• Sonuç bulunamadı

M EDYA OKURYAZARLIĞI

SOSYAL BİLGİLER VE ELEŞTİREL MEDYA OKURYAZARLIĞI

2. M EDYA OKURYAZARLIĞI

Medya okuryazarlığı için; yeni medya araçlarını etkin şekilde kullanabilme, karşımıza çıkacak olan farklı biçimlerdeki iletiler karşısında pasif durumda kalmamak için iletilere eleştirel açıdan bakabilme ve mantıklı bir şekilde yorumlayabilme yeteneğidir. Medya okuryazarlığı, medyada karşımıza çıkan iletileri etkili bir şekilde kullanarak eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmedir. Bilgi yapımızı oluştururken medyadan ve gerçek dünyadan edindiğimiz bilgiler ham maddeyi, beceriler ise bilgiye ulaşmadaki araçları temsil eder (Özel, 2018).

Medya okuryazarlığı, geleneksel okuryazarlık kavramını, öğrencilerin yaşamlarına hükmeden iletişim biçimlerini içerecek şekilde genişletir. Öğrenciler okuryazar olacaksa, onlara yazılı ve yazılı olmayan mesajlar için okuryazarlık becerilerinin ve alışkanlıklarının kazandırılması gereklidir. Bu Ulusal Sosyal Araştırmalar Konseyi (NCSS) medya okuryazarlığını, medya mesajlarını analiz ederken sorulacak temel soruları ve önerilen müfredat kaynaklarını vurgulamaktadır (Sperry& Baker,2016).

137

Medya okuryazarlığı kavramı son yıllarda gerek diğer ülkelerin eğitiminde gerekse Türkiye eğitiminde kullanılmaya başlayan önemli bir kavram olmuştur. Medya araçlarında karşılaşılan mesajları ayırt edebilme, algılayabilme, yorumlar geliştirebilme, mesajlara karşı eleştirel bir bakış açısı geliştirebilme, derinlemesine inceleyip, süzerek alabilme, kendi iletilerini üretebilme becerisi taşımaktadır (Çinelioğlu, 2013).

Medya okuryazarlığı hakkında birçok tanım yapılmıştır. Tanımların bazıları şu şekildedir: Medya okuryazarlığı tanımlarına bakıldığında bu konudaki ilk sistematik tanımlamayı Finli araştırmacı Sirkka Minkkinen 1978 yılında yapmıştır. Minkkinen medya okuryazarlığı kavramını bireyde bulunması gereken bilişsel ve estetik konuları ile ilgili becerileri geliştirmesinin gerekliliği olarak tanımlamıştır (akt. İnceoğlu, 2006).

Birleşik Devletlerde 25 medya eğitimcisi bir araya gelerek medya okuryazarlığının bir tanımını yapmak ve amaçlarını belirlemek için,1992’de Aspen Enstitüsü İletişim ve Toplum Programı, medya okuryazarlığı konusunda bir konferans (the National Leardership Conference on Media Literacy) düzenlemiştir. Burada yapılan medya okuryazarlığı tanımı kabul gören en yoğun tanımdır. Medya eğitimcilerine göre medya okuryazarlığı: farklı yollarla iletilere ulaşarak onları doğru biçimde yorumlama ve iletiyi tekrar gönderme yeteneğidir, şeklinde tanımlanmıştır (Aufderheide, 1993; akt. Altun, 2010).

138 EĞİTİM VE ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ

Yukarıda değinilen medya okuryazarlığı ile ilgili tanımlara bakıldığında belirli bir tanımın belirli bir çerçevede olmadığı görülmektedir. Medya okuryazarlığı ülkemizde ilk olarak 2003 yılındaki İletişim Şurasında gündeme getirilmiş, 2004 yılında ise Eylem Planı düzeyinde çalışan Medya ve Şiddet Çalışma Grubunun sonuç raporunda Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) önerisiyle gündeme alınmıştır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ve Millî Eğitim Bakanlığı 2006–2007 öğretim yılında Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Erzurum illerini baz alarak denemelere başlamış ve 2007–2008 öğretim yılında ilköğretim II. kademede seçmeli ders olarak medya okuryazarlığı okutulmaya başlanmıştır (Kurt ve Kürüm, 2010).

3. SOSYAL BİLGİLER VE MEDYA OKURYAZARLIĞI

Sosyal bilgiler, insanlığın varoluşundan itibaren kendini hissettiren bir alandır. İnsanı ve yaşamı konu alan sosyal bilgiler, insanlığın ve yaşamın başlangıcından bu yana var olan bir alandır. Demokratik bir toplum ve sağlıklı sosyal ilişkiler için sosyal bilgiler ve onun paralelinde medya okuryazarlığı eğitiminin önemi büyüktür. Ülkemiz de ve dünyada sosyal bilgiler dersi içerisinde veya ayrı bir ders olarak öğrencilere verilmesi gereken medya okuryazarlığı eğitimini vermekle yükümlü olanlar ise sosyal bilgiler öğretmenleridir. Sosyal bilgiler derslerinde medya okuryazarlığının öğretimi öğrencilerin bilinçli birer medya tüketicisi olmalarını sağlayacaktır (Çinelioğlu,2013).

Eğitim sistemine bakıldığında temel amacın, toplumun doğru kabul ettiği değerleri bireylere aktarmak olduğu görülmektedir. Değerlerin kazanılmasında okulun olduğu kadar aile, arkadaş ortamı ve medya gibi

139

başka aracılarında etkisi vardır. Okul, çocuğun belirlenen program dâhilinde belli bir eğitim almasını sağlaması bakımından önemlidir (Kan,2010). Sosyal bilgilerin tarihsel gelişimi incelendiğinde kitle iletişim araçlarının kullanımı ve güncel olayların öğretimi, gibi eğitsel konuların da dersin kapsamına girdiği görülmektedir. Sosyal bilgiler dersinin kapsamının gün geçtikçe genişlemesi ve meydana gelen gelişmeler medya okuryazarlığı ve sosyal bilgiler dersinin beraber ele alınmasını sağlamıştır. Kitle iletişim araçları ile sosyalleşme, şiddet içerikli davranışlara, politik iletişimden bilgi edinmeye ve sosyal bilgilerin içeriğini oluşturan pek çok alana etki etmektedir. Sosyal bilgiler eğitimi ve etkili bir medya okuryazarlığı birbirinden bağımsız değildir ve birbirini kapsar (Özay, 2015). Ülkemizde “Medya Okuryazarlığı” dersi sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından verilmektedir. Öğretmenlerin mesleklerini icra ederken, sosyal bilgiler dersi ile birlikte, ‘Medya Okuryazarlığı’ dersine ilişkin bilgi, beceri ve tutumlar kazanması ve sosyal bilgiler dersinin hak ve sorumluluklarını bilen, eleştirel düşünme gücü gelişmiş, etkili vatandaşlar yetiştirme amaçlarına ulaşabilmesi için güncel konu ve olayları sosyal bilgiler dersi ile ilişkilendirmesi gereklidir. (Deveci ve Çengelci,2008).

Considine (2002) çalışmasında ise medya okuryazarlığını dersinin ve sosyal bilgiler dersinin içinde işlenmesinin daha mantıklı olacağını belirtmiş ve sebeplerini şu şekilde sıralamıştır:

• Yurttaşlık bilgisi, vatandaşlık, toplum ve bilginin yerini saptama, elde etme, analiz etme ve yorumlama konusunda vurgulamalarla ilişkilendirilmesinin mantıklı olması,

140 EĞİTİM VE ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ

• Medya okuryazarlığının “küresel bağlantılar”, “birey ve toplum” ile “bireyler”, “gruplar” ve “kurumlar” öğrenme alanlarına hitap eden sosyal bilgiler kazanımlarına mantıksal olarak uyması ve bu ilişkinin kaçınılmaz olması,

• Aileler, okullar ve kişilerle birlikte, kitle iletişim araçlarının başlıca sosyalleşme kurumlarından sayılması muhakkak bir zorunluluktur ve bu nedenle sosyal bilgiler derslerinde çalışılmaya layık olmasıdır (akt. Özay,2015).