• Sonuç bulunamadı

2. KURUMSAL YÖNETİMİN TEORİK BOYUTUYLA İLGİLİ GENEL

2.5. Kurumsal Yönetim ve Vergilendirme

Bir ülkede geçerli olan vergi uygulamaları ile kurumsal yönetim ortamı arasında önemli oranda karşılıklı etkileşim vardır. Bunların başında vergi otoritesi ile sermaye piyasalarını düzenleyen otoriteler arasındaki yetki paylaşımı gelmektedir. Diğer dikkat çeken nokta ise şirketlerin hazırladıkları finansal raporların kamuyu aydınlatma kavramının mı yoksa vergi matrahı oluşturma yaklaşımının geçerli olacağıdır (International Federation of Accountants, 2003: 2).

29

Devletin uygulamakta olduğu vergi politikası ile şirketlerin izlemiş oldukları vergi stratejileri arasındaki etkileşimin göz önünde tutulması gerekmektedir. Şirket yönetim kurullarının şirketin vergi uygulamaları ile ilgili şeffaf, sorumlu ve hesap verilebilir olması diğer önemli bir husustur (The Economist Intelligence Unit, 2002: 2).

Vergi düzenlemeleri ile kurumsal yönetim uygulamaları arasındaki etkileşim alanlarından biriside mali tabloların hazırlanması ve sunuluşu ile ilgilidir (Carpenter vd., 2004: 63). Uluslararası alanda faaliyette bulunan şirketlerin, yüksek standartlarda finansal raporlama yapması adeta zorunluluk haline gelmiştir. Uluslararası alanda faaliyet gösteren ve yurt dışından finansman sağlamayı amaçlayan şirketlerin finansal raporlama konusunda daha hassas davranmaları gerekmektedir. Ayrıca Maliye Bakanlığı ile birlikte SPK ve BDDK gibi diğer düzenleyici ve denetleyici kuruluşların bu olgunun farkında olarak, şirketlerin uluslararası alanda rekabetini artıracak, birbirleri ile uyum ve koordineyi sağlayacak yaklaşımların benimsenmesi kamu yararı açısından önem arz etmektedir (Cansızlar, 2004: 80).

Verginin tahakkuku ve tahsilatının şirketlerin nakit akımlarının üzerinden yapılması, devleti adeta şirketlerin en büyük azınlık hissedarı konumuna getirmektedir. Kurumlar vergisi açısından güncel vergi oranının %20 olması, kazancın olması durumunda ilgili verginin alınacak olması ve zarar durumunda devletin zarara ortak olmaması devleti imtiyazlı bir ortak haline getirmektedir. Bu nedenle şirketler genel olarak yürürlükte bulunan vergi kanunlarında bulunan boşluklardan yararlanarak vergiden kaçınma yoluna gitmekte veya vergi kanunlarına aykırı olarak vergi matrahlarının beyanını ve dolayısıyla ödenecek vergi tutarlarını azaltmakta, ödemeleri gereken vergileri ödememe yani kaçırma yolunu tercih etmektedirler. Şirketlerin vergisel yönden avantaj sağlamaya çalışmaları, yatırımcılar açısından finansal işlemlerinin şeffaflığını azaltmaktadır. Şeffaflığın azalması yatırımcıların şirketlerin faaliyetlerini kontrol etme olanağını azaltmaktadır. Sonuç itibariyle vergi kaçırmaya sevk eden vergi sistemleri ülkede kurumsal yönetim uygulamalarını olumsuz yönde etkileyebilir. Kurumsal yönetimin iyi uygulanıyor olması beraberinde şeffaflığı getirecek olup şeffaflık beraberinde olduğundan daha düşük vergi matrahlarının beyan edilmesini engellemiş olacaktır. Dolayısıyla

30

kurumsal yönetimin iyi uygulanması, vergi kaçırma seviyesini minimize edecektir (Desai, Dyck ve Zingales, 2003: 2).

Şirketlerin vergi kaçırması ve yöneticilerin şirket gelirlerini gizleme yoluna gitmesi üzerinde önemli etkilerden birisi ülkede uygulanan vergi sistemidir. Vergi oranlarının yüksek olması, olduğundan daha az gelirin beyanını artırmakta, güçlü vergi denetimi ise bu durumu en aza indirmektedir. Yüksek oranda vergi uygulaması şirketlerin vergi kaçırma stratejileri geliştirmesine, dolayısıyla beyan edilmeyen gelir miktarında artışa yol açmaktadır. Buna karşılık etkin vergi denetimi uygulaması ve denetimlerin sıklaştırılması bunun sonucunda vergi cezalarının uygulanması, vergi kaçırmanın faydasını ve sağlanan çıkarları en aza indirmektedir.

Şirketlerin birçoğu vergi yükümlülüklerini eksiksiz ve zamanında yapabilmek için vergi planlaması yaparlar. Vergi kanunları özellikle gelişmekte olan ülkelerde yeterince açık ve anlaşılır bir şekilde düzenlenmemiş olabilir. Şirketler önemli yatırım harcamalarında, işlem anında ve işlem sonuçlandığında oluşabilecek vergi yükümlülükleri hususunda yeterli enformasyona sahip olamayabilirler. Bu durum birçok riski beraberinde getirir. Eğer şirketlerin vergi mevzuatına aykırı işlem yaptıkları tespit edilirse, vergi otoritesi tarafından vergi tarhiyatları yapılabilir beraberinde vergi cezalarıyla karşı karşıya kalınabilir. Bu durum dönem içinde vergi planlaması yapan şirketler tarafından ön görmediği vergi ve cezalarını ödemek zorunda kalabilir. Bu durum yatırımların yanlış yönlendirilmesine ve şirket kaynaklarının israf edilmesine neden olabilir. Bu durumun içinde olan şirketlerin piyasadaki imajları zedelenir ve faaliyetleri olumsuz olarak etkilenir. Şirketlerin uygulayacakları vergilendirmeye ilişkin izledikleri politikada yapılan en ufak bir hata, şirketin piyasa değerinde tahmin edilenin de üzerinde bir kayba neden olacaktır (Cansızlar, 2004: 80-82).

Sonuç itibarıyla şirket yöneticileri vergi politikaları hususunda son derece hassas olmalıdırlar. Şirket yöneticileri izledikleri vergi politikalarıyla şirketin piyasadaki değerini artıran stratejiler içinde olmadırlar. Şirketin vergi mükellefiyetiyle ilgi yükümlülüklerini zamanında ve doğru bir şekilde yerine getirmeli ve bu konuda gerekli denetim mekanizmaları oluşturmalıdırlar (Carolyn, 2002). Vergi kanunlarında yer alan istisna maddeleri dikkatlice irdelenmeli, şirket faaliyetleri doğrultusunda kanunlarda yer alan istisna hükümlerinden şirketin

31

yararlanması sağlanılmalıdır. Türk vergi sisteminin temelini oluşturan usul hükümleri dikkatlice müteala edilmelidir.

Kurumsal yönetim ortamının iyileşmesi ve şirketlerin yönetim uygulamalarını en iyi şekilde yerine getirmesi, vergisel anlamda önemli getirileri olacaktır. Şirketlerin faaliyetleri kapsamında yapacakları işlemler büyük ölçüde kayıt altına alınarak, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasında önemli katkıda bulunacaktır. Anayasanın amir hükmü gereği herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Bu hüküm çerçevesinde verginin tabana yayılarak daha sağlıklı bir yapıya kavuşması sağlanacaktır. Verginin tabana yayılması sonucunda, uygulanacak olan maliye politikalarının etkinliği artmış olacaktır. Maliye politikaları ile ekonominin daralma dönemlerinde genişletici politikalar izlenerek piyasaların rahatlaması, tersi durumda ise yani genişleme dönemlerinde ise daraltıcı politika izlenerek kontrol edilmesi amaçlanır. Verginin tabana yayıldığı ekonomilerde izlenen politikaların daha kesin sonuç vermesi beklenir. Son olarak kurumsal yönetim uygulamaların iyi olduğu ülkelerde vergi gelirlerinde artış meydana gelecek olup kamu harcamalarının finansman ihtiyacı giderilmiş olacaktır (Cansızlar, 2004: 83).

32

3. KURUMSAL YÖNETİMİN HİSSE SENEDİ