• Sonuç bulunamadı

2.2 Yapım Sistemleri İle İlgili Sınıflandırmalar

2.2.1 Lami Eser’in yapım sistemleri sınıflandırması

Lami Eser’e göre; yapı sistemlerinin günümüze kadar geçirdikleri aşamaları incelenirse, yapı sistemlerinin üç ana sisteme ayrıldığı görülür [20]:

2.2.1.1 İlkel yapım sistemleri

Basit çevresel malzemelerle, ilkel yapı metodlarının ortaya koydukları sistemler olarak tanımlanabilir.

2.2.1.2 Geleneksel yapım sistemleri

Çevresel malzemelerle tuğla, kiremit gibi sınırlı sayıda birkaç hazır bileşene, fakat çoğunlukla yerinde üretime dayanan, el emeğinin yoğun tutulduğu, yapım metodlarının karakterize ettiği sistemlerdir. Çoğu kez şantiyeye getirilen malzemeler doğal koşullara açık olarak depolanmaları sonucu, kırılma, çatlama, paslanma gibi malzeme kaybı olmaktadır. İklim koşulları her zaman geleneksel yapım için elverişli olmaz. İşin durmasını önlemek amacı ile özel tedbirler almak zorunluluğu doğar. Hatta bazı hallerde bir örtü altında çalışılır.Yapım süreci şantiyede geçer. İnsan gücü ve el emeği ile kazı işleri yapılır.Bu sistemde örneğin betonarmenin techizatını demirciler ekibi hazırlar, yerinde döşer, beton ekibi betonu hazırlar, taşır, yerine döker, düzeltir, tokmaklar. Yığma duvar elemanları(tuğla, taş) yapı yerine getirilir, bağlayıcı harç yine insan gücü ve emeğiyle hazırlanır ve bu usul ile yapı bitirilir. Yüksek yapılarda dış cephenin sıva, kaplama veya boyası için gerekli olan fakat prodüktif olmayan iskele kurma problemi ortaya çıkar. Geleneksel yapım sisteminde ortaya çıkan sorunlar:

1)İklim koşullarına bağlı olarak bekleme (a)Ekip beklemesi:

(i)Yapının çeşitli işleri değişik ekipler tarafından yapılması sonucu bir ekipteki bekleme diğerlerine de yansıyor.

(ii)Gerekli malzemenin yapı yerine zamanında ulaşamaması, bu malzeme ile çalışacak ekibin beklemesine yol açıyor.Sonuç olarak bekleme iş verimini azaltır, yapı saptanan süre içinde bitmez, bekleyen ekibin bekleme sırasındaki ücreti ödeneceğinden maliyet artar.

(b)Yapının kurumasını bekleme. 2)Malzeme kaybı:

Genellikle iki tür malzeme kaybı söz konusudur. a)Depolama yetersizliği nedeni ile malzeme kaybı. b) Yapım sırasında oluşan malzeme kayıpları.

3)Yapılan işlerde kalite farkı: Bu durum malzeme ve işçilik yönlerinden belirir. 4)Kontrollük: Yukarıda belirtilen sorunları önlemek amacı ile belirli ve devamlı

kontrol gereği meydana çıkar. 2.2.1.3 Endüstrileşmiş yapım sistemleri

Geliştirilmiş geleneksel yapım sistemleri: Tasarım ve yapım işleri ileri derecede rasyonelleştirilerek, küçük ve orta boy hazır prefabrike bileşenlerin kullanıldığı yapım sistemi olarak nitelendirilebilir. Bu sistemde çevresel malzemelere bağlı kalınmaktan kurtulunmuş zanaat metodlarının dışına çıkılmıştır. Hazır bileşen üretimi ve yapımı, hafif mekanik donatımla kısmen makineleştirilmiş, insan emeği oranının düşürülmesi sağlanmıştır. Bu sistemin en belirgin özelliği; yapı yerinde insan gücü ve el emeği ile yapılan bazı işlerin, teknik gelişme sonucu alet ve araçlar yardımı ile yapılmasıdır. Bazı yapı elemanları şantiye dışında hazırlanarak şantiyeye getirilir ve orada el emeği ile yerine yerleştirilir. Beton üretiminde araçlar kullanılır, kazı makinelerle yapılır, malzemelerin taşınmasında, boya ve sıva gibi işlerde aletlerden istifade edilir.

Monolitik yapım sistemleri: Yapının ileri derecede mekanizasyona yöneldiği, hazır yapı bileşenlerinin daha yüksek bir oranda kullanıldıkları bir endüstrileşmiş yapım yapım sistemidir.

Büyük hazır(prefabrike) bileşenlere dayanan endüstrileşmiş yapım sistemi: Alanları genellikle iki metrekareden daha büyük olan, yapı yerine bitmiş, kaplanmış

mekanik donatımı gerektiren hazır bileşenlerin çoğunlukla kullanıldığı yapım sistemi olarak tanımlanır. Sözü geçen bileşenlerden komple bir duvarın(kapı ve penceresiyle) boyutları bir hacmin bir kenarının erişebildiği gibi, o hacmin bütünü de hazır bileşen olarak yapılabilmektedir(hücre sistemi). Bu arada prefabrike bileşenlerin üretiminde kullanılan değişik sistemleri de incelemek gerekir:

· Açık sistemler: Yapı bileşenleri piyasa koşulları içinde geliştiği, fiyat düşmesinin ve kalite düzeltmesinin serbest yarışmaya bırakıldığı toplumlarda, bireysel müteşebbisler tarafından piyasaya sunulan çeşitli prefabrike bileşenler arasından seçim yaparak uygulanan yapım sistemlerine ‘açık sistemler’ adı verilmektedir. Söz konusu sistemlerde yapı bileşenleri yapımcısı ürettiği ürünlerin hangi yapılarda kullanılacağını önceden bilmek zorunda değildir. Örneğin; geleneksel üretimin tuğla, kiremit gibi bileşenleri açık yapı sistemleri için üretilen en eski ve en tipik ürünlerdir. Açık sistemler geleneksel yapım sistemlerinde çok kolaylıkla uygulanabilir. Fakat endüstrileşmiş yapım sistemlerinde ise açık sistem ürünlerinin kullanılması o kadar kolay olmamaktadır. Prefabrike bileşen oranının arttığı bu sistemlerde, söz konusu bileşenlerin isteğini yüksek bir düzeyde tutabilmek için, hemen her tip yapıda kullanılabilir bir nitelik taşımalarını ve değiştirilebilir nitelikte olmalarını sağlamak gerekir. Bu olay standartlaşmaya gidilmesini gerektirmektedir. Bunu yaparken bileşen boyutlarını yapımda son derece esnek bir şekilde koordine edebilmek mümkün olmalıdır.

· Kapalı sistemler: Özel bir firma veya kamu kuruluşlarının komple olarak belirli bir hazır bileşen takım üretmeleri kapalı sistem kavramını ortaya koymaktadır. Diğer bir deyimle böyle bir takımda yer alan bileşenlerin herhangi birinin yerine piyasada bulunan ve aynı görevi görebilecek benzerleri konulamamakta, dolayısıyla sistem kendi içinde kapalı olmaktadır. Kapalı sistemleri de farklı bakış açılarından dört alt sisteme ayırmak olasılığı vardır;

bileşen takımının kapsamı yönünden;

· Yarı kapalı sistemler: Kapalı bileşen takımının yapının bir kısmını (başka bir deyişle belli fonksiyonel yapı elemanlarını)kapsadığı sistemleri yarı kapalı sistem olarak tanımlarız. Yarı kapalı sistemlerde geri kalan fonksiyonel yapı elemanlarını piyasadan veya yapı yerinde üretilen bileşenlerle tamamlamak mümkündür. Örneğin strüktürel iskeletin belirli bir kapalı bileşen takımıyla, bölücü elemanlar ile çatı vb. elemanların çevresel bileşenlerle tamamlanması gibi. Yarı kapalı sistemler için tipik bir örnek oto endüstrisidir. Lastik, radyo vb. parçalar değişik

firmalardan temin edilerek monte edilebilir. Oysaki motor parçaları o modele özgüdür. Motor otonun piyasaya kapalı, lastikler, radyo ve benzeri parçalar ise açık yönlerini karakterize etmektedir.

· Tam kapalı sistemler: Kapalı bileşen takımının yapının tümünü kapsadığı sistemlere tam kapalı sistemler adı verilir. Başka bir deyişle bu sistemde bütün fonksiyonel yapı elemanları takımda yer alan bileşenlerle oluşur.

Takımda yer alan bileşenlerin bir araya getirilme esnekliği yönünden;

· Esnek Kapalı Sistemler: Kapalı bileşen takımında yer alan bileşenleri belirli bir esneklikle bir araya getirilebilme imkanının bulunması esnek kapalı sistemler kavramını doğurmaktadır. Başka bir deyişle, takımdaki bileşenleri, farklı şekillerde bir araya getirerek değişik yapılar veya fonksiyonel yapı elemanları elde edebilmek olasılığı vardır.

· Rijit Kapalı Sistemler: Sadece belirli bir yapı tipine özel bileşen takımları rijit kapalı sistemleri karakterize ederler. Bu gibi sistemlerde söz konusu bileşenlerin bir araya getirilebilme imkanı tektir. Rijit kapalı sistemlerde bileşenlerin boyutsal koordinasyonunda esneklik söz konusu değildir.

Bu sınıflandırmadan şu sonuçlar çıkarılmıştır; yarı kapalı sistemlerde kapalı takım dışında kalan bileşenlerin değiştirilebilir nitelikte olmalarını sağlamak gerekir. Dolayısıyla esnek bir boyutsal koordinasyon zorunluluğu vardır. Tam kapalı sistemler esnek veya rijit şekilde düzenlenebilir. Esnek kapalı sistemlere gidildiğinde sistem tam kapalı olsa da esnek boyutsal koordinasyon zorunluluğu vardır. Rijit kapalı sistemlerde bileşenlerin boyutsal koordinasyonunda esneklik söz konusu değildir.

2.2.2 Yıldız Sey’in yapım sistemleri sınıflandırması

Benzer Belgeler