• Sonuç bulunamadı

1.3 İnceleme Alanının Tanıtılması

1.3.3 Literatür araştırması

Tatar (1977), Yıldızeli yöresinde Akdağ masifini oluşturan litofasiyesleri tanımlamıştır. Ağırlıklı olarak Çamlıbel ofiyolitinin stratigrafisini incelemiş, elde ettiği verilere dayanarak serinin yerleşme yaşını Üst Kretase öncesi olarak yorumlamıştır. Ofiyolitik seri içerisinde metamorfizmayı başka bir bölümde ele ele alarak, ofiyolitik seriyi kesen asidik ve bazik plütonitlerin varlığından bahsetmiştir. Yılmaz (1981), Tokat- Sivas arasındaki ofiyolit karmaşığının içyapısını incelemiş, ofiyolitik melanj içerisindeki sedimanter kökenli blokların fosil içeriklerinden yararlanarak birimin yerleşme yaşını Senomaniyen- Alt Senoniyen olarak belirlemiştir. Tokat masifi metamorfitlerinin yaşını Permiyen olarak saptayarak, ofiyolitli karışık arasındaki illişkinin sedimenter-tektonik nitelikli olduğunu rapor etmiştir.

Özer ve Göncüoğlu (1981), Akdağmadeni-Yıldızeli arasında yer alan masifin mineral parajenezlerini inceleyerek ve masif kayaçları içerisinde yer alan metaperidotitlerin varlığından yola çıkarak, son metamorfizmanın ultramafitlerin bölgeye yerleşmesinden sonra geliştiğini ileri sürmüşlerdir.

Yılmaz (1983) Karaçayır'ın kuzeyinde ve Banaz köyünün batısında yüzeylenen granitik intrüzyonu Karaçayır graniti olarak adlandırmış, bunların Kırşehir metamorfiklerini kestiğini bu yüzden metamorfiklerden genç olduğunu ileri sürmüştür.

Yılmaz ve Ercan (1984), Yıldızdağı gabrosunun petrokimyasal özelliklerini inceleyerek, hornblend-gabronun toleyitik karakterde olduğunu ve olasılıkla yay magmatizmasına bağlı oluştuğunu belirtmişlerdir. Ayrıca domsal bir yapı sergileyen Yıldızdağı gabrosunu sokulum kayası olarak tanımlayarak, ofiyolitik karmaşık içerisinde tektonik dilimler halinde görülen kısmen başkalaşıma uğramış gabrodan ayırtlamışlardır.

Gökten (1993), Yıldızeli güneyinde yer alan Akdağ masifine ait metamorfik kayaları ile örtü kayalarının stratigrafisi ve bölgenin tektonik evrimini araştırmıştır. Yıldızeli yöresi Akdağ masifi metamorfiklerinde görülen mineral parajenezlerinden bölgenin derin gömülme ve orta basınç- yüksek sıcaklık mertebesine ulaşan bölgesel metamorfizma ve intrüzyonların yol açtığı kontakt metamorfizma süreçlerinin Geç Kretase sonunda tamamlandığını belirtmiştir. Ayrıca bölgede Pliyosen sırasında kireçtaşlarını da etkileyen D-B uzanımlı normal fayların oluştuğunu, dolayısıyla Geç Miyosen’den itibaren bölgede genişlemeli bir tektonik rejimin hakim olduğunu iddia etmiştir.

Yılmaz vd., (1995), Akmağdeni litodemi olarak adlandırılan temel kayalarını gnays, amfibolit ve şist ardalanmalı mermer, kuvarsit gibi metamorfik kayalar ve bunları kesen gabro, granit, siyenit, monzanit ve tonalit gibi intrüzif kayalardan oluşan bir birim olarak tanımlamıştır. Yıldızeli güneyinde, Akmağdeni litodemi içerisinde muskovit-biyotit-ortoklaz; kalsit-ortoklaz; kalsit-ortoklaz-biyotit, ortoklaz-biyotit- kuvars-mikroklin-amfibol gibi parajenezler saptamıştır. Pazarcık fay zonunun kuzeyindeki ve güneyindeki istifleri, Paleosen-Erken Eosen yaşlı Pazarcık Volkanitleri ve Orta-Geç Eosen yaşlı Kaletepe volkanitleri olarak ayırtlamıştır. Yılmaz vd., (1995), TPAO işbirliğiyle oluşturulan bu raporda Tokat Masifi ve civarındaki tektonik birlikler ayırt edilerek, bölgenin jeolojik evrimine ışık tutulmuştur. Havza gelişimi ve bölgenin tektonizma evrelerini detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Orta Eosen Lütesiyen döneminde meydana gelen D-B uzanımlı volkanizmanın sebeplerini açıklamıştır. Üst Eosen sonuna kadar bölgede sıkışmalı

bir tektonizmanın hakim olduğunu, Üst Eosen sonunda ise kuzey alanların transpresyonel bir sistem içinde gelişmiş yanal atımlı faylar tarafından kesildiği ve buna bağlı olarak horst-graben sistemiyle temsil edilen bir morfolojinin meydana geldiğini belirtmişlerdir.

Yılmaz vd., (1997), Pontidleri Doğu, Batı ve Orta Pontidler olarak üç ana bölümde kapsamlı bir şekilde tanımlamış ve bunları kendi içlerinde farklı grup ve masiflerden oluşan tektonik birliklere ayırmışlardır. Çalışma alanını oluşturan Yıldızeli bölgesinde Neotetis okyanusunun kapanmasıyla oluşmuş kalık bir havzanın varlığı ve bu havzanın kapanmasıyla gerçekleşen olaylar tartışılmıştır.

Boztuğ (1998), Çarpışma sonrası Orta Anadolu’da görülen alkali plütonizmanın kökenini, doğu ve batı kesimler olmak üzere ikiye ayırarak alkali plütonik birlikleri çalışmıştır. Dumluca, Murmana, Karakeban, Kösedağ, Hasançelebi, Karaçayır ve Davulalan plütonları bu alkali plütonik birliğin doğu kesimini; Eğrialan, Baranadağ, Hamit, Çamsarı, Durmuşlu ve Bayındır plütonları ise batı kesimini oluşturmaktadır. Jeokimya verilerine dayanarak, Orta Anadolu alkali plütonlarının, başlıca, silis bakımından aşırı doygun alkalin karakterli siyenitik-monzonitik ve silis bakımından tüketilmiş alkalin karakterli siyenitik bileşimli kayaçlardan oluştuğunu ve bunların geç orojenik, levha içi ve çarpışma sonrası özellikleri gösterdiğini rapor etmiştir. Boztuğ vd., (1998), Yıldızdağ gabroyik plütonunu gabroyik ana kütle, diyoritik kenar fasiyesi, mikrodiyoritik dayklar gibi alt birimlere ayırtlandırarak ve mineralojik-jeokimyasal verileri değerlendirerek, plütonun petrojenezini yorumlamıştır. Yıldızdağ gabroyik plütonun oluşumunu çarpışma sonrası levha içi magmatizma ürünü olarak yorumlamış, plütonun üst manto kayaçlarının, litosferik incelme nedeniyle adiyabatik dekompresyon mekanizmasıyla kısmi erimeye uğraması sonucu meydana geldiğini belirtmiştir.

Görür vd., (1998), Orta Anadolu havzalarının tektonik evrimini inceleyerek, Sivas- Yıldızeli havzasını kıtasal çarpışmaya bağlı periferal foreland (önülke) havzası olarak tanımlamıştır.

Alpaslan (2000), Yıldızeli-Sivas yöresindeki Pazarcık volkaniklerinin mineralojik, petrografik ve jeokimyasal özelliklerini incelemiş; elde ettiği veriler doğrultusunda Pazarcık volkaniklerinin LILE’ce zenginleştiğini, HFSE açısından ise tüketildiğini görmüştür. Çalışma alanının içinde bulunduğu zon içerisinde ada yayı aktivitesi ile

ilişkili magmatik kayaçlar görünmediğinden, yitimle karakteristik LILE’ce zenginleşmeyi kabuksal kirlenme süreciyle açıklamıştır. Pazarcık volkaniklerinin kıtasal çarpışmadan hemen sonra gelişen genişlemeli tektonik rejim altında, üst manto peridotitinin kısmi ergimesiyle oluşan alkalen bir magmadan kaynaklandığını belirtmiştir.

Mesci ve Gürsoy (2002), Eosen yaşlı Pazarcık volkanitlerinin yanal/düşey yönde değişen stratigrafik ilişkileri ve önceki çalışmalarda belirlenen yaş bulgularına dayanarak, Pazarcık Volkanitlerinin yaşının Lütesiyen-Priyaboniyen olduğunu belirtmiştir. Gökten (1993)’in aksine bölgede D-B uzanımlı normal faylanmaların oluşmasının sıkışmalı tektonik rejim altında da mümkün olabileceğini rapor etmiştir. Yılmaz ve Yılmaz (2004), Tokat Masifi’nin litolojik özelliklerini ve yapısal evrimini detaylı olarak incelemişleridir. Tokat Grubu kayalarını Permiyen-Triyas arasında oluşan, kimi zaman yitim karışığı, kimi zaman yay-önü istifinin özelliklerini gösteren, genellikle yitim zonu ile yay-önü arasında gelişen heterojen bir tür kaya topluluğu olarak tanımlamışlardır. Masifi oluşturan metamorfik birimlerin, güneydeki Kuzey Anadolu Ofiyolit Kuşağı’na ait ofiyolitli melanj prizmasına Geç Kampaniyen öncesinde eklendiğini belirtmişlerdir.

Yılmaz ve Yılmaz (2006), Sivas Havzasının stratigrafik ve yapısal unsurlarını inceleyerek Sivas havzasının ve alt havzalarının oluşum mekanizmasını ve havza çökellerinin özelliklerini tanımlamıştır.

Boztuğ vd., (2008), Yıldızeli-Sivas bölgesinin kuzeydoğusunda yer alan Karaçayır siyenitik plütonunu incelenmiş, siyenitik plütonun intrüzyon yaşını tek zirkon 207 Pb - 206 Pb buharlaşma yaş tayini yöntemini kullanarak 99.0 ± 11.0 My (Senomaniyen- Turoniyen), soğuma yaşını ise biyotit 40Ar - 39Ar yaş tayini yöntemi ile yaklaşık 65 My olarak tayin etmiştir. Ayrıca jeokimyasal verilerden siyenitik sokulum magmasının daha önceki bir yitim zonundan türemiş akışkanlarla metasomatizmaya uğramış manto kaynağından türediğini belirtmiştir.

Benzer Belgeler