• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4: M. FEVZĠ EFENDĠ’NĠN TEFSĠR RĠSALELERĠNDEKĠ YÖNTEMĠ

4.1. Kur‟ân Ġlimleri Yönünden Risalelerin Değerlendirilmesi

4.1.3. MüĢkilü‟l-Kur‟ân Ġlmi

kendisine tastamam verilecektir”1

ayetini tefsir etmek için Zilzal sûresi 7 ve 8. ayetleri2

zikretmiĢ ve ardından Zilzal sûresindeki bu ayetlerin sebeb-i nüzûlünü Ģu Ģekilde nakletmiĢtir:

“Ġslam‟ın ilk dönemlerinde mü‟minler, küçük amellerin ecrinin olmayacağını düĢünüyorlardı. Bu sebeple „Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır iĢlerse, onun

mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük iĢlerse, onun cezasını görecektir‟ ayetleri nâzil oldu.”3

Bu rivayetin bir benzeri Mukâtil b. Süleyman‟ın tefsirinde geçmektedir.4 Bu rivayete göre, söz konusu ayetler iki kiĢi hakkında nazil olmuĢtur ki bu Ģahıslardan birisi küçük amellerin ecrinin olmayacağını, diğeri ise yalan ve gıybet gibi küçük gördüğü günahların cezasının olmayacağını düĢünmekteydi. Fevzi Efendi‟nin yer verdiği bilgi de bu rivayetin sevap ile ilgili kısmının kendi cümleleriyle ifade edilmesinden ibarettir.

Sebeb-i nüzûl ile ilgili verilen örneklerde görüldüğü gibi Müellif, rivayetlerin genellikle kaynaklarını belirtmemiĢ, aynı ayet veya sûre ile ilgili birden fazla rivayete yer verdiğinde rivayetler arasında tercih yapmamıĢtır. Aldığı rivayetlerin büyük bir kısmını aynı lafızlarla aktarmaktadır.

4.1.3. MüĢkilü’l-Kur’ân Ġlmi

“MüĢkil” sözlükte “karıĢık olmak” anlamına gelen fiilinden türetilmiĢ ism-i fâildir. Buna göre “müĢkil” kelimesi “karıĢık ve birbirine zıt olan Ģey” demektir.5 Terim olarak ise, “Kur‟ân‟ın bazı ayetleri arasında ihtilaf ve tezat gibi görünen hususlar” 6 olarak tanımlanabileceği gibi “zâhirlerindeki görünümlerinden dolayı, aralarında tenâkuz,

çeliĢki ve ihtilaf olduğu vehmedilen ayetleri inceleyen, bu ayetler arasında hakikatte tenâkuz, çeliĢki ve ihtilafın olmadığını çeĢitli yollarla izah eden müstakil bir ilim” 7 olarak da tanımlanabilir. MüĢkilü‟l-Kur‟ân, diğer Kur‟ân ilimleri gibi Kur‟ân‟ın anlaĢılmasına hizmet eden önemli bir ilimdir.

1

Necm Sûresi, 53/41

2

“Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır iĢlerse, onun mükafatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir

kötülük iĢlerse, onun cezasını görecektir.” Zilzal Sûresi, 99/7-8.

3 Mehmed Fevzi, Kudsiyyü‟l-„irfân, s. 89.

4 Mukâtil, Tefsîr-u Mukâtil, IV, 792.

5

Ġbn Manzûr, Lisânü‟l-arab, Beyrut t.y, XI, 359.

6 Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 179.

7 Aydın, Muhammed, “Kur‟ân Âyetlerinde ÇeliĢki Görünümü Veren Sebepler ve Giderilmesi”, SA.Ü.

41

Kur‟ân-ı Kerim‟de hiçbir tezat yoktur. Nitekim Allah Teâlâ “Hâlâ Kur‟ân‟ı düĢünüp

anlamaya çalıĢmıyorlar mı? Eğer O, Allah‟tan baĢkası tarafından olsaydı, elbette içinde birbirini tutmayan birçok Ģey bulurlardı”1

buyurarak bu durumu açıkça ifade etmektedir. Ġçerisinde hiçbir çeliĢki bulunmayan Kur‟ân‟da bir kısım ayetlerin birbirlerine zıt görünmesi ise tamamen anlama ve ihâta etme probleminden kaynaklanmakta olup bunun birden çok sebebi vardır.2

Mehmed Fevzi Efendi, tefsir risalelerinde zihne takılabilecek soruları takrir metodu ile ele alıp cevaplar vermiĢtir. Bu meyanda ayetler arasında çeliĢki gibi görünen hususlara da eserlerinde yer verip açıklamalar yapmıĢtır. Müellifin bu yöntemine Ģu misalleri verebiliriz:

Necm sûresi 2. ayette “ArkadaĢınız (Muhammed haktan) sapmadı ve

azmadı” buyrularak Hz. Peygamber‟in sapıtmadığı (dalâlete düĢmediği) belirtiliyor.

Fakat Duhâ sûresinde de “Seni yolunu kaybetmiĢ olarak bulup da yola

iletmedi mi?”3

buyrulmaktadır. “Bu iki ayet arasında bir çeliĢki yok mu?” sorusuna müellifimiz Ģöyle cevap vermektedir:

“Ġki ayet arasında hiçbir çeliĢki yoktur. Çünkü farklı manalara delâlet etmektedirler. Necm sûresindeki ayette “dalâlet”; Kur‟ân indirilip, vahiy geldikten sonra Allah‟a kavuĢma yolundan sapması, ayrılması anlamındadır. Duhâ sûresindeki ayette ise Hz. Peygamber (s.a.s)‟in Kur‟ân indirilene ve vahiy vuku bulana kadar bilgisiz olması kastedilmektedir. Diğer bir yoruma göre Ģeytanın Hz. Peygamber (s.a.s)‟in bineğini alarak onu Hz. Hatice tarafından ġam‟a gönderilen kafileden çıkartması ya da Hz. Peygamber (s.a.s)‟in çocukken kaybolması kastedilmiĢtir.”4

Bu müĢkil ile ilgili olarak Beyzâvî, Duhâ sûresinin tefsirinde söz konusu dalâletin, Hz. Peygamber (s.a.s)‟in vahiy gelmeden önce hikmet ve ahkâmın bilgisinden habersiz olması anlamına geldiğini belirtmiĢtir. Beyzâvî, -zayıf bir görüĢ olarak- söz konusu ayette Hz. Peygamber‟in amcası Ebu Talip‟le birlikte ġam‟a giden ticaret kervanına katılması ve bu yolculuk sırasında kaybolup sonradan amcasına kavuĢmasını, ya da

1 Nisâ Sûresi, 4/82.

2 ĠĢkâle yol açan sebepler için bk. Aydın, “Kur‟ân Âyetlerinde ÇeliĢki Görünümü Veren Sebepler ve Giderilmesi”, SA.Ü. Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, 3/2001, s. 124-130; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 180-181; Demirci, Muhsin, Tefsir Usûlü, Ġstanbul 2003, s. 225-229.

3 Duhâ Sûresi, 93/7.

42

Halîme‟nin sütten kestiği zaman O‟nu dedesine tekrar teslim etmesiyle dedesine kavuĢmasını dalâletten kurtulması olarak aktarmaktadır.1

Görüldüğü gibi Fevzi Efendi‟nin verdiği ilk açıklamayla Beyzâvî‟nin verdiği ilk açıklama ortaktır. Her ikisi de Duhâ sûresindeki ayette dalâlet kelimesiyle kastedilenin Hz. Peygamber (s.a.s)‟in vahyin inzâlinden önceki bilgisizliği olduğunu söylemiĢlerdir. Böylece Hz. Peygamber (s.a.s)‟in doğru yoldan sapmadığını bildiren ayetler ile bu ayet arasında bir çeliĢki kalmamaktadır, çünkü farklı manaları ifade etmektedirler. Fakat müellifin zikrettiği diğer iki yorumla Beyzâvî‟nin zayıf rivayet olarak zikrettikleri farklılık arz etmektedir. Fevzi Efendi‟nin zikrettiği bu rivayetler Beğâvî‟de mevcuttur.2

Söz konusu yorumlardan en uygun olanı ayette Hz. Peygamber‟in vahiyden önce Ģeriat, hikmet ve ahkâm ile ilgili bilgi sahibi olmamasının kastedilmesidir. Nitekim müfessirlerin çoğunluğu bu görüĢtedir.

Yine Necm sûresindeki “Hiçbir günahkar, baĢkasının günah yükünü

yüklenmez”3

ayeti ile ilgili Ģu bilgileri aktarmaktadır:

“Denildi ki; bu ayetten anlaĢılan mana Ģu ayet ve hadisten anlaĢılan manaya zıt değildir. Maide sûresi 32. ayetinde Allah Teâlâ „Bundan dolayı Ġsrailoğullarına

(Kitap‟ta) Ģunu yazdık: Kim, bir insanı, bir can karĢılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karĢılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüĢtür‟ buyuruyor. Bu ayetten çıkartılan mana Ģudur: Kim bir cana kıyarsa

ona tüm insanları öldürmüĢ kimsenin günahıyla karĢılık verilir. Hal böyleyken o kiĢi tüm insanları öldürmemiĢ, aksine tek bir kiĢiyi öldürmüĢtür. Hadise gelince o

da Ģöyledir: Bu hadisten anlaĢılan mana da

Ģöyledir: Kim yeni bir kötülük üretirse bu kötülüğü yapanların hepsinin günahıyla o kiĢiye karĢılık verilir. Fakat o tekbir kiĢidir. Diğer kötülük iĢleyenlerin ise sayıları çoktur.

Bu ayet, (Necm sûresi 38. ayet) diğer ayet ve hadise muhalif değildir. Çünkü burada ihtilafın nefyedilmesinin illeti yol gösterme ve sebep olmadır. (Yani Mâide sûresi 32. ayet ile hadiste bahsedilen sonuç kiĢinin kendi günahının neticesidir. BaĢkasının günahını yüklenmek söz konusu değildir.)”4

1

Beyzâvî, Envâru‟t-tenzîl, II, 608-609.

2 Beğavî, Me„âlîmü‟t-tenzîl, VIII, 456.

3 Necm Sûresi, 53/38.