• Sonuç bulunamadı

1.4 Sermaye Hareketlerini Etkileyen Faktörler

1.4.1 İçsel Faktörler

1.4.1.1 Ekonomik Yapı Özellikleri

1.4.1.2.1 Liberal Politikalar

Ekonomi politikaları açısından uluslararası sermaye hareketlerini etkileyen faktörlerin ilki liberal politikalardır. Uluslararası sermaye hareketlerini çeken içsel faktörlerin belki de en önemlisi, başta gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere dünya genelinde gerçekleşen liberal reformlar ve liberal ekonomi politikalarıdır. Özellikle ekonomi politikaları açısından ortaya çıkan faktörlerin aslında tamamının çıkış noktası liberal ekonomi politikalarıdır.

1980’li yıllardan itibaren dünya genelinde liberal ekonomik politikalar etkinlik kazanmaya başlamıştır. Gelişmekte olan ülkelerin bir çoğu 1970’lerin sonlarından itibaren liberal ekonomi politikaları uygulamaya başlamıştır. Aynı dönemlerden itibaren özellikle Avrupa Birliği içindeki gelişmiş ülkelerde sermaye piyasalarındaki bazı engelleri kaldırmış, ekonomilerinde tam olarak liberal politikalar uygulamaya başlamışlardır (Wyplosz, 2001: 26). IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası ekonomik kuruluşların ve gelişmiş ekonomilere sahip ABD, AB ve Japonya gibi ülkelerinde yönlendirmesiyle hızlanan liberalleşme hareketleri, 1990’larda doğu bloğunun dağılmasıyla dünya genelinde kabul görmeye başlamıştır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin sermaye hareketleri önündeki sınırlandırmaları kaldırarak finansal liberalizasyona gitmeleri, uluslararası sermaye hareketlerinin bu ülkelere yönelmesinin önündeki engelleri kaldırmış, uluslararası sermaye hareketlerinin bu ülkeler tarafından kendi ekonomilerine çekilmesini sağlamıştır (Kaya, 1998: 29).

Tablo 6. Bazı Gelişmekte Olan Ülkelerin Finansal Liberalizme Geçiş Tarihleri Arjantin 1977 Meksika 1989 Güney Kore 1983 Ürdün 1988 Zambiya 1992 Bolivya 1985 Paraguay 1990 Malezya 1991 Kenya 1991 Guatemala 1989 Brezilya 1975 Uruguay 1976 Tayland 1989 Tanzanya 1993 Peru 1980 Şili 1980 Venezüella 1976 Filipinler 1981 Türkiye 1987 El Salvador 1991 Kolombiya 1980 Endonezya 1989 İsrail 1990 Mısır 1991

Kaynak: Wyplosz, 2001: 26

Tablo 6’da da görüldüğü gibi 1970’lerin ikinci yarısından itibaren gelişmekte olan ülkelerde finansal liberalizm uygulanmaya başlanmıştır. 80’li yıllardan itibaren hız kazanan liberal politikalar 1990’lardan itibaren İsrail, Mısır gibi Ortadoğu ülkelerinde ve siyasi istikrarı sağlayan Zambiya, Tanzanya, Kenya gibi bazı Afrika ülkelerinde de uygulanmaya başlanmıştır. 1990’lardan itibaren doğu bloğunun dağılmasıyla bu ülkelerde de liberal politikalar uygulanmaya başlanmıştır. Günümüzde Çin ve Vietnam gibi bazı ülkelerinde liberal politikaları benimsemeleriyle Kuzey Kore ve Küba gibi bazı istisnalar dışında siyasi istikrarını sağlamış bütün ülkelerde liberal politikaların uygulandığı söylenebilmektedir.

Grafik 5’de de görüldüğü gibi dünya genelinde yaşanan uluslararası sermaye hareketleri finansal liberalizmin uygulanma alanı bulduğu 1975’lerden itibaren düzenli bir artış eğilimi içine girmiştir. Gelişmekte olan ülkelere yönelik uluslararası sermaye hareketleri ise bu ülkelerde özellikle finansal piyasalarda liberal politikaların uygulanmaya başlandığı

1970’lerin ikinci yarısından itibaren ortaya çıkmıştır. Uluslararası sermaye hareketleri 1980’lerde durgun bir seyir izlemiştir, doğu bloğunun dağılması ve böylece Orta Avrupa ülkelerinde de liberal politikaların uygulama alanı bulmasıyla 1990’lı yıllardan itibaren uluslararası sermaye hareketleri tekrar artış eğilimine girmiştir. Liberal politikaların ilk uygulanmaya başlandığı 1970’li yıllarda dünyadaki toplam GSYİH’nın %5’i kadar olan uluslararası sermaye hareketleri, 2005 yılı itibarıyla dünya toplam GSYİH’sının %28’ine ulaşmıştır (World Bank WDI, 2007: 1).

Dünya genelinde yapılan finansal reformlar ve yaşanan liberalleşme süreci, finansal piyasaların bütünleşerek tek bir piyasa gibi hareket etmesine neden olmaktadır. Bu durumun sonucunda ise piyasaların yapıları, yasal mevzuatlarda benzeşmeler olmakta, piyasalardaki kazanç oranları ve faizler birbirine yakınlaşmaktadır. Böylece liberal politikalar uluslararası sermaye hareketlerinin hem ülkelere girerken karşılaşacağı muhtemel engelleri kaldırmakta, hem de ekonomilere kazandırdığı dinamizmle uluslararası sermaye hareketlerini arttırıcı yönde etki yapmaktadır.

1.4.1.2.2 Özelleştirme Uygulamaları

Özelleştirme uygulamaları da uluslararası sermaye hareketlerini büyük ölçüde etkileyen bir başka içsel faktördür. Özellikle direkt uluslararası sermaye yatırımları, özelleştirme uygulamaları gerçekleştiren ülkelerde büyük oranlarda artmaktadır. Bunun yanı sıra özelleştirme uygulamaları mali sistemin ilerlemesini hızlandırmakta, özellikle sermaye piyasalarının oluşumunu ve gelişmesini sağlamakta ve ülkenin mali yönden güçlenmesine katkıda bulunmaktadır. Sermaye piyasalarının gelişmesi ise dolaylı olarak kısa vadeli uluslararası sermaye yatırımları ile portföy yatırımlarını arttırıcı bir rol oynamaktadır. 1980’li yıllardan itibaren hızlanan özelleştirme uygulamaları özellikle gelişmekte olan ülkelerde yoğunlaşmıştır. 1990’lardan itibaren doğu bloğunun dağılmasının ardından liberal ekonomiye geçiş dönemi yaşayan ülkelerin ortaya çıkmasıyla ve genişleme sürecine giren Avrupa Birliği’nin, birliğe aday ülkeleri yönlendirmesiyle özelleştirme uygulamaları hızlanmıştır. Başta IMF ve Dünya Bankası olmak üzere uluslararası ekonomi kuruluşları da yapısal reform ve istikrar politikaları uygulayan ülkelerde, özelleştirmeyi teşvik eden politikalar benimsemişlerdir.

Özellikle, geçiş ekonomileri olarak da adlandırılan, eski doğu bloğu ülkelerinde kamu kuruluşları büyük oranda özelleştirilmiş, uluslararası yatırımcılar bu kuruluşlara cazip fiyatlarla sahip olmaya başlamışlardır (Esen, 1998: 61). Bu ülkelerde özelleştirme uygulamalarının başladığı 1990’lı yıllarda uluslararası sermaye hareketleri büyük bir artış göstermiştir. Ekonomik dönüşümün başladığı 1990-1995 yılları arasında Doğu Avrupa’daki geçiş ekonomilerinin başlıcaları olan Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’ya yönelen uluslararası sermaye hareketlerinin %48.5’ini, 8,5 milyar Dolar’lık özelleştirme kapsamında gerçekleşen yabancı yatırımlar oluşturmuştur (Karabalık, 1998: 3).

Özelleştirmelerin yavaşlamasına rağmen devam ettiği 2000’li yıllarda ise, Polonya örnek alındığında 2000’li yıllarda gerçekleşen özelleştirmeler ile bu ülkeye yönelen uluslararası sermaye yatırımları arasında doğrudan bir ilişki olduğu gözlenebilmektedir. Polonya’da 2000 - 2005 yılları arasında 14 708 milyar Dolarlık özelleştirme gerçekleşirken (World Bank, 2007), aynı dönemde Polonya’ya yönelen direkt uluslararası sermaye yatırımının miktarı 443 939 milyar Dolar’a, ülkeye giriş yapan portföy yatırımlarının miktarı ise 357 721 milyar Dolar’a ulaşmıştır (National Bank of Poland, 2007). Macaristan’da ise 2000 – 2005 yılları arasında 6 286 milyar Dolar’lık özelleştirme gerçekleştirirken (World Bank, 2007), bu dönemde Macaristan’a giriş yapan uluslararası portföy yatırımlarının toplam miktarı 9 795 milyar Dolar’a ulaşmıştır (Magyar Nemzeti Bank, 2007).

Bu rakamlar uluslararası sermaye yatırımları ile özelleştirme uygulamaları arasındaki bağlantıyı açıkça göstermektedir. Özelleştirilen kuruluşları satın alan uluslararası yatırımcılar ülkeye yönelen direkt uluslararası yatırımların miktarının artmasını sağlamakta, ayrıca başka direkt uluslararası yatırımlarında önünü açmaktadır. Bunun yanı sıra başarılı özelleştirme uygulamaları uluslararası yatırımcılar açısından değerlendirildiğinde, yatırımcıların ülkelerin ekonomi politikalarına bakışını olumlu yönde değiştirmektedir. Özelleştirme uygulamalarıyla ülkeye yönelen direkt uluslararası yatırımlar, ülkenin yatırımcılar açısından güvenilirliğini arttırmaktadır. Ayrıca özelleştirilen kuruluşları satın alan ülke içi yatırımcıların, finansman için yurtdışı yatırımcılara başvurarak krediler kullanması, ülkeye yönelik uluslararası portföy yatırımlarının ve kısa vadeli uluslararası sermaye hareketlerinin de artmasına sebep olmaktadır.

Benzer Belgeler