• Sonuç bulunamadı

Müsteşar Öyküsünde Toplumsal Hiyerarşinin Hayata Etkileri

2.2. Anton Çehov’un Dünya Görüşü ve Sanata Bakışı

2.2.3. Çehov’un Öykücülüğü, Karakterleri ve Temaları

2.2.3.3. Müsteşar Öyküsünde Toplumsal Hiyerarşinin Hayata Etkileri

Çehov’un birçok öyküsünde hiyerarşik düzenin toplumsal ve beşeri ilişkileri nasıl şekillendirdiği tematik olarak ele alınmıştır. Alt kesim ve üst kesim, köylü ve kentli ya da nüfuzlu kişilerle halktan insanlar arasında geçen olaylar, Çehov için vazgeçilmez bir kaynaktır. Toplumsal yaşamda bireyler, içsel dürtüleri ve verdikleri tepkilerle amaçlarını gerçekleştirebilmek için çabalar. Bireylerin hırsları, amaçlarına ulaşabilmek için tetikleyici bir unsurdur. Birey, amacını gerçekleştirebilmek adına toplumla çatışır. Toplumsal yaşamda insanlar kendilerine avantaj sağlayacak ya da manevi olarak haz duymalarına olanak sağlayacak durumlarda hiyerarşik güçlerini kullanırlar. Hiyerarşik ilişkiler, toplumsal yaşamda düzenin şekillenmesine neden olur. Çehov da öykülerinde hiyerarşik üstünlüklerin toplumsal düzenin oluşmasına ve beşeri ilişkilere nasıl yansıdığını gözler önüne serer.

Çehov, gündelik hayatı ele alırken toplumsal düzeyde iki farklı katmanın, köy ve kent yaşamının farklılıklarını vurgular. Kendisi de köyde büyümüş biri olduğundan, köy yaşamının ve insanının hayatını tüm doğallığıyla gözleme şansı olmuştur. Çehov’un köylüleri asalak, pis, insan dışı ve açıkgözlüdür. Yine de Çehov bu durumları için köylüleri suçlamaz, onların

böyle olmasının sebebinin köy yaşamının getirdiği zorunluluklar ve sahip olduğu şartlardır. Kent yaşamına yabancı olan bu köylüler, kimsenin onlara yardım etmeyeceğinin farkındadırlar. Ağır çalışma şartları iyileşmeyecektir, ürettikleri ürün her zamanki gibi yetersiz olacaktır. Bu durumun bilincinde olmak, onların boş vermiş tipler olmasına neden olmuştur. Kent kültürüne yabancıdırlar. Köy yaşamı onların yabani olmasına sebep olmuştur. Bunun yanında köylülerin değişime kapalı oluşu ve kendi bildikleri gibi davranmaları, yazara köy yaşantısının hiçbir zaman değişmeyeceğini düşündürtmektedir.

Köylülerin ve kentlilerin davranış farklılıkları, hiyerarşik üstünlüğün beşeri ilişkilere yansıması ve çıkar amaçlı ilişkiler, Çehov’un birçok öyküsünde olduğu gibi bu bölümde inceleyeceğimiz Müsteşar öyküsünde de mevcuttur. Müsteşar, köyde bir çiftlikte annesi Kladya, çiflik yöneticisi Fiodor ve onun karısı Tatyana ile yaşayan çocuğun gözünden anlatılan bir öyküdür. Kladya’nın ağabeyi müsteşardır, Kladya uzun zamandır görmediği kardeşinden yaz tatilini parası kalmadığı için onların evde geçirmek istediğini bildiren bir mektup alınca telaşlanır. Kardeşinin gelmesini, çocuğunun geleceğinin kurtulması için bir fırsat olarak görür. Kardeşinin kendilerini aşağılamaması için terziye yeni kıyafetler diktirir. Kedi ve köpekleri aşçıya teslim ederek ortalıkta görünmemesini söylerler, bütün kanepe ve koltuklar temizlenir. Müsteşar İvan arabacısıyla birlikte çiftliğe gelir. Kladya, yeğenini ilk kez gören Gundasov’a çocuğunun nasıl zeki, çalışkan ve iyi huylu olduğunu abartarak anlatıp onun yeteneklerinin askeri okulda işe yarayabileceğini söyleyerek ona yardımcı olabileceğini ima eder. Dayısı konuyla ilgilenmez, Fiodor’un abartılacak bir güzelliği olmayan karısı Tatyana’ya gözü takılır. Gundasov, çiftlikte gördüğü her şeye beslediği abartılı hayranlığı Tatyana’ya da gösterir. Kladya, bekar abisinin ilgisini görünce Tatyana’ya methiyeler düzer. Kendisine bakıldığını gören Tatyana’nın yüzü kızarır.

Veterinerlik fakültesini altı ay sonra bırakan ve köyde öğretmenlik yapan Pobedinski, köydeki tek kültürlü insandır. Müsteşar gibi önemli birini görme fırsatı bulan Pobedinski, onunla tanışmak için can atar fakat müsteşar onu gösteriş budalası olarak görüp aşağılar. Gundasov, Kladya’nın onun için özenle hazırladığı yemekleri yemez, odasına kapanıp çalışmaya gömülür. Bu durum abisinin gelişini bir fırsat olarak gören Kladya’yı derinden üzer. Bir akşamüstü Pobedinski, Fiodor, Tatyana ve Kladya’nın oğlu gitar eşliğinde şarkı söylerken Gundasov onlara katılır. Pobedinski, fırsatını bulduğunda veterinerlik fakültesinden aklında kalan ve müsteşarla konuşabileceği tek konu olan salgın hayvan hastalıklarından konu açar fakat müsteşar onu umursamayıp konuyu değiştirince Pobedinski’nin saygısını kaybeder, hatta nefretini kazanır.

Gundasov bir gün yanındaki Fiodor ve Pobedinski’ye aldırmadan Tatyana’nın elini tutar ve kendisiyle gelmesi için ikna etmeye çalışır. Gururlu ve saf aşık Fiodor buna sinirlenerek elini masaya vurur, Pobedinski de Fiodor’u destekler. Ertesi gün, emniyet müdürü ve vali Kladya’nın evine ziyarete gelir. Gundasov’un Kladya’ya yemek hazırlamasını söyleyip, misafirler gittikten sonra Kladya’nın yemeklerini aşağılaması, kız kardeşin abisi için beslediği son iyi niyeti de bitirir. Avrupa’da tatil yapamadığı için kendi yanına gelen abisinin Avrupa tatilini kendi yüksek bir meblağ da olsa karşılayarak onu gönderir. Gundasov, arabaya binerken yeğenini işaret ederek kim olduğunu sorar. Kladya’nın, çocuğunun geleceğini emanet etmek istediği Gundasov için yeğeni, birkaç ay önce tanıştığında olduğu gibi bir yabancı olarak kalmaya devam eder.95

Çehov’un bu öyküsünde görüldüğü üzere, kentli ve müsteşar olan Gundasov, önceleri köy çiftliğindeki herkes için saygı duyulacak önemli biri olarak görülürken, herkesin nefretini kazanır. Gundasov’un hiyerarşik üstünlüğü, küçük köy insanlarını korkutmuştur. Kladya, onun için kendisine ve çocuğuna kıyafet diktirir, abisine her gün çiftlik hayvanlarından özenerek yemekler yapar, tozları çıkıncaya kadar kanepe ve koltukları silkeletir ve rahatsız olur diye kedi ve köpekleri ortalıkta dolaştırmaz. Herkese de dikkatli olmalarını tembihler. Bu durum, Çehov’un karakterlerinde görülen küçük insan tiplemesinin bir belirtisidir. Bu öyküde Çehov’un köylülere karşı olan düşüncelerinden izler de görürüz. Uzun süre boyunca tozunu atması için dövülen yastık ve kanepeler, köylülerin pisliğine işaret eder. Çocuğunun geleceğini kurtarmasını istediği abisine hizmette kusur etmemesi, köylü insanının açık gözlü ve çıkarcı olarak görülmesine neden olur. Gundasov köyden gider ve köyde her şey eski haline döner, hiçbir şey değişmez.

Gundasov ise hiyerarşik üstünlüğünün farkındadır ve bunu istediklerini yapmak için kullanır. Fiodor’un karısı Tatyana’ya methiyeler düzer, kocasının yanında olmasını umursamaz ve kendisiyle gelmesi için ikna etmeye çalışacak kadar kendi üstünlüğüne güvenir. Burada yine Çehov’un köylülere dair görüşlerinden onların yabani tavrını görürüz. Fiodor ve Pobedinski, masaya yumruklarını vurarak onu dövmekle tehdit eder. Gundasov, hiyerarşik olarak altta olduğu vali birden onu ziyarete gelince ona yaranmak için aylardır kendilerine hizmet ve saygıda kusur etmeyen köylüleri azarlar. Ablasının valinin elini sıkmayışı ona göre ayıptır, ki bu köylü Kladya için kentlilerin yaşamına dair bilmediği bir medeniyet göstergesidir. Elindeki birçok çiftlik hayvanıyla kısa sürede yaptığı yemekleri beğenmez, midesinin kötü olduğunu söyleyerek onu aşağılar. Bu durum, valinin otoritesi

altında ezilen Gundasov’un sinirini hiyerarşik olarak kendinden altta olan köylü kardeşine yansıtmasının bir tezahürüdür ve bu da Çehov öykülerinde sıkça karşılaştığımız bir durumdur.

Benzer Belgeler