• Sonuç bulunamadı

Kuzey Irak’taki İkili Yapının Anahtarı Olarak Stratejik İttifak

Kuzey Irak’ta son dönemin en önemli siyasal tartışması “stratejik anlaşma” olarak bilinen olgu KDP-KYB anlaşmasının sona erip erme-yeceğidir. Stratejik anlaşma 2006 yılında KDP ile KYB arasında imzalandığı iddia edilen ve iki parti arasında stratejik işbirliğinin koşul-larını belirlediği iddia edilen belgenin adıdır.

Anlaşmanın iki partinin, ayrı bakanlıklarını birleştirmesi, seçimlere ortak girmesi ve or-taklıklarını sadece Kuzey Irak’ta değil aynı za-manda Bağdat’ta da sürdürmeyi içerdiği ileri sürülmektedir. Bununla birlikte, şu ana kadar ortada yazılı bir belge olmadığı görülmekte-dir. Anlaşmanın imzalandığı ileri sürülen ta-rihte her iki partide üst düzey yöneticilik ya-pan kişiler dahi böyle bir anlaşma görmedik-lerini ileri sürmektedirler. İnternet sitelerine stratejik anlaşma olarak sunulan metnin ise gerçeklikle bir ilişkisi olmadığını söylemek-tedirler. Bu nedenle aslında “stratejik anlaş-ma” denilen şeyin yazılı bir metinden ziyade Mesut Barzani ile Celal Talabani arasında bir sözlü mutabakat olduğu düşünülebilir.

Uzun bir süre KDP ile KYB arasındaki iş-birliğinin yapıtaşı olarak görülen stratejik anlaşma 25 Temmuz 2009’den bu yana eleş-tirilmekte ve değiştirilmesi gündeme getiril-mektedir. Anlaşmanın KDP perspektifinden eleştirisi şöyle özetlenebilir: KYB 2006 yılında parçalanmaya başladıktan sonra büyük güç kaybetmiştir. Gorran Hareketi, KYB’nin oyla-rının neredeyse yarısını bünyesine katmıştır.

Bu nedenle KYB’nin ittifak için getirdiği oy sayısı iki parti arasında anlaşmanın ilk ya-pıldığı zamana göre büyük bir düşüş göster-miştir. Anlaşma yapıldığında her iki partinin de oyları birbirine yakındır. Bu nedenle hem meclisteki sandalyelerin hem de bakanlık-ların ve diğer görevlerin paylaşımı iki parti arasında eşit paylaşım esasına dayanabilir.

Fakat gelinen noktada, tarafların aldıkları oy arasında bir eşitlik kalmamıştır. Bu nedenle, stratejik anlaşma gözden geçirilmeli, KYB’nin payı azaltılmalı ve gerekirse anlaşma yeniden yapılmalıdır. Hatta, KDP’nin içinde daha ileri bir uç IKB’de yapılacak ilk yerel seçime KDP ile KYB’nin ayrı girmesini, böylece KYB’nin uğrayacağı büyük başarısızlık sonrası kendi-sinin daha da güçleneceğini hesaplamaktadır.

Bu nedenle, KDP içinde bazı çevrelerin an-laşmanın yeni şartlarla yeniden yapılmasını

ya da son bularak KDP’nin kendisine bir ayak bağı olan KYB’den kurtulmasını savunduğu görülmektedir. KYB’liler ise iki parti arasında anlaşma yapıldığı dönem ile günümüz ara-sındaki farkı kabul etmektedir. Onlara göre stratejik anlaşma gözden geçirilebilir. Fakat, bu anlaşma iki parti arasındaki bir seçim it-tifakı değil, uzun süreli bir anlaşmadır. Dola-yısıyla KYB’liler yaşadıkları zemin kaybının farkındadır. Fakat, KYB, iki parti arasındaki ittifakı farklı bir çerçeveden ele alarak kendi-sini savunmaktadır. KYB’lilerin çoğuna göre herhangi bir seçimde KYB, KDP’den daha az oy alsa dahi bunun önemsenmemesi gerekir.

İki parti arasındaki ittifak bir seçim ittifakı değil uzun süreli bir işbirliğidir. KYB’liler iki parti arasındaki eşitliğe dayalı paylaşım esası-nı aldıkları oy ekseninde değil ittifakın bozul-ması halinde kaybedilecek oy bağlamında ele almaktadır. Bu çerçevede, KYBliler KDP’ye ittifakın bozulması halinde büyük bir güç boşluğunun ortaya çıkacağını ve KDP’nin de iktidarını koruyamayacağını söylemektedir.

KYB’nin KDP’ye karşı en temel kozu ise Go-ran ile KYB’nin oy toplamının KDP’den büyük olacağıdır. Bu nedenle KYB, Goran’ın varlığı-nı KDP’ye karşı bir çeşit siyasi pazarlık kozu olarak kullanılabilir.

Her iki parti içinde stratejik anlaşmanın ge-leceği tartışılmaya devam etse de şu anda stratejik anlaşmanın ve Kuzey Irak’taki siya-si dengelerin kaderini elinde tutan kişi Celal Talabani olduğu ileri sürülebilir. Bunun ne-denleri şöyle sıralanabilir: KDP çok daha is-tikrarlı bir parti haline gelmiştir. Parti içinde gelecekte bir liderlik mücadelesi yaşanabilir.

Fakat bugün böyle bir sorun en azından görü-nürde yoktur. KYB ise sonu belli olmayan bir partidir. Talabani lider vasfıyla bir toparlayıcı-dır. Fakat sağlık durumu iyi değildir. Partinin başına Talabani’den sonra kimin geleceği tam bir muammadır. Parti içinde Barham Salih, Kosrat Resul, Hero Talabani ve Molla Bahtiyar kendi güç çevrelerini oluşturmaya

çalışmak-tadır. Büyük bir olasılıkla hiçbir aday tek başı-na partiyi kontrol edemeyecektir. Bu nedenle, Talabani sonrası KYB’nin durumu stratejik anlaşmanın kaderini belirleyecektir. Talabani ve Barzani geçmişi çatışmalarla dolu siyaset-çiler olmasına rağmen iki tarafından “stratejik anlaşma”yı bozması mümkün görünmemek-tedir. Ancak eğer sözkonusu anlaşma yazılı bir metin değilse, o zaman stratejik anlaşma ancak iki liderin kendi aralarında karar alıp sandalye ya da görev dağılımlarını yeniden yapmalarıyla kısmen değişebilir. Özetle, Celal Talabani hayatta olduğu sürece bu anlaşma bozulmayacaktır. Fakat, yapılacak bir seçim öncesinde Talabani ve Barzani arasındaki bir anlaşmanın sonucu olarak milletvekili oranla-rının ve görev dağılımlaoranla-rının oranı değişebilir.

Buna karşın, bölgedeki güç dengesi sadece basit bir biçimde oy sayıları ve parlamento-daki güç dağılımı çerçevesinde ele alınma-malıdır. İki parti arasındaki ilişkiyi etkileyen diğer faktörler de vardır. Bu faktörlerin en önemlilerinden birisi KDP ve KYB’nin nitelik itibarıyla dönüşüm geçiren partiler olması-dır. KDP ve KYB uzun yıllar boyunca silahlı mücadele dahil olmak üzere her türlü siyasi mücadelenin içinde olan muhalif partiler ol-muştur. Oysa 1990’lardan itibaren iki parti de iktidar olmaya alışmış ve birer iktidar parti-sine dönüşmüşlerdir. Geçmişte kendilerine yardım edenlere karşı sorumlulukları olan partiler haline gelmişlerdir. Bugün KDP de KYB de iktidar partisidir. Taraflardan her hangi birisi iktidarı kaybederse siyasal denk-lemde çok güçsüz kalabilecektir. Dahası, bu iki parti iktidarı yitirirse haklarında çok ağır suçlamalarla yargılanabilirler. Özetle, Kuzey Irak’ta istikrarlı gibi görünmesine rağmen alt-yapıda ciddi sorunlar vardır. KDP de KYB de kaybeden ya da hükümetten dışlanan parti ol-mak istememektedir. Bu noktada temel sorun KDP’nin her geçen gün daha fazla tek başına iktidar olabileceğini düşünmesi, buna karşılık zayıfladığını farkında olan KYB’nin iktidarda

kalabilmek için her türlü alternatife hazır ol-masıdır.

Bugün ilk bakışta Kuzey Irak’taki siyasi den-geler tek tek parti bazında ele alındığında ibrenin KDP’den yana ağır bastığı görülmek-tedir. Fakat güç dengesi daha geniş bir pers-pektiften değerlendirildiğinde bölgede yeni bir siyasal istikrarsızlık yaşanması ihtimali güçlüdür. KDP, halihazırda başbakanlık, IKB Başkanlığı, güvenlik teşkilatları ve petrol ba-kanlığını elinde tutarak sistemin köşe taşla-rını kontrol etmektedir. KDP’nin avantajları sıralandığında karşımıza şu olgular çıkmak-tadır:

IKB Başkanı Mesut Barzani, Kürtlerin önemli bir kısmı için liderlik sembolü haline gelmiş-tir. Fakat Barzani’nin rolü coğrafi olarak sınır-lamalara tabidir. Iraklı Kürtler arasında Süley-maniye, Kerkük ve Germiyan coğrafyasında Barzani’yi lider olarak kabul edenlerin oranı göreli olarak düşüktür. Buna karşılık, Musul, Duhok ve Erbil’de bu oranlar yükselmektedir.

Mesut Barzani’nin tüm Kürtlerin önderi hali-ne gelmesinin en öhali-nemli bağımsız devleti ilan etmesi ve bunun ilk ve kurucu başkanı olma-sıdır.

Kuzey Irak’ta başbakanlık son derece önemli bir makamdır. Kaynakların kontrolü ve yeni-den dağıtımında kilit rol oynadığı için başba-kan kendisine yakın bir taban oluşturabilmek-tedir. Necirvan Barzani muhtemelen şu anda Kuzey Irak’ta başbakan olmaya uygun en iyi isimdir. Bir yandan, Mesut Barzani’ye yönelti-len eleştirilerin çoğu ona yöneltilmemektedir.

Kuzey Irak’ta halkın en korktuğu şey istihba-rat örgütleridir. Her iki partinin de kendisine ait istihbaratı olsa da kuzey Irak’ta istihbarat denilince akla gelen şey Parastin’dir. dolayısıy-la KDP’nin istihbarat örgütünün de bölgedeki siyasal denklemde dikkate alınması gerek-mektedir

Son olarak, bugün önemli bir petrol rezervine sahip olduğu düşünülen Kuzey Irak’ta bunu bilen az sayıda kişinin tamamı KDP’lidir. Pet-rol şirketleri ile görüşmeleri hükümet ve baş-kanlık adına petrol bakanı Aşti Havrami yap-maktadır. Havrami, doğrudan başbakan ve IKB’nin bilgi vermekte, diğer siyasetçiler ya da kurumlarla bilgilerini paylaşmamaktadır.

Kuzey Irak’ta sıklıkla şikayete konu olan bu durum aslında KDP için büyük bir avantajdır.

Özetle, sistemin köşe taşlarını elinde tutan KDP’nin son iki seçimde aldığı oy oranı, olası bir seçime tek başına bile girse birinci çıka-cağını göstermektedir. Fakat, bölgede birinci çıkmaktan ziyade hükümeti kurmak ve sis-temi kontrol etmek önemlidir. Halihazırda KDP’li yetkililer ekonomik ve siyasal eğilimle-re dayanarak olası bir seçimde diğer partileri süpüreceğini düşünmektedir. Fakat seçime tek başına girerlerse seçimi kaybetmeleri ka-çınılmazdır.

2. Yakın Gelecekte Bölgede Yaşanabilecek