• Sonuç bulunamadı

B- GÖÇMENLERİN İSKÂN ETTİRİLMESİ

1- Müslümanların Osmanlı Topraklarındaki İskânı

Balkan savaşları sırasında ve sonrasında Müslüman göçünün büyük miktarlara ulaşması üzerine, hükümet tarafından yeni düzenlemeler getirilmesini zorunlu hale getirdi. Bunun için 13 Mayıs 1913’te İskân-ı Muhacirin Nizamnamesi kabul edildi. Bu nizamnamenin uygulanmasına Dâhiliye Nezareti görevlendirildi. Buna göre, dışarıdan gelecek göçmenlerin sevk, iaşe ve iskânlarını sağlamak ve Osmanlı topraklarından dışarıya göçü engellemek görevlerine sahip oldukları belirlenmişti247.

Göç problemini halletmede devlet kuruluşlarının yanında halktan ve sivil toplum önceliklerinden de önemli yardımlar sağlanıyordu. Bunlara örnek olarak verebileceğimiz: Rumeli Muhacirin-i İslami’ye Cemiyeti’dir248.

Göçmenlerin yerleştirilmesi genellikle göçmen komisyonunun bir üyesi tarafından kafilenin tespit edilen yere yerleştirilmesi ile gerçekleşir. Komisyonun ülkenin bütün topraklarıyla ilgili bilgisinin olmaması nedeniyle, yerleştirilen yerlerde bazen verimsiz, tarıma elverişsiz ve çorak topraklarla da karşılaşılabiliyor. Bu tip şanssız durumlarla karşılaşanlar, bir süre buralarda tutunmaya çalışıp, başarısız olunca yeniden yollara dökülmüşlerdir249.

Hükümet, Türk nüfusunun azaldığı yerleri, gelen muhacirlerle takviye etmeye çalışıyordu. Göçmenlerin yerleştirildiği, başta gelen vilayet Edirne idi. Bunun dışında Balkanlar’dan gelen Türkler çoğunlukla İzmir, Aydın, Denizli, Adana ve Karesi’ye yerleştiriliyorlardı250.

İttihat ve Terakki’nin tam iktidar olduğu yıllar içinde (1913–1918), Anadolu’nun Müslümanlaştırılması ve Türkleştirilmesi için uygulanan göç ve iskân politikasının251

247 Fuat Dündar, a.g.e., s.60; H.Yıldırım Ağanoğlu, a.g.e., 151. 248 H.Yıldırım Ağanoğlu, a.g.e., s.155.

249 Bela Horvath, Anadolu 1913, Tarih Vakfı Yurt yay., İstanbul, 1997, s.45.

250Yıldırım Ağanoğlu, a.g.e., s.168. Balkan Savaşları sonrasında göçmenlerin iskan edildikleri yerler ve göçmenlere yapılan yardımlarla ilgili olarak bkz. Ercan Haytoğlu, “Osmanlı ve Cumhuriyet

Dönemlerinde Bulgaristan’dan Denizli’ye Yapılan Göçler”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, (Güz 2005), s.73-89. Tülay Baran, “Balkan Harbinden Sonra İzmir’e Yönelik Göçler”, Çağdaş Türkiye

Tarihi Araştırmaları Dergisi, C: 1, S: 1, DEÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü yay., İzmir,

1991, s.201-219.

Balkan Savaşları ve sonrasında Bulgaristan’dan Anadolu’ya ve Anadolu’dan Bulgaristan yönünde yaşanan göçlerde önemli bir etkisi olduğu yadsınamaz.

İttihat ve Terakki Osmanlısı döneminde bazı olaylar daha öne çıkmış bazıları da unutulmaya yüz tutmuş gibi görünmektedir. Fakat bu dönemde meydana gelen olayların günümüz Türkiye iç ve dış siyasetini derinden etkilediği artık bilinmektedir.

Osmanlı Devleti, karşı karşıya kaldığı muhaceret sorununu önceleri mahalli tedbirlerle çözmüş, fakat bu sayının artması, sorunu merkezi düzeyde halletmek için özel teşkilatlar kuracaktır. Komisyon kurulmasına rağmen göçmenlerin yerleştirilmesi ve iskân dilmesi sırasında planlı hareket edilmediğinden ve uygulanan iskân politikalarından dolayı göçmenler bulaşıcı hastalıklara yakalanarak, toplu ölümlerle karşı karşıya kalıyorlardı252.

Osmanlı Devleti’ne gelen muhacirlere arazi ve hane dağıtımı yapılmaktaydı. Hane başına veren toprak 1870’li yıllarda 100 dönüm iken, muhacirlerin artması ve devletin hazine arazisinden yer açmak durumunda kalmasından dolayı 1890 sonlarına doğru yarım dönüme kadar düşmüştür253.

Osmanlı Devleti’nin karşılaştığı göçlerin hepsi savaşla birlikte gelen yenilgilerle artmış dolayısıyla, devlet en buhranlı günlerinde göçmenlerin iskânı politikasıyla ilgilenmek zorunda kalmıştır254.

Balkan Savaşları’ndan sonra Anadolu’ya 640.000 kişi göç etmiştir.

İttihat ve Terakki bir yandan göç ve iskân sorunuyla baş etmeye çalışıyordu, diğer yandan da geleceğe yönelik projeler de geliştirerek, iskân politikasını olabildiğince detaylı yürütmeye çalışıyordu. İskânla ilgili projelerden birisi de muhacirlerin iskân edildiği köylerin uygun bir şekilde isimlendirilmesi idi255.

Toprak kayıpları ile birlikte Avrupa’dan, Balkanlar’dan ve Kırım’dan sürülen Türkler genellikle nüfus açısından daha kritik bölgelere ve stratejik açıdan önemli yerlere iskân edilmişlerdi256.

252 A.g.e., s.48- 49. 253 A.g.e., s.49. 254 A.g.e.,s.52.

255 1913’te yayınlanan İskân-ı Muhacirin Nizamnamesi’nde muhacirlerin yerleştirildikleri yeni inşa edilen köylere uygun isimler verilmesi özellikle vurgulanmış. Bkz. Fuat Dündar, a.g.e., s.82.

Osmanlı hükümeti savaş devam ederken dahi muhacirlerin yerleştirilmesi ve gereken yardımların yapılması konusunda yapılması gerekenleri yapmaya çalışmıştır. Örneğin Edirne Vali Vekili Defterdarı tarafından Dâhiliye Nezaretine 1 Aralık 1912’de gönderilen belgede; Bulgaristan’dan vürut etmekte olan muhacirlere mümkün surette yardım edilmekte olduğu ve şimdiye kadar hiçbir muhacirin rencide edilmediği, bu durumun ayrıca Cisr-i Mustafa Paşa kaymakamının sorumlu olduğu bölgede de aynı şekilde olduğu belirtiliyor257.

Muhacirin Komisyonu, gelen göçmenleri tüm Trakya ve Anadolu’ya dağıtarak iskân edilmesini sağlamıştır. En fazla iskân Doğu Trakya ile Batı Anadolu’ya yapılmıştır. Toplam olarak kaydedilen sığınmacı sayısı ise 413.922’dir258.

Devlet çok ciddi bir şekilde yönetilmeyi bekleyen sorunlarla karşı karşıyaydı. Cami, okul gibi kamu binaları savaş yaralıları ve göçmenlerle dolup taşmıştı. Pek çok aile malını, mülkünü kaybetmiş, başsız kalmış, devletin geri kalan topraklarında yeni hayatlarını kurmaya çalışarak Anadolu’ya göç etmişlerdi259. Devletin buna göre, daha küçük topraklarda oluşan düzenin gereklerini karşılayacak şekilde vergi sistemini oluşturması ve sorunları gidermesi gerekmekteydi.

Balkan Savaşları öncesinde ve sonrasında İstanbul’a gelen göçmenler, mümkün olduğunca kısa bir sürede İstanbul dışında yerleştirilmeye çalışıldı260.

Göçmen nüfusun yerleştirilmesi meselesi Osmanlı Devletini büyük güçlüklerle ve sorumluluklarla karşı karşıya bırakmıştır. Hastalıklar nedeniyle oldukça fazla oranda can kaybına uğranmasına, kötü beslenme ve yeni mekânlara alışma zorluklarına rağmen, yerli halkın barınma ve beslenme konusundaki yardımları sayesinde, yerleşim ile ilgili süreç oldukça sorunsuz yaşanmıştır. Geleneklerimizden kaynaklanan yardımseverlik duygularıyla, göçmenlerin yerleşmelerine büyük katkı sağlanmıştır. Yerli halk, göçmenlere yatacak yer ve yemek verdi, hatta çok düşük ücretler karşılığında göçmenlere ev bile yapıldı. Kullanıma hazır arazilerin olması, büyük çoğunluğu toprak işleyen göçmenlerin eski işlerine devam etmelerini de sağlamış oldu261.

257 BOA, DH-İD, DN.85, GN.26, 1 Aralık 1912. 258 Justin McCarthy, a.g.e.s. 186.

259 Stanford J. Shaw- Ezel Kural Shaw, a.g.e., s. 357. 260 A.g.e., s. 366.

261 Kemal H. Karpat, OsmanlıModernleşmesi Toplum, Kuramsal Değişim ve Nüfus, İmge yay., Ankara, 2002, s.130- 131.

1865 civarında kurulan Muhacirin Komisyonu, göçmenlerin huzur içinde yerleşebilmeleri için gerekli ekonomik ve hukuki zemini hazırlamak içi çok önemli rol oynamıştır. Muhtelif vilayetlerdeki işlenmemiş arazileri tespit ederek, bunların göçmelere tahsis edilmesi sağlanmış. Birçok durumda yük hayvanı ve tohum sağlanmıştır. Hükümet, bu arazileri muhacirlere hayatlarını devam ettirebilmeleri için vermişti. Tarımsal üretim ve öşür gelirlerindeki yükselme her ne kadar daha önceden planlanmamış olsa da, göçmenlerin hayatlarını kazanmaya yönelik faaliyetlerinin doğal bir sonucuydu262.