çalışmada, son bir yıl içerisinde suç mağduru olan bireylerin, hiç suç mağduriyeti yaşamayanlara kıyasla suç mağduriyeti korkusunun daha yüksek olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu çalışma son dönemde yaşanan mağduriyetin, daha öncekilere göre suç mağduriyeti korkusu üzerinde daha yüksek bir etki bıraktığını göstermektedir. Ayrıca yine bu çalışmadan edinilen bulgular, artan suç mağduriyeti

korkusunun şahsa yönelik suç mağduriyetiyle ilişkiliyken, mala yönelik suç mağduriyetiyle ilişkili olmadığını ortaya koymaktadır (Fox, Nobles&Piquero, 2009:

26).