• Sonuç bulunamadı

Kolesterol seviyesinin terapötik ilaçlarla kontrol edilmesi, ateroskleroz ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltmıştır. Özellikle de kolesterol düşürücü olduğu iyi bilinen statinler, yaygın olarak hiperkolesterolemi ve kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Ancak bu gibi terapötik ilaçların miyopati, karaciğer hasarı ve ilaç-ilaç etkileşimi gibi birçok yan etkisinin olduğu rapor edilmiştir. Bu yüzden kolesterolün kontrol edilebilmesi için farklı terapilere gereksinim duyulmuş, hipokolesterolemik etkisi bilinen besinler tüketilmesi yoluna girilmiştir. Kanda likopen ağırlıklı olarak LDL ile taşınmaktadır. Likopenin antiaterojenik rolü, güçlü bir antioksidan olmasıyla ve LDL’yi oksidasyondan korumasıyla ilişkilendirilmiştir. Son zamanlarda karotenoitlerin, kolesterol metabolizmasını düzenlemesiyle ilgili yeni bir mekanizma ortaya atılmıştır. Likopenin kolesterolle benzer yolakları paylaştığı kabul gören gözlemlerdir. Ayrıca klinik denemeler likopen tüketmenin LDL kolesterolü düşürmede etkili olduğunu göstermiştir (Palozza vd., 2012).

Hücre içi kolesterolün likopen tarafından düşürülmesi, HMG-KoA redüktaz aktivitesinin, LDL reseptörünün ve ACAT aktivitesinin inhibe olmasıyla sağlanır. Likopenin insan makrofajında HMG-KoA redüktaz aktivitesini ve ekspresyonunu inhibe ederek kolesterol sentezini önlediği gösterilmiştir. Palozza vd. (2011), likopenin insan THP-1 makrofajlarında kolesterol seviyesini düşürebileceğini göstermişlerdir. Bu etkiye HMG-KoA redüktaz ekspresyonundaki azalma ve kolesterolün dışarıya akışı eşlik etmektedir.

Memeli hücrelerinde HMG-KoA redüktaz aktivitesinin aşırı kolesterol birikimi sonucu inhibisyonuna, LDL reseptör aktivitesinin azalması ve LDL reseptör gen transkripsiyonunun inhibisyonu eşlik eder. Diğer yandan karotenoitlerle zenginleştirilmiş hücrelerde LDL reseptör sentezi inhibe edilmediği gösterilmiştir (Palozza vd., 2012). Fuhrman vd. (1997), likopen ya da β karotenle zenginleştirilmiş makrofajlarda LDL alımının arttığını, aksine kolesterolle zenginleştirilmiş makrofajlarda ise LDL alımının azaldığını tespit etmişlerdir. Kolesterol biyosentezi inhibitörlerinin taşınan serum LDL’yi daha sonra da LDL reseptörü aktivasyonunu artırarak serum kolesterol konsantrasyonunu azalttığı bilinmektedir. Böylece

HMG-KoA redüktaz aktivitesinin statinlere benzer şekilde bazı karotenoitlerle inhibe edilmesi, muhtemelen LDL reseptör gen ekspresyonundaki artışı tetiklemektedir (Palozza vd., 2012).

Hu vd. (2008), yüksek yağlı diyetle beslenmiş tavşanlarda likopenin antiaterojenik etkisini çalışmışlardır. Likopen 4 ve 8 hafta boyunca 4-12 mg/kg dozunda gavaj ile uygulanmıştır. Çalışmada likopenin aortta aterosklerotik plakları belirgin bir biçimde azalttığı gözlenmiştir. Bu etkinin yanı sıra total kolesterol, malondialdehit (MDA), okside LDL ve interlökin-1 seviyelerinde azalma ve total antioksidan kapasitesi ile nitrik oksitte artış görülmüştür. Çalışmanın ilgi çekici noktası ise likopenin 10 mg/kg dozunda uygulanan fluvastatinden daha etkili olmasıdır.

Aynı hayvan modelinde likopenin üç farklı dozunun katılarak hazırlandığı yemler 12 hafta boyunca sıçanlara verilmiştir. Sonuçta serum total kolesterol ve LDL seviyelerinde azalma, HDL kolesterol seviyesinde ise artış gözlenmiştir (Verghese, 2008). Frederiksen vd. (2007)’nin çalışmasında ise domates ekstraktı (15 mg/kg/günlük) ile zenginleştirilmiş diyet, kalıtımsal hiperlipidemik tavşanlara 16 hafta boyunca uygulandıktan sonra plazma kolesterol seviyesinde hiçbir değişiklik gözlenmemiştir. Bu durum likopenin tavşanlarda defektli LDL reseptörlerine etkili olamaması ile açıklanmıştır. Likopen esas olarak LDL partikülleri içinde taşındığı için fonksiyonel bir LDL reseptörü likopenin taşınması için gereklidir (Palozza vd., 2012).

Lorenz vd. (2012), Yeni Zelanda tavşanlarında, diyetle artırılmış lipit parametreleri ve ateroskleroz üzerine likopenin etkilerini çalışmışlar ve likopeni kapsül halde günlük 5 mg/kg dozunda dört hafta boyunca uygulamışlardır. Yüksek kolesterol diyetiyle beslenen ve plasebo grubu ile karşılaştırıldığında likopen verilen grubun serum total ve LDL kolesterolünde %50 azalma olduğu görülmüştür. Ayrıca aorttaki kolesteril esterlerinin miktarında anlamlı azalmalar olmuştur. Ancak aortik yüzey alanında lipit birikiminde belirgin bir azalma olmadığı gibi damar içi kalınlık gruplar arası farksız bulunmuştur.

Basuny vd.(2009), konsantre (100, 200, 400, ve 800ppm) ve saf (200 ppm) domates likopen ile bütil hidroksitoluenin lipit parametreleri, oksidatif parametreler, karaciğer ve böbrek fonksiyonları üzerine etkilerini araştırmışlardır. Sıçanlar 10 hafta boyunca mide tüpü ile hiperkolesterolemik diyetle beslenmiş, yüksek yağlı diyetle beslenen sıçanlara farklı dozlarda domates oral olarak uygulanmıştır. Likopenin serum total kolesterol, LDL kolesterolü azalttığı gözlemiştir. Likopenin benzer etkisi diabetik farelere likopenin farklı dozlarının (1, 2 ve 4 mg/kg ) 4-8 hafta boyunca uygulanmasıyla da gözlenmiştir. Dahası

yüksek yağlı diyetle beslenen gruba likopen verilmesi en yüksek HDL seviyesine sahip olmasına neden olmuştur.

Hassan ve Edrees (2004), okside kızartma yağında kızartılmış patatesle beslenen sıçanlarda, kardiyak rahatsızlıklarına karşı likopenden zengin domates suyunun teröpatik etkileri araştırmıştır. Bunun için 4 hafta boyunca 1 mg/kg dozunda likopen sıçanlara uygulanmıştır. Sonuç olarak okside kızartma yağıyla kızartılmış patateslerin dikkate değer bir şekilde lipit profilini, spesifik kalp enzim değerlerini, kreatin kinaz (CK), alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST) enzim aktivitelerini yüselttiği likopenin ise bunlar üzerine biyokimyasal olarak iyileşmeler sağladığını gözlemlemişlerdir. Biyokimyasal parametrelerde likopen uygulanmasıyla iyileşme görülmüştür. Likopenden zengin domates suyu total lipit, total kolesterol, trigliserit, fosfolipit ve LDL kolesterolde azalma sağlarken, HDL kolesterolde artışa neden olmuştur. Bu etkiler likopenin LDL’yi oksidasyondan koruma yeteneği, HMG-KoA redüktaz aktivitesini inhibe etmesi, makrofajlarda LDL reseptör aktivitesini düzenlemesi ve serbest radikalleri güçlü biçimde nötralize etmesiyle açıklanabilir (Palozza vd., 2012).

Deneysel çalışmalara paralel yapılan çalışmada (Fuhrman vd., 1997) 6 yetişkin erkeğe 3 ay boyunca günlük 60 mg likopen verilmesi LDL kolesterolde %14’lük bir azalmaya sebep olmuştur. Ayrıca 6 ay boyunca postmenapozal dönemdeki kadınlara günlük 4 mg likopenin kapsül olarak verilmesi total ve LDL kolesterol seviyesinde ciddi azalmalara neden olmuştur (Misra vd., 2006). Bir meta analiz çalışması (Ried ve Fakler, 2011) sonucunda likopenin kolesterolü tutmanın yanı sıra, kan basıncını istenen sınırlarda tuttuğu görülmüştür. Araştırmacılar en az 2 hafta süresince likopen uygulanmış 12 çalışmayı ele almış, likopenin yüksek kolesterol ve kan basıncı üzerine etkisini incelemişlerdir. Sonuç olarak ise günlük en az 25 mg likopenin total kolesterolü ortalama 7,55 mg/dl (p=0,02) seviyesinde tutmaya yardımcı olduğunu bulmuşlardır (Palozza vd., 2012).

Benzer Belgeler