• Sonuç bulunamadı

MÜSİAD VE TUSİAD EKONOMİK VE SİYASAL YÖNLERİYLE

TÜSİAD faaliyetlerinin ses getirmesi ve etkilemesinin en öneli nedeni gücü ve yöntemleridir. Sivil toplum kurumları ve baskı gruplarının faaliyetlerindeki etkinliklerinde mali kaynağın etkisine bakıldığında TÜSİAD’ın mali güç çalışmalarında etkileri anlaşılmıştır. Propaganda ve ikna yöntemlerine sıkça başvurulduğu görülmektedir. İkna yönteminde, hazırlamış olduğu rapor ve araştırma yetkililere sunulur. Raporun sunulmasının yetkili olan kişileri bilgilendirmesi dolayısıyla da grubun amaçlarının anlaşılabilmesi için önemli bir adım olarak görülmektedir. Bunun yanında birebir temaslar ile yetkililerinin ikna edilemediği konularda kamuoyunu bilgilendirme propaganda yöntemi seçilmektedir. TÜSİAD, hükümetinin reformların uygulanma süreçlerinde takip etmek ve uyarmak gibi işlevlerini de görmektedir. Bu işlev kapsamında TÜSİAD’ın gazetelerdeki ilanları propaganda yönteminin uygulanmaktadır143. TÜSİAD’ın kurulmasını sağlayan büyük sermaye grupları mensup olan işadamlarının, amaçlarını kurucular protokolünde aşağıdaki gibi aktarmışlardır:

142

Koyuncu, a.g.e. s. 132.

143 Selma Özkan Yılmaz, Türkiye’de Sermaye Birikim Sürecinde Tüsiad’ın Yeri, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s. 44, (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi).

57

“Anayasamızın öngördüğü karma ekonomi prensiplerine ve Atatürk ilkelerine uygun olarak, sanayi ve hizmet alanlarında çalışan meslek, bilim ve işadamlarının bilgi, tecrübe ve faaliyetlerini ahenkleştirerek değerlendirmek suretiyle, Türkiye'nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına ve Batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla kurulan Türk Sanayicileri ve İşadamları Birliği'nin devamlılığını sağlamak ve görevlerini yürütmek üzere lüzumlu mali yardımları, mutabık kalınacak esaslar dâhilinde, müştereken yapacağımızı taahhüt ederiz”144

. Kuruluş Protokolün’de TÜSİAD, “ Anayasa’nın ve Dernekler Kanunu’nun ilgili

hükümlerine uygun” olarak kurulan kamu faydasına çalışan bir dernek olduğu ve

gönüllü bir sivil toplum kuruluşu olduğu belirtilmiştir145. TÜSİAD’ın 2005 yılının Aralık ayı itibariyle, 2005’de derneğe kabul edilmiş olan 43 yeni üyeyle beraber, Türkiye’nin başlıca hizmet ve sanayi kuruluşu sahipleriyle yöneticilerinden oluşturulan üyelerin sayısı 545’tir. TÜSİAD, üyelerinin temsil ettiği kuruluşlarla Türkiye ekonomisinde önemli rol oynadığını belirtmek gerekir. 2000 yılı araştırma verilerinde TÜSİAD’ın Türkiye ihracatı içindeki payının yüzde 47,2, ithalatında payının yüzde 18,2, üyelerinin faaliyet alanlarının sanayi, mali kurumlar ve inşaat sektörlerindeki üretimdeki paylarının katma değer karşılığının yüzde 47,1 olduğu kaydedilmiştir.

MÜSİAD da, sermaye birikimlerini 1980’li yılların sonlarına doğru sağlanan Anadolulu girişimcileri tarafından 5 Mayıs 1990 da İstanbul’da kurulan bir dernektir. Derneğin TÜSİAD’dan en büyük farkının, orta ve küçük ölçekli işletmeleri kapsama durumu olduğu görülmektedir. “Anadolu kaplanları”, “İslami sermaye” ve “İslami burjuvazi” şeklinde de isimlendirilen Anadolulu sermayedarlarının, MÜSİAD’ı kurup aynı çatıda toplanmıştır ve seslerinin daha çok duyurma imkanı bulmuşlardır. Dernek zaman geçtikçe üye sayısıyla faaliyetlerini de arttırmıştır146. Yaklaşık 15 bin işletmeyi temsil ettiği görülen derneğin bugün Türkiye genelinde 33 şubesi vardır. Bu özellikleri sebebiyle MÜSİAD’ın, Anadolu işadamlarının temsil edildiği en geniş tabanlı dernek olduğunu belirtmek gerekir147. Coğrafi dağılımlara bakıldığında MÜSİAD üyesi firmaların İstanbul, İzmir ve Bursa gibi bazı metropol merkezlerde ve Kayseri, Konya, Denizli, Çorum, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Gaziantep gibi Anadolu şehirlerinde de bulunmaktadır. Bu firmalar ülkede neredeyse her sektörde

144 TÜSİAD’dan 46. yıl açıklaması,

http://www.sozcu.com.tr/2017/ekonomi/tusiaddan-46-yil-aciklamasi- 1771081/ (Erişim tarihi 3 Nisan 2017).

145 TÜSİAD Kurucular Protokolü, TÜSİAD 2005 Yılı Çalışmaları.

146 Ayşe Buğra, Islam in Economic Organizations, TESEV Yayınları, İstanbul, 1999, s.21.

147 Ziya Öniş, The Political Economy of Islamic Resurgence in Turkey: The Rise of the Welfare Party in Perspective, Third World Quarterly, Cilt: 18, Sayı: 4, 1997, s.758.

58

faaliyetleri vardır milli gelirin de yüzde 15’ini üretip ve yaklaşık olarak 1 milyon 200 bin kişiyi de istihdam etmektedir148.

TÜSİAD’la karşılaştırıldığı zaman toplumsal tabanın daha da geniş olması sebebiyle güçlü çıkar grubu olduğu görülen MÜSİAD’ın, uluslararası piyasalarda varlık gösterdiği; üyelerinin Orta Asya, Avrupa, Orta Doğu ile Kuzey Afrika’yla ithalat ve ihracat yapmalarını desteklemesi ön plana çıkmaktadır. Bu desteği derneğin 45 ülke içinde 105 irtibat noktasının olmasından da anlaşılmaktadır149

. 2010’da, o dönemin dernek başkanı olan Ömer Cihad Vardan’ın verdiği bir demeçte dünya ekonomisinin ekseninin Batı’dan Doğu’ya kaydığının açıklanması derneğin TÜSİAD’ın tersine dikkatini daha fazla Doğu ülkelerine verdiği görülmektedir. Bununla birlikte derneğin, ekonomik değişimlerin takip edilerek kendini yeni gelişimlere kolayca adapte etmesi söz konusudur. Bu özelliğin derneğin Orta Doğu ülkelerinin yanında Batı dünyasıyla da yakın ilişki içerisinde bulunması ve küresel piyasaları yakından takip etmesinden anlaşılır. “Müstakil İşadamları Derneği” ası, dernek kurucularının derneğin bağımsızlığını ifade etmesi nedeniyle verilmiştir. Derneğin eski başkanı olan Erol Yarar’ın, “dünyadaki örneklerde sermaye

kesimlerinin çeşitli kesimlerle bağları olduğunu, bunların manevi değil, çıkar odaklı olan dünyevi bağlar olduğunu” belirtmesi de önemlidir. Yarar, bu durumun MÜSİAD

çatısındakilerin ahlakında bir yer olmadığını vurgulamıştır. Bu sebeple “müstakil” kelimesinin kullanıldığını belirtmiştir.

TÜSİAD yönetiminde Türkiye’nin gelişim temposuyla TÜSİAD’ın çalışma programlarının on senelik kesitler halinde değişebildiği görülmektedir. Bu bakımdan kurulma tarihçesinin, yakın dönemin Türkiye ekonomisinin dönüşümüyle paralellik gösterdiğini belirtmek mümkündür. Ağırlıklı bir şekilde devletçi ekonominin 1970’lerde TÜSİAD’ın, serbest piyasaya geçmesi savunmuştur. 1985 ile 1995 yıllarının arasındaki dönemlerde Türkiye serbest piyasaya geçtiği görülmektedir. O dönemlerde Türkiye’nin kurumsallaşması sorunlarının gündeme gelmesi TÜSİAD’ın serbest piyasa tesisi bakımından uluslar arası örnek ve uygulamalarını gündeme taşımasına neden olmuştur. 1995 yılı sonrasında da “Gümrük Birliği”yle beraber uluslararası ekonomik entegrasyonuyla piyasa ekonomisinin kurumsal ve hukuksal altyapısının gerçekleşebilmesi TÜSİAD’ın gündemini oluşturmuştur150

.

TÜSİAD’ın savunmuş olduğu ekonomik program ve değerlendirmeleri 1972 yılından bu yana yayımladığı araştırmalar ile destekledikleri görülmektedir. TÜSİAD’ın yayınlarının 1990’a kadar ağırlıklı bir şekilde ekonomik nitelik

148 http://www.musiad.org.tr/Tarihce.aspx, (Erişim tarihi: 24.10.2017). 149 http://www.musiad.org.tr/Tarihce.aspx, (Erişim tarihi: 24.10.2017).

150 Eylem Türk, Kendini Rakamlarla Sınırlamayan İş Örgütü, Milliyet Business, http://www.milliyet.com.tr/2003/09/25/business/abus.html,25.09.2003. (Erişim tarihi:15 Nisan 2017)

59

taşımaktaydı. Her yıl Ocak ayı içinde Türkçe ve İngilizce o senenin ekonomik durumunun değerlendirildiği yayınlar çıkarılmıştır. TÜSİAD’ın ekonomik araştırmalarının, dünya piyasalarında ekonomik uygulamaları aktaran, iş hayatının ve Türk işadamlarının problemlerini araştıran, AT ve Türkiye’nin arasında sektörel uygulamaların karşılaştırıldığı yayınlar örnek olarak verilebilir. TÜSİAD 1990’larda sosyal içerikli araştırmaları yayımlamaya başlamıştır. Bunlar arasından çok fazla tartışılan 1997’de “AB Konseyi Luksemburg Zirvesi”nin öncesinde, Türkiye’nin siyasi yapısında görülen tıkanıklıklar ve daha gelişmiş olan demokrasi için gereken reformların anlatılması için kamuoyuna “Demokratik Standartların Yükseltilmesi Paketi” başlığında verilen beş ayrı rapordan biri olduğu kabul edilen “Türkiye’de Demokratikleşme Perspektifleri” raporu olduğu görülmektedir151.

TÜSİAD kurucuları ve üyelerinin konumlarına bakıldığında Türkiye’de bulunan en üst gelir grubuna sahip olan işadamları ve sanayicileri temsil eden kurumdur. Bu sebeple bir baskı grubu şeklinde, kurumun temel amacının üyelerinin çıkarlarının korunabileceği ekonomik şartların oluşabilmesi için siyasi iktidarın üzerinde de etkin olabilmektir. Bu anlamda TÜSİAD diğer birliklerden farklı olarak faaliyetlerinin etki dereceleri yüksektir. Bunun nedeni de TÜSİAD’ın gerek hükümet politikalarını desteklemesi gerekse de desteklemediği zamanlarda, savunmuş olduğu veya eleştirdiği konuların gündeme getirebilmesidir. Derneğin dolaylı veya doğrudan siyasi iktidarın üzerinde baskı kurabildiği görülmektedir. TÜSİAD’ın açıklamalarının karşısında hükümet yetkililerinin verdikleri tepkilerin aslında bir bakımdan TÜSİAD fikirlerinin etkisini gösterir. Bununla beraber TÜSİAD’ın görüşlerinin devlet yetkilileri ve siyasetçiler içerisinde ayrı önemi vardır. Örneğin TÜSİAD toplantılarına bazı dönemlerde devlet görevlileri de katılmaktadır veya seçimlerin öncesinde siyasi parti liderlerinin TÜSİAD’a politikalarını anlatabilmektedirler152.

MÜSİAD’ı kuran işletmelerden1358’in 1980’nin sonrasında, 579’uysa 1990 ile 1995 yıllarının arasında kurulduğu görülmüştür. 1950’li yıllardan önce kurulan işletme sayısı da 28’dir. Bütün bu işletmelerin büyük bölümü inşaat ile inşaat malzemeleri, deri ve tekstil sektörlerindeki faaliyetleridir153. 1980’lerle beraber neoliberal politikaların ağırlık verilişi, Anadolu’da bulunan sanayi merkezlerinin güçlenmesiyle birlikte getirmiştir. Bununla birlikte bu işletmeler tarihsel süreç içinde TÜSİAD üyesi olan büyük işletmeler gibi devlet desteği alamadıkları görülmektedir. MÜSİAD, Türkiye’deki ekonomik anlamda elitlerin; çiftçi, işçi sınıfı ile küçük ölçekli

151 Türk, a.g.m. 152Yılmaz, a.g.e. s. 44. 153

60

Anadolu sermaye gruplarını Kemalist modernitenin bir parçası şeklinde görmemiştir. Derneğin, ekonomik olarak KOBİ’lerin devlet teşvikleriyle finansal kaynaklardan daha çok pay almasının gerektiğine inanmıştır. Dernek temsilcilerinin bu sebeplerden dolayı 1971’de kurulduğu görülen TÜSİAD’ın bütün sanayici ve işadamlarını kapsamadığı, bu ihtiyacın karşılanması için MÜSİAD’ı kurduklarını belirtmişlerdir. Konuyla ilgili olarak 2011’de yeni dernek başkanı olduğu görülen Ömer Cihad Vardan’ın, “ülkede farklı insanlar olduğu gerçeğinin görülerek” bir başka kurum olan MÜSİAD’ın ortaya çıktığını söylemesi de önemlidir154.

İslami ya da muhafazakar burjuvazinin ortaya çıkmasında “beyaz Türklük” kavramının da önemli rolü vardır. Beyaz Türklük kavramının, kendisini çağdaş Avrupa’nın izlerini taşıdığı görülen laiklik ve kentli ilkesinin korunabilmesini hedefleyen burjuva sınıfı şeklinde tanımlayan kişiler tarafından ortaya atıldığı görülmüştür. Bu grubun fakir kesimini Müslümanlık, Kürtlük ile köylülükle eşdeğer görenler olmuştur155. MÜSİAD’ın, tarihi süreç içinde bir çok ortam içinde TÜSİAD ya da İstanbul burjuvazisinin devlet ile olan yakın ilişkilerine herhangi bir zarar vermemesi için MÜSİAD’ı, Anadolu burjuvazisini görmezden geldiğini belirtmiştir. TÜSİAD İstanbul merkezli büyük holdingleri, şirketleri; MÜSİAD’sa daha ziyade Anadolu’nun yeni sanayi merkezlerini temsil eder. İstanbul merkezli bir çok MÜSİAD üyesi olan işletme olmasının karşısında MÜSİAD üyelerinin dengeli olarak Türkiye geneline dağıldığı görülmüştür. 100 kişiden çok işçi çalıştıran işletmelerin az ancak belirgin olduğu görülmektedir. “Kombassan Holding”, “Ülker Grubu”, “Yimpaş Holding” ve “Albaraka Türk” gibi işletmeler bunlara örnek olarak verilebilir156.

MÜSİAD kapsamında 50 işçiden az işçiyi çalıştıran işletmelerin sayısının daha fazla olduğu görülmektedir. Öyle ki 10 işçiden az işçisi olan MÜSİAD üyesi işletmeler vardır. 1995’de 318 MÜSİAD üyesi işletmenin 50’den çok işçisi vardı ve bunların 169 tanesi 100’den çok işçi çalıştıran firmalardı. MÜSİAD, bu özelliklerinden dolayı KOBİ’lerin desteklenişi ve devlet kaynaklarının bu firmalara yönlendirilmesinin gerektiği belirtilmiştir. Dernek ile temsil edilen işletmelerin, son on senede devlet tarafından daha çok desteklenir duruma gelmiştir. Bunun yanında derneğin, TÜSİAD’ın geçmiş zamanda elde ettiği gücünün bazı konularda halen daha koruduğunu ifade edip rahatsız olduğu görülmektedir157

.

154 Çepel, a.g.e. S. 159.

155 Sedef, Arat Koç, “A Cultural Turn in Politics. Bourgeois Class Identity and WhiteTurk Discourses”, içinde Hegemonic Transitions, the State and Crisis in Neoliberal Capitalism, (Ed. Yıldız Atasoy), Routledge, USA, Canada, 2009, ss.209–227. Aktaran Çepel, a.g.e., s. 160.

156 Çepel, a.g.e., s. 160.

157 Zühal Ünalp Çepel, Türkiye’de Sivil Toplum, Avrupalılaşma Ve Demokrasinin Güçlenmesi: Müsiad’ın Değişen Rolü, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2013, s. 26

61

TÜSİAD ile MÜSİAD’ın arasında ters orantılı bir ilişkinin olduğunu söylemek mümkündür. TÜSİAD, merkez bir güçtür: Zihinsel ve kültürel sermayesi açısından frenkler ile derin bağları olduğu görülmektedir. Frenklerin sekülerle neo-liberal dünya algılarının bir şubesidir. Küresel sermayede Türkiye’nin önemli bir ayağıdır. TÜSİAD, Türkiye’nin çıkarlarını mı, küresel sermayenin çıkarlarını mı koruduğu ile ilgili ikillem söz konusudur. TÜSİAD, Türkiye’li işadamlarının bir ağı olduğu görülmektedir. Ancak, Türk toplumundan ziyade, seküler Batı kültürü, Batı uygarlık değerleri ve dinamiklerinin eksene alındığı ve korunduğu bir şebekeyi kapsamaktadır. TÜSİAD’ın bu nedenle, sömürgeciliğin keşif kolu şeklinde çalışan bir ağ görünümüne sahip olduğunu belirtmek gerekir158.

Türkiye’de İslam’ın kamusal yaşamlarının rolünün ve etkinliğinin pekiştirilmesi için çalışmaz tersine azaltma, etkisizleştirme ve zaman içinde yok edebilmek için çalışmaktadır. İmam Hatipler’le ilgili başörtüsü hususunda yapmış olduğu çıkışların, militanca açıklamalar olduğu düşünülmektedir. Küreselleşme çağının temel kavramları ve kurumlarının Amerika üretildiğini burada belirtmek gerekir. TÜSİAD’ın, Türkiye’yi küçük Amerika yapmak için çırpındığını görülmektedir. Türkiye'de seküler Batı kültürünün yayılması ve yaygınlaşması konusunda kilit rol oynayan tüm kültürel atılımların gerisindeki TÜSİAD’ın adam ve adımları mevcuttur. Rahmetli olan Sakıp Sabancı'nın klasik kültürüne yapmış olduğu büyük yatırım ve katkılımın dışında TÜSİAD'ın bu ülkenin sanat, kültür, medeniyet birikimlerinin yaşatılması, canlandırılması ve kitlelere aktarılmasıyla ilgili dikkate değer bir tek yatırımı bulunmamaktadır.159

MÜSİAD'a gelindiğinde MÜSİAD’ın da TÜSİAD gibi zihinsel ve kültürel sermaye açısından küresel ve merkez güçlerin bir uzantısı olarak görmek yanlış olur. Tıpkı Osmanlı'nın Avrupa'daki sekülerizm ve kapitalizme direndiği görülen bir mekezkaç kuvveti olma misali, MÜSİAD’ın da, Türkiye de, bu toplumun entelektüel ve kültürel sermayesini eksene alarak, güçlü bir medeniyet bilinci ve ufkuna sahip bir merkezkaç kuvveti olduğunu belirtmek gerekir. MÜSİAD’ın, Osmanlı ruhunu temsil eden medeniyet ufkunun sembolü olarak görülmesi söz konusudur. TÜSİAD ise küresel sermayenin yayılmasına çalıştığı seküler kültürel, ekonomik, zihinsel ve stratejik sermayenin sembolü gibidir.

158 Yusuf Kaplan, TÜSİAD, MÜSİAD ve medeniyet ufku,

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/tusiad-musiad-ve-medeniyet-ufku-2686 (Erişim tarihi: 26. 11. 2017).

159

62

Benzer Belgeler